ASAYİŞ - 21 Haziran 2016 Salı 13:49

Sağlık Bakanlığı'nın açtığı Gezi davası başladı

A
A
A
Sağlık Bakanlığı'nın açtığı Gezi davası başladı

Sağlık Bakanlığı’nın, İstanbul Tabip Odasına, Gezi olayları döneminde amaçları dışında hareket ettikleri gerekçesiyle açtığı davanın görülmesine başlandı.

Sağlık Bakanlığı’nın, gezi olayları döneminde amaçları dışında harekete ettikleri gerekçesiyle İstanbul Tabip Odası’nın 2013 yılı yönetim kurulu ve haysiyet divanı üyelerinin görevden alınması talebiyle açtıkları davanın görülmesine başlandı.

İstanbul 12’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruşmada, İstanbul Tabip Odası vekilleri hazır bulundu. Duruşmanın başlamasının ardından, hakim Nuray Yılmaz, gazetecilerin salonun yetersiz olması nedeniyle dışarı çıkmasını istedi. Hakim Yılmaz’ın, “Aksi halde duruşmaya ara vermek zorunda kalacağım, dışarı çıkar mısınız? Kapı açık olacak duyarsınız zaten” sözleri üzerine gazeteciler salondan çıktı.

Duruşmada söz alan Sağlık Bakanlığı avukatları, İstanbul Tabip Odası amacı dışında faaliyetlerde bulunduğunu kaydederek, yönetim kurulu ve haysiyet divanının görevlerine son verilmesini talep etti. Davalı İstanbul Tabip Odası avukatları davayı bir demokrasi ayıbı olarak nitelendirdiklerini belirterek davanın bitirilmesini istedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme, taraflara duruşmada dinletmek istedikleri tanıklarını bildirmeleri için süre verdi. O dönemki İstanbul Tabip Odası yönetim kurulu listesini isteyen mahkeme duruşmayı Ekim ayına erteledi. Duruşmanın ardından, İstanbul Tabip Odası üyesi bir grup adliye önünde “Gezi hekimliği yargılanamaz” yazılı bir pankart açarak basın açıklaması yaptı.

HEKİMLER BÖYLE DAVRANMASAYDI AYIPLANIRDI

İstanbul Tabip Odası başkanı profesör doktor Selçuz Erez, haklarında dava açılan arkadaşlarının görevlerini yaptıklarını kaydederek, “Gezi olaylarında hekimler bu şekilde davranmasalardı gerek odamız üyeleri gerekse dünyadaki benzerlerimiz tarafından ayıplanırdı. İstanbul Tabip Odası diğer tabip odaları gibi meslektaşlarının demokratik seçimiyle vazife başına gelmiş bir kuruluştur. Bunu mahkeme kararıyla yerinden uzaklaştırmak hiçbir demokratik ahkama sığmaz. Her koşulda ihtiyacı olan vatandaşın yanında yer alacağız” dedi.

“GÖREVİNİ YAPAN HEKİM RAHATLIĞINDA BU DAVAYI İZLİYORUM”

Gezi olayları döneminde İstanbul Tabip Odası başkanlığı görevini yaptığını belirten profesör doktor Taner Gören ise “Bizden sonra yönetimler değişti. Biz asli olmayan bir göreve kalkışmışız. Böyle suçlanıyoruz. Aslında biz orada asli görevimiz yasal olarak yerine getirdik. Ama zaten biz yasalarla değil 2500 yıldır Hipokrat’lardan Galen’lerden İbn-i Sina’lardan gelen bizim evrensel hekimlik yasalarıyla hareket etmemiz söz konusudur. Nerede sağlık yardımına ihtiyacı olan bir insan varsa orada herhangi bir mevzuat bizi etkilemeden hekimlik kuralları doğrultusunda hareket ederiz. Ben görevini yapan bir hekim rahatlığında bu davayı izliyorum” ifadeleri kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Sağlık-Sen: “MHRS’deki yoğunluğu azaltmak için kademeli sevk zinciri kurulmalı” Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) Hekim Koordinatörü Ali Ramazan Benli, Sağlık-Sen’in MHRS ile ilgili hazırladığı raporu paylaşarak, “MHRS’nin daha işlevsel hale gelebilmesi için kademeli sevk zincirine geçilmeli. İlk etapta MHRS’nin yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli. Aile Hekimliği Bilgi Sistemi ve Hastane Bilgi Yönetim Sistemi birbiri ile entegre hale gelmeli” dedi. Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) Hekim Koordinatörü Doç. Dr. Ali Ramazan Benli, Sağlık Bakanlığı’nın Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) ile ilgili yeni hazırladığı düzenlemeye ilişkin Sağlık-Sen’in hazırladığı raporu paylaştı. Kademeli sevk zincirine dikkat çekilen raporda, sistemin işleyişi için birçok konuya da vurgu yapıldı. “Kademeli sevk zincirine geçilmeli” Rapora ilişkin açıklamalarda bulunan Benli, MHRS’nin daha işlevsel hale gelmesi için kademeli sevk zincirinin oluşturulması gerektiğine dikkat çekerek, “Aile hekimliğinin dünyadaki uygulaması içerisinde sevk zinciri vazgeçilmez bir durumdur. Yani kişi acil olmayan bir şikayetinde önce aile hekimine gider ve aile hekimi gerekli muayene ve tetkiklerini yapar, tedavisini düzenler veya ilgili branşa sevk eder. Sevk zincirinin kurgulanması, hastane başvurularını azaltacak, hastanelerde uzman hizmet kalitesini artıracak ve sağlık maliyetlerini düşürecektir. Bu sebeple kademeli olarak sevk zincirine geçilmelidir. Ayrıca sevk zinciri sağlıkta dönüşüm programının tamamlanmasında önemli bir yer tutmaktadır” diye konuştu. “MHRS’nin yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli” Kademeli sevk sistemi ile birçok sorunun önüne geçileceği ve sağlık hizmet kalitesinin daha da artacağına vurgu yapan Benli, “Kademeli sevk zincirinin oluşturulmasının daha önce pilot illerdeki sevk zinciri uygulamasından farkı; hastaların direkt hastanelere gitmesinin engellenmemesidir. Yani hastalar aile hekimlerinden sevk ile hastaneye gidebildikleri gibi direkt de gidebileceklerdir. Aile hekimi hastasını sevk etmeyi istediği zaman normal randevu sırasına yönlendirme yerine sistemi by-pass ederek sevkin sağlanması gerekmektedir. Çünkü hekim değerlendirmesinden geçen hastada sevk gerekliliği oluştu ise bu durum öncelikli sayılmalıdır. Bunun da ilk basamağı MHRS üzerinden planlanabilir. MHRS’nin belirli bir oranı, ilk etapta yüzde 20’si aile hekimlerine tahsis edilmeli. MHRS, Aile Hekimliği Bilgi Sistemi (AHBS) ve Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) ile entegredir. Aynı şekilde AHBS ve HBYS de birbirleri ile entegre olmalıdır. Aile hekimi hastasını sevk edeceği zaman kullanmış olduğu AHBS sisteminin ekranından sevk edebilmeli ve ne için sevk ettiğini sisteme yazabilmelidir. Bu durumu HBYS sisteminden sevk edilen doktor görebilmelidir. Hastanede karşılayan doktor hastanın değerlendirmesini, nasıl takip edilmesi ve hangi durumlarda tekrar görmesi gerektiğini aile hekiminin göreceği sisteme yazabilmelidir. Böylece basamaklar arası iletişim daha sağlıklı hale gelir. Farklı basamaklarda çalışan hekimlerin dijital sistem üzerinden iletişimlerinin artırılması sistemin verimliliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı. “Sistemin aksamaması için aile hekimi sayısı 50 binin üzerine çıkarılmalı” Aile hekimlerinin sevk zincirine dahil edilmesiyle aile hekimliği sisteminde aksaklıklar yaşanabileceğine, bunun da önüne geçmek için mevcut aile hekimi sayısının iki katına çıkarılması gerektiğine dikkati çeken Benli, “Sevk zincirini kurabilmek, davranış değişikliği gerektirdiğinden zamana yayılarak yapılmalıdır. Ayrıca sistemi de bu duruma hazırlamak zaman alacaktır. Sistemin hazırlanmasında aile hekimi başına düşen kişi sayısını OECD ortalaması olan 2 bin rakamlarına çekebilmek önemli bir aşamadır. Halihazırda ülkemizde bir aile hekimi 4 bin kişiye kadar bakabilmektedir. Bu durum aile hekimlerinin iş yüklerini artırmaktadır. Bunun için 28 bin olan aile hekimi sayısının 50 binin üzerine çıkarılması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Kademeli sevk zincirinin oluşmasıyla randevu alınmasında yaşanan birçok sorunun ortadan kalkacağını, memnuniyet oranının artacağını söyleyen Benli, sözlerini şöyle tamamladı: “Sonuç olarak; sağlık sisteminin rehabilitasyonunda sevk zincirine geçiş önemli bir adım olarak önümüzde durmaktadır. Ülkemiz koşullarında sevk zincirine kademeli olarak geçilmesi daha uygulanabilir ve bu durum MHRS üzerinden başlatılabilir. Birinci basamağın güçlendirilmesi ve basamaklar arası entegrasyonun artırılması sistemin verimliliği açısından önemlidir.”