RAMAZAN - 16 Eylül 2008 Salı 12:50

Sahura kalkmadan oruç 'depresyon' nedeni

A
A
A
Sahura kalkmadan oruç 'depresyon' nedeni

Sağlık Bakanlığı, vatandaşları Ramazan ayında sağlıklı beslenme konusunda uyardı.

Bakanlık, oruç tutan kişilerin Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenme konusunda dikkatli olmaları gerektiğini bildirdi.

Bakanlık, sahura kalkmadan oruç tutulmasının aç kalma süresini artırdığı için halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk, tansiyon ve kan şekerinin düşmesi, verimsizlik, depresyon, konsantrasyon güçlüğü ve dikkatte azalmaya neden olduğu uyarısında bulundu.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda, Ramazan ayı süresince yetersiz, bilinçsiz ve dengesiz beslenmenin çeşitli sağlık sorunlarına yol açtığı vurgulanarak, "Oruç tutan bazı vatandaşlarımızın, gün boyu aç kalacakları düşüncesiyle iftar veya sahurda gereğinden fazla ve hızlı yemek yemeleri; hazımsızlık, mide ağrısı, kabızlık, kan şekeri ve tansiyonda ani yükselmelere neden oluyor.

Bu tür sağlık sorunlarından uzak kalabilmek için iftar ve sahurda yavaş yavaş ve az miktarda yemek yenilmeli, yemekler ağızda iyi çiğnenmelidir" denildi.

İftar yemeğine çok sıcak veya çok soğuk olmayan hafif bir çorbayla başlanılması önerilen raporda, çorbanın ardından etli veya etsiz, fazla yağlı olmayan bir sebze yemeği, yoğurt, meyve veya tatlının tüketilmesinin sağlıklı beslenme açısından doğru olacağı kaydedildi.

Tatlı olarak sütlaç, keşkül, güllaç gibi sütlü tatlıların tercih edilmesi önerilen raporda, oruç tutan vatandaşlara yönelik şu uyarılarda bulunuldu:
"Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenin.

Yeterli ve dengeli beslenme 4 besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle sağlanır.

Bu besinler süt grubunda yer alan süt, peynir ve yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta ve kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ile tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç, mısır ve tarhanadır.

Bu besinlerin önerilen tüketim miktarları oruç tutan kişiye özgü olarak değişmekte, bireyin yaşı, cinsiyeti ve fiziksel aktivite durumu
bu oranları etkilemektedir.

Ramazan ayında 3 öğün beslenme düzeni 2 öğün olarak değişmekte, sabah kahvaltısının yerini sahur, akşam yemeğinin yerini iftar almaktadır. Bu nedenle iftar ve sahur arasına konulan ara öğünler ile dengeli beslenme sağlayın.

Aşırı yağlı kızartma ve kavurmalar ile hamur tatlıları, şekerleme ve aşırı tatlı besinlerden uzak durun. Kolay hazmedilen, mide-bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen sebze, meyve ve kepekli ekmek gibi posalı besinler ile besin değeri yüksek gıdaları tercih edin."

Sahura kalkmadan oruç tutulmasının aç kalma süresini artırdığı, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk, tansiyon ve kan şekerinin düşmesi, verimsizlik, depresyon, konsantrasyon güçlüğü ve dikkatte azalmaya neden olduğu vurgulanan raporda, sahur yemeğinde midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren; yumurta, süt, yoğurt, peynir ve kuru fasulye, nohut, mercimek yemeklerinin tüketilmesi önerildi.

Sahurda aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemeklerle unlu gıdalardan uzak durulması gerektiği vurgulanan bakanlık raporunda, zeytin, meyve, çiğ sebze, reçel gibi gıdaların sahurda tüketiminin yararlarına dikkat çekildi.

Ramazan ayında sıvı alımına önem verilmesi ve iftar ile sahur arasında 10 su bardağı su içilmesi tavsiye edilen raporda, aşırı çay, kahve ve asitli içeceklerin yerine, taze sıkılmış meyve suyu ve komposto tüketilmesi önerildi.

YUSUF ZİYA ERARSLAN - ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun’da doğa ile iç içe endometriozis farkındalığı etkinliği Türkiye Endometriozis ve Adenomyozis Derneği, Opr. Dr. Seher Sarı Kayalarlı önderliğinde Samsun’da Asarkale‘de endometriozis hastaları için bir dizi etkinlik düzenledi. Türkiye Endometriozis ve Adenomyozis Derneği, Opr. Dr. Seher Sarı Kayalarlı önderliğinde Samsun’da Asarkale‘de endometriozis hastaları, destekçileri ve gönüllülerle dağın su ile buluştuğu muhteşem doğada zirve yürüyüşü yaptı. Katılımcılar yürüyüşün ardından ise kano turu düzenlenip son olarak Batık minarede günü tamamladı. Tüm dünyada mart ayında endometriozis farkındalığı için birçok aktiviteler düzenlenip, eğitimler verildiğini belirten Opr. Dr. Seher sarı Kayalarlı, “Türkiye Endometriozis ve Adenomyozis Derneği ülke genelinde mart ayında birçok kurum ve kuruluşta eğitimler düzenleyip, farkındalık için sosyal aktiviteler düzenledi” dedi. Opr. Dr. Seher Sarı Kayalarlı, Nisan ayının da endometriozis ile iç içe olan adenomyozis farkındalık ayı olduğunu ifade etti Adenomyozis nedir? Adenomyozis, bir kadının rahminin iç tabakasında yer alan endometrium dokusunun rahim kas tabakasına doğru yayılması durumudur. Normalde bu doku rahmin iç tabakasını oluşturur ve her adet döneminde dökülerek kanamaya neden olur. Ancak, adenomyozis durumunda, bu dokunun rahmin kas tabakasına yayılmasıyla ağrı, kanama ve diğer şikayetle meydana gelebilir. Adenomyozis, kasık ağrısı, yoğun adet kanamaları, adet dışı kanamalar ve bazı durumlarda gebe kalma güçlüğü gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu şikayetler kadınların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir ve günlük aktiviteleri sınırlayabilir. Adenomyozis, genellikle 30-50 yaşlarındaki kadınlarda daha sık görülür, ancak her yaş grubundaki kadını etkileyebilir. Tanı koymak için, semptomların değerlendirilmesi, fizik muayene ve görüntüleme yöntemleri kullanılır. Tanı konulduktan sonra, tedavi seçenekleri şikayetleri yönetmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı amaçlar. Bunlar arasında çeşitli ilaç tedavileri, hormon tedavileri, cerrahi müdahaleler ve hatta bazen rahmin alınması gibi seçenekler bulunabilir. Adenomyozis, genellikle fark edilmeyen veya yanlış teşhis edilen bir durum olabilir. Bu nedenle, toplumda bu hastalık hakkında bilgi ve farkındalığın artması son derece önemlidir. Kadınlar, adenomyozisi tanımak ve tedaviye erken başlamak için semptomlarını takip etmelidirler. Adenomyozis, kadınların yaşamını ciddi şekilde etkileyen ancak yeterince tanınmayan bir durumdur. Bu nedenle, Nisan ayı adenomyozis farkındalık ayı vesilesiyle, toplumda bu hastalık hakkında daha fazla konuşmalı ve adenomyozis tanılı hastalara destek olmalıyız.
Muğla Deniz Kuvvetleri bünyesinde tek kadın İHA pilotu hem mavi vatanı hem de gök vatanı koruyor Deniz Kuvvetleri bünyesinde tek İHA pilotu olarak görev alan ve birçok tatbikata katılan Deniz Teğmen Nurşah Uyar, hem mavi vatanı hem de gök vatanı koruyor. Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında görev alan 3 kadından biri olan Deniz Teğmen Nurşah Uyar, aynı zamanda Deniz Kuvvetleri bünyesinde görev yapan tek kadın İHA pilotu olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde hizmet veriyor. Hem mavi vatanı hem de gök vatanı koruyan Uyar, bugüne kadar birçok tatbikatta görev aldı. Uyar, çocukluğundan beri asker olma hayalini kurduğunu belirterek, “2017 yılında girdiğim Deniz Harp Okulunda 30 Ağustos 2021 tarihinde teğmen rütbesiyle mezun oldum. TCG Salih Reis Fırkateyninde Elektrik Yardımcı Subayı olarak görev başladım. Göreve başladığımda insansız hava aracı sistemlerinde dünyada önemli bir oyuncu haline gelen ülkemizin ürettiği hava araçlarında görev yapma isteğiyle İHA pilot kursuna katılmak maksatlı dilekçe verdim. 2022 yılında İHA pilotluk eğitimini başarıyla tamamlayarak Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında AKSUNGUR İHA pilotu olarak göreve başladım. Halihazırda pilotluk sertifikamı almış bulunmaktayım. İHA pilotu olarak görev yaptığım esnada Mavi Vatan, Deniz Kurdu ve NATO kapsamında çeşitli görevlerde yer aldım. Deniz Kuvvetleri bünyesinde görev yapan tek kadın İHA pilotuyum. Ülkemizin ürettiği hava araçlarından İHA pilotu olarak görev yapmaktan ve vatanımıza hizmet etmekten büyük bir onur ve gurur duyuyorum” diye konuştu.