RAMAZAN - 23 Haziran 2015 Salı 12:26

Sahursuz oruç tutulur mu?

A
A
A
Sahursuz oruç tutulur mu?

Uzmanlara göre sahur, atlanmaması gereken bir öğün. Çünkü uzun süren açlık ve susuzluk hem sindirim sistemi hastalıklarına davetiye çıkarıyor hem de mide hastalığı olanların ve kabızlık problemi yaşayanların şikayetlerini daha da artırıyor.

Ramazan ayında en sık rastlanan problem mide hastalıkları. “Ramazanı sağlıklı geçirmek istiyorsanız muhakkak sahura kalkın” uyarısında bulunan İstanbul Esenyurt Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Müdürü Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş, “Ramazan toplumumuz için son derece önemli. Çünkü hem beden hem de ruh temizliğinin ön planda olduğu bir ay. Tabii Ramazan ayıyla beraber beslenme alışkanlıklarımız da değişiyor. Genelde üç olan öğün sayısı ikiye düşebiliyor. Hatta en büyük yanlışlardan biri de genelde çalışan insanlarda öğün sayısının teke düşmesi olarak görülüyor. İftardan bir sonraki iftara kadar uzun süren açlık meydana geliyor. Buna bağlı olarak da tabii ki beslenme alışkanlıklarımız değişiyor. Ramazanda beslenmeye çok dikkat etmek gerekir. Çünkü uzun süren açlık ve susuzluk hem sindirim sistemi hastalıklarına davetiye çıkarıyor hem de mide hastalığı olanların ve kabızlık problemi yaşayanların şikayetlerini daha da artırıyor” dedi.

İftarda tüketilmesi gereken besinlere de değinen Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş, “İftarda muhakkak bir çorba ile başlamak, arkasından hafif bir kahvaltı ve sonrasında sebze yemeği yemek gerekir. Ağır ve yağlı gıdalardan, şerbetli tatlılardan kesinlikle kaçınmak gerekir” ifadelerini kullandı.

En sık duyduğu şikayetlerden birinin “Ramazan ayında kilo kaybetmem gerekirken daha çok kilo alıyorum” şeklinde olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Güneş, bunun sebebinin Ramazan ayında bolca tüketilen pide olduğunu belirtti. “Pide tüketimine özellikle dikkat edilmesi gerekiyor” diyen Yrd. Doç. Dr. Güneş, “Bizim Ramazan sofralarımız geleneksel olarak bol ve çeşitli sofralar olduğu için özellikle uzun süreli açlıkta, hızlı yemek yemek ve hızlı tüketilen gıdalar kan şekerinin birden yükselip daha sonra aniden düşmesine sebep oluyor. Bu da gerçekten bir takım metabolik hastalıkların ön plana çıkmasına yol açıyor. Bu nedenlerle özellikle glisemik indeksi yüksek olan pirinçten kaçılmasını onun yerine bulgurun tercih edilmesini, yine glisemik indeksi yüksek olan beyaz ekmekten kaçınılması ve onun yerine kepekli - tahıllı ekmeklerin tercih edilmesini öneriyoruz” diye konuştu.

“SAHUR YAPMAMAK MİDE HASTALIĞI ÇEKMEYENLERİ DE ETKİLİYOR”
Ramazan ayında mide hastalıklarının artmasının en önemli sebebi uzun süren açlık ve kan şekeri düşüklüğüne bağlı olarak da besinlerin hızlı tüketilmesi olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş, “Bu durum, mevcut olan mide hastalıklarını daha da artırdığı gibi, kişide var olmayan gizli mide hastalıklarının ön plana çıkmasına sebep olabiliyor. Özellikle reflü hastalarının ve huzursuz bağırsak sendromu dediğimiz kronik kabızlık hastalarının da bu aylarda çok dikkatli olması gerekiyor. En önemli şey sahuru atlamamak. Çünkü sahur gün boyu devam eden açlığı bir bakıma ortadan kaldıracaktır. Sahurda özellikle protein bakımından yüksek süt, haşlanmış yumurta, peynir gibi gıdaların alımına dikkat edilmelidir. Bizi susatacak aşırı tuzlu ve yağlı gıdalardan kaçınmamız gerekiyor. Bu tür gıdalar uzamış mide asidinin daha da artmasını ve buna bağlı olarak da reflü hastalığının tetiklenmesine sebep oluyor. Bu nedenle protein ağırlıklı gıdaların tüketimine önem vermek lazım” açıklamalarında bulundu.

“SAHURDAN SONRA HEMEN YATMAYIN”
“Yemeğin hemen arkasından yatmamak gerekiyor. En azından 15 dakika beklenmeli” diye konuşan Yrd. Doç. Dr. Güneş sözlerine şöyle devam etti: “Ayrıca özellikle reflü hastalarının yüksek yastıkları tercih etmesini tavsiye ediyoruz. Bunların yanında, mide hastalığı olanların iftarda çok hızlı besin tüketmek yerine ara vererek tüketmeleri gerekmektedir. Arkasından belki sütlü tatlı olabilir. Ama sahurla iftar arasında bolca sıvı tüketilmeli. Çünkü günlük kaybettiği sıvının ya da ertesi gün alamayacağı sıvının sahurla iftar arasında mutlaka tüketilmesi gerekiyor. Ortalama 1 buçuk 2 litre sıvının tüketilmesini tavsiye ediyoruz. Bu, süt, ayran, meyve suyu da olabilir ama daha çok su şeklinde tüketilmesini tavsiye ederiz.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’de 322 bin 398 sebze fidesi toprakla buluşacak Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi (TAKE) kapsamında, Gümüşhane’deki küçük aile işletmeciliğinin geliştirilmesi için “Fide Bizden, Üretmek Sizden” projesi kapsamında yüzde 50 hibeli toplam 322 bin 398 adet sebze fidesi dağıtımı başladı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüz tarafından son yıllarda sayısı hızla artan ve kırsal kesimdeki vatandaşlara gelir kapısı olan gerek örtü altı yetiştiriciliğine destek olmak ve küçük ve parçalı tarım arazilerini üretime kazandırmak için hazırlanan projenin bedeli 1 milyon 768 bin TL. “Fide Bizden, Üretmek Sizden Projesi” projesi kapsamında Merkez, Kelkit, Şiran, Köse, Torul ve Kürtün ilçelerinde üreticilere 322 bin 398 adet sebze fidesi dağıtımına başlandı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü bahçesinde yapılan fide dağıtım programında proje hakkında bilgi veren İl Müdürü Dr. Ahmet Mesut Kıraç, Gümüşhane’nin coğrafi konumunu ve kendine has iklim özelliklerini tarımsal üretiminde avantaja çevirmek istediklerini belirterek, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğümüz tarafından desteklenen ve bütçesi 1 milyon 768 bin TL olan “Fide Bizden Üretmek Sizden Projesi”nin küçük aile işletmeciliğinin geliştirilmesi için hazırlanan bir proje olduğunu, proje ile Gümüşhane genelinde bulunan küçük ve parçalanmış arazileri karlılığı yüksek üretimlerle ekonomiye kazandırılmasının amaçlandığını ve proje kapsamında üreticilere 156 bin 870 adet domates, 115 bin 868 adet biber, 34 bin 440 adet hıyar ve 15 bin 120 adet patlıcan fidesi olmak üzere toplam 322 bin 398 adet sertifikalı sebze fidesi dağıtımı yapılarak, örtü altı ve açık alanlar olmak üzere yaklaşık 100 dekar alanda sebze üretimi gerçekleştirileceğini kaydetti. Gümüşhane’nin iklim özellikleri nedeniyle her ne kadar zor şartlarda üretim yapılsa da üretilen ürünlerin renk, tat ve aroma gibi kalite özelliklerinin çok iyi olduğunu, bu nedenle üretilen ürünlerin gerek İl içinde gerekse komşu illerde çok tercih edildiğini ve pazar değerinin yüksek olduğunu belirten Kıraç, sebze üretimini geliştirmek için farklı proje çalışmalarının da devam ettiğini söyledi. Fide dağıtımına ilk olarak örtü altı yetiştiricilerinden başladıklarını, diğer dağıtımlarının Mayıs ayı içerisinde yapılacağını ifade eden İl Müdürü Kıraç, projenin çiftçilere hayırlı olmasını dileyerek, projede emeği geçenlere teşekkür etti.
Edirne Edirne’de üniversite öğrencilerinden Gazze’ye destek protestosu Edirne’de Trakya Üniversitesi öğrencileri tarafından İsrail’in Gazze’yi işgalini kınamak amacıyla “Gazze İçin Ses Ol” isimli protesto gerçekleştirildi. Trakya Üniversitesi öğrencilerinden oluşan Trakya’dan Geçerken Topluluğu öncülüğünde Balkan Yerleşkesi’ndeki kampüs cami inşaatı önünde gerçekleştirilen protestoda Türk ve Filistin bayrakları ile "Bebek katili İsrail" yazılı pankartlar açıldı. Topluluk üyesi öğrenciler, İsrail’in Gazze’yi işgalini protesto etmek amacıyla basın açıklamasında bulundu. Gazze’ye ses olmak, bu durumu normalleştirmemek, unutturmamak için tek yürek olan üniversite öğrencileri, sessiz protesto gerçekleştirdi. Program ilk olarak ilahiyat son sınıf öğrencisi Muhammet Bostancı’nın Vera, hemşirelik 3. sınıf öğrencisi Mehmet Sait Esin’in, Filistinli Enes’in Dersi isimli şiirleri okuması ile başladı. Basın açıklamasını tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisi Enes Büyükçetintaş okudu. Son günlerde Filistin ve İsrail arasında yaşanan çatışmalardan dolayı çok sayıda can kaybının yaşanması ve bölgede barış ve güvenliğin bozulmasının küresel vicdanı derinden yaraladığını söyleyen Büyükçetintaş, "Gazze’nin yoğun bombardımana tabi tutularak orantısız güç kullanılmasından ötürü bölgede ağır bir insanlık trajedisi yaşanmaktadır. Son yaşanan olaylar İsrail ve Filistin arasında 1948 yılından bu yana devam eden çatışmaların kronikleşmiş bir hal aldığını ortaya koymaktadır. Gazze’de 16 yıldır kadınlar, çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere milyonlarca insan temel gıda, su, ilaç-tıbbi gereçler, akaryakıt ve enerji kaynaklarına erişememiş bölge adeta ablukaya alınarak açık hava hapishanesine çevrilmiştir. Tarihi süreç içerisinde milyonlarca insanın vatanından sürgün edilmesi, binlerce sivilin katledilmesi ve yüzlerce yerleşim yerinin tahrip edilmesi savaş suçu olmakla birlikte, olağanüstü önlemlerin alınmasında geç kalınmış bir insanlık suçudur" ifadelerine yer verdi. "İnsani yardım koridoru oluşturulmalı" İnsancıl hukuk kapsamında alınacak önlemlerin en başında sivil halk için insani yardım koridoru oluşturulmasının geldiğini söyleyen Büyükçetintaş, "Pratikte süregelen çatışmalar, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere, güvenliklerini ve temel yaşam ihtiyaçlarının kesintiye uğramasına yol açmaktadır. Gazze’ye sağlanan temel gıda, enerji ve insani yardımların kesilerek sivil yerleşimlerin hedef gözetilmeksizin vurulması, uluslararası hukukun açık ve ağır biçimde ihlali olarak karşımızda durmaktadır" dedi. "Hayati öneme sahip sağlık ve gıda yardımları bölgeye ulaştırılmalı" Bölgede yaşayan siviller için acilen güvenli bir bölgeye geçiş sağlanması ve insani yardım koridoru vasıtasıyla hayati öneme sahip sağlık ve gıda yardımlarının bölgeye ulaştırılması gerektiğine değinen Büyükçetintaş, İsrail-Filistin arasındaki çatışmanın daha fazla insanlık dramına yol açmadan bir an önce sona erdirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Düzenlenen etkinlik, İl Müftü Yardımcısı Fatih Samet Okumuş’un dua ettirmesinin ardından sona erdi.