ASAYİŞ - 12 Nisan 2021 Pazartesi 12:56

Samsun'da eski eşini öldüresiye darp eden şahıs: 'Öldürme niyetim yoktu'

A
A
A
Samsun'da eski eşini öldüresiye darp eden şahıs: 'Öldürme niyetim yoktu'

Samsun’da sokak ortasında eski karısını çocuğunun gözleri önünde darp ederek hastanelik ettiği gerekçesiyle tutuklanan şahsın yargılanmasına başlandı. Sanık İbrahim Z. (27), mahkemede verdiği ifadede, "Öldürme niyetim yoktu. Hayatta kalışından öldürme istemediğim belli oluyor" dedi. Savcı sanığın 18 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.

Samsun’da 6 Mart Cumartesi akşamı meydana gelen olayda İbrahim Z. (27), boşandığı eski eşi Emriye Metoğlu'nu (25) sokak ortasında 5 yaşındaki kızının gözü önünde öldüresiye darp etmiş, olay Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Olaydan sonra “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan tutuklanan İbrahim Z. hakkında “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 9 yıldan 15 yıl, “mala zarar verme” suçundan da 6 aydan 3 yıla kadar hapsi istemiyle dava açıldı.

Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülen davanın ilk duruşmasına İbrahim Z. tutuklu bulunduğu Erzincan T Tipi Kapalı Cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma salonuna basın mensupları ve Emriye Metoğlu'nun ailesi alınmadı.

"Öldürme niyetim yoktu. Hayatta kalışından öldürme istemediğim belli oluyor"

Kendini savunan İbrahim Z. eski eşinin kendisini aldattığını duyduğunu iddia ederek, "Olaydan bir hafta kadar önce uyuşturucu madde ticareti suçundan cezaevinde bulunan bir şahıs ile eşimin henüz biz evliyken beni aldattığını, hatta müşterek çocuğumuz araçta iken bunların uyuşturucu madde sattığını öğrenmiştim. Bu olayı öğrendikten sonra kendimi alkole verdim. Olay günü müşterek çocuğumuz bendeydi. Çocuğumu anneme bıraktım. Dışarıya çıkıp arkadaşlarımla birlikte alkol aldım. Sonra eski eşim ile görüştük ve çocuğumu almaya kararlaştırdık.

Olay yerine kendisi geldi ve gelir gelmez bana daha öncede yapmış olduğu şekilde 'sana çocuğu göstermeyeceğim' şeklinde tehditlerde bulundu. Öğrenmiş olduğum bu olayların ve çocuğumu göstermemekle tehdit etmesi sonucunda, alkolün de vermiş olduğu etki ile öfke patlaması yaşadım ve sonuç olarak bu olay meydana geldi. Bilincimi kaybettim. Olayı tamamen bilincimi kapalı bir şekilde gerçekleştirdim. Olay sırasında elimde kesinlikle sopa yoktu.

Olayım bir ilk başını bir de sonunu hatırlıyorum. Her ne kadar tanıklar beni mağdurun yanından kendilerinin aldığını ve olayı ayırdıklarını söylüyor iseler de tanıklar doğruyu söylememektedir. Olayı kendim sonlandırdım. Kendisi en son gözleri açık bana bakıyordu. Kendisini öldürme gibi bir kastım yoktu. Alkole ya da herhangi bir sebebe sığınmıyorum. Huzurunuzda mağdurdan özür diliyorum. beni affetmesini istiyorum. Her ne kadar olayda bilinç kaybı yaşamış olsam da öğrenmiş olduğum olaylar bir hafta öncesinde olmuştur. Buna rağmen kendisine karşı hiçbir şekilde bir şiddet ya da başka bir şey uygulamadım. Olay günü gelişen olaylar tamamen bilinç kaybı ve öfke patlaması ile oluşmuştur. Yaptığım eylem nedeniyle çok pişmanım" dedi.

İbrahim Z., "Ben müşterek çocuğumuzu öğlen saatlerinde yanıma almıştım. Alkolü akşam 17.00-18.00 civarı almaya başladım. Bu esnada çocuğum annemdeydi. Çocuğu annesine teslim etmeye gittiğimde üzerinde kendi montu vardı. Müştekinin bu konudaki beyanı doğruyu yansıtmıyor. Neden böyle bir beyanda bulunuyor bilmiyorum. Kamera kayıtlarında da zaten çocuğun üzerinde kendi montu olduğu bellidir. Ben o aşamada herhangi bir şekilde babalık yükümlülüğümü ihlal etmemiştim. Ayrıca müşteki de alkol kullanan bir şahıstır. Beni bu konuda suçlamasına da anlam veremiyorum. Telefon çantasından kendiliğinden fırladı. Ben bizzat telefonu almadım. Elime aldığımda ekranın kırık olduğunu gördüm. Sonrasında alıp telefonu fırlattım ancak ben telefonu fırlatmadan önce de zaten kırıktı.

Telefonu bir iki kere yere vurduğum doğrudur. Müştekinin ameliyatlı bölgesini bilmiyorum. Bilmediğim bir yere nasıl vurabilirim. Dolayısıyla böyle bir diyaloğun yaşanması da mümkün değildir. Eylem sırasında ben bunu öldüreceğim, bu ailevi mesele siz karışmayın şeklinde herhangi bir söz söylemedim. Ben müştekiyi öldürmeye niyetlenmiş olsaydım eylemime kendim son vermezdim. Avukatım olayın medyaya yayıldığını söyledi. Medyada çocuğum ve müşteki üzerinde kötü etkiler oluşturulmasını istemediğim için aldatma olayını daha önce anlatmamıştım. Ancak müştekinin bizzat medyaya çıkıp benim hakkımda aslı astarı olmayan şeyleri söylemesi nedeniyle ben de işin hakikatini mahkemenizde anlatmaya karar verdim" diye konuştu.

Darp edilen Emriye Metoğlu ise "Sanık benim boşandığım eşim olur. 2018 yılında boşandık. Müşterek çocuğumuzun velayeti benim üzerimdedir. Olay günü öğlen saatlerinde müşterek çocuğumuzu evimden almıştı. Ben akşam 17.00 sıralarında sanığı aradım ve ne yaptıklarını çocuğun yemek yiyip yemediğini sordum. Bana işinin çıktığını, çocuğu komşulara bıraktığını söyledi. Ben şahsı tanımıyorum ancak komşuları olduğunu öğrendim. Ben de kendisine o gün çalışmadığımı, madem işinin çıktığını, çocuğu bana bırakabileceğini, neden komşuya bıraktığını sordum.

'Çocuğu sadece sen mi düşünüyorsun' diyerek bana sitem etti. Saat 19.00-19.30 sıralarında aralıklarla bir saate yakın sanığı aradım ancak telefonuna bakmadı. Ben de bunun üzerine eski kayınvalidemin evinin önüne gittim. Tam kapıyı çalacaktım sanık telefon ile bana dönerek, 'Canik meydandayım, gel çocuğu al' dedi. Ben belirtilen yere gittim. Uzaktan gördüğümde sanığın alkollü olduğunu anladım. Çünkü çocuk ile aralarında mesafe vardı. Yani birileri çocuğu alıp gitse haberi olmayacak şekildeydi. Gözleri kapalıydı. Hareketleri anormaldi. Ben çocuk için o gün yedek çanta vermiştim, içerisinde yedek kıyafetleri vardı.

Baktığımda yedek çanta orada yoktu. Ayrıca, çocuğumun üzerine montu yoktu, maskesi takılı değildi. Öncesinde ben çocuğu bana göndermesini istedim. Ancak o bana 'Yanıma gelip sen al' dedi. Benimle inatlaştı. Ben de bunun üzerine yanına gittim. Kendisine sadece alkollü vaziyette çocuğu almaması gerektiğini söyledim ve bu şekilde çocuğu bir daha veremeyeceğimi söyledim. Yasak saati geldiği için taksi ile gidecektim. O esnada çocuğa döndüm, sanığa ise sırtımı dönmüş oldum. Çocuğun üzerindeki hırkayı iliklediğim esnaya kadar hatırlıyorum.

Sonrasında gözümü bir ara açtım. Çantama uzanmak istedim, amacım telefonumu almaktı. Telefonumu yere attığımı gördüm. Yine devamında bana tekme attığını anlayınca ameliyat yerime vurmamasını söyledim. Ameliyatlı yerim karnımdır. Olaydan 1 ay kadar önce karın bölgemden kist ameliyatı olmuştum. Sanık bu ameliyatı olduğumu ve nerenin ameliyatlı bölgem olduğunu biliyordu. Ancak buna rağmen kasıtlı olarak o bölgeme tekme atmaya devam etti ve çevrede sanki birileriyle konuşuyormuş gibi 'öldüreceğim' şeklinde sözler sarf etti. Ben bu esnada tekrar bayılmıştım. Sonra gözümü hastanede açmıştım" şeklinde konuştu.

Genç kadın sanığın bu celse yapmış olduğu iddiayı kabul etmediğini belirterek, "Kesinlikle evlilik birliği içerisinde ne kendisini aldattım ne de uyuşturucu madde ticaretine karıştım. Hatta kendisi uyuşturucu madde kullanıyordur. Boşanma davasını açan benim, dilekçemde de zaten sanığın uyuşturucu madde kullandığını da boşanma sebebi olarak gösterdim. Ben daha önce sanığa çocuğu sana göstermeyeceğim muhabbeti hiç yapmadım. Sadece olay günü bu özensizliği nedeniyle böyle bir cümle kullandım. Hatta kendisi çocuğu görüp devamında çocuğu görmek istemediği zamanlarda oldu. Aksine ben yalvarıyordum ki aramızdaki sorunları çocuğa yansıtmamak için gelip görmesini istiyordum.

Çünkü çocuğum babasına çok düşkündü onu görmeyince huzursuzlanıyordu. Sanığın eylemine nasıl son verdiğini bilmiyorum. Ayrıca sanığın elinde bilincim kaybolana kadar herhangi bir şekilde sopa görmedim. Ben karakolda ifade verirken darbın ve rahatsızlığın etkisindeydim. Çok sağlıklı ifade veremiyordum. O yüzden şimdiki ifademin hükme esas alınmasını talep ediyorum. Karakolda her ne kadar sanığın benim yanıma geldiğini demiş isem de ben kendisinin yanına gitmiştim. Ayrıca olayı gerçekten hatırlamıyorum. Sırtımı döndükten sonraki kısımlar bende yok. Karakolda tekrar ettiğim gibi şuurum yerinde olmadığı için nasıl ifade verdiğimi bilmiyorum. Dolayısıyla olayın başında beni nasıl darp ettiği konusunda bilgi sahibi değilim. Ben olayın sanığın alkollü olması ya da bilincini kaybetmesi nedeniyle gerçekleştiğini düşünmüyorum. Kendisini daha önce şikayet ettiğim iki şiddet olayı daha olmuştu. Bu davalardan bir tanesi Samsun 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmektedir. Diğer şikayetim 2-2.5 yıl kadar önce yapmıştım. Bu olay nedeniyle uzaklaştırma almıştı. Ancak, bu olay nedeniyle mahkemelik olmamıştık. Sanıktan şikayetçiyim. Davaya katılma talebim vardır" dedi.

Duruşmada dinlenen tanık Fatma B., "Olay günü ikametimde balkondaydım. Önce bir bağırma sesi duydum. Çocuğun 'anne anne' dediğini duydum. Sanık sürekli kadının kafasına tekme atıyordu. Kadın kanlar içinde yatıyordu. Bilinci yok gibiydi. Sanık çevredeki insanlara bağırıyordu. 'Cesaretiniz varsa aşağı gelin de konuşun' diyordu. Hakaret ve küfür içerikli sözler duydum ancak tehdit içerikli sözlerine şahit olmadım. Ben yukarıdan baktığım kadarıyla sanığın hareketlerinin mağduru öldürme amaçlı olduğunu düşünmüştüm. Son baktığımda sanık çocuğun elinden tutarak mağdurun yanından kendisi uzaklaştı. Ancak ben 'öldü' diye bıraktığını düşünüyorum. Sonrasında çevreden gelenler sanığa müdahale etti. Bu şahısların sanığa müdahale ettiği yer mağdurun biraz uzağıydı. Ben sanığın elinde sopa ve benzeri herhangi bir şey görmedim, tekme ve yumruklarla vurduğunu gördüm. Olayın nasıl başladığını bilmiyorum. Yine telefon kırma olayı da görmedim. Çevrede bulunanlar sanığa 'kadını bırak' demelerine rağmen sanık eylemlerine devam etmişti" diye konuştu.

Tanık Celallettin Y., "Bağırma sesleri üzerine balkondan baktım. Sanığın mağduru feci şekilde dövdüğünü gördüm. Hemen aşağıya inmeye karar verdim. Aşağı indiğimde mağdurun kanlar içerisinde yattığını gördüm. Hareketsiz yattığı için ben kadının öldüğünü düşünmüştüm. Sanık o esnada kaçmaya çalışıyordu. Etraftaki birkaç kişi ile birlikte sanığın kaçmasına engel olmak amacıyla yere yatırarak beklettik. Sanık sadece kendisini bırakmamızı istedi ve kaçmak için bizden izin isteyip duruyordu. Devamında polisler geldi ve biz de sanığı polislere teslim ettik. Olay sırasında sanığın elinde sopa ve benzeri bir şey görmedim, kadına sadece yumruk ve tekmeler vurmuştu" şeklinde konuştu.

Duruşma savcısı davayla ilgili mütalaasında İbrahim Z.'nin müşteki Emriye M.'ye yönelik "adam öldürmeye teşebbüs" suçundan 9 yıldan 15 yıla kadar ve "mala zarar verme" suçundan da 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Mahkeme İbrahim Z.'nin tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı karar vermek üzere 11 Mayıs saat 14.00'e erteledi.

Muhammer Ay- Erdi Demür

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.