GÜNDEM - 30 Ocak 2013 Çarşamba 14:17

Sarıkamış Harekatı’nın bilinmeyen yönleri

A
A
A
Sarıkamış Harekatı’nın bilinmeyen yönleri

Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yaşar Kop, 90 bin askerin donarak şehit düştüğü ‘Sarıkamış Harekatı’ ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

IŞIK ÇAPANOĞLU/KARS


Yrd. Doç. Dr. Yaşar Kop, her konuda olduğu gibi, Sarıkamış faciası konusunda da çok tezat fikirlerin olduğunu kaydetti.
KAÜ Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kop, Sarıkamış faciasında kimilerinin Enver Paşa’yı sorumlu olarak gördüğünü, kimilerinin kahraman ettiğini ve Sarıkamış ile ilgili konuyu bileninde bilmeyeninde konuştuğunu söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Yaşar Kop; “Sarıkamış faciası. Her konuda olduğu gibi bu konuda da çok tezat fikirler var. Kimisi Enver Paşa’yı sorumlu olarak görmekte. Kimisi kahraman ilan etmekte. İki konu var ki, herkes konuşur. Bilende konuşuyor bilmeyende konuşuyor. Bunlardan bir tanesi tarihtir. Bir diğeri de dindir. Elbette ki Enver Paşa suçsuz değildir. Elbette ki Enver Paşa’nın fazlasıyla hatası vardır. Ama bir kişiye yüklenmek vurun ‘abalıya’ yapmak çok yanlış bir ifadedir. Ya da Nasrettin Hoca’nın ifadesiyle; ‘hırsızın hiç mi suçu yok?’ tarzındandır” dedi.

HAFIZ HAKKI PAŞA’NIN; ‘LÜTFEN NE OLUR PAŞAM. HADİ TAARRUZA GEÇELİM’ DİYE BİR RAPORU VAR
Enver Paşa’nın savaşa pek sıcak bakmadığını ve birilerinin Enver Paşa’yı savaşa sürüklediğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Yaşar Kop; “İlginç olacak şeyleri söyleyecek olursak, bunlardan bir tanesi şudur. Enver Paşa hem harbiye nazırdır. Hem de Genel Kurmayı vekaleten yürüten bir komutandır. Kendisi ilk başta bu savaşa pek sıcak bakmamaktadır. Kitapların söylediğinin aksine, fakat o gün öyle olaylar olmuştur ki, tabiri caizse birileri Enver Paşa’yı sürüklemiştir. Bunlardan bir tanesi Köprüköy yada aynı zaman da Azap Muharebeleri olarak bilinen peşi sıra gelen iki tane muharebe var. 7 Kasım ile 17 Kasım arasında orada Ruslar 7 bin tane askerini kaybetmiş. Ve kaçmaya başlamışlar. Şimdi birinci olay bu. İkinci olay orada 10’ncu Kolordu. 3’ncü Orduya bağlı 3 tane kolordu var. 9-10-11, 10’ncu Kolordu’nun başındaki o dönemki rütbesiyle albay olan Hafız Hakkı Paşa’nın rapor hazırlayıp ‘Lütfen ne olur Paşam. Hadi taarruza geçelim’ diye bir raporu var. Sonra onun haricinde 9’ncu ve 11’nci Kolorduların da ‘Paşam eğer böyle bir şey yapacak olursak biziler sizin yanınızdayız.’ Demiş oldukları bir ibare var. Bunun haricinde özellikle karar verildikten sonraki aşamada 9’ncu kolordunun başında bulunan Ahmet İzzet Paşa, 11’nci Kolordunun başında bulunan ise Galip Paşa ne kadar talepte bulunurlarsa, bulunsunlar Kurmay Başkan rütbesinde bulunan Alman kökenli Guze’ye hep takılmışlar. Enver Paşa’nın bundan haberi yok. Bunun haricinde iki tane çok önemli olay daha var. Bu olaylardan bir tanesi şu. ‘ 6-7 Kasım’da batırılan 3 tane gemimiz var. Rus donanması tarafından batırılan’ Tabi şu niye önemli eğer onlar batırılmamış olsaydı ki, tarihte keşke olmaz. Ama biz bu meyanda konuşacak olursak bunlardan bir tanesi Mithat Paşa gemilerden birinin ismi bunlardan bir tanesi Bahri Ahmer, bir tanesi Bezmi Alem keşif uçağı getiriyor. Mühimmat getiriyor ki mühimmat silahtan farklı tek kullanımlık olan tabiri caizse silah. Bir diğeri ise levazımat getiriyor. Ama bunların 3’üde batırılıyor. Bunların batırıldığı yer Karadeniz sahilinde çünkü Rusların donanmasının hakim olduğu bir mevkide. Başka bir hadise ise şu. Hakkı Paşa’nın başında bulunan 10’ncu kolordunun asker sevkiyatı Erzurum’a yapılacağı esnada ilk önce deniz yoluyla yapılıyor. Peşine ise vaz geçtik denilip, karayolu ile yapılıyor. Ve bu 4 haftalık bir gecikmeye vesile oluyor. Az önce de söyledik tarihte keşke olmaz. Lakin 4 hafta gecikmemiş olunmasa idi. Eksi 35, eksi 37’diler. Kesinlikle karşılaşılmamış olacaktı” diye konuştu.

SARIKAMIŞ’A İLK ÖNCE GİREN PAŞA BAŞ TACI OLACAKTI
3’ncü Ordu Komutanlığı’na atanan paşanın bölgeyi hiç bilmediğine dikkat çeken Kop; “Sadece bunlar mıdır? Ebetteki değil! Niye değil? Çünkü ilk etapta 3‘ncü ordunun başında bulunan Hasan İzzet paşa diye birisi var. Maalesef bölgeyi hiç tanımıyor. Bölgeyi tanımayan o bölgeye gelmeyen, o bölgenin arazi şartlarını bilmeyen bir komutanın 3’ncü Ordu’ya atanmış olmasının doğuracağı sonuçları varın düşünün. Sonra bunun haricinde her işyerinde olduğu gibi, halk arasında olduğu gibi, hatta aileler arasında olduğu gibi çekememezlik var. Çünkü amaç şu: ‘Sarıkamış’a ilk önce giren paşa herkesin baş tacı olacaktır’ sloganıyla hareket ettiği için, birlik yok! Ben varım. Ben varım var! Daha da önemlisi bir olay daha var. Enver Paşa’nın emrini dinlemeyenler var. Hafız Hakkı Paşa, Enver Paşa’dan aldığı bir emir var. Emir şu ‘22 Aralık’ta Oltu’yu alıp, sonrasında Kars ile Sarıkamış arasındaki şuan kullanılan E-5 yada D-100 Karayolunun kapatılmasıyla Rusların Kars’a gidip saklanmasına izin verilmeyecek’ Ama Hafız Hakkı Paşa ‘Ben daha önce Sarıkamış’a girmeliyim!’ edasıyla maalesef ki kuşatmanın ebatını büyütmüştür. Ve ortalama bir asker günde 3-5 kilometre yürüyeceği yerde, 20 kilometre değil, 40 kilometre yürümek zorunda bırakılmıştır. Arazi gittikçe genişletilmiştir. Ve bu taarruzdan ziyade maalesef faciaya dönüşmüştür” şeklinde konuştu.

ENVER PAŞA’YI KASITLI OLARAK KARALAMA KAMPANYASI BAŞLATILDI
‘Enver paşanın kasıtlı olarak karalanma kampanyası’ şimdi artık bunları bütün tarihçiler yazıyor, çiziyor. Bunları bir zamanlar söylemek kara kutu gibiydi. Söylenmesi bile abeste iştigaldi. Ama artık bunlar yazılıp çizildiği için bunları rahat rahat söylemekte bir sakınca yok diyen Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yaşar Kop, özetle şunları söyledi:
“Enver Paşa ile Mustafa Kemal Atatürk’ün geçinemediği aşikar. Enver Paşa ordularıyla Batum’da şu an Gürcistan sınırlarında kalan Batum’da askerleriyle beraber beklerken, Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal Harbi yada Milli mücadelede başarısız olmasını bekliyor. Eğer başarısız olursa gelip Milli Mücadelenin başında oturup, tabiri caiz ise belki de Mustafa Kemal Atatürk’ün yapmaya çalışacağı, yada yaptığı şeylerin aynılarını başarabilmek. Fakat Ankara bunu duyunca ister istemez ve buda o dönem oranın şartlarına göre kurallarına göre her şeyi dönemine göre değerlendirmektir. Karalama kampanyasına girişiliyor. ‘Enver Paşa Ruslardan para aldı’, ‘Enver Paşa Bolşevik’tir’, ‘Enver Paşa komünisttir’, ‘Enver Paşa bir sürü katliamlarda bulunuştur.’ ‘Enver Paşa odur budur’ Bakın zaten Sarıkamış faciasının akabinde hemen hemen hiç bir yerde bilgi yoktur. İlk etapta. Taaki 8 yıl geçinceye kadar. Herkes Hafız Hakkı’ya, Enver Paşa’ya, Hasan İzzet’e kim bilir belki Ali Galip’e yada Ahmet İzzet’e yüklenirken aslında yüklenilmesi gereken şahıslardan bir tanesi de bu kampanyanın, karalama kampanyasının baş aktörlerinden biri olan dönemin Yarbayı Şerif Bey’in yapmış olduklarıdır. Şerif bey orada esir düşüyor. Esir düştükten sonra Sibirya’ya gönderiliyor. Bir yolunu bulup o Bolşevik ihtilali ile beraber kaçıyor. Bakın geldiğinde kendi hatırlarını Akşam Gazetesi’nde yayınlanmasını istiyor. Akşam Gazetesi’nde de tamamı olmamakla beraber yayınlanıyor. Fakat çok büyük bir tepki çekiyor.

Tepki çektiği içinde bunu tabiri caizse birin üzerine bin koyarak ki, bugünde şuan Mustafa bey tarafından ya da Şerif bey tarafından yayıma hazırlandı ve baskısı var. ‘Çevirme manevrası ve meydan muharebesi’ isimli kitap. Orada anılarını yayınlıyor. Ama öyle büyük bir abartı var ki 90 bin ifadesi gibi ki şunu hemen belirtmek lazım. ‘şehidin birde birdir. Binide birdir’ eğer Enver Paşa ise Ever Paşa, Hasan İzzet ise Hasan İzzet, Hafız Hakkı ise Hafız Hakkı ya da diğerleri. Bir kişinin ölümüyle sorumlusu ise suçludur. Ama Rus arşivlerinde 23 bin deniliyor ise, eğer Genel Kurmay Başkanlığı bizim 3’ncü Ordumuzun muharip olan yani o sırada savaşa katılan askerlerinin sayısı 75 bindir deniliyor ise yada bilimsel olmadığını ifade etmek kaydıyla ‘ Fevzi Çakmak ki, Genel Kurmay Başkanlığı çok uzun müddet yapan şahıs 60 bin civarındadır deniyorsa’ abartmamak gerekir diye düşünmekte fayda var. Birde Hafız Hakkı Paşa’nın şuan Murat Bardakçı’nın elinde olduğunu söylediği yakında da yayınlayacağını ifade ettiği günlüklerinden birkaç satır var. Kendisi de bunu programlarında dile getirmiştir. Hafız Hakkı Paşa diyor ki; 10’ncu kolordu komutanı olup, albay olup, birde bire Enver Paşa’nın, Hasan İzzet’in yanlışlarını görüp, onu 3’ncü Ordu Komutanlığına Paşa rütbesiyle atadığı şahıs. Diyor ki bu facianın sorumlusu benim. Bunu tamir etmekse, telefi etmekse, ne yapacaksam onu da yapacak olan benim diyor ki; biliyorsunuz kendisi çok kısa süre paşalık rütbesinin bile tadını alamadan ortalama 1,5 ay sonra o dönemdeki tifüse yakalanıp maalesef şubat 1915 tarihinde vefat etmiştir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.
Düzce Düzce itfaiyesi 700 yangına müdahale etti Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü 2025 yılı boyunca bildirilen 1700 ihbarın 857 adedi için ekip yönlendirdi, 700 yangına müdahale etti. İtfaiye Müdürlüğü bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmaların içeriği hakkında bilgi verdi. Ekipler toplamda bin 700 çağrıyı yanıtladı. Acil durumlara müdahale süreci kapsamında toplam 857 yangın ihbarına ekip yönlendirilirken bu ihbarlardan bina, atölye, motorlu araç, depo ile ormanlık alandan oluşan 696 adedi fiilen söndürüldü. Ayrıca 2025 yılı boyunca toplam 540 insan ve hayvan kurtarma çalışması, 90 trafik kazası ihbarında 58 adet kurtarma çalışması yapıldı. Yine evrak çalışmaları kapsamında müdürlük tarafından bin 200 adet yangına uygunluk ruhsatı düzenlendi. Bunların yanı sıra 180 kez su tahliye çalışması ve 61 adet baca temizleme denetimi gerçekleştirildi. 116 kez tatbikat ve eğitim düzenlendi Acil durumlara müdahale kapasitesinin artırılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi amacıyla yoğun bir eğitim süreci planlayan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca 116 kez tatbikat ve eğitim organize etti. İtfaiye’nin görevlerinin öğrenilmesi, ekipmanlarının tanıtılması amacıyla yürütülen eğitimler kapsamında 4 bin kişiye birebir teorik ve pratik eğitim programı düzenlenerek sertifika verildi. Dış görevlerde Düzce farkı Özellikle yaz aylarında yoğun şekilde meydana gelen orman yangınlarına müdahale için de dış görevlere katılan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca toplam 22 ekip ile dış görev çağrılarına yanıt verdi, müdahale çalışmalarına destek oldu.