GÜNDEM - 25 Haziran 2019 Salı 09:11

Sarıkamış’ta ayı inşaat bekçisini çıldırttı

A
A
A
Sarıkamış’ta ayı inşaat bekçisini çıldırttı

Kars’ın Sarıkamış ilçesinde bir inşaatın yemek çadırına dadanan boz ayı, inşaat bekçisini çileden çıkarttı. Bir türlü ayıyı çadırdan kovamayan inşaat bekçisi, “Hele bak hele, hiç beni takıyor mu?” diye dert yandı.

Sarıkamış’ta kent merkezinde insanlarla iç içe yaşayan boz ayılar, özellikle inşaat bekçilerinin korkulu rüyası oldu. Kayak merkezde telkesiyejlerin şantiyesine her sabah erken saatlerde ve gece gelen boz ayı, yemek çadırına girerek karnını doyurmaya çalışıyor. Ayıyı bölgeden uzaklaştırmak isteyen inşaat bekçisi ise kılıktan kılığa giriyor.

Bekçi önce 'hoşt hoşt' 'pişşt pişşt' diye seslendi. Bekçi daha sonra 'ola, oğlum’, ‘ola heç kıpırdamır', 'nasıl edek’, 'hoş, hoşt hoş!’ 'hele bak hele heç beni takıyor mu?' diye ayıyı çadırdan çıkarma mücadelesi anbean arkadaşı tarafından cep telefonuyla kaydedildi. Bir süre sonra karnını doyuran ayı daha sonra çadırdan ayrıldı.  

Alper Yıldırım

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Yüzlerce Anadolu oyunu unutulmak üzere Eskişehir Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi Öğretmeni Ayşe Gümüş, Anadolu’da en az 225 Köçürme ve 100 çeşit de Aşık oyun çeşidi bulunduğunu, ancak bunların unutulmaya yüz tuttuğunu belirterek, "Bu oyunların Türk Dünyası Geleneksel Akıl Zekâ ve Strateji oyunları adı altında tanıtımlarının yapılması gerekmektedir" dedi. Türk Dünyası Eskişehir Şubesi’nde düzenlenen “Türk Dünyası Akıl Zekâ Ve Strateji Oyunları İle Kültür Birliği” konulu sohbete katılan Ayşe Gümüş, oyunların, çocukların savaşlar, açlık, kıtlık, kuraklık, doğal afetler gibi dünyanın zorlu şartlarına ve toplumsal kültürel yaşam kurallarına, yaşam dinamiklerine alışmaları için oluşturulan etkinlik olduğunu anlattı. Ünlü ’İhtiyardan fikir çıkar, çocuktan oyun çıkar’ sözünü hatırlatan Gümüş, "Oyunlar bu şartlara çocukları adeta hazırlar. Türk milleti de yaşam şartlarının gereğini öğretmek bu şartları kolaylaştırmak için çeşitli oyunlar üretip oynayıp geliştirmişlerdir. Bunlardan biri de akıl zekâ ve strateji oyunlarıdır. Türk Dünyası Geleneksel Akıl Zekâ ve Strateji Oyunları kültürel öğelerin de öğrenilmesini sağlamaktadır. Köçürme oyunları ve Aşık oyunları bu alanda başı çekmektedir. Özellikle 1950’lerden sonra bu oyunlar Anadolu coğrafyasında unutulmaya yüz tutmuştur" dedi. "Oyunların Türk Dünyası Geleneksel Akıl Zekâ ve Strateji oyunları adı altında tanıtılmalı" Oyunları bilen yaş almış kaynak kişilerden acilen derlenerek kayıt altına alınması ve hatta okullarda zorluk seviyelerine göre öğretilmeye başlanmasını tavsiye eden Ayşe Gümüş, şunları söyledi; "Anadolu’da Aslan Küçükyıldız’ın belirttiği üzere en az 225 köçürme oyunu 100 çeşit de Aşık oyun çeşidi bulunmaktadır, ancak unutulmaya yüz tutmuştur. Şimdilerde 40’lı yaşlarda olan ebeveynlerimiz üç taş, beştaş, dokuz taş, aşık mutlaka oynamışlardır. Bu oyunların Türk Dünyası Geleneksel Akıl Zekâ ve Strateji oyunları adı altında tanıtımlarının yapılması gerekmektedir. Eskişehir Türk Ocağı da bu kültürel çalışmalara katkı sunmak üzere Türk Dünyası Akıl Zekâ ve Strateji Oyunları sunumu gerçekleştirmiştir. Oyun eğitmeni Ayşe Gümüş tarafından Üç Taş ve Beştaş oyunları, Akdört-Kös ve Peçiç Oyunları, Han Aşık oyunları, Aşıklı Beştaş, Beştemse, 18 Taş, Yalakkaya, Mangala, 9 Kumalak gibi Köçürme oyunlarının tanıtımı gerçekleştirilmiş, oyunların tarihçesi malzemeleri kuralları hakkında bilgiler verilmiştir. Beştemse, 9 Kumalak, Han Aşık, At Yarışı aşık oyunlarının Kazakistan ve Kırgızistan’da oynandığını belirterek oyunların öğrenilmesi için özellikle Kazakistan Dünya 9 Kumalak Federasyonu Genel Sekreteri Maksat Şhotayev ve Aşık Federasyonu ile birlikte çalışmalar yapıldığı belirtilmiştir. Oyunların öğrenilmesi ile Türk Dünyası Kültür Birliğinin oyunlar sayesinde de oluşturulabileceği vurgulanmıştır.” Konuklar tarafından ilgiyle takip edilen konuşmanın sonunda konuşmacıya çok sayıda sorulan soru ve cevaplardan sonra, Eskişehir Türk Ocağı Şube Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal’ın konuşmacıya şükran beratı takdimi ile program sona erdi.
Düzce Eryalçın “Marmara’da mercanlar yok olma noktasına geldi” Düzce Üniversitesi Su Altı Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Su Altı Sporları Topluluğu’nun birlikte düzenlediği ’’Poseidon’un Çağrısı: Sualtı Kılavuzları’’ adlı konferans, Sağlık Bilimleri Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferansa; Düzce Üniversitesi Araştırma Dekanı Prof. Dr. Emine Tekin, Su Altı Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ahmet Bilir, Doç. Dr. Nur Eda Topçu Eryalçın, Serço Ekşiyan, Ateş Evirgen katıldı. Programın açılışında konuşan Düzce Üniversitesi Su Altı Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ahmet Bilir, su altına dalarken nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatacak, tecrübelerini paylaşacak konuşmacılara, mesleğin tecrübeli fotoğrafçılarına ve dalgıçlarına teşekkür etti. Topluluk Başkanı Emre Evirgen yaptığı konuşmada, su altı dünyasını daha iyi anlamak ve korumak için iş birliği yaparak gelecek nesillere daha sağlıklı bir çevre bırakmak ve deneyimlerden faydalanmak için bu etkinliğin düzenlenmesine destek verdiklerini ifade etti. “Mercanlarımız Marmara’da yok olma noktasına gelmiştir” Programın ilk davetli konuşmacısı Doç. Dr. Nur Eda Topçu Eryalçın ’’Sualtı Biyolojisi’’ adlı konuşmasında; mercanlar, prens adaları oktokoral mercanları, deniz kalemleri, mercanları bekleyen tehlikeler, musilaj, endüstriyel balıkçılık, hayalet ağlar, hafriyat ve dere ıslahlarındaki çamurların denizlere dökülmesi, kıyı dolgu faaliyetlerinin denizlere ve mercanlara zararları gibi konularda bilgiler verdi. Eryalçın, “Ülkemizde Marmara, Ayvalık, Saroz Körfezi ve Gökçeada kıyılarında mercanlar bulunmaktadır. Müsilaj sonunda ve adalarda yapılan büyük inşaat çalışmaları ve dere ıslah çalışmalarındaki çamurun denizlerimize dökülmesi sonucunda mercanlarımız Marmara’da yok olma noktasına gelmiştir. Marmara Denizi eylem planının gerçekten uygulanması biyolojik çeşitliliği ve mercanları kurtaracaktır” şeklinde konuştu. “Deniz tabanına terk edilmiş 640 bin ton ağ var” Programın diğer konuşmacısı Serço Ekşiyan “Hayalet Ağlar’’ adlı sunumunda, hayalet ağların deniz tabanında verdiği zararlardan ve kurtarma tekniklerinden bahsetti. Ekşiyan, “Hayalet ağların kurtarılması tamamen gönüllülükle yürütülen bir çalışmadır. Eskiden balıkçılar bizi çağırır biz de gider çıkarırdık. Şimdi malzemeler ucuz olduğundan balıkçılar takılınca ağları bırakıp gidiyor. Tüm dünyada 640 bin ton ağ, deniz tabanına terk edilmiş durumda ve canlıları ve balıkları öldürmeye devam ediyor” dedi. Programın bir diğer konuşmacısı Ateş Evirgen ise ’’Köpek Balıkları’’ başlıklı sunumunda; köpek balıkları türleri yaşam alanları, tehlikeli türler, dalış alanları fotoğrafçılığı ve fotosafari gibi konularda bilgiler verdi. Köpek balıkları konulu filmlerden sonra insanların bu balıktan korkar olduğunu belirten Ateş Evirgen, “İnsan alanını bilip sınırları zorlamazsa köpek balıkları saldırmaz.300’e yakın köpek balığı cinsi bulunmaktadır. Ülkemizde resmi olarak kaydedilmiş bir köpek balığı saldırı kaydı bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı. Program, teşekkür belgesi takdiminin ardından sona erdi.