GÜNDEM - 17 Şubat 2018 Cumartesi 11:01

Şehit anne ve babasının sözleri Türkiye'nin göğsünü kabarttı

A
A
A
Şehit anne ve babasının sözleri Türkiye'nin göğsünü kabarttı

Afrin’e yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı'nın 17’inci gününde Bülbül beldesinde PKK/PYD/YPG terör örgütü üyeleriyle girdiği çatışmada şehit olan Kilisli Piyade Uzman Çavuş Yunus Emre Doğan’ın anne ve babasının sözleri tüm Türkiye’nin göğsünü kabarttı.

 Şehidin annesi Gülizar Doğan, şehit annelerine "Dik durun, düşmanı sevindirmeyin" çağrısında bulunurken baba Hanifi Doğan ise, "Cepheye gidip onun silahını ben kullanmak istiyorum" dedi.

Fırat Kalkanı Harekatı'nda geçtiğimiz yıl gazi olan ve Zeytin Dalı Harekatı'nda ise şehitlik mertebesine ulaşan Piyade Uzman Çavuş Yunus Emre Doğan’ın annesi Gülizar Doğan, şehit annelerinin de dik durmalarını istedi. Doğan, "El-Bab gazisiydi, Zeytin Dalı Harekatı'nda şehit oldu. Geçen sene ocak ayının son haftasında El-Bab’da gazi oldu. Bekardı. Zaman buldukça iki kelime konuşuyorduk. En son 10 gün öce baskın yemişlerdi. Komutanları Gülbaba’ya dinlenmeye almışlardı. Oraya gidip bir saat görüştük, geldik. Fırsat buldukça telefonda iki kelime konuşuyorduk. Hep iyi şeyler söylüyordu, hiçbir zaman kötü bir şey söylemedi, bitireceğiz derdi" ifadelerini kaydetti.

"Evlatlarıyla gurur duysunlar"

Asker annelerine de seslenen Gülizar Doğan, "Gurur duysunlar evlatlarıyla, vatanımızı koruyorlar. Eşimi de gönderirim gerekirse, çocuklarımı da gönderirim, iki tane erkek çocuğum daha var. Vatanım sağ olsun" dedi. Şehit annelerine de seslenen Gülizar Doğan, "Dik dursun şehit anneleri. Düşmanı sevindirmesinler. Ben sevindirmedim. Şanınla, şerefinle, al bayrağıyla" şeklinde konuştu.

"Çok gurur duydum"

Şehidin babası Hanifi Doğan ise, şehit oğlunun yerine Zeytin Dalı Harekatı'na katılmak istediğini ve bunu da oğlunun komutanlarına ilettiğini belirterek, "Ben Yunus Emre Doğan’ın babası olarak çok gurur duydum. Fırat Kalkanı Harekatı'nı bitirdi. El-Bab’da görev yaptı, gazi oldu. Kendisi büyük işler becerdi. Afrin harekatı başladığında kendisi dedi ben Afrin harekatına gideceğim. Ben gittim, 13’üncü günde kendisini orada gördüm" dedi.

Doğan, "Orada yarım kaldı hareketi. Onun için cepheye kendim gidip onun silahını ben kullanmak istiyorum. Zeytin Dalı Harekatı olduğunda Büyük Darmık Dağını aldı. Küçük Darmık Dağında şehit düştü. Gururluyum, vatan, millet sağ olsun. Biz ayakta durdukça vatanımız, milletimiz huzur içinde yaşar. Şu anda silahını ben kendim kullanmak istiyorum. Komutanına da söyledim, bakanlara da söyledim. Sağ olsunlar bakanlarımız da buraya geldi, 3-4 bakanımız geldi, ziyaret etti. Millet sağ olsun, vatan sağ olsun" ifadelerini kullandı.

Yaza nişanı vardı

Afrin’e yönelik düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı'nın 17’nci gününde Bülbül beldesini terör örgütü PKK/PYD/YPG’nin elinden alırken şehit olan Piyade Uzman Çavuş Yunus Emre Doğan, 3’ü erkek, 4 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuydu. Bekar olan şehit asker, operasyona Tunceli’den katılmıştı. Doğan'ın Zeytin Dalı Harekatı'nın ardından nişanlanmayı planladığı öğrenildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.