GÜNDEM - 06 Şubat 2016 Cumartesi 23:59

Şentop: 'Mevcut anayasa ruhunu teslim ederse Türkiye’nin anayasa sorunu çözülür'

A
A
A
Şentop: 'Mevcut anayasa ruhunu teslim ederse Türkiye’nin anayasa sorunu çözülür'

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Mustafa Şentop, Türkiye’de mevcut Anayasa'nın ruhunu teslim etmesi halinde Anayasa ile ilgili sorununun çözüleceğini söyledi.

Canik Belediyesi tarafından “Yeni Türkiye Yolunda Yeni Anayasa” konulu konferans düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen konferansa TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Şentop konuşmacı olarak katıldı. Konferansa AK Parti Samsun Milletvekilleri Fuat Köktaş, İbrahim Sarıcalı, AK Parti İl Başkanı Muharrem Göksel, Canik Belediye Başkanı Osman Genç, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, AK Parti ilçe başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Konferans öncesi açılış konuşmasını yapan Canik Belediye Başkanı Osman Genç, “Belediyeler sadece taş, park, bahçe yapan kurumlar değil, ülkenin gelişim ve dönüşümüne katkı sağlayan önemli kurumlardır. Dolayısıyla biz yeni bir milli anayasanın yapılmasına aynı zamanda yeni milli bir sistemin geçişine katkı sağlamak amacıyla bu konferanslarımızın serisini başlattık” dedi.

ŞENTOP: “MEVCUT ANAYASA RUHUNU TESLİM EDERSE TÜRKİYE’NİN ANAYASA SORUNU ÇÖZÜLÜR”

Anayasa’da 17 tane değişiklik yaptıklarını belirten TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Mustafa Şentop, “Birisi başörtüsü ile ilgili değişiklik. Bunu Anayasa bütünüyle iptal etti. Bu 17 değişiklikten 16’sı yürürlüktedir. Anayasa'nın madde bazlı olarak yüzde 65’i, yüzde 70’i hüküm bazlı olarak değişmiş. Halbuki Türkiye’nin Anayasa ile ilgili sorunu çözülmemiş. Birçok mesafe alındığı düşünülüyor. Çok önemli değişiklikler var. Mesela bizim dönemimizde yapılan 2004 yılında Anayasa'nın 90. maddesinde insan haklarıyla ilgili uluslararası sözleşme hükümleriyle ‘Türkiye’deki kanunların hükümleri birbiriyle çelişirse kanun hükmü uygulanmaz, sözleşme hükmü uygulanır’ gibi değişiklik yapmışız. Yani Avrupa İnsan Sözleşmesine aykırı bir kanun hükmü varsa kanunu uygulamıyorsun, sözleşme hükmünü uyguluyorsun. Bunu Türkiye’de insan hakları sözleşmelerine aykırı olan bütün kanun hükümlerinin geçersiz hale getirilmesi anlamı taşıyor. Bu 2004 yılında bir devrim mahiyetinde düzenlemeydi. Uygulamaya bakarsak ciddi bir mesafe almadık, alamadık. Birçok değişiklik yapıldı, birçok hüküm değişti ama Anayasa ile ilgili sorunu değişmedi. Çünkü biz Anayasa'nın sadece sözünde değişiklik yapıyoruz, ruhunda değişiklik yapmıyoruz. Anayasa'nın ruhu ifadesi bir anayasa hükmüdür, bir anayasa kavramıdır. Anayasa'nın bir başlangıç kısmı var. Bu başlangıç kısmının sonlarına doğru bir yerde çok önemli bir ifade var. Derki, ‘bu anayasa sözüne ve ruhuna sadakatle anlaşılır ve uygulanır’. Bizim yaptığımız bütün değişiklikler Anayasa'nın sözüyle ilgili değişiklikler. Bir de ruhu var. Onun ne olduğunu bizim bilmemiz mümkün değil. O ruhu çağırıp ona soran, onun ne olduğunu açıklayan kurumlar var. Anayasa Mahkemesi en önemli kurumdur. Anayasa'nın ruh çağırıcısıdır. Onün için Abdullah Gül aday olduğunda 101. maddeyi farklı yorumluyor. Daha önce başka cumhurbaşkanları aday olmuş, seçilmiş bir maddeye göre sorun yok ama konjonktüre göre ruh farklı bir telkinde bulunuyor. Türkiye’de Anayasa ile ilgili temel sorunumuz bu ruhla, bu paradigmayla. Türkiye dolayısıyla Anayasa değişiklikleriyle değil ancak bu mevcut Anayasayı terk ederek yerine yeni bir anayasa yaparak anayasa sorununu çözebilir. Yeni mevcut Anayasa ruhunu teslim ettiği takdirde Türkiye’nin Anayasayla ilgili sorunu çözülecektir. Bunun için biz başından beri, parti programında da yeni anayasa vurgusunu devamlı yapıyoruz. Türkiye’nin gerçek manada sivilleşebilmesi için, Türkiye’nin bu vesayetçi anlayıştan, bürokratik holigarşiden kurtulması, millet iradesinin gerçek manada hakim olabilmesi için Türkiye’nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı var. Biz üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmak için anayasa değişikliği yaparken, şimdi hiçbir değişiklik yapmadan serbest hale gelebiliyor. Ne değişti? Bu paradigmada, zihniyette bir değişiklik meydana geldi. Bu siyasetin inisiyatif almasıyla oldu” dedi.

TÜRKİYE’NİN BİR ANAYASASI YOK

Türkiye’nin bir Anayasası olmadığını ve onun için bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu ifade eden Şentop, “Türkiye'nin niye Yeni Anayasa'ya ihtiyacı var? Türkiye'nin bir Anayasası yok. Onun için ihtiyacı var diyorum. Yazılı metin olarak bir Anayasa var ama artık bu Anayasa'yı var eden bu Anayasa'nın kurmuş olduğu paradigma çöktü Türkiye'de. Bir muallak gibi boşlukta duruyor bu Anayasa. Onun için Türkiye'de Anayasa değişmediği halde birçok değişebiliyor. Bugüne kadar anayasaları devlet yapmış. Askerler darbe yapmış, anayasa yapmışlar. 12 Eylül ve 27 Mayıs'ta anayasa yapmışlar. Devlet anayasa yaparken kendisini sınırlama için anayasa yapmıyor. Milleti zapturapt altına almak için anayasa yapıyor. Artık tablo değişti, millet devleti zapturapt altına almak için, devleti sınırlamak için bir anayasa yapacak duruma geldi. Yeni Anayasa'nın eski anayasalardan farkı bu. Artık Anayasa'yı millet adına seçilenler yapacak. Bu anayasa milleti değil devleti düzenleyecek” diye konuştu.
Şentop şöyle devam etti: "Yeni Anayasa tartışmaları içindeki en önemli konunun başkanlık sistemi konusudur. Başbakanlık sistemi meselesi bu Türkiye'de devletin yeniden inşası sürecinin bir üst başlığıdır. Nasıl yeni Anayasa Türkiye'de büyük değişimi ifade eden kavramsa, devletin milletin hizmetine yeniden inşa edildiğinin üst başlığı ise başkanlık sistemidir. Teknik olarak bakarsanız Türkiye'de parlamenter sistem kalmamıştır. Özellikle Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesinden itibaren yok. Başkanlık değil ama yarı başkanlık sistemi midir? Bu tartışılabilir. Fransa'da bu yarı başkanlık sistemidir. Şuan bizdeki sistemin Fransa'dan iki temel farkı var. Birincisi Cumhurbaşkanı Fransa'da aynı zamanda kabinenin başıdır. Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık eder. Biz de böyle bir kural yok. Ama Cumhurbaşkanı gerekli gördüğü zaman Bakanlar Kurulu'nu toplantıya çağırabilir. Biz de Cumhurbaşkanı olmadan Bakanlar Kurulu toplantısı yapılabilir. Fransa'da yapılamaz. İkinci fark ise, Cumhurbaşkanı'nın olağanüstü dönemlerde kararname çıkarma yetkisi var. Biz de böyle bir şey yok ama şöyle bir var: Olağanüstü durumda Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder ve kanun hükmünde kararname çıkartır. Tek başına değil, toplantıya çağırdığı Bakanlar Kurulu ile yapar. Bunun dışında Fransa'daki başkanlık sistemiyle başka bir fark yok. Türkiye'de parlamenter sistem işlemiyor. Dolayısıyla bir sistem arayışı zaruretten ortaya çıkıyor. Parlamenter sistem Türkiye'de darbecilerin iktidara el koyabileceği, siyaseten yönlendirebileceği, hükümet kurdurabileceği ve hükümet düşürebileceği bir imkanı sunuyor” şeklinde konuştu.
Başkanlık sisteminde 2 dönem sınırlaması getireceklerini belirten Şentop sözlerini şöyle tamamladı: “Bu şahsa özel bir düzenleme değil. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da buna ihtiyacı yok. Başkanlıkla, yarı başkanlıkla siyasetin gündeminde kalmış bir isim değil sonuçta. Başkanlık sistemi Türkiye'de istikrarı garanti etmek için, devleti inşa etmek için gerekli bir sistem. Bazıları Türkiye'nin başkanlık sistemi ile bölüneceğini söylüyorlar. 'Türkiye'de federasyon olur' diyorlar. Bu doğru değil. Bu tamamen bir yalandan ibarettir. Bizim Meclis'e önerdiğimiz bir başkanlık sistemi var. Madde madde yazdığımız ve Anayasa Uzlaşma Kurulu'na verdiğimiz bir teklif. Bizim başkanlık sistemi ile söylediklerimiz kitaplarda yazan teorik bilgiler değil, resmi metindir. Madde madde yazmış olduğumuz bir metin var. Başkanlık sistemi üniter devlet modeli ile beraber yürütülecek. Yeni federasyon değil, üniter olacak. ABD’de Başkanlık var, federasyon olabilir. Ülke şartları öyle. Almanya'da parlamenter sistem var ama federasyon var. Bizde parlamenter sistem var üniter devlet var. Her ülkenin şartları ve tarihi geçmişi, siyaset ortamı, toplumsal yapısı devlet şekli ile ilgili tabloyu ortaya koyuyor. Türkiye üniter bir devlet modeliyle yönetilmiştir, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan itibaren. Tek ve merkezi yasa ve yürütme merkezi var. Türkiye'de ‘başkanlık sistemi ile federasyon sistemi gelir üniter devlet yapısı ortadan kalkar’ demek bu sistemi hiç bilmemek anlamına gelir. Başkanlık sistemin bir tek tehlikesi var. Bu tehlike devlet için değil, millet için değil, bugünkü siyasi parti liderleri içindir. Muhalefet partileri için var. Çünkü 7 Haziran ortaya bir tablo çıktı. CHP, MHP ve HDP'nin bir araya gelmesi durumunda hükümette yer alma durumu ortaya çıktı. Ama başkanlık sistemine geçersek bu partilerin hükümette yer alma ihtimalleri sıfır. Niye, çünkü başkanlık sisteminde bir partinin yüzde 50 oy alması gerekir. Onların derdi bu bakımdan Türkiye değil. Eğer başkanlık sistemi olursa bu zihniyetteki partiler hükümette kıyamete kadar yer alamayacaklar.” 

GÖKHAN İÇKİLLİ
SAMSUN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eyüpsultan’da okul müdürünü vuran öğrenci tutuklandı Eyüpsultan’da okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürünü silahla vurup hayatını kaybetmesine neden olan öğrenci, çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi. Eyüpsultan’da 7 Mayıs’ta meydana gelen olayda iddiaya göre yabancı uyruklu öğrenci Y.K. (17), okuduğu özel liseden atılmasından sorumlu tuttuğu ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediği okul müdürü İbrahim Oktugan’ı odasında silahla vurarak ağır yaralamıştı. Hastaneye kaldırılan Oktugan hayatını kaybederken, olayın ardından yakalanan Y.K. gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan suça sürüklenen çocuk Y.K., Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Burada savcılığa ifade veren Y.K., daha sonra çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olaya ilişkin detaylar ise savcılığın sevk yazısında ortaya çıktı. Sevk yazısında, Y.K.’nın okuldan ilişiğinin kesilmesi ve aralarında geçen tartışma nedeniyle Oktugan’a husumet beslediğinin anlaşıldığı, 2023 Aralık ayında gerçekleşen olay sonrasında çocuğun fiilini planladığı şekilde icra ettiği, Y.K.’nın eğitimci Oktugan’ı silahla hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği ve hayatını kaybetmesine neden olduğu belirtildi. "Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’ Öte yandan Y.K.’nın savcılıkta verdiği ifadesi de ortaya çıktı. Y.K.’nın ifadesinde, "2023’ün ilk döneminin ortalarında başka bir okuldan bu özel liseye kayıt oldum. Burada çeşitli sebeplerle hakkımda disiplin cezaları yazıldı, ben imzalamak istemedim. Aralık ayında sınıfımdayken disiplin cezalarından dolayı annemin geldiğini öğrendim. Müdür İbrahim Oktugan’ın odasına gittim, annemle oturuyorlardı. Anneme Arapça bir şeyler söylemek istediğim sırada müdür, ‘Burası Türkiye, benim okulumda kimse bu şekilde başka dil konuşamaz’ dedi. Aramızda sözlü bir tartışma yaşandı. Annemin üzerine yürümesi üzerine polisi de aradık, daha sonra okulu terk ettik ve olaydan sonra bir daha okula dönmedim. Bizden aldıkları parayı da geri vermediler. Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’ dedi. "Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu’’ Olaydan 1 gün önce aynı okulda okuyan birini gördüğünü ve aralık ayında yaşadığı olayın aklına geldiğini söyleyen Y.K. ifadesinin devamında, ‘’Tekrar sinir oldum. Müdürün hala okulda olup olmadığını sordum. Hala orada çalıştığını söyleyince 4 Mayıs günü 10 bin lira karşılığında aldığım tabanca ile okula gitmeye karar verdim. Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu. Kapıya geldiğimde selam verdim, bir anda kapı açıldı. Kimseye bir şey söylemeden hızlı bir şekilde müdürün odasına geçtim. Masada oturuyordu, beni görünce ayağa kalktı. Amacım ayaklarından vurmaktı ama bir anda kolunu havaya kaldırınca bana vuracağını düşünerek koluna doğru ateş ettim. 2 mermim vardı, ikisi de karnına geldi. Bana saldıracağını düşünerek ateş ettim. Sonrasında hızlıca odadan çıkıp geldiğim kapıya yöneldim ve silahı yere doğru tutarak ‘Peşimden gelmeyin’ dedim. Kapıya koşup kapıyı zorladım, açılmayınca birinden açmasını rica ettim. Bir çocuk da kapıyı açtı. Benim amacım öldürmek değildi, dövmekti. Eve geçtim ve börek götürdüm. Üzerimi değiştirdim. Bir süre sonra da silahı ve telefonumu Alibeyköy Barajı’na attım’’ ifadelerini kullandı.
Zonguldak Trafik değerlendirme toplantısı düzenlendi Zonguldak’ın Alaplı Kaymakamlık başkanlığında, 2023-2024 yılının ilk 3 aylık Trafik haftası etkinliği toplantısı düzenlendi. İçişleri Bakanlığının talimatları doğrultusunda Alaplı Kaymakamlık Toplantı Salonunda gerçekleştirilen toplantıya Alaplı Kaymakamı Selçuk Köksal, İlçe Jandarma Komutanı İbrahim Guzgun, İlçe Emniyet Müdür Vekili Baki Acar, Alaplı Belediye Başkan Yardımcı Yaşar Çevik, İlçe Milli Eğitim Müdürü Cevat Çevik, İlçe Müftüsü Yılmaz Çelik, Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanımız Kemal Çam, Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Zafer Can ve Kent Konseyi Başkanı Yasin Ören katıldı. Trafik Haftası Etkinliği toplantısında kazalarının önlenmesi adına hayata geçirilen ‘Önce Yaya’ uygulaması ile yaya önceliği, güvenliği ve yaşam tünellerinin yaygınlaştırılması konuları ele alındı. 2023-2024 yılının ilk 3 ayının değerlendirildiği toplantıda kentteki trafik denetimlerinin arttırılması, ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarının azaltılması ile ilgili alınacak tedbirler görüşüldü. Toplantıda trafik kazaları ve can kayıplarına neden olan trafiği tehlikeye sokacak şekilde motosiklet güvenliği, makas atma ile hız ve emniyet kemeri denetimlerinin etkinliğinin daha arttırılması gündeme geldi. Ayrıca yaz mevsimi gelmesi sebebiyle yoğunluğun fazla olduğu Tepeköy çekirdek tepe noktalarında ise güvenliği artırılmasına kararı da alındı. Öte yandan, Alaplı’da İlçe Trafik buluşma toplantısında konuşan İlçe Kaymakamı Selçuk Köksal 2023-2024 ilk üç ay döneminde ilçedeki vaka sayıları ve kesilen cezalarla ilgili bilgiler verdi. Kaymakam Selçuk Köksal 2023 yılın Ocak ayından bugüne kadar Alaplı’da yapılan trafik denetimlerinde 424 bin 586 lira idari para cezası kesildiğini bildirdi.
Muş Muşspor evinde hata yapmak istemiyor TFF 3. Lig’in 4. Grup Play-off 2. Tur ilk maçında Tokat Belediye Plevne Spor’u 1-0 yenen Muşspor, evinde oynayacağı ikinci maçın hazırlıklarına başladı. 1071 spor kompleksinde bulunan antrenman sahasında Tokat Belediye Plevnespor maçının hazırlıklarına teknik direktör Ercümend Coşkundere yönetiminde başlayan Muşspor ilk maçta forma giyen futbolcular yenileme antrenmanı yaparken, diğer futbolcular ise düz koşu, açma germe, 5’e 2 top kapma ve çift kale maç yaptı. “Turu geçen taraf olacağız” Antrenmanda gazetecilere açıklamalarda bulunan Muşspor Teknik Direktörü Ercümend Coşkundere, 2. tur ilk maçında deplasmanda galip geldiklerini hatırlatarak çok mutlu olduklarını söyledi. Ercümend Coşkundere, “Tokat’ta güzel bir galibiyet aldık. Şimdi inşallah kendi sahamızda gol yemeden maçı tamamlarsak turu geçmiş olacağız. Onun için hazırlıklarımıza devam ediyoruz. İşte gördüğünüz gibi grup çalışmamız var. Yarın tüm takım halinde birlikte çalışacağız. İkinci yarıda inşallah turu geçen bir oyun oynayarak hem taraftarımızı, hem şehrimizi hem başkanımızı sevindiren bir skor alacağız. Turu geçeceğiz. Hedefimiz şampiyonluk, düşüncemiz o. Zaten sezon başı bütün hedef bu yöndeydi” dedi. “Şehir olarak kenetlenmiş durumdayız” Muşspor Futbol Şube Sorumlusu Kürşat Duymuş ise, ligi üçüncü bitirdiklerini söyledi. Muşspor’u bir üst lige çıkarmak için çalıştıklarını dile getiren Kürşat Duymuş, şöyle konuştu: “Ligi 3. bitirdik. Burada oyuncu arkadaşlarımızın iyi performansı, taraflarımızın desteğiyle Bursa Yıldırım Spor’u eledik. Daha sonra Tokat’la 2. Tur ilk maçına çıktık ve galip gelerek avantaj yakaladık. Taraflarımızın desteğiyle inşallah aynı Bursa Yıldırım Spor’u oyuncu kardeşlerimizin özverisi, taraflarımızın desteğiyle eledik. Şehrimizdeki büyüklerimizin de desteğiyle inşallah bu turu da geçip ardından Sebahat’la rakip olmak istiyoruz. Şu anda takımın durumu iyi. Her şey yolunda. Sıkıntımız yok. Başkanımız Nevzat Kaya’nın ciddi anlamda desteği var. Her zaman yanımızda. Hocamız zaten gerektiği çalışmalara göre rakip takımların analizini yapıyor. Oyuncu kardeşlerimize maçla alakalı da ne kadar ciddi olması gerektiğini anlatıyor. Bizim hedefimiz Muşspor’u bir üst lige çıkarmak. Bütün çalışmalarımız o yönde. Şehir olarak kenetlenmiş durumdayız. Daha fazla kenetlenebiliriz. Cuma günü maça herkesi bekliyoruz. Gelsinler takımlarına destek olsunlar. Burada hem stadyumda hem de şehirde güzel bir sinerji oluşturalım. Bu sporu inşallah bir üst lige çıkartalım.” “İnşallah burada hep beraber sevineceğiz” Tokat’ta oynanan ilk maçta yaptığı kurtarışlarla galibiyetin mimarlarından olan başarılı kaleci İlker Günay da, ikinci maçın hazırlarına başladıklarını belirterek, “Çalışmalarımız çok iyi gidiyor. Hocamız gereken taktikleri, gereken konuşmaları bize yapıyor. Play-off ilk maçında biliyorsunuz burada Bursa Yıldırım’ı geçtik. İkinci turun ilk maçında Tokat gibi zorlu deplasmanda 1-0’lık skorla iyi bir sonuç aldığımızı düşünüyorum. Takım halinde iyi hazırlanıyoruz. İyi motiveyiz. İkinci turun, ikinci maçında Tokatspor’u burada ağlayacağız. Allah nasip ederse turu geçip Sebat maçını bekleyeceğiz. Sebat maçından sonra finalde ikinci lige çıkmaya hedefliyoruz. Taraftarımız bizi hiç yalnız bırakmadı. Tokat deplasmanında bizlerle oldular. Yağmur çamur demeden, kış demeden hep geldiler. Cuma günkü maçta bütün taraftarlarımızı stada bekliyoruz. Onlar bizim gücümüz. İnşallah burada hep beraber sevineceğiz.” “Takım içinde bir şampiyonluk havası var” Tokat deplasmanında takımının galibiyet golünü atan başarılı orta saha oyuncusu Ahmet Abdullah Çakmak ise, takım olarak iyi bir hava yakaladıklarını söyledi. Çakmak, “Takımın içinde bir şampiyonluk havası var diyebilirim. Ama çok da böyle erken konuşmak olmaz. Dereyi görmeden paçaları sıvamamak lazım. Çok iyi çalışıyoruz, hocamız da çok iyi çalıştırıyor bizi. Takımın içinde de gerçekten harika bir ortam var. Tokat maçında gol atmak bana nasip oldu. Yani öyle güzel bir takımız ki, kimin attığının kimin attırdığının çok bir önemi yok. Yeter ki kazanalım. Gönüllerimiz bir, kalbimiz bir. İnşallah her şey çok güzel olacak. Finali göreceğimizi düşünüyorum, inşallah. Taraftarlarımızdan da her şartta bize destek oldukları için çok teşekkür ediyoruz. Deplasmanda da bizi yalnız bırakmadılar. Bu haftada artık tekrar maça bekliyoruz, bu haftada hissediyorum gol atacağım” diye konuştu.