ÇEVRE - 20 Ekim 2014 Pazartesi 18:24

Serbest kalan şüpheli babanın şok ifadesi

A
A
A
Serbest kalan şüpheli babanın şok ifadesi

İstanbul'da "altını pisletiyor" diye tuvalete kapatıp döverek öldürdüğü 3 yaşındaki çocuğunu Bursa’ya getirip gömdüğü iddia edilen şüpheli baba, mahkeme tarafından serbest bırakıldı.

İstanbul'da "altını pisletiyor" diye tuvalete kapatıp döverek öldürdüğü 3 yaşındaki çocuğunu Bursa’ya getirip gömdüğü iddia edilen şüpheli baba, mahkeme tarafından serbest bırakıldı.

Hurdacılık yapan baba O.K. (37) çocuğun yataktan düşerek öldüğünü onu kurtarmak için suni teneffüs yaptığını, öldükten sonra da iki gün balkonda yatırdıktan sonra, rulo şeklinde streç naylona sarıp, Bursa’ya defnettiğini söyledi. O.K. diğer 4 evladının devlet tarafından alınmaması için olayı polise anlatmadığını ifade etti.

Edinilen bilgiye göre, kan donduran olay 11 Ekim'de Bağcılar ilçesi Mahmutbey Mahallesi üzerindeki bir evde meydana geldi. İddiaya göre, hurdacılık yapan O. K.(37) beş çocuğundan birisi olan 3 yaşındaki İzzet Aydın Köklü’yü "altını pisletiyor" diye tuvaletin içinde dövdükten sonra salona fırlatarak öldürdüğü, ardından Bursa’nın Orhangazi ilçesinde gömdüğü iddiasıyla polis tarafından gözaltına alındı.

"OYUN OYNARKEN KAZA OLDU"

Zanlı O.K. cesedi gömdüğü iddia edilen hurdalıktaki yer göstermenin ardından sevk edildiği adli makamlarca serbest bırakıldı.

Şüphelinin olaydan sonra poliste verdiği ifadesi herkesi şoke etti. Olaydan 3 ay önce evin önünde oyun oynayan küçük oğlu İzzet’i geri manevra yaparken ezdiğini ancak küçük çocuğun bu olayı hafif sıyrıklarla atlattığını anlatan hurdacı O.K., “Kazadan sonra oğlumu hastaneye götürmedim. Çünkü Sosyal hizmetler daha önce çocuklarımın hepsini benden almıştı. Yine onları benden alırlar diye korktum. İzzet, eczaneden temin ettiğim ilaçlarla sağlığına kavuştu” dedi.

Küçük oğlunun kazadan bir ay sonra bacaklarında şişlikler ağzında ise yaralar oluşmaya başladığını anlatan şüpheli baba O.K., kendisinin hurda topladığı sırada evde uyuyan oğlunun yataktan düşerek öldüğünü söyledi. Oğlunu kurtarmak için suni teneffüs yapıp, kalp mesajı da yaptığını anlatan O.K., “Gardrop ile yatak arasına düşen oğlumu eşim bulmuş. Koşarak yanıma geldi. Hastaneye götürüp polisi polisi aramamızı istedi. "Çocuklarımı alırlar" diye hiç kimseye haber vermedik. Ben sabaha kadar uyuyamadım. Küçük oğlumun cesedini balkona çıkarıp sabaha kadar başında bekledim. İki gün boyunca ailecek hiç dışarıya çıkmadan bu şekilde yaşadık. Eşime, ‘Bu olayı kimseye anlatmayalım. Yoksa bizi hapse atarlar çocuklarımızı da elimizden alırlar. Bize kimse inanmaz. Gidip bir araba kiralayayım. Çocuğumuzu defnedelim’ dedim. Tüm eşyalarımızı 600 liraya hurdacıya satıp, araba kiraladım. Balkonda bulunan oğlumu rulo şeklinde streç naylona sarıp, daha sonra spor çantaya koyarak arabanın bagajına diğer eşyalarla birlikte yükledim. Kimse görmesin diye de gece yarısı yola çıktık” diye konuştu.

"EŞİM VE ÇOCUKLARIM GÖRMEDEN GÖMDÜM"

Tüm gün dolaşıp, Yalova’da gömmek için uygun yer bulamayınca Bursa’nın Orhangazi ilçesine geldiklerini anlatan O. K. ifadesini şöyle sürdürdü:
"Orhangazi’de daha önceden hurda götürdüğüm hafriyat sahasına gittim. Orada başka hurdacıları görünce gömemedim. Birkaç saat dolaştıktan sonra tuvalet bahanesiyle arabayı park edip araçtan indim. Eşim ve çocuklar görmeden bagajdaki İzzet’in cesedini alıp, gömmeye gittim. Etrafını taşla ördüm. "Kedi köpek" yemesin diye çalılarla kapatıp çocukların yanına gittim. Onları Bursa’daki bir yakınımızın evine bıraktım. Defin için tekrar aynı yere geldim. Oğlumun cesedini çalılıkların arasından alıp, 4-5 metre aşağıdaki boş alana mezar yapıp oğlumu oraya başını kıbleye gelecek şekilde gömdüm. Üzerini hafriyat atıklarıyla kapattım”.

"3 GÜN OĞLUMUN MEZARINI ZİYARET ETTİM"

Definden sonra Bursa’ya bir tanıdıklarının evinde 3 gün geçirdiklerini anlatan O. K., “Aile yakınımız bize İzzet’in nerede olduğunu sordular. Biz de rahatsızlanıp öldüğünü, belediyenin tahsis ettiği bir yere gömüldüğünü söyledik. 3 gün boyunca ben oğlumun mezarına gidip ziyarette bulundum. Daha sonra eşim geçimimizi sağlamak için yardım toplamak amacıyla evden çıktı. Geri dönmeyince polise müracaat etmiş. Onu sığınma evine almışlar. Ben de çocukları alıp İstanbul’a geri döndüm. Evdeki son eşyaları da satıp kiralık araçla Bursa’ya gelirken polis beni Yalova Çiftlikköy’de yakaladı. Normalde ben çocuğumu asla dövmem. Onların bakımını ben yapıyorum onlara çok düşkünüm. Oğlumu tuvalete kapatıp darp etmedim. Salona doğru da fırlatmadım. Oğlumun yaralanmasına sebep olmadım. Eşimi de bunu polise anlatırsan seni ve diğer çocukları da öldürürüm diye tehditte bulunmadım. Böyle bir olayın olmasını istemezdim. Vicdanen oğlumu hastaneye götürmedim için pişmanım” şeklinde ifade verdi.

Şüpheli O.K. emniyetteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcının tutuklanması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildiği O. K. serbest bırakıldı. 

OSMAN AKIN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Çanakkale Deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri gerçekleştirildi. Konsere gelenler, deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, İletişim Fakültesi, Kurumsal İletişim Direktörlüğü ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Koordinatörlüğü tarafından ortaklaşa organize edilen “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri düzenlendi. Konsere, seyirciler, bilet yerine 28-42 numara yeni spor ayakkabı ile giriş sağladı. Bu ayakkabılar köy okullarındaki çocuklara ulaştırılacak. Bu konserle birlikte, ihtiyaç sahibi çocuklara yardım edilmesi amaçlanıyor. Konseri Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale İl Emniyet Müdürü Selim Arıcı, Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda öğrenci izledi. Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi toplumsal faaliyetlerinden bir yenisini daha gerçekleştiriyor. Şahane bir konser verilecek. Konserde temel amacımız köy okullarındaki öğrenciler için izleyici, dinleyicilerden birer spor ayakkabı getirmesini istedik. Bugün gelen misafirlerimiz bilet yerine spor ayakkabı getirdiler. Bu ayakkabılar bayramdan önce köy okullarındaki minik öğrenciler ile buluşturulacak. Konserde müzik ve sahne sanatları fakültesi orkestrası ile barış koromuz sahne alacak” dedi. Projeye spor ayakkabı ile destek vererek, konseri izlemeye gelen Osman Acar, “İhtiyacı olan çocuklar için bu birlikteliğin sağlanmış olması çok önemli. Bizde çorbada ki tuz misali bu katkıyı yapabildiğimiz için kendimizi çok mutlu hissediyoruz” diye konuştu.