GÜNDEM - 29 Ocak 2020 Çarşamba 09:10

Sivas sigortasız yaşıyor

A
A
A
Sivas sigortasız yaşıyor

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) verilerine göre geçtiğimiz hafta Elazığ'da meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremin en fazla hissedildiği şehirlerden birisi olan Sivas’ta konutların yüzde 60,5’inin sigortası bulunmuyor.

Sivas’taki konut sayısını 130 bin 140 olarak açıklayan DASK, yaşayan poliçe sayısının ise 51 bin 432 olduğunu duyurdu. Kentte faaliyet gösteren sigortacı Bekir Tanyıldız, deprem sigortasının önemi hakkında açıklamalarda bulunarak vatandaşları uyardı.

“İhmal edilip unutuluyor”

Türkiye’nin birçok ilinde deprem riskinin bulunduğunu söyleyen Tanyıldız, “Bu durumun hatırlanması birtakım acı gerçekleri de gün yüzüne çıkardı. Bunlardan en acısı ülke olarak depreme hazırlı olmayışımız. Yaşanan olayın acısını millet olarak yüreğimizde hissetmemizin yanı sıra ülke olarak deprem için de elimizden geleni yapmayı kendimize görev edinmeliyiz. Sigorta acenteliği üzerine faaliyet gösteren birisi olarak Sivas’ta yeteri kadar önemli görülmeyen DASK konusuna değinmeyi kendime görev biliyorum.

DASK Sivas’ta yalnızca kamu kurumlarının zorunlu tuttuğu hallerde, resmi işlemler esnasında mecburi olduğu için yapılıyor. Zorunlu durumlar altında yapılan poliçelerin canlılığı bir yıl sürüyor daha sonra ise yenilemeleri ihmal edilip unutuluyor. Vatandaşımız evini teminat altında olsun diye sigorta yaptırmıyor. Burada önemli bir konu da şu: Deprem sigortası yaptırsa dahi DASK poliçesi sadece binanın bedelini ödüyor. Eşyaların ve emtianın bedeli teminat dışı kalıyor. Bunun için ayrıca yangın sigorta poliçesi yaptırması da gerekiyor” dedi.

“Köylerdeki binalar da DASK kapsamına alınmalı”

Sigorta denildiğinde sadece trafik ve kasko poliçelerinin düşünülmemesi gerektiğini belirten Tanyıldız, “Deprem ve yangın sigortası akıllara ancak böylesine felaketler sonrası geliyor. Vatandaşımızın bilgi eksikliği olduğu diğer bir konu da deprem ve yangın sigortalarının kapsamı. Deprem sigortasındaki teminat sadece doğal afet olması durumunda binanın bedeliyle alakalı iken yangın sigortası kapsamına binanıza bir aracın çarpması sonucu binanızın yıkılması girebiliyor ve yangın poliçeniz bu hasarı ödüyor.

Bu kapsamda bilinmesi gereken bir diğer husus köy yerleşim yerlerindeki binaların DASK kapsamı dışında olduğu. Belediye denetimi olmadığından köyler kapsam dışı tutulmuştur. Son çıkan yönetmelikte köylerde yapılan binaların denetimini ve ruhsatlandırma işlemlerini il özel idaresi yapmaktadır. Ancak Elazığ ve Malatya’yı etkileyen büyük deprem göstermiştir ki köyde yaşayan vatandaşlarımızın da mağdur olmaması için köylerdeki binalar da DASK kapsamına alınmalıdır” dedi.

Tanyıldız, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “DASK kurumu, sigorta yaptıran vatandaşlarımızın biten poliçelerini yenilemesi için bir ay öncesinden SMS yoluyla bilgilendirme yapmakta, ayrıca 125 Alo DASK servisi tarafından da aranıp, bilgi verilmektedir. Tabii ki bu hizmetler vatandaşı acenteye yönlendirmekte. Asıl iş yine vatandaşlara düşmektedir. İşin özünde ‘zorunluydu yaptırdım, şimdi ne gerek var?’ diye düşünmek yatmaktadır. Bu ise tahmin edilenden çok daha ağır sonuçlar doğurmaktadır.

Her şeyden önce bu düşünceden kurtulmak gerekmektedir. Evet önce insan sağlığı ama canımızdan sonra da mal varlığımız gelmektedir. Sigorta konusunda insanlarımızı daha çok bilinçlendirmemiz gerekiyor. Bu konuda hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Özellikle acentelerin müşterilerine bu sigortalar hakkında daha geniş bilgi vermesi gerektiğini kanaatindeyim. Allah ulusumuza bir daha böyle bir doğal afet vermesin. Bizler ise gerekli önlemleri alıp, binalarımızı daha sağlam inşa edip deprem kuşağındaki coğrafyamızın risklerini anlayabilme bilinciyle gereken her şeyi yapmalıyız. Tüm milletimize geçmiş olsun diliyorum. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.”

Fatih Tabur

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Tek gayemiz Batı’nın koşulsuz askeri ve diplomatik desteği ile kontrolden çıkan Netanyahu yönetimini ateşkese zorlamak" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tek bir gayemiz vardır, o da Batı’nın koşulsuz askeri ve diplomatik desteği ile kontrolden çıkan Netanyahu yönetimini ateşkese zorlamaktır. Ateşkes ilan edildiği, Gazze’ye yeterli insani yardım girişine müsaade edildiği durumda amaç hasıl olacaktır” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde MÜSİAD Yönetim Kurulu’nu kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Büyük ve güçlü Türkiye davasının ekonomideki bayraktarlığını yapan MÜSİAD, asrın felaketini yaşadığımız 6 Şubat depremlerinden sonra milletimiz için seferber olmuştur. Bu felakette sadece 53 binden fazla insanımızı kaybetmekle kalmadık, toplam tutarı 104 milyarı aşan devasa faturayla da karşılaştık. 850 bin bağımsız bölüm ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldi” dedi. “Tek gayemiz Batı’nın koşulsuz askeri ve diplomatik desteği ile kontrolden çıkan Netanyahu yönetimini ateşkese zorlamak” Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “MÜSİAD ailesini 7 Ekim’den beri Gazze halkına yaptığı yardımlar dolayısıyla tebrik ediyorum. Türkiye Gazze’ye gönderdiği 50 bin tona yaklaşan insani yardım malzemesiyle dünyada ilk sıradadır. İsrail’i ateşkese ve geçişine izin verdiği insani yardım miktarını arttırmaya zorlamak amacıyla ticari olarak bazı tedbirler aldık. İlk etapta 54 ürün grubuna ihracat kısıtlaması getirdik, dünden itibaren de tüm ürünleri kapsayacak şekilde İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini durdurduk. Bu adımın ortaya çıkaracağı sonuçlarını iş dünyamızla istişare içinde yöneteceğiz. Biz bölgemizdeki hiçbir ülkeyle düşmanlık ve kavga peşinde değiliz. Biz coğrafyamızda çatışma, kan ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Tüm inançlar olarak hep birlikte refah içinde yaşamak istiyoruz. Aldığımız bu kararla Batı’nın üzerimize nasıl saldıracağını biliyoruz. Tek bir gayemiz vardır, o da Batı’nın koşulsuz askeri ve diplomatik desteği ile kontrolden çıkan Netanyahu yönetimini ateşkese zorlamaktır. Ateşkes ilan edildiği, Gazze’ye yeterli insani yardım girişine müsaade edildiği durumda amaç hasıl olacaktır” ifadelerini kullandı. “Enflasyonu düşürmeye yönelik kararlı adımlar atıyoruz” “Deprem ve bölgesel çatışmalar yanında son 1 yılda ülkemiz ekonomisini etkileyen üst üste üç seçim yaşadık" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Seçim maratonu milletimizi, ekonomimizi ve iş dünyamızı yormuştur. Türkiye’nin önünde 4 yıllık hazine değerinde seçimsiz bir süre var. 4 yıllık sürede inşallah ekonomideki sıkıntılarımızın çözümü başta olmak üzere asıl gündemimize odaklanabileceğiz. Orta Vadeli Programı ve 12. Kalkınma Planı’nı geçen sene paylaşmıştık. Üretim, istihdam, ihracat, kaliteli ve sürdürülebilir büyüme hedefimize sıkı sıkıya bağlıyız. Yol haritamızdan taviz vermeden önceliğimiz olan enflasyonu düşürmeye yönelik kararlı adımlar atıyoruz. Bugün açıklanan Nisan ayı enflasyon ve dış ticaret verileri Orta Vadeli Program beklentilerimizle uyumludur. Enflasyonda yılın ikinci yarısından itibaren inşallah daha umut verici rakamları göreceğiz. Hayat pahalılığı meselesini popülist politikalar ile sorunu bir süre daha ötelemek yerine, enflasyonu düşürüp kalıcı refah artışı sağlayarak çözüme kavuşturacağız. Bu konudaki samimiyetimizi geride bıraktığımız seçim döneminde açıkça ortaya koyduk. Bizler her zorlukla beraber bir kolaylık olduğuna inanan insanlarız. Pek çok olumsuzluğun üst üste geldiği bu sancılı dönemi atlatacağız. 34 yıldır yol yürüdüğümüz MÜSİAD’ın ekonomi programımızı sahiplenerek bizlere destek vermesini sürdürmesini bekliyorum” şeklinde konuştu.