EKONOMİ - 26 Kasım 2021 Cuma 13:29

Siyah inci ‘zeytin’ dalından sofralara ulaştırılıyor

A
A
A
Siyah inci ‘zeytin’ dalından sofralara ulaştırılıyor

Türkiye’nin en önemli zeytin merkezlerinden olan Bursa’nın Gemlik ilçesinde hasat sezonu bir süre önce başladı. İçeriğindeki yağ oranı, kalitesi ve lezzetiyle dünyanın en kaliteli sofralık zeytinlerinin yetiştiği Gemlik’te yıl boyunca büyük bir emekle yetiştirilen zeytinin hasat aşamasına geçildi.

Kaliteli bir zeytin için hasadın zamanında yapılması, ürünün dalından elle ve dikkatlice toplanması, hasarlanmaması, iyi seçilmesi, hijyenik bir şekilde salamura edilmesi gerekiyor. Zeytin dalından koparıldığı haliyle tüketilemediğinden bünyesindeki acılık veren (oleuropein) maddenin giderilmesi gerekiyor. Ham zeytine acı tadı veren oleuropein maddesinin, alkali gibi kimyasal müdahalelerin olmadığı durumlarda parçalanması çok yavaş seyredebiliyor. Bu nedenle de ürünlerde fermantasyonun kimyasal kullanılmadan doğal yollarla yapılması gerekiyor. Doğal ortamlarda üretilen zeytinlerde, insan sağlığı için de çok sayıda faydası olan ve zeytine acımtırak tadı veren oleuropein maddesinin bulunması ise siyah incinin doğallığını ortaya koyuyor.

Ordu'nun Ünye ilçesinde 25 yıldır faaliyet gösteren ve Bursa Orhangazi’de zeytin işleme tesisinde tamamen doğal olarak ürettikleri zeytin ile beraberinde 150 çeşit farklı ürünü de bünyesinde bulunduran Çalıkoğlu Gıda Paz. Gıda Ltd. Şti, geleneksel yöntemlerle üretip, hazırladıkları zeytinleri sofralara ulaştırmak adına çalışmalarını yürütüyor.

Siyah inci ‘zeytin’ dalından sofralara ulaştırılıyor

“Doğal zeytinin olgunlaşması 9 ayı bulabilir”
Ordu'da çeyrek asırdır hizmet veren Çalıkoğlu Gıda Genel Müdürü Resül Çalık, Gemlik zeytininin coğrafi yapısı, iklimi, yetiştirilme şekli ve daha birçok etkenle kendine özgü karakteristik özellikleriyle diğer zeytin çeşitlerinden ayrı bir aromaya sahip olduğunu söyledi. Bu değerli ve nadide ürünü, kimyasal katkı, koruyucu gibi maddeler kullanmadan sofralara ulaştırdıklarını kaydeden Çalık, “Sadece su ve tuz ile 7-9 ay arasında yeme olgunluğuna eriştirerek büyük bir emek ve özveri ile dalından sofralara ulaşmaktayız. Bu nedenle ürünlerimizin doğal fermantasyonla yani kimyasalla acılık giderme işlemi uygulanmadan doğrudan salamuraya alınması sebebiyle olgunlaşma süresi hava şartlarına da bağlı olarak 7 ile 9 ayı bulabilmektedir. Günümüzde ise birçok işletme, bu tatlanma süresinin uzunluğunun verdiği ekonomik durumu, ürünü bir an önce satışa sunma çabası ile havuzlara sıcak su düzenekleri kurarak zeytine yalancı yaz yaşatıp gözeneklerin açılması sağlanıyor. Bu yolla gözenekleri açılan zeytin dış müdahaleye daha açık oluyor ve kimyasal işlem başlıyor. Vaktinden önce olgunlaştırılmaya çalışılan zeytinin tatlandırılması için laktik asit veya kostik, koruyucu potasyum sorbat, sertleştirmek için kalsiyum klorür, renginde açıklık varsa dış kabuk altına gıda boyası veriliyor. Boya işlemi tadında bozukluk olmasın diye kesinlikle çekirdeğe kadar yapılmıyor” dedi.

Siyah inci ‘zeytin’ dalından sofralara ulaştırılıyor

“Zeytinde dikkat edilmesi gereken konular”
Çalıkoğlu Gıda Genel Müdürü Resül Çalık, doğal diye satılan bazı zeytinlerde gıda boyaları ve kimyasal katkı maddelerinin olabileceğini ifade çekerek, insanlara bu konuda uyarılarda bulundu. Çalık, “Günümüzde, zeytini erken olgunlaştırmak, acılığını gidermek, raf ömrünü uzatmak vb. sebeplerle kullanılan kimyasal maddeler insan sağlığını olumsuz yönde etkilemekledir. Bilinçli tüketimin artması, insanların doğal ve sağlıklı gıdaya yönelmesi ile ürünlerimize olan talep son yıllarda oldukça arttı. Tüketicilerimize; ambalajlı ürünleri tercih etmelerini ve etiket içeriğindeki bilgileri mutlaka okumalarını tavsiye ediyoruz. Zeytinde boya işlemi ile ilgili bilinen en büyük yanlış ise çekirdeği siyah olan zeytinin boyalı olduğudur. Ürünün çekirdek rengine bakılarak doğallığına karar vermenin doğru olmadığını belirtmekte yarar görüyoruz. Çekirdekteki siyah rengin boya ile alakası olmayıp, tamamen hasat dönemi ile alakalıdır. Erken hasat edilen zeytinlerin çekirdekleri açık renk olur, mahsul olgunlaştıkça ve bekledikçe siyah renk pigmentleri çekirdeğe ulaşır ve çekirdeğin rengi kahverenginden siyaha dönüşür. Boyalı zeytinlerdeki renk çekirdeğe kadar değil, kabuk altına kadar ulaşır. Doğal fermantasyona tabi tutulan zeytinler kahverengiden siyaha değişen renklerde olur” şeklinde konuştu.

Siyah inci ‘zeytin’ dalından sofralara ulaştırılıyor

“25 yıldır doğallığı sofralara ulaştırıyoruz”
Üretime başladıkları günden bu yana doğal olarak ürettikleri zeytinleri geleneksek yollarla sağlıklı bir şekilde sofralara ulaştırmak adına çaba sarf ettiklerini ifade eden Genel Müdür Çalık, “İnsan sağlığı her şeyden değerlidir, bu doğrultuda üretici firmaların sorumlulukları büyüktür. Sağlıksız gıdalar ne yazık ki gelecek nesillerimizi tehdit etmekledir. Ürünlerimiz hiçbir kimyasal işleme maruz kalmadan 7 den 70 e herkesin tüketimine sunulmaktadır. Dünyanın en değerli besinlerinden olan, sofralarımızın vazgeçilmezi, bereketli taneleri Çalıkoğlu ve Mytat markalarımızla dalından sofralara ülkemizin her köşesine ulaştırmak için titizlikle çalışıyoruz. Zeytin tüketiminin önemine dikkat çekerek, dünya zeytin gününü kutluyor, sağlıklı günleri diliyorum” ifadelerine yer verdi.

Selim Kuşcu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.