TEKNOLOJİ - 18 Ekim 2021 Pazartesi 09:48

Sosyal medyada gerçeklik yanılgısı oluşuyor

A
A
A
Sosyal medyada gerçeklik yanılgısı oluşuyor

Sosyal medya, özellikle yakın çevrede insanların neler yaptığından haberdar olmak ve onların yaptıklarına göre de kendi yaşamımızı biçimlendirmek için kullanılıyor.

Son yıllarda hayatımıza giren ve artık yaşamımızın bir parçası olmaktan çok neredeyse tümü halini alan sosyal medya platformları üzerinde yapılan araştırmalar sonucu, dünya genelinde geçtiğimiz 12 ayda sosyal medya kullanıcı sayısı 490 milyon artarak 4.2 milyara çıktı.

Sosyal medya kullanıcılarının sayısı dünyanın toplam nüfusunun yüzde 53’ünden fazlasına denk gelirken sosyal medya kullanımında 3 milyara yaklaşan kullanıcısıyla Facebook hala birinci sırada. YouTube, WhatsApp, Instagram ve Twitter sırasıyla Facebook’u takip ediyor. Çin merkezli uygulamaların yüksek kullanıcı sayısı da dikkat çekiyor. Hal böyleyken bu platformlarda yapılan paylaşımlarla insanlara gerçekte yaşayamadıkları hayatı vererek gerçeklikten uzaklaştırıyor. Kimileri gerçek hayatından uzak paylaşımlarla göz boyarken, kimileri de sosyal medya paylaşımlarında deyim yerindeyse mutluluk maskesi takıyor.

Hayatımızı çevremizdekilerin sosyal medyadaki yaşamına göre şekillendiriyoruz

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde görevli Doç. Dr. Mustafa Sami Mencet, bu duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Mencet, 'günümüzde insanlar sosyal medyayı hangi amaçlarla kullanıyor?' sorusuna “Herhangi bir kişiye bu soruyu sorsanız, çevresinde olup bitenlerden haberdar olmak için sosyal medyayı takip ettiğini söyleyecektir size ama yapılan birçok bilimsel çalışmanın bize öğrettiği bulgu şu, özellikle yakın çevremizde insanların neler yaptığından haberdar olmak ve onların yaptıklarına göre de kendi yaşamımızı biçimlendirmek için kullanıyoruz. Arka planda yatan bilinçaltımızdaki asıl neden bu, çevremizdekilerin yaptıklarına göre kendi yaşam biçimimizi düzenlemek gibi bir alışkanlığımız var” şeklinde cevap verdi.

Sosyal medya sayfalarımızda paylaştıklarımız gerçeği ne kadar yansıtıyor?

Doç. Dr. Mustafa Sami Mencet, sosyal medyada paylaşılanların gerçeği ne kadar yansıttığı ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Mencet, “Her ne kadar kameralar yalan söylemez denilse de o kameranın bir kadrajı, bir sunum biçimi ve bir anlatış biçimi var dolayısıyla gerçeği yansıtmakla birlikte o gerçeği herkes kendi kadrajından anlattığı için elbette gerçeğin dışında farklı bir boyuta büründüğünü görüyoruz. Çevremizdekilerin yaptıklarına göre kendi yaşam biçimimizi düzenlemek gibi bir eğilimimiz olduğu için de biraz başka insanların hakkımızda ne düşündüğünü gözeterek paylaşımlar yapıyoruz. Çok lüks mekanlara gittiğimizi, aile içinde ne kadar mutlu olduğumuzu, hobilerimizle çok mutlu olduğumuzu, ne kadar güçlü, ne kadar başarılı olduğumuzu görsünler istiyoruz. İşte burada işin içine biraz yapaylık giriyor” ifadelerini kullandı.

“İnsanlar gerçekte yaşayamadıkları hayatları takip ediyorlar”

İnsanların sosyal medyada paylaşım yaparken aslında anı yaşamaktan çok o andan kesitleri başkalarına gösterme eğiliminde bulunduklarını ve bu eğilime yönelik paylaşımlar yaptıklarını söyleyen Mencet, “İnsanlar gerçekte yaşayamadıkları hayatları takip ederek bu anlamdaki eksikliklerini biraz azaltmaya çalışıyorlar” ifadelerini de sözlerine ekledi.

“Dünyanın en mutlu insanıymışız gibi paylaşıyoruz”

Mencet, insanların sosyal medyada paylaşımlar yaparken kendi yaşamlarından farklı bir imaja bürünme çabasıyla sahteleştiğini belirterek, “Örneğin yemek yiyoruz ve yediğimiz yemeği paylaşıyoruz ama sanki orada dünyanın en mutlu insanıymışız gibi bunu paylaşıyoruz. Mencet, insanların sosyal medya hesaplarında gerçek yaşamlarından daha farklı göründüğünü belirterek “Gözlemlediğiniz zaman o kişinin ya çok entelektüel ya da çok açık sözlü olduğunu düşünüyorsunuz ama aslında yapamadığımız, yüz yüze gelemediğimiz, yüzüne karşı söyleyemediğimiz şeyleri oralardan paylaşıyor ve o kişi görmüş mü görmemiş mi? Gibi bunları ölçerek bir şekilde içimizde kalan o güdüyü tatmin etme yoluna gidiyoruz, sahtecilik işte burada başlıyor” şeklinde konuştu.

“Gün içerisinde bize verilen her saniye aldığımız her nefes müthiş bir armağan”

İnsanların gerçek hayatlarında yaşayamadıklarını sosyal medya üzerinde yaşamaya çalıştığını söyleyen Mencet, “Halbuki gün içerisinde bize verilen her saniye aldığımız her nefes müthiş bir armağan, bunu doya doya yaşamak yerine hep başkalarına gösterme eğilimi içerisinde oluyoruz. Bu da aslında hayatımızdan memnun olmadığımız, kişilik anlamında da bir şeyleri yoksun bıraktığımızdan ve bunları sanki o yolla giderecekmişiz gibi davranmamızdan kaynaklanıyor” dedi.

“İnsanlar kendini orada çok farklı gösteriyor, buna bende dahilim”

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümü dördüncü sınıf öğrencisi Hafize Korkmaz ise günün en az 4-5 saatini sosyal medyada geçirdiğini belirterek, “Ben gerçek hayatın sosyal medyaya yansıtıldığını düşünmüyorum. Bende bunu yapıyorum, mesela çok mutsuz olduğum bir anda bir hikaye ya da bir post atıp, çok mutluymuşum gibi gösteriyorum. Bu biraz da bence insanların gözünü boyamak, gösteriş yapmak diyebilirim. İnsanlar kendini orada çok farklı gösteriyor buna bende dahilim. Tamam kendimi orada çok yansıtıyorum ama yeri geliyor çok farklı yansıttığımda oluyor açık konuşmak gerekirse” şeklinde konuştu.

Ahmet Serdar Eser-Akif Yılmaz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.
Erzincan Erzincan’da Filistin’e destek yürüyüşü yapıldı Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) öğrencileri tarafından, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek, Avrupa ve Amerika’da çeşitli üniversitelerde Filistin için yapılan protestolara destek vermek amacıyla ‘Gazze İçin Yürüyüş ve Dua’ programı düzenlendi. EBYÜ’de öğrenim gören öğrenciler ile akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda Erzincanlı vatandaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve aynı amaçla ABD ile Avrupa’daki üniversitelerde yapılan eylemlere destek vermek amacıyla EBYÜ kampüsünde toplandı. Program, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Eyüp Budak’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra öğrenciler, İngilizce ve Türkçe, "Gazze’de katliam var, sesini yükselt", "Bugünün Nazi’si işgalci İsrail", "Kudüs için, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa için, Filistin için" yazılı pankart açtı. Özgür Filistin eylemlerine destek olmak amacıyla gerçekleştirilen programda EBYÜ öğrencileri adına basın açıklamasını Furkan Çoban okudu. Açıklamada şu metne yer verildi: “Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiklerini korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı, zerrece haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir. Bir asırdır Filistin’i işgal etmeye çalışan Siyonist terör şebekesi yaklaşık 210 gündür Gazze halkına zalimce saldırmaya devam ediyor. Filistin’de göğe yükselen bebeklerin ve çocukların feryadı, katledilen binlerce masum çocuğun mazlumiyeti; arşı alayı titretti ve arştan arza, yeryüzü şeytanlarının ve zalimlerin fermanı olarak indi. Ve dünyanın dört bir tarafında yeryüzünün vicdan ehli insanları, bataklığa düşmüş insanlığın onurunu ayağa kaldırmak adına bir devrim ateşini tutuşturdular. Bu devrim ateşi elden ele tüm ülkelerin ve milletlerin ufkunu aydınlatmaktadır. Filistin davasına destek amaçlı yapılan bu eylemler Siyonizm’in temsil ettiği küresel şeytani düzene karşı haklı bir isyandır. Başta Amerika ve Fransa olmak üzere, Batı dünyasının birçok yerinde en saygın kabul edilen üniversitelerde gönüldaşlarımız ayağa kalkarak isyan ateşine destek vermiş ve küresel intifadanın bir parçası olmayı tercih etmiştir. Birçok akademisyen ve öğrenci, bu davaya destek olmuştur. İntifada ateşi, sinelerinde yürek taşıyan herkesi etkisi altına almıştır. Tüm tedbir ve baskılara rağmen, onurlu gençlerin ve akademisyenlerin isyanları engellenememektedir. Binlerce öğrenci ve akademisyenin tutuklanması, sonucu değiştirmemiştir. Buradan zulme sessiz kalmayan bu onurlu akademisyenleri ve öğrencilerini selamlıyoruz. Ey vicdanlı ve aziz halkımız; sizler de kalkın ve bu insanlık zincirinin halkalarını oluşturun. Bu insanlık devrimine siz de iştirak edin. Gönülleriniz bu dava için atsın, Diliniz bu davayı konuşsun ve kalemleriniz bu davayı yazsın. İnsanlığın ikiye ayrıldığı bir zamanda aziz ve özgür insanların saflarında yer alın ve küresel intifadanın şerefini bir madalya olarak taşıyın. Bu şeref sizden sonraki nesillere de aktarılsın. Küresel intifadaya ve bu intifadayı kuşanan özgür ruhlu cesur yüreklere selam olsun. Ve buradan tekrar hatırlatıyoruz: Ehli Vicdan, Ehli iman olan ve kalbinde zerrece İnsanlık taşıyan herkese diyoruz ki küresel boykot mallarını almayın-aldırmayın. Unutmayın ki alınan her boykot malı bir bomba, bir tank veya bir füzedir. Ümmetin ve insanlığın izzet örtüsüne dokunan Siyonist eller varsa, onlara karşı çıkan yiğitler, Sütçü İmamlarda vardır elbet. Nihayetinde Şanlıurfa’dan bir yiğit çıktı adı Hasan saklanan idi. İmanı gayreti cesareti kabul etmedi bu zilleti ve canını Rabbi Rahmana teslim etti. Rabbimizden niyazımız şehidimizin attığı bu adımın zulmün tahtını sarsması ve İslam dünyasının bu zelilce seyirciliğine son vermesidir. Gazze’yi unutmama ve unutturmama adına elimizden ne geliyorsa yapacağız, insanlık ve Müslümanlığın bağrına hançer saplanmış iken buna seyirci ve ilgisiz kalmak elbette mümkün değildir. Son olarak buradan tüm dünyaya haykırıyoruz: Kudüs ve Mescidi Aksanın kurtuluşu için yapılacak olan her türlü meşru eylemin yanındayız, tarafıyız ve destekçisiyiz. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi öğrencileri.” Basın açıklaması sonrasında yapılan yürüyüş ile program nihayete erdi.