POLİTİKA - 30 Mayıs 2015 Cumartesi 17:59

Soylu sert konuştu

A
A
A
Soylu sert konuştu

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon Milletvekili adayı Süleyman Soylu, Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde HDP’nin vatandaşlara baskı yaptığını belirterek “'Güneydoğu'da bizim insanlarımıza, teşkilatımıza, okullarda çocuklara, ‘eğer aileniz AK Parti'ye oy verecekse, selam söyleyin onlardan bir tanesi yaşamayacak’ diye 6-7 yaşındaki çocuklara baskı yapacaklar, onları ürkütecekler, ben AK Parti'nin teşkilat başkanı olarak burada rahat duracağım öyle mi?'' dedi.

Soylu, Trabzon’un Tonya ilçesinde vatandaşlarla hitap etti. Soylu, burada yaptığı konuşmada, CHP'nin HDP'nin seçim barajını aşmasını istediğini ifade ederek, ''MHP, HDP'nin barajı aşması için ellerini oğuşturuyor. Esat, kendi sınırlarına yakın bölgelerde siyaset yapıyor. Çok net tablo. Paralel yapı bunların bir araya gelmesi için çalışıyor. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık darbelerinde, 6-7 Ekim olaylarında yapamadıklarını bugün oluşturmaya çalışıyorlar. Bu açık ve nettir' diye konuştu. Güneydoğu'da teşlilatlarına baskı yapıldığını ifade eden Soylu, ''Bizim insanlarımıza, teşkilatımıza baskı yapacaklar, okullarda çocuklara, eğer aileniz AK Parti'ye oy verecekse, selam söyleyini onlardan bir tanesi yaşamayacak diye 6-7 yaşındaki çocuklara baskı yapacaklar, onları ürkütecekler, ben AK Parti'nin teşkilat başkanı olarak burada rahat duracağım öyle mi ? Bana sordular, ‘Trabzon'dan aday olmasaydın, nereden aday olma isterdiniz?’ diye. Ben de onlarla Hakkari'den aday olmak isterdim dedim. Bizim siyasetimizin temel ilkesi 785 bin kilometrekareden bir tek çakıl taşını kimseye vermemektir. İstedikleri yere kimseye han kurdurmayız.

Neymiş, bunlar barajı aşamazlarsa Türkiye'yi kaosa çevirirlermiş. Milleti korkutacaklar, milletten oy alacaklar. O zaman seçime girmesinler ne kadar milletvekili istiyorlarsa o kadar milletvekili verelim onlara. Bu büyük bir tezgahtır. Kimse bu devletin, Türkiye Cumhuriye'tinin gücünü hafife almasın, kimse siyasi iradenin gücünü hafife almasın. Onların yapmış olduğu tezgahı size tam olarak söylemek istiyorum. Hepsi HDP'nin barajı aşmasını istiyor. Türkiye'yi koalisyona götürmek istiyorlar. HDP, bugün PKK'nın kod adıdır. Bir elinde silah oy istemeye gidiyor. Köylerde PKK'yı, şehilerde KCK'yı ortaya koyuyorlar. Siz MHP liderinin bu konuya ait bir kez bir cümle sarf ettiğini gördünüz mü? Siz Kılıçdaroğlu'nun bir kez olsun bu konuya ait söz sarf ettiğini gördünüz mü ? Çekin sistemden AK Parti'yi. Gönderin MHP'li birisini Güneydoğu'da siyaset yapsın. Trabzon'da, İzmir'de, Ankara'da, İstanbul'da milliyetçilik kolay. Kuru laf milliyetçiliği. Allah muhafaza etsin, şehit cenazesi geldi mi, 2 tane el işareti yapınca Türkiye'yi kurtarmış oluyorlar. Rahşan Ecevit'in peşine takıldılar, ülkeyi krizden krize götürdü Devlet Bahçeli. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'nun peşine takıldı, kendi tabanını mahvetti. Biz kuru laf milliyetçiliği yapmıyoruz. Yüksekova'da havaalanı yapıyoruz, ay yıldızlı bayrağı göklerde dalgalandırıyoruz” şeklinde konuştu.

“Yapmak istedikleri açıktır” diyen Soylu “Bir koalisyon oluşturacaklar, HDP'yi dışarıdan desteklettirecekler, PKK ve KCK'yı bölgeye emanet edecekler, sonrada diyecekler yanlış oldu. Bir darbenin altyapısını oluşturduktan sonra yapacakları tek şey var, eski Türkiye'nin eski özlemi, şimdi darbe gelsin diyecekler. Yaptıkları budur. PKK ve KCK'nın, HDP barajı aştıktan sonra o bölgede yapacaklarını kimse tasavvur edemez. Şımarıklıklarını engelleyebilecek, onları kamu düzeni içerisinde tutabilecek, orada bir tek kişiyi hukukun, demokrasinin dışına çıkarmayacak, tek bir siyasi parti vardır o da AK Parti'dir. AK Parti, Türkiye'nin birlik ve teminatının senedidir” ifadelerini kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.