SPOR - 10 Aralık 2021 Cuma 20:42

Stefan Kuntz: 'Yönetici açıklamaları Türk futbolunun saygınlığına zarar veriyor'

A
A
A
Stefan Kuntz: 'Yönetici açıklamaları Türk futbolunun saygınlığına zarar veriyor'

A Milli Takım Teknik Direktörü Stefan Kuntz, Türk kulüp yöneticilerinin olumsuz açıklamaları ile ilgili, “Böyle yapılarak Türk futbolunun saygınlığına zarar veriliyor” dedi. Alman teknik adam, Türk oyunculara daha fazla yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.

A Milli Takım Teknik Direktörü Stefan Kuntz, katıldığı 2021 Marka ve Spor Zirvesi’nde açıklamalarda bulundu. Alman teknik adam, Türk milli takımının teknik direktörü olduğu için gururlu olduğunu ifade ederek, “Göreve geldiğimden bu yana değişmeyen bir şey var. Burada olmaktan hala gurur duyuyorum. TFF'nin desteğini her zaman arkamda hissediyorum. Hamit'le işbirliğimiz profesyonelce devam ediyor. Ekibim de müthiş” şeklinde konuştu.

“Letonya maçı bize büyük bir öz güven sağladı”

Letonya maçıyla birlikte ay-yıldızlı oyuncuların büyük bir öz güven sağladığını ifade eden Kuntz, “Letonya maçındaki son dakika zaferimiz bize çok büyük öz güven sağladı. Önemli bir dönüş noktası oldu. Takımda bir şeyler oluşmaya başlıyor. Bu henüz küçük bir filiz. Mart ayında çok önemli bir adım bizi bekliyor. Bu durumdan çok memnunum. Ne kadar iyi olduğunu en iyilerle boy ölçüştüğünde anlarsın” açıklamasını yaptı.

“Sonuç ne olursa olsun bizi ileriye taşıyacak maçlar”

Kuntz, Dünya Kupası Avrupa Elemeleri Play-Offları'nda oynayacakları Portekiz ve İtalya müsabakalarını değerlendirerek, “Lothar Mattheus’a bozuldum niye böyle bir kura çekti diye. Bizim takımımız oldukça genç. 2024 yılını da bir hedef olarak gözden kaçırmak istemiyoruz. O yüzden bir dostluk maçı seviyesinde değil en iyi takımlara rekabet edebileceğimiz düzeyde maçlara çıkabilmek bizim için iyi olacaktır. İtalya Avrupa Şampiyonu, Portekiz münferit olarak oyuncuların iyi takımlarda oynadığı takım. Güçlü takımlar. Sonuç ne olursa olsun bizi ileriye taşıyacak maçlar olacak” şeklinde konuştu.

“Türk oyunculara daha çok yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum”

Deneyimli çalıştırıcı, Türk futbolunda zaman zaman gündeme gelerek tartışma konusu olan yabancı sınırlaması ile ilgili ise, “Ben şahsen farklı yaklaşıma sahibim. Türkiye’de oyuncuların aldıkları eğitim ne kadar iyi olursa sonrasında milli takım da iyi olacaktır. Kulüp takımında kaç tane yabancı oyuncu sorusu değil Türk oyuncular ne kadar iyi olursa onlar da o kadar olacak. Türk oyunculara daha çok yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Stefan Kuntz: 'Yönetici açıklamaları Türk futbolunun saygınlığına zarar veriyor'

"Oyuncunun maçta kendisini iyi göstermesi gerekiyor"

Türk oyuncuların oyun sırasında fazla zaman geçirerek oynadığı şeklinde yöneltilen soruya Kuntz şu yanıtı verdi:

"Eylül sonunda çalışmaya başladık ve 35 canlı maç izledik. Buna yakın maçı da banttan izledik. Her oyuncuyu tanıyoruz. Kimsenin sosyal medyada kendisini bize tanıtması gerekmiyor. Maçta kendisini iyi göstermesi gerekiyor. Kenan Koçak Türkiye'deki takımların teknik direktörleriyle iletişim halinde. Hamit, Kenan ve ben hocalarla konuştuk. Yusuf Sarı ve Barış Alper Yılmaz'ı kadroya kattık. Ocak ayı sonunda maç yapılmayacak bir hafta var. Bu haftada çok kulüp gezmek istiyorum. Kendi yolumuzu bulmamız gerekiyor. Altyapıyı iyi geliştirmek gerekiyor. Almanya'da akademi konusunda devrim yapıldı. TFF'nin de fikirleri var. Almanya'daki sistem 2000'de başladı. Bu uzun bir süreç. Deneyimler bizi ileriye taşıyacak ürünlerdir."

"Böyle yapılarak Türk futbolunun saygınlığına zarar veriliyor”

Stefan Kuntz, Türkiye’de kulüp yöneticilerinin yaptığı açıklamaların Türk futbolunun saygınlığına zarar verdiğini vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi:

“Böyle yapılarak Türk futbolunun saygınlığına zarar veriliyor. Bu motivasyonla bile bir şey yapılması gerektiği belli. Uluslararası oyuncuları da izliyorum. Türkiye’de kulüp maçlarını da izliyorum. Yabancı takımlarda oynayan oyunculara baktığımda oradaki tablo ile buradaki tablo farklı. Hakem bir karar veriyor yedek kulübesindeki sekiz kişi ayağa fırlıyor. Buna şaşırıyorum. Gerek TFF içinde gerek sokakta insanlarla karşılaştığımda saygı görüyorum. Hakeme de aynı saygınlığı gösterilmesini istiyorum. Türkiye’deki Türk hakemlerin sayısı çok daha yüksek ve hakemler için mesela VAR hakemi olarak eğitim alıyorlar. Almanya’da sahada iyi bir hakem olabilir ama otomatik olarak çok iyi bir VAR olacak diye bir şey yok. Eğitimler yapılıyor. Hakem kararının nasıl tartışma konusu olduğunu görüyorum. Diğer tarafta orta saha ve defans oyuncularının yaptığı hataya bakıyorum.”

“Türkiye’nin UEFA’daki saygınlığı çok yüksek”

Diğer ülke takım teknik direktörlerinin kendisi ile ilgili yaptıkları değerlendirmelere değinen Kuntz, “Ben bir değişim hissetmedim. Almanya’da çalışıyordum UEFA’da Belçika, Hollanda ve Almanya’nın dahil olduğu eğitim süreci vardı. Belçikalı meslektaşlarımda görüştüm çünkü ben futbol dünyasında 40 yıl geçirdim. Türkiye’nin UEFA’daki saygınlığı çok yüksek. Bunun farkındayım. Türk milli takımının temsilcisi olarak orada olduğunuzda kaygı uyanmasına gerek olacağını düşünmüyorum. Bazı küçük istatistikler çıkardık. Bunları Hamit’e ve başkana göstermek istiyorum. Topu biraz daha önde kazanıyoruz. 3’te 1’lik kısımda sahada oluyoruz. Altıpasta topların geri kazanılması konusunda adım attığımızı görüyoruz. 6 yeni oyuncumuz var. Bunlardan 5 tanesi 98 doğumlu ve genç oyuncu. Hamit’in teklifi de oydu. Gençleri destekleyelim istedik. 3 oyuncuyu geri çağırdık ama şunu da söylemek gerekiyor kulüpler teknik direktörler tarafından iyi çalıştırılan oyunculara da başvurabiliriz. Diğer takım teknik direktörleri ile iletişim halinde olmak istiyorum. Türk futbolu eğer kendi içerisinde birlik olursa o zaman her şeyi görebileceğimiz noktalara gelebiliriz" ifadelerine yer verdi.

Bora Akyol - Mehmet Şirin Topaloğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Özel bireyler için önemli çalıştay Kastamonu’da düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Kastamonu Özel Bireyler” çalıştayı başladı. Çalıştayda konuşan Milletvekili Ekmekci, "Farklı başlıklar altında toplanan masalarımızın her birinden çıkacak raporların özel eğitim alanında ilgili kurumlarımıza ciddi bir güzergah açacağından ve rehber olacağından eminim" dedi. Kastamonu Valiliği tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nda düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Kastamonu Özel Bireyler Çalıştayı” başladı. 2 gün sürecek çalıştayın açılış programı AK Parti Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci, Kastamonu Belediye Başkan Vekili Hasan Fehmi Taş, KUZKA Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, İl Sağlık Müdürü Çağdaş Derdiyok, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Daire Başkanı Fatih Paça ve Kastamonu Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Huriye Boyraz, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Çalıştayın açılışında konuşan Milletvekili Serap Ekmekci, “Milletvekili olarak mecliste yürüttüğümüz rutin görevlerimiz ve yer aldığımız komisyonlarımız var. Mazbatamı almamla birlikte öncelikli çalışma alanı olarak sosyal gelişme konularına yöneldim. Darda kalanı feraha erdirmek, eksik kalanı tamamlamak, çaresiz olana çare bulmak için yola çıktım. Geride kalan bir yıllık sürede bu güzergahta çalıştım ve çalışmayı hız kesmeden sürdüreceğim. Kadın ve anne olmam, avukatlık mesleğimde yaşadıklarım, belediye meclis üyelikleri ve kadın kolları başkanlığındaki edindiğim bilgiler beni bu seçeneğe sürükledi diyebilirim. Milletvekili olmamla birlikte okullarımızı ziyarete başladım. Eğitim en önemli konularımızdan biri. Çocuklar geleceğimizin emekçileri. Her okul ziyaretimde çantamı eksikler, düzeltilmesi gerekenler, tamamlanacaklarla doldurdum. İdarecilerimizle, öğretmenlerimizle, öğrencilerimizle sohbetlerimiz neticesinde “ortak akıl” diyoruz ya, işte bu çalıştay fikri ortaya çıktı” dedi. Özel eğitimin önemine değinen Ekmekci, "Özel eğitim alanı, üzerinde hassasiyetle durmamız ve dünyada ki mevcut sistemleri dikkatle izlememiz gereken bir çalışma alanı. Bilimin çeşitli dalları ile ilişkili olup, eğitim biçim ve içeriğinin değişme kapasitesi olan özel eğitim için çeşitli paydaşların işbirliği olmazsa olmaz. Akademi ile veli görüşü, sağlıkçı ile sosyal hizmetçi görüşü, eğitimci ile sporcu görüşleri aynı potada harman edilmeli ki ortaya en doğru ve güncel yöntem çıksın” diye konuştu. “Bu ekip birlikte başaracak” Desteklerini daima sürdüreceğini belirten Ekmekci, “Siz değerli çalıştay katılımcıları, her biriniz çalıştığınız alanların uzmanlarısınız. Hazırlık toplantılarımızda her birinizin bu kutsal emeklerini gördük. O kadar dolu bir çalıştay programı hazırladınız ki maça bir sıfır galip başladık diyebiliriz. 2 gün sürecek çalıştayımızın son derece verimli geçeceğinden de şüphemiz yok. Bu ekiple birlikte başaracak. Farklı başlıklar altında toplanan masalarımızın her birinden çıkacak raporların özel eğitim alanında ilgili kurumlarımıza ciddi bir güzergah açacağından ve rehber olacağından eminim. Çalıştay bildirimizi bakanlıklarımıza ulaştıracağım ve takipçisi olacağım. Verdiğiniz emeğin karşılık bulması için elimden geleni sizlerin desteği ile ortaya koyacağım. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Türkiye Yüzyıl’ında ülkemizin her alanda lider ülkelerden biri yapmanın gayretindeyiz. Çağ ne gerektiriyorsa, ortak akıl ve bilim neyi işaret ediyorsa, imece ile ne kadar yol yürüyebiliyorsak, yürüyeceğiz” şeklinde konuştu. Açılışın ardından konusunda uzman ekiplerle birlikte çalıştay için oluşturulan komisyonlarda istişareler yapmaya başladı.
Ankara Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan: “Sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” dedi. "Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" başlıklı 13. Çalışma Meclisi Toplantısı Ankara’da düzenlendi. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve diğer sendikaların başkanları ile temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Işıkhan, "1 Mayıs’ın, günün anlam ve önemine uygun olarak, barış içinde ve bayram havasında geçmesini; emekçilerimizin esenliğine de vesile olmasını temenni ediyorum. Meclisimiz, bugün ve yarın; çalışma hayatında insana yakışır iş, yeşil ve dijital dönüşümün iş gücü piyasalarına etkileri ve adil çözüm; c) sendikal örgütlenmede yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri; d) Toplu sözleşme sürecinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri olarak dört oturum şeklinde toplanacaktır. Bu toplantılarda bulunmamız, çalışma hayatımızın sadece mevcut durumunu değil, geleceğe dair vizyonumuzu tartışmak ve belirlemek için hepimize bir fırsat sunmaktadır" şeklinde konuştu. Dünyada, bölgede, jeopolitik gerilimler ve ekonomik dalgalanmaların yaşandığını belirten Işıkhan, pandemi gibi salgın hastalıklar, doğal afetler, göç hareketleri, savaşlar, su, gıda ve enerji krizlerinin beraberinde yeni riskler ve belirsizlikler getirdiğini vurguladı. Türkiye olarak belirsizliklerin getireceği her türlü riske karşı alınacak tedbirlere yönelik dikkatli bir şekilde çalıştıklarını kaydeden Işıkhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği Türkiye Yüzyılı vizyonu ile daha güçlü, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir sosyo-ekonomik kalkınmayı sağlayacak politikaları uygulamaya devam edeceklerini ifade etti. “Kadın ve genç istihdamında artış sağlayacak özel politikalar geliştiriyoruz” Nihai hedeflerinin Türkiye Yüzyılını, emeğin, yatırımın, üretimin, istihdamın, büyümenin, kalkınmanın ve refahın yüzyılı yapmak olduğunu söyleyen Işıkhan, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak 12. Kalkınma Planı ile Orta Vadeli Programı da dikkate alarak, genel istihdamın yanı sıra özellikle kadın ve genç istihdamında artış sağlayacak, özel politikalar geliştiriyoruz. Bildiğiniz gibi, günümüzde çalışma hayatı, hızla değişen ekonomik, teknolojik ve sosyal dinamiklerle karşı karşıyadır. Dijitalleşme, yapay zeka, otomasyon gibi faktörler, çalışma hayatındaki rolleri ve beceri gereksinimlerini yeniden tanımlıyor. Bu anlamda günümüz itibarıyla gerçek bir dönüşümün içindeyiz. Bu dönüşümün, çalışanları nasıl etkilediğini, iş gücü piyasasında hangi alanlarda yeni fırsatlar ve hangi alanlarda tehditler oluşturduğunu anlamak, geleceğe dair stratejiler belirlemede kritik öneme sahiptir” ifadelerini kullandı. Konuşmasında dönüşümün merkezinde her zaman insanın ve emeğin olması gerektiğini dile getiren Işıkhan, insan onurunu koruyarak, adil çalışma şartlarını sağlayarak ve çalışan haklarını güvence altına alarak bu dönüşümü yönlendirmeleri gerektiğinin altını çizdi. “Sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” Çalışma hayatındaki sosyal diyaloğun; kurumsal, kapsayıcı ve şeffaf biçimde işlemesinde önemli bir rol üstlenen sendikaları desteklediklerini hatırlatan Işıkhan, “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin de güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir. Değişen işgücü piyasalarının ve yeni iş modellerinin; sendikal örgütlenmeye etkilerinin tartışılması ve yeni modellerin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Diğer yandan, istihdamın geleceği konusunda ise sadece işsizlik rakamlarına odaklanmak yeterli değildir. İstihdamın niteliği, güvencesi ve insana uygunluğu da göz önünde bulundurulmalıdır. İstihdam oluşturma politikaları, sadece iş ve işçi sayısını artırmakla kalmamalı, aynı zamanda kaliteli ve sürdürülebilir işlerin oluşturulmasını da hedeflemelidir” diye konuştu.