GÜNDEM - 22 Ekim 2014 Çarşamba 10:24

Suriye’deki savaş taş devrini yaşattı

A
A
A
Suriye’deki savaş taş devrini yaşattı

Uzay çağını yaşayan dünyanın tarih öncesi ilkel çağlara götüren manzaraları yürekleri burktu.

1 yaşındaki Miraç beşiğindeki annesinin ninnisiyle avutuluyor, 12 yaşındaki Meryem bombalanan okul sıralarında kurduğu hayalleri hatırlayarak gülümsüyor. Onlar taş üstünde taş kalmayan, kanın durmadığı Suriye’nin Kobanili yüzleri. Sığındıkları Şanlıurfa’da ne kiraladıkları evlerde ne de kalabalık olarak akrabalarının bir göz odalarında kalıyor. Sokakların ise şehir merkezinden uzakta bir yer olduğunu bilen sığınmacılar duvarlarla çevrili binalar yerine dağlardaki mağaralarda hayvanlarla birlikte bir yaşam sürdürüyor. Sığınmacılar uzay çağı yaşanan dünyada tarih öncesi ilkel çağları aratmayan dramlarını gözyaşları içinde anlattılar.

Çatışmalarda yaralananlar, çadırkentlerde ilginç hayat hikayeleriyle birlikte gözyaşı dökülen yürekler ve hayata tutunma çabaları. Suriye’de gün geçtikçe artan iç savaş mağdurlarının kaçış sonrasındaki sığınma arayışının kareleri insanlığın medeniyetle olan bağını da gözler önüne serdi Özellikle IŞİD ve YPG güçleri arasındaki devam eden bombardımandan kaçarak Şanlıurfa’ya gelen Kobanili sığınmacılardan bazılarının mağaralardaki zorlu yaşam koşulları yaşadıkları dramı ikiye katladı. Kent merkezine yaklaşık 3 km. uzaklıkta bulunan ve sayıları 100’ü aşkın mağaralarda besiciliğin yapıldığı ‘ahır mağaralar’ olarak bilinen mağaralar, şimdilerde sığınmacıların yeni adresleri oldu.

“BİZE HERKES KIYDI”
Bölge halkına ait olan mağaralardaki hayvanların hem bakımlarını üstlenen hem de kendilerine adres edinen sığınmacıların en az dört çocuğu var. Yaklaşık 2,5 metre yükseklikte ve 20 metrekarelik genişlikte herhangi bir ısıtıcı olmadan, seyyar çekilen elektrikler ve vatandaşlar tarafından temin edilen sularla yaşayan ailelerde beşikte sallanan bebeklerin yanı sıra hamile olan kadınlar da var. Kobanili ailelerden 6 çocuk sahibi olan ve yedincisine hamile olan Üveys El Hacı Hasan IŞİD zulmünden korktukları için kaçtıklarını söyleyerek; “ Kobani harap oldu ve yıkıldı. Biz hepimiz oralı terk ettik ve geldik. İşimiz olmadığı için burada hayvanlara bakıyoruz. Bize herkes kıymış Bizim köyümüzü bombaladılar ve evimiz harap oldu. Burada da zor yaşıyoruz” dedi.

“ÖĞRETMEN OLACAKTIM AMA BOMBALARI GÖRDÜM”
Halep’ten gelen ve 6 kardeşin en büyüğü olan 12 yaşındaki Meryem El Casim de kendinden küçük kardeşlerini hayvanlar arasında oynadıkları oyunlarla avutmaya çalışıyor. En büyük hayali öğretmen olmak olduğunu anlatan küçük kız hayallerinin yaşanan savaşla beraber yıkıldığını söyleyerek; “ Eğer şimdi savaş olmasaydı ve ülkemde olsaydık ben okulda olacaktı. Çünkü ben büyüyünce öğretmen olmak istiyorum. Ama şimdi mağarada sinekler ve kokunun arasında yaşıyoruz. Bize yardım edilsin” diye konuştu.

Yaşları 4 ile 7 arasında değişen üç çocuk sahibi Ali ve Feride Muhammet Mustafa da sıkıntı yaşayan diğer sığınmacılardan bir aile. Boynunda yaşadığı rahatsızlık nedeniyle ameliyat geçiren baba Ali hergün sarıldığı kürekle ahır mağaraların temizliğini gerçekleştiriyor. Bir zamanlar evinde en leziz yemekler pişirdiğini belirten anne Feride de yaşadıkları sıkıntıları şu sözler ile anlattı: “Kobani’den geldik. Eşim ve çocuklarımla burada mağarada zor yaşıyoruz. Para yok, iş yok ve korkuyoruz. Allah Türk hükümetinden razı olsun.”

TUVALET VE BANYO YOK
5 aylık hamile olan Jiyan da 1 yaşındaki Miraç ve3 yaşındaki Muhammed isimli çocuklarıyla birlikte ahır mağaralardan birinde kalıyor. Hamileliği süresince hiç doktor kontrolü geçirmediğini ve sancılarının zaman zaman arttığını anlatan genç kadın geçimlerini hayvanlara bakarak sağladıklarını söyleyerek ekledi: “ Tuvalet ve banyodan mahrumuz. Beş aylık hamileyim ama imkansızlıktan doktor yüzü görmedim. Sancılandığımda dua ediyorum.”

Bölgede uzun yıllardır yaşayan Yusuf Aras isimli Şanlıurfalı vatandaş da mağaraların tarihinin uzun yıllar öncesine dayandığını hatırlatarak sığınmacıların çaresiz oldukları ve geçimlerini hayvanlara bakarak kazandıkları az paralarla sağlayabildiklerini belirtti.

ALEV HAMİTOĞULLARI
ŞANLIURFA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Uluslararası Turan Film Festivali ödülleri sahiplerini buldu Uluslararası Turan Film Festivali Ödül Töreni, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yunus Emre Salonu’nda gerçekleştirildi. Türkiye’nin yanı sıra 77 ülkeden bin 57 başvurunun yapıldığı ‘Kızılelma’ temalı festivalde; ülkemizden 158, Azerbaycan’dan 47, Kırgızistan’dan 31, Kazakistan’dan 21, Özbekistan’dan 15 ve Türkmenistan’dan 10 film yarıştı. Ege Üniversitesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) ve Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla düzenlenen “Uluslararası Turan Film Festivali Ödül Töreni, Türk Dünyası sinemasının tüm paydaşlarını bir araya getirdi. Törene, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven, EÜ üst yönetimi, yurt içinden ve dışından sanatçılar, yönetmenler, senaristler, akademisyenler, davetliler ve öğrenciler katıldı. Fotoğraf ve resim sergileri törene renk kattı Ödül töreni öncesi Atatürk Kültür Merkezi Fuaye Alanında; Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığının “Sessiz Tanıklar Türk Boylarına Yolculuk” sergisi ile TÜRKSOY’un “Türk Dünyası Resim Sergisi” ve “Türk Dünyası Kültür Başkentleri Fotoğraf Sergisi” sanatseverle buluştu. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Sanatsal faaliyetler üretmek, sanatın gelişimine katkı sağlamak, sanatı ve sanatçıyı sanatseverlerle bir araya getirmek, tam akredite öğrenci odaklı araştırma üniversitemizin toplumsal görevleri arasındadır. Bu bilinçten hareketle Türk dünyasının ortak değerlerini ve kültürel bağlarını vurgulayarak, bu bağların güçlenmesine katkıda bulunmak, Türk devletleri ve topluluklarının kültürel çeşitliliğine ve zenginliğine katkıda bulunmak hedefiyle yola çıktığımız bu önemli organizasyonun henüz fikir aşamasında iş birliği talebinde bulunduğumuz bütün çevreler tarafından heyecanla karşılanarak sağlanan desteklerle bugünlere gelmesi sağlanmıştır” diye konuştu. “Festivalimizin geleneksel hale gelmesini temenni ediyorum” Bu tür bir festivale ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını dile getiren Prof. Dr. Budak, “Uluslararası Turan Film Festivali, uzun süren hazırlık aşamasının ardından iki gündür Üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. Festival kapsamında uluslararası film yarışması, 3 Söyleşi, 2 Fotoğraf Sergisi, 7 Gösterim Seçkisi, 1 Resim Sergisi, 1 Konser, 1 Dans Gösterisi gerçekleştirildi. Festivale 77 ülkeden bin 55 başvuru yapıldı. Türkiye’den 158 Film, Azerbaycan 47 Film, Kırgızistan 31, Kazakistan 21, Özbekistan 15 ve Türkmenistan’dan 10 film katılım gösterdi. Yapılan tüm başvurular alanlarında duayen jüri üyelerinden oluşan seçili kurullar tarafından incelendikten sonra dereceye girenleri belirlendi. Bugünkü ödül töreninde dereceye giren filmlere verilecek ödüllerin yanı sıra Yaşam Boyu Başarı Ödülü, Sinema Sanatına Katkı Ödülü, İnsani Değerlere Katkı Ödülü gibi 13 ayrı kategoride özel ödüller de verilecek. Ödül alacak olan sanatçılarımızı şimdiden tebrik ediyorum. Ayrıca bu büyük organizasyonda bizlerle birlikte olan ve büyük desteklerini gördüğümüz Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğüne, TÜRKSOY’a, çok kıymetli sergilerini bizlere açan Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığına ve festivalimize destek veren gerek ülkemizdeki gerekse Türk Dünyasındaki değerli kurumlarına şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Festivalimizin ileriki yıllarda da Türk Dünyasında genişleyerek geleneksel hale gelmesini temenni ediyorum” dedi. “Türk dünyasının zenginliğini arşivlerle ortaya koyuyoruz” Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, “Bu etkinliğin, kültürün birleştiriciliği adına çok önemli bir program olduğunu ifade etmek istiyorum. Türk kültürü ve sanatının paylaşımı ve gelişimi adına düzenlenen bu festival son derece anlamlıdır. Bu programın bir paydaşı olarak Türk dünyasının zenginliğini çeşitli arşiv belgeleriyle ortaya koymaktan son derece bahtiyarız. Türkiye olarak dünyanın en büyük arşivlerine sahip olduğumuzu bilmenizi isterim. Festivalimize ev sahipliği yapan Ege Üniversitesine ve Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’a, hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum” dedi. TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, “Sinema ortak kültür mirasımızı gelecek nesillere taşıma noktasında en önemli araçlardan biridir. Bu etkinlik, Türk sinemasının çeşitliliğini yansıtmasının yanı sıra birliğimizi ve kardeşliğimizi bir kez daha tüm dünyaya gösterme fırsatı verdi. Festivalin gerçekleşmesine katkı sunan kurumlarımıza teşekkür ediyor, yarışan tüm sanatçılarımızı tebrik ediyorum” diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven ise, “Sinema, dertli insanın işidir. Sinema yapan insan derdini paylaşmak, yarasını göstermek ister. Filmini çektikten sonra da dertleşmek ister. Bu bakımdan festivaller de sinemacıların dertleştikleri yerlerdir. Özellikle uluslararası festivaller bizim için çok önemli. Turan Film Festivali de ilk yılından büyük bir başlangıç yaptı. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum” dedi. Ödüller sahiplerini buldu Turan Film Festivali kapsamında ilk olarak prestij ödülleri verildi. İnsani Değerlere Katkı Ödülü Yönetmen Derviş Zaim ile Gönül Dağı dizi yapımcısı Ferhat Eşsiz’e, Kültürel Çeşitliliğe Katkı Ödülü TRT AVAZ kurumu adına TRT İzmir Bölge Müdürü Mevlüt Şahbaz’a, İnsan Haklarına Katkı Ödülü Karabağ-Azerbaycan Göç ve Mülteciler Bakanlığı Bakan Müşaviri Nesimi Nerimanov’a Toplumsal Duyarlılık Ödülü Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven’e verildi. Sinema Sanatına Katkı Ödülünü sırasıyla; Azerbaycan Sinema Ajansı, Kazakfilm, Kırgız Cumhuriyeti Kültür, Bilgi, Spor ve Gençlik Politikaları Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü adına Talant Osmanov, Özbekistan Kültür Bakanlığı Sinematografi Ajans Uluslararası İlişkiler Daire Koordinatörü Gofurjon Musaev, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven ve Oğuzhan Türkmen Film Stüdyosu adına Salisalih Bayramov aldı. Ege Üniversitesi 2024 Yılı Vefa Özel Ödülünü Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin ve TRT Belgesel Kanal Koordinatörlüğü adına Koordinatör Ahmet Canbaz alırken, Genç Yetenek Ödülü Ruslan İbrahimli’ye, Teknoloji ve Sinema İlişkisi Ödülü 1453 Filmi ile Hamit Keleş’e, Medya Özel Ödülü Anadolu Ajansı adına İzmir Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal’a, Kültürel Hafıza Ödülü Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Daire Başkanı Dr. Yasin Yıldız’a, Kültürel Miras Ödülü Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal’a, TÜRKSOY Özel Ödülü ise Rejisör Alovov’a verildi. Festivalde yarışan filmlerde ise; Azerbaycan birinciliğini “Voice” filmi ile Zamin Mammadov, Kazakistan birinciliğini “Lullaby” filmi ile Dilshat Rakhmatullin, Kırgızistan birinciliğini “Hope” filmi ile Saule Mukanbetova, Özbekistan birinciliğini “Taste of Grapes” filmi ile Dmitriy Lebedev, Türkiye birinciliğini “Tradition” filmi ile Ali Rıza Bayazıt, Türkmenistan birinciliğini “Ümit” filmi ile İskender Muhammet Annamuhammedov, Uluslararası kategori birinciliğini ise “Goli’s Greatest Adventure/Iran” filmi ile Elika Mehranpoor aldı. Yöresel danslar ve şarkılar katılımcıları coşturdu Ödüllerin verilmesinin ardından festivale destek veren kurum ve sponsorların temsilcilerine plaket takdimi gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Ekin Dans Topluluğunun “Zeybek Gösterisi”, Azerbaycan Sema Halk Dansları Topluluğunun “Azerbaycan Halk Müziğinden Potpuri”, “Göçebeler Kırgız Halk Dansı”, Kazakistan “Süyünbay Sazı” Folklor Topluluğu Dansçıları, Özbekistan Namangan Filartmonisi Müzik ve Dans Sanatçıları sahne aldı. Daha sonra tüm ülkelerin sanatçıları sahneye çıkarak Rektör Prof. Dr. Necdet Budak eşliğinde “Anayurdum” parçasını seslendirdiler. Festival tanıtım filminin de gösterildiği törenin sonunda, ödül alanlar, jüri ve katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.