GÜNDEM - 27 Mart 2017 Pazartesi 08:52

Tandır ekmeğiyle geçim

A
A
A
Tandır ekmeğiyle geçim

Ağrı’da ikamet eden Sevda Armağan adlı evli kadın, öğrenci olan eşine ve ailesine yardımcı olmak için şehir merkezinde iş yerinde 5 kadınla tandırlarda ‘ tandır ekmeği pişirerek’ başta Ağrı olmak üzere birçok ile ekmek gönderiyor.

Ağrı merkez Alpaslan mahallesinde ikamet eden 3 yıldır evli ve 1 çocuk annesi lise mezunu Sevda Armağan, Sanayi sitesinde kayın pederine ait boş dükkanı,‘KOSGEB’ e başvurup girişimcilik belgesi aldıktan sonra 3 tandır alarak köylerde pişirilen tandır ekmeklerini üretmek için kaynanası, Yengesi, eşinin halası, eltisi ile birlikte ekmek pişirip kentte bulunan vatandaşlara ve esnafa satıyor. Tandır ekmeği pişirme ve İş yeri fikrinin kendisine ait olduğunu belirten Armağan, daha sonra bu fikri Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü son sınıf öğrencisi olan eşi Behsat Armağan’a anlattı. Eşinin bu fikri çok mantıklı bulduğunu daha sonra bunu tüm aileye anlattığını ve aile tarafından kabul görüldüğünü söyledi.
Eşiyle birlikte iş yerini açtığı ifade eden Armağan, bu fikri komşularının ekmek pişirip sattıktan sonra düşünüp ticarete dökmek istediğini belirtti. Armağan, 5 kadın ile birlikte ekmekleri tandırlarda pişirdikten sonra dükkanlara ve iş yerlerine götürmek için eşi Behsat Armağan ve kayın pederi Abdullah Armağan olmak üzere 7 kişi çalıştırıyor. Evli ve bir çocuk annesi Armağan, “Bende çalışıyorum. Bu işin fikrini bizim bir komşu ekmek yapıp satıyordu. Bende bu iş fikrini ticarete dökmek istedim. Bu fikri eşimle paylaştım. Eşimde olumlu baktı, ailesine danıştı. Ondan sonra devletten nasıl yararlanacağımızı düşündük. Daha sonra KOSGEB’e başvurduk. Girişimcilik belgemi aldım. Sonrasında bu iş yerimi açtım” dedi.

‘Kadınlarında çalışma gücünün olduğunu gösteriyoruz’

4 aydır tandır ekmekleri pişirip sattıklarını aktaran Armağan, “Günde ortalama 800 ile 1000 ekmek satıyoruz. İşimizde çok basit, zaten bende evde sıkılıyordum. Bu iş bizim için çok güzel oldu. Zamanımızı iyi değerlendiriyoruz. İşimizin zor yanları da var, ama bizim için güzel. Kadınlarında çalışma gücünün olduğunu gösteriyoruz. En azından eşime de destek oluyorum. Eşimde öğrenci. Köydeki kadınlar genelde lavaş ekmekleri aileleriyle birlikte yaparlar. Bizde Ağrı'nın böyle bir şeye ihtiyacı olduğunu düşündük. Özellikle de kışın bu işi açtık işimizde çok iyi gidiyor. Marketlere bakkallara ve talebi olan herkese satıyoruz. Günlük bazen gelirimiz 800 lira ile 1000 lira arsında değişiyor” diye konuştu.
‘birçok şehre ekmeğimizi gönderiyoruz’

Pişirdikleri tandır ekmeklerini batı ilerine gönderdiklerini aktaran Armağan,” Büyük bir makine almayı düşünüyoruz. Zaten devletten yararlanmak istiyorum. Aynı zamanda müşterilerimiz bizden aldıkları ekmekleri batı illeri İstanbul, Bursa ve Kayseri başta olmak üzere birçok şehre ekmeğimizi gönderiyoruz. Akrabalarına eşine dostlarına gönderiyorlar” şeklinde konuştu. 

Ahmet Genç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.