EKONOMİ - 27 Aralık 2013 Cuma 13:41

Taner Yıldız'dan doğalgaz ve elektrik açıklaması

A
A
A
Taner Yıldız'dan doğalgaz ve elektrik açıklaması

Taner Yıldız, ocak ayının sonuna kadar doğalgaz fiyatlarında, mart ayının sonuna kadar da elektrik fiyatlarında değişikliğin olmayacağını söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Elektrik Dağıtım Hizmetleri (ELDER) Yönetim Kurulu üyeleriyle KCETAŞ’ta gerçekleştirilen toplantı öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı. Yıldız, bir soru üzerine, doğal gazın ithalatından şikayet edenlerin, aynı zamanda HES, rüzgar ve güneşten de şikayet ettiklerini gördüklerini ifade etti. Yıldız, Türkiye’nin kalkınmasına bir başkaldırış olduğunu belirterek, "Biz yerli kaynaklarımızı, yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla elektrik üretimi sağlamayı düşünüyoruz. Şu anda doğal gaz ithalatından şikayet etmenin anlamı yok. Eğer bunlara destek vermiyorsanız biz doğal gazdaki fiyat artışı ve dövizdeki parite artışının her birini yerli kaynaklardan dengelediğimiz için şu anda fiyat karışılığını yaptık. Kimse bundan farklı bir anlam çıkarmasın. Serbest piyasada doğal gaz fiyatlarını her ayın sonunda, elektrik fiyatlarını da her 3 ayın sonunda değerlendiriyoruz. O yüzden ocak ayının sonuna kadar fiyatlarda doğal gazda bir değişikliğin olmadığını ve ocak, şubat, mart ayının sonuna kadar da elektrikte bu değişikliğin olmadığını söyledim. Bu mekanizmadan dolayı. Ben her açıkladığımda, ’Bakandan zam sinyali’ diyor. Eylülde zam olmadı. Eylülü çıkıyoruz, ’Ekimde zam sinyali’ deniliyor. Arkadaşların ümitleri ile kimse oynamasın. Biz vatandaşın lehine karar alan bir iktidarız. O yüzden farklı bir anlam çıkarmasınlar" dedi.

Yıldız, "Soğuk havada ince giyinmek isteyenler varsa tavsiyem var. Herkesin mevsimine göre giyinmesi lazım. Mevsime göre giyinmezsen sağlığına dikkat etmemiş olursun. Hem de enerji tasarrufu ile alakalı enerjinin daha verimli kullanılması ile alakalı katkı sağlanmış olur. Herkesi tercihine bırakıyorum. Bana sorarsanız ben kalın giyinmeye çalışıyorum, kış aylarında enerjiye katkımız olsun diye" ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin, fiyat mekanizmasını nasıl gerçekleştiğine ilişkin sorusuna Yıldız, "Hepimiz fiyat mekanizmasının nasıl gerçekletiğini biliyoruz. Şu anda piyasada ikili anlaşmalarla serbest üreticiden serbest tüketiciye satılan elektrikte olduğu gibi, aynı zamanda TETAŞ ve EÜAŞ’ın santrallerden elde ettiğimiz, bu piyasaya sunularak yaptığımız işlemler de var. Biz HES’lerdeki maliyet düşüklüğünü, doğal gazdaki maliyet fazlalığı ile dengelemeye çalışıyoruz. PMUM’da bir fiyat oluşuyor. Mesela yarın itibarı ile 18,40 kuruştan satılacak, bunun fiyatı belli. O yüzden alıcılar taleplerini bildiriyor. Satıcılar arzlarını bildiriyorlar. Bulundukları noktada fiyat oluşuyor. O Türkiye’de çoğu az zararlı, azı da çok zararlıdır. Doğal gazın tam kıvamında ithal edilmesi lazım. Zaman zaman doğal gazın 15-20’lerde bulunduğu yerde doğal gazın çok sığdan geldiğini görüyoruz. Bütün bunlar fiyatları olumsuz etkiliyor. Fiyatların da sanayicimiz lehine kullanılması gerekiyor" cevabını verdi.

"HİÇBİR VATANDAŞA KAÇAK KULLANMA HAKKI VERİLMEMİŞTİR"

Yıldız, elektriği kaçak kullananlara affın gelip gelmeyeceğine ilişkin, "Adaleti sağlamamız gerekiyor. Hiçbir vatandaşa kaçak kullanma hakkı verilmemiş. İster İstanbul’da olsun, ister Edirne’de, ister Kars’ta, isterse Şırnak’ta olsun, elektrik kullanan vatandaşlarımız faturalarını ödemek zorundadır. Dağıtım şirketleri vatandaşlarımıza kolaylık gösterecekler ama ödeme alışkanlıkları olmayanlara da müsamaha göstermeyecekler. Eğer biz fiyat değişikliği yapıp da bunu büyük puntolarla görüp de zam yapmadığımızda bunu en altta yazıyorsa bunu çok iyi görmemiz lazım. Bunun zaman zaman aleyhimize kullanıldığını görüyoruz. Kaçak kullanan vatandaşlarımızın hassasiyet göstermelerini, özen göstermesini istirham ediyorum. Bunun seçim dönemi, seçim olmayan dönemi olmaz. Her birimizin devlete olan sorumluluğumuzu yerine getirmemiz lazım. Kaçak kullananların vazgeçmeleri gerekiyor" diye konuştu.

Başka bir gazetecinin, ’Yargı bağımsızlığının ihlal edildiği ile ilgili iddialar var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?" sorusuna Yıldız, "Yolsuzlukla alakalı kimsenin endişesi olmasın. Biraz önce bahsettim. Hangi şahıs olursa olsun, yolsuzlukla alakalı kimsenin endişesi olmasın. Bunları bize telkin edenlerin, bunun bizim tarafımızdan 11 yıldız söylendiğini unutmaması lazım. Bize yolsuzlukla alakalı hatırlatmanın zahir olduğunu söylemem lazım. Bu konudaki hassasiyetlerimiz en üst düzeyde. Herhangi bir yolsuzluğun Türkiye’nin istikrarını hedef almaması gerekiyor. Bununla alakalı siyasi bir müdahale ve siyasi bir darbeyi makul hale getirmeyeceğini söylemek istiyorum. Dikkat edin bizler askeri darbeler gölgesinde ve parti kapatmalar gölgesinde bu istikrarı yakaladık. Eğer biz, iş adamımızın mal varlığı 3-4 katına çıkmışa ve enerji sektöründen bahsederek söylüyorum, asgari ücretlinin elektrik ve doğal gaz alımını 3-4 katına çıkarmışsa burada her birimiz bu siyasi istikrardan faydalanıyoruz. AK Parti’nin istikrarının yalnızca parti istikrarı olmayıp aynı zamanda ülke istikrarı olduğunu söylemem lazım. Vatandaşımız her türlü parti tercihini özgür bir şekilde yapacaktır. Türkiye’de yüzde 50 oyunu AK Parti’ye verdi, derken aynı anlama gelen, diğer vatandaşımızın yüzde 50’sinin oy vermediği anlamında söylüyoruz. Amacımız onların da oyuna talip olmak. Bu doğru yaparak gösterirsiniz. Yanlış yaparak göstermezsiniz" cevabını verdi.

"KAYBEDEN İSTİKRAR OLMAMALI"

Bakan Yıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kimse kimseye hatırı için oy vermez; Türkiye’nin istikrarına koyduğu katkı için bunu tercih edebilir. O yüzden, biz bu büyük resmi kaçırmadan. Hangi amaçla olduğunu gözden kaçırmadan bunun sonuçlanmasını istiyoruz. Biz yargı ve hukukun doğru kullanılmasını istiyoruz; bir istismar amacı olarak kullanılmasını istemiyoruz. Aynen siyasette olduğu gibi. Siyaset de istismar amacı olarak kullanılmamalı, yargı da kullanılmamalı. Ben büyük resimde Türkiye’nin istikrarının kimlerin tarafından sevileceğini, kimler tarafından üzüldüğünü gördüğümüz çok iyi bir ortama girdik. Bu ortamda Türkiye’nin istikrarı adına normalleşmeyi sağlıyor olmamız lazım. Halka açık şirketlerin 20 milyar dolar kaybettiğini gördük. Kaybeden Türkiye olmamalı. Kaybeden istikrar olmamalı. Kazanan vatandaş olmamalı. O yüzden bu istismarı ortadan kaldırdığımızda Türkiye’nin normalleşeceğini söylemem lazım. Bu konuda duruşumuzun net olduğunu söylemem lazım."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Dolandırıcı zabıt katibinin yargılanmasına devam edildi Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi ve diğer 14 sanığın yargılandığı davanın görülmesine mahkemenin verdiği aranın ardından devam edildi. Duruşmanın devamında savunma yapan sanık Süleyman Demirel’in kız kardeşi. “Ağabeyim özünde çok iyidir, çok zekidir. Yaşamayı severdi Süleyman” dedi. Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi Süleyman Demirel ve diğer 14 sanığın yargılandığı davanın görülmesine mahkemenin verdiği aranın ardından devam edildi. “Yaşamayı severdi Süleyman” Duruşmada savunma yapan sanık Süleyman Demirel’in kız kardeşi sanık Dilek Demirel. “Kişilerin hiçbirini tanımıyorum. Ağabeyim bana icralık olduğunu ve hesabının bloke olduğunu söyledi. Bu nedenle bana para gönderiliyordu. Ağabeyim özünde çok iyidir, çok zekidir. Olayın içeriğindeki birçok şeyi yeni öğreniyorum. Benim çocuğum ile kendime ait bir hayatım var. Süleyman’ın özel hayatına vakıf değilim. Normal sjs kardeşin edebileceği muhabbetler oldu aramızda. Yaşamayı severdi Süleyman. Bana o kadar para gelmesi garip geldi. Sordum ‘Seni ilgilendirmez’ dedi. Ne yaptığını sorguladım bana ‘Benim hayatım’ dedi. Ben istemiyordum hesabıma para atmasını” ifadelerini kullandı. “Ben 33 yıl adalete hizmet etmiş zabıt katibiyim” Sanık Süleyman Demirel’in annesi sanık Hamiyet Çoban ise, “Ben 33 yıl adalete hizmet etmiş zabıt katibiyim. Bugüne kadar hiç usulsüz sorgulama yapmış biri değilim. Oğlumu vuran kişilere zaman zaman sorgulama yaptım. Dosya detaylarını da görme imkanım yoktur. Ben bu kişilerin kişisel verilerini sorgulama amacıyla bir işlem yapmış değilim” şeklinde konuştu. Müşteki Rukiye Kumral ise, “Sanık Büşra Çatak eski arkadaşımdı. Bana liseden bir arkadaşı olan Süleyman’ın yurt dışından para transferi yaparak kazanç sağladığını söyledi. Bana ‘Kendisi adliye çalışanıdır, ailesi de adliye çalışanıdır’ dedi. Büşra beni sürekli arayarak ‘Düşünüyor musun sende?’ gibi sorular sordu. Beni bu şekilde işe soktu. Bana kesinlikle bir ticaret olduğunu söyledi, parayı kendi hesabına attırdı. Ben toplam 750 bin liraya yakın ödeme yaptım” dedi. Müşteki beyanlarının ardından duruşma, 10 Mayıs Cuma günü görülmesine devam edilmek üzere ertelendi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Süleyman Demirel’in Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaptığı belirtildi. İddianamede Demirel’in, birkaç yıl önce tanışmış olduğu Levent Sırataş’a, adli personel olması nedeniyle zaman içinde mahkemelerde dosyası olan birçok iş adamı ile tanıştığını, bu iş adamlarına yatırımlarında kullanmaları için çevresindeki tanıdıklarından para temin ederek karşılığında komisyon aldığını söylediği aktarıldı. Sanık Demirel’in kar payı kazanmak için para vermek isteyen kişilerin üzerlerine kayıtlı mal varlıklarını UYAP sistemleri üzerinden kendi şifresi ya da hakim şifresi ile sorgulayarak tespit ettiği de iddianamede açıklandı. İddianamenin devamında “Mal varlıklarını şahıslara yine kar payı vereceğini vaat ederek teminat adı altında kurmuş olduğu suç örgütü içerisindeki Bülent Sevinç, Levent Şahin, Abbas Kırmızı, Sevgen Atilla, Cemal Karaoğlu, Evel Karısık, Semih Gündoğdu ve Sadettin Volkan Durak isimli şahısların üzerine geçirdiği, bu şahıslar arasında bahse konu mal varlıklarının sürekli el değiştirdiği, sistem içindeki herkesin bu yöntem ile para kazandığı yapılan araştırmalarda anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Müştekilerden Levent Sırataş’ın, zabıt katibi Süleyman Demirel ve onun aile üyelerine bir kaç kez para verdiği, Demirel’in her seferinde bu paraları ödemeyi taahhüt ettiği kar payı ile birlikte Levent Sırataş’a geri ödeyerek güvenini kazandığı, bu şekilde müşteki Sırataş vasıtası ile müşteki Büşra Nur Güldorum ve annesi müşteki Nurdan Canbıçak ile tanıştığı, tanıştıktan sonra onlardan da kar payı ödemesi teklifi ile paralar istediği iddianamede belirtildi. Süleyman Demirel’in müştekiler ile yaptığı görüşme ve konuşmalarda birlikte çalıştığını söylediği aile üyelerinden Büyükçekmece Adliyesi Memur Suçları Bürosunda zabıt katibi olarak çalışan eski eşi Vildan Öz’ü, Büyükçekmece Adliyesi Soruşturma Kaleminde katip olarak çalışan annesi Hamiyet Çoban’ı, özel bir şirkette çalışan kardeşi Dilek Demirel’i müştekilere güven vermek ve dostluk kurmak amacıyla tanıştırdığı da iddianamede kaydedildi. Örgüt lideri Süleyman Demirel’in hesaplarında bloke bulunması ve icra takiplerine konu olması nedeniyle büyük meblağlı paraları kendi hesabına almayarak örgüt üyesi olan Büyükçekmece Adliyesi zabıt katibi annesi Hamiyet Çoban ve yine Büyükçekmece Adliyesi zabit katibi olan eski eşi Vildan Öz’ün hesaplarını kullanarak işlem yaptığı, gayrimenkul yatırımları ile ilgili para devir alacağı tapuları da örgüt yöneticileri olan Abbas Kırmızı, Cemal Karaoğlu, Bülent Sevinç, Levent Şahin, Sevgen Atilla isimli şahısların üzerine almasını sağladığı da iddianamede belirtildi. İddianamede müşteki Büşranur Güldorum ve annesi Nurdan Canbıçak’ın örgüt lideri Süleyman Demirel ve diğer örgüt üyeleri tarafından toplamda 8 milyon 133 bin 480 TL zarara uğradıklarını beyan ettikleri açıklandı. Öte yandan ifadeleri alınan Gökhan Aytekin, Neriman Aytekin, Büşra Çatak, Ayhan Doğan, Cihan Könülşök ve Fatih Çetinkaya’nın zabıt katibi Süleyman Demirel’in kendilerinden kar payı ödemesi teklifi ile paralar aldığını ancak ödemiş oldukları paraları geri alamayarak mağdur olduklarını beyan edip şikayetçi oldukları aktarıldı. Bakırköy Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesinde çalışan zabit katibi Süleyman Demirel’in müşteki şahısları, kar payı vermek vaadiyle almış olduğu yüksek meblağlardaki para ve menkulleri, gayrimenkulleri, ziynet eşyalarını kurmuş olduğu suç örgütünde tefecilik yapan üyeleri ile birlikte dolandırarak menfaat temin ettikleri iddianamede belirtildi. Örgüt lideri zabit katibi Süleyman Demirel’in adliyede çalıştığı için çevresinin geniş olduğunu bu sayede bazı işler yaptığını bu işlerin bazılarının sosyal medya hesabı reklam geliri, memleketi olan Tokat’tan yaprak, salça getirip satması gibi işler olduğunu söyleyerek memur olmasına rağmen yaşadığı lüks hayatın bu sayede olduğuna müştekileri inandırdığı iddianamede belirtildi. Demirel’in bu sayede insanların yatırım amaçlı kendisine ve telkinleri sonucu etrafındaki tefeci olduğu bilinen kişilere para verilmesini sağladığı da iddianamede ifade edildi. Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinin zabıt katibi Süleyman Demirel’in tefecilik yapan bir örgütle ortak hareket ettiği, parasını yüksek faizle kullandırmak isteyen vatandaşların gayrimenkullerini geçici olarak devralma karşılığında kar payı vaadinde bulunduğu, gayrimenkulünü devraldığı kişilere birkaç ay göstermelik ödemeler yaptığı ancak devam eden süreçte hileli yöntemlerle gayrimenkulleri tefeci örgütle iltisaklı farklı şahıslar adına sıra sıra tescil ettirip mağdurların mal varlıklarını ele geçirdiği, akabinde çete üyelerinin gayrimenkulleri farklı kişilere satma şantajıyla mağdurlardan para talebinde bulunmayı sürdürdüğü iddianamede aktarıldı. Demirel’in birlikte çalıştığı hakimlere ait UYAP şifrelerini kullanarak eriştiği kişisel verileri dolandırıcılık suçu için kullandığı, yine UYAP sistemi üzerinden edindiği bilgilerle icra mahkemelerindeki alacaklılarla irtibat kurup maddi menfaat karşılığında uyuşmazlığın mahkeme dışında çözülmesine yönelik girişimlerde bulunduğu yönünde tespitler yapıldığı da iddianamede açıklandı. Zabıt katibi Süleyman Demirel’in ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘dolandırıcılık’, ‘tefecilik’, ‘bilişim sistemine girmek’, ‘verileri hukuka aykırı olarak vermek ya da ele geçirmek’ suçlarından toplamda 40 yıldan 154 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede diğer 13 sanığın ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İstanbul Mauro Icardi: "Adım adım gitmemiz gerekiyor" Galatasaray’ın Arjantinli futbolcusu Mauro Icardi, her maçın ayrı önemi olduğunu belirterek, adım adım gitmeleri gerektiğini söyledi. 70. Gillette Milliyet Yılın Sporcusu ödül töreninde 2023 yılın enleri sahiplerini buldu. Galatasaray’ın Arjantinli futbolcusu Mauro Icardi, yılın futbolcusu seçildi. Törenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Icardi, "70 yıldır yapılan böyle bir organizasyonda ödüle layık görüldüğüm için teşekkür ediyorum. Geçen sezon şampiyon olduk. Harika bir sezon geçirdik. Bu sezon da inşallah şampiyon olacağız. Yaptığımız şeylerle gurur duyuyorum" diye konuştu. Şampiyon olmaları için her maçı kazanmaları gerektiğini söyleyen 31 yaşındaki futbolcu, "38 maç var, maksimum sayıda maçı kazanıp onun sonunda şampiyon olunuyor. Her maçın benim için ayrı önemi var. Adım adım gitmemiz gerekiyor. Fatih Karagümrük maçını da kazanmamız gerekiyor. Sonra derbi için hazırlanacağız. O maçı da kazanmak için sahaya çıkacağız" şeklinde konuştu. "Sahada yaptığım şeylerle çocuklara örnek olabilmek çok önemli" Türkiye’deki çocukların ona olan ilgisinin hatırlatılması üzerine Mauro Icardi, "Çocuklara da dokunuş yapıyor olmamız çok önemli. Futbol herkesin ruhunu harekete geçiren bir şey. Sahada yaptığım şeylerle çocuklara örnek olabilmek çok önemli. Yaptığımız şeyleri görerek çocukların da hayalleri büyüyor. Onlar da büyük başarılara imza atacak ve biz de bunlarla gurur duyacağız" diyerek sözlerini tamamladı.