POLİTİKA - 28 Şubat 2017 Salı 23:19

Temurci: Biz 15 Temmuz'da karargahın kime ait olduğunu millet olarak gösterdik

A
A
A
Temurci: Biz 15 Temmuz'da karargahın kime ait olduğunu millet olarak gösterdik

AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, “Halen 15 Temmuz’u yaşadıktan sonra gazete manşetlerinde ‘Karargah Rahatsız’ ifadelerini okuyorsak, bu ülkede ve topraklarda yaşayan herkese çok büyük sorumluluklar düşüyor. Biz 15 Temmuz'da karargahın kime ait olduğunu millet olarak gösterdik” dedi.

28 Şubat mağdurlarının şahitliklerini ve neler yaşandığını özetleyen “Şubattan Sonra” belgeselinin gösterimi Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Kadın Kolları tarafından düzenlenen gösterime, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli, AK Parti İl Kadın Kolları Başkanı Şeyma Döğücü, İl Yönetim Kurulu üyeleri, Toplumsal Hafıza Derneği Başkanı Fatma Aydın Ataş, ilçe başkanları, kadın ve gençlik kolları ile partililer katıldı. Program öncesi Bakan Kaya, AK Parti İstanbul İl Başkanı Temurci, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş ve Kadın Kolları Başkanı Döğücü, fuaye alanındaki "28 Şubat Fotoğraf Sergisi"ni gezdi. Protokol sergiyi gezdiği esnada 10 yaşındaki Ebrar Tığ, Temurci’yi bir anda karşısında görünce şaşırdı. Temurci, küçük kızı yanına çağırarak yanaklarından öptü. Ardından Temurci, Ebrar'a Kadın Kolları Başkanı, Bakan Kaya ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ı tanıyıp tanımadığını sordu. Protokolün bir süre sohbet etmesinin ardından Bakan Kaya, küçük kızla beraber sergiyi gezdi. Ardından salona giriş yapan protokolü partililer coşkuyla karşıladı.

“Ders alındığı taktirde gelecek çok daha güçlü bir şekilde bizlerin olmaya devam edecektir”

AK Parti Kadın Kolları Başkanı Şeyma Döğücü’nün açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Temurci, partililere hitap etti. 28 Şubat’ta herkesin kendine göre birçok çileyi çektiğini belirten Temurci, “Ancak 28 Şubat en fazla hanımlarımızın çektiği çileyle hatırlanan bir darbedir. Onun için hanım kardeşlerimizin bugün burada böyle bir buluşmada olması, 28 Şubatta onlarla birlikte konuşmamız bugün ve yarın Türkiye’nin geleceği için çok önemlidir. Acaba 28 Şubat dediğimiz o post modern darbe bu coğrafyanın üzerinde yaşadığımız topraklarda gördüğümüz felaketlerden sadece birimiydi. Darbe dediğimiz şey bu topraklarda 28 Şubat ya da 15 Temmuz muydu. Aslında tarih içerisinde coğrafyamızda yaşamış olduğumuz her bir darbe, girişim ayrı ayrı analiz edilmesi gerekir. Biz 28 Şubat'ı, 15 Temmuz'u yaşarken bize bu darbeyi yaşatanlar, rahmetli Adnan Menderes’i 1960’da darbeyle darağacına gönderenler, hatta astıktan sonra idam ettikleri ipin parasını bile ailesinden isteyen o alçaklar bu milletin çocukları olabilir miydi? 15 Temmuz'da bizim insanımıza bizim silahımızla o tankları, tüfekleri doğrultanlar bu ülkenin çocukları olabilir miydi? Bunlar bir anda nasıl yetişmişti? Onun için tarih içerisinde 28 Şubatlar da, 15 Temmuzlar da sadece bir noktadır. Ders alındığı taktirde gelecek çok daha güçlü bir şekilde ümmet, medeniyet anlayışı olan ve bu topraklara aşık olan bizlerin olmaya devam edecektir” dedi.

“Biz 15 Temmuz'da karargahın kime ait olduğunu millet olarak gösterdik”

“Sultan Abdülaziz katledildiği zaman onu katledenleri aslında bugün burada daha net bir şekilde görmemiz lazım” diyen Temurci, “28 Şubat'ta başörtüsünden ve bu milletin inancından korkanlarla 1876’da Sultan Abdülaziz’i öldürenler, 31 Mart 1909'da Sultan Abdülhamid’i tahttan indirenler ve Menderes’i idama götüren ruh İttihatçı ruhtu ve Jön Türk anlayışıydı ve 28 Şubat'ı da, 15 Temmuz'u da yapan aynı ruhtu. Dolayısıyla bu topraklarda darbe geleneği asla unutulmamalıdır. Halen 15 Temmuz’u yaşadıktan sonra biz gazete manşetlerinde ‘Karargah Rahatsız’ ifadelerini okuyorsak, hanım kardeşlerimize bu ülkede ve topraklarda yaşayan herkese çok büyük sorumluluklar düşüyor. Biz 15 Temmuz'da karargahın kime ait olduğunu millet olarak gösterdik. 28 Şubat'ta sizin ve annelerinizin duaları bize yepyeni kapılar açtı. Sizin gibi dualar edecek, ellerini kaldırıp ‘Amin’ dediğinde duaları kabul edilecek nesiller yetiştirmek şu anda bu ülkenin en büyük imtihanıdır. Allah bu imtihandan başarıyla çıkmayı herkese nasip eylesin” ifadelerini kullandı.

“AK Parti 27 Nisan e-muhtırasına karşı duruşuyla bu milletin iktidara gelebileceğini gösterdi”

Başkan Selim Temurci sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Erbakan hocanın 28 Şubat'ta o meşhur MGK’da boncuk boncuk terleyen halini gördüğümüzde hep birlikte çok farklı duygular hissetmiştik. Bugün burada 28 Şubat’ı konuşmak çok kolaydır. Bugün burada bin yıl sürecektir diyenlerin olmadığını görüyoruz. Ama hamd olsun Erbakan hocamız da manevi şahsiyetiyle burada, biz de buradayız, siz de buradasınız ve olmaya da devam edeceğiz. Ben 28 Şubat’ın bu millete en büyük hediyesinin Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti olduğunu söylüyorum. 28 Şubat yaşanmadan adeta bir tarlayı sürer gibi ülkeyi hazır hale getirmişlerdi. Birçok insanı katletmişlerdi. AK Parti döneminde 2001’de kurulduğumuzda 2002’de iktidara geldiğimizde şunları söyledik; bu milletin 28 Şubat’a verdiği cevaptır 3 Kasım 2002. Bu cevabın devamı bizim için çok önemlidir. Seçildiği halde iktidara hiçbir zaman gelemeyenleri AK Parti, 27 Nisan e-muhtırasına karşı duruşuyla bu milletin iktidara gelebileceğini gösterdi."

“Bu vesayetçileri tarihin çöp sepetine atmak 16 Nisan’da en büyük görevimizdir”

“Bu hükümetin adının vesayetçi parlamenterizm idi” diyen Başkan Temurci, “Vesayet odaklarından biri medyaydı, biri ordu, biri iş dünyasıydı, biri üniversiteydi. Milletin kendilerine vermediği hakkı milletin üzerinde kullanarak, milletin iktidarını çalan bu vesayetçileri tarihin çöp sepetine atmak 16 Nisan’da en büyük görevimizdir. Bunu hep birlikte başarmalıyız” diye konuştu.
AK Parti İstanbul İl Başkanı Temurci’nin ardından bir konuşma yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ise, “Bugün üzerinden 20 yıl geçen 28 Şubat, 'millete rağmen ve millet dışı iktidar' anlayışında olan vesayetçilerin, parlamenter sistemde benzerlerine sıklıkla tanık olduğumuz darbelerinden biri ve 'post modern' kılıflı olanıdır. Biliyorsunuz, bu kavramlaştırmayı, bizzat darbecilerin kendisi yapmıştır. 28 Şubat; amaçları, aktörleri ve sonuçları itibarıyla bir 'proje'dir. Bu ülke insanlarının zulmüne, haksızlığına ve hukuksuzluğuna çok aşina oldukları, bir 'toplumu, siyaseti ve milleti dizayn' projesidir. 28 Şubat, takvimden bir gün değil, hazırlıkları ve etkileriyle uzun bir 'sürecin' adıdır” dedi.

“28 Şubat'ı bize yaşatanlar milletten asla bir destek göremediler”

“28 Şubat'ın en büyük acılarını yine kadınlar çekti” diyen Bakan Kaya, “Burada 28 Şubat yüzünden hayatlarının bir kısmı gasp edilen, en temel hakları elinden alınan değerli dostlarımız, ablalarımız, büyüklerimiz var. Biz kaderin üstünde bir kader olduğuna iman etmiş insanlarız. Çalışıp üzerimize düşeni yapacak, mücadelemizi verecek, ondan sonra da tevekkül edeceğiz. İşte sizler, o yenilgi, yenilgi büyüyen zaferin isimlerisiniz. 28 Şubat'ı bize yaşatanlar milletten asla bir destek göremediler. Nitekim, 2001’de kurucu liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde siyasi hayatına başlayan AK Partimiz, Kasım 2002 seçimlerinde ezici bir üstünlükle tek başına iktidara geldi. Daha sonra da her seçimde oyunu artırarak iktidarını pekiştirdi. Artık korkulu rüya görmektense uyanık kalacağız. Türkiye’yi, istikrarını sağlam teminatlar altına alan yeni ve çağdaş bir sistemle buluşturmak gerekiyor. Öyle bir sistem kuralım ki, milli irade gaspına alışmış vesayetçilerin bütün ümitleri sona ersin” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Bakan Kaya, 28 Şubat'ta mağdur olan kadınların avukatlığını yapanlara plaket verdi. Daha sonra Temurci’nin de aralarında olduğu protokol hatıra fotoğrafı çektirdi. Programın ardından Temurci’ye partililer yoğun ilgi göstererek, fotoğraf çektirdi.

Doğan Can Cesur
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Birçok badire atlatan Osmanlı’nın 508 yıllık camisi, tarihe tanıklık ediyor Sakarya’da Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in vezir-i azamı Yunus Paşa tarafından 1516 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan cami, 508 yılı aşkın süredir varlığını sürdürerek tarihe tanıklık ediyor. Taraklı ilçesinde Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in vezir-i azamı Yunus Paşa tarafından 1516 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan cami, 508 yıldır ilk günkü gibi ayakta duruyor. Kubbesinin kurşunla kaplanması ve taş bloklar arasındaki bağlantıya demir yerine kurşun dökülmesi sebebiyle halk arasında "Kurşunlu Cami" olarak bilinen Yunus Paşa Cami, yerli ve yabancı turistler tarafından ilgi görüyor. Birçok deprem görmesine rağmen sağlamlığını koruyan camii, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek yeniden ibadete açılmayı bekliyor. “Taraklılar bu camiye "Kurşunlu Cami" de derler” 508 yıldan beri tarihe tanıklık eden camii tarihi hakkında bilgi veren Alaattin Yılmaz, içeresinde bulunan hat sanatlarının Taraklı ilçesinde doğan ve eserleriyle iz bırakan Hattat Hafız Saim Özel tarafından yazıldığını belirtti. Caminin halk arasında "Kurşunlu Cami" olarak bilindiğini ifade eden Yılmaz, “Yunus Paşa Camii’nin kubbesi ve taş bloklardaki demir bağlantılarının arasına kurşun döküldüğü için Taraklılar bu camiye "Kurşunlu Cami" de derler. Cami Yunus Paşa tarafından 1516-1517 yılları arasında yaptırılmış. 2022 yılının sonunda restorasyon çalışması için cami teslim edildi, 2023 yılının sonunda bitecekti ama 2024 sarktı” dedi. “Burada namaz kılmak insana daha başka duygular yaşatıyor” Caminin çevresi ve içinden bahseden Yılmaz, “Camimizin içinde ilçenin değerlerinden olan Hattat Hafız Saim Özel’in yazılar var, burada namaz kılmak insana daha başka duygular yaşatıyor. Caminin farklı bir bölgesinde hamam var, burası 24 saat yandığı zaman çıkan buharla bu caminin ısınması sağlanıyormuş. Ayrıca caminin bahçesinde de 300 yıllık mezarlarda mevcut bunlarda Taraklı’nın, yurdumuzun tapusu niteliğindedir” diye konuştu.
Samsun ‘Ağrılardan eklem enjeksiyonu ile kurtulmak mümkün’ Fizik tedavi branşında lokal enjeksiyonların eklem içine, eklem yanına, kaslardaki tetik noktalara, tendonlara, omurgaya, bağlara yapılabildiğini ifade eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzm. Dr. Fırat Altay, “Eklem enjeksiyonunun temel hedefi, ağrıyı azaltmak ve eklem hareket kabiliyetini artırmaktır” dedi. Liv Hospital Samsun’dan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Fırat Altay, eklem enjeksiyonları hakkında açıklamalarda bulundu. Eklem enjeksiyonlarının vücuttaki hangi alanlara uygulanabileceğini anlatan Uzm. Dr. Altay, “Fizik tedavi branşında lokal enjeksiyonlar eklem içine, eklem yanına, kaslardaki tetik noktalara, tendonlara, omurgaya, bağlara yapılabilmektedir. Eklem enjeksiyonunun temel hedefi ağrıyı azaltmak ve eklem hareket kabiliyetini artırmaktır. Bunu ekleme uyguladığımız maddeye göre eklemdeki iltihabı ödemi azaltarak ya da kıkırdak dokuda güçlendirme süreci başlatarak sağlayabiliriz. Bu enjeksiyonlarda kortizon, lokal anestezik, hyaluronik asit, kolajen, PRP (trombositten zengin plazma), CGF, ozon, yağ dokusundan elde edilen kök hücre, eklem dolgusu (poliakrilamid hidrojel) tercih edilmektedir. Bazen ise sadece kuru iğneleme bile tedavi sağlayabilir” diye konuştu. “Enjeksiyon çeşitleri” Uzm. Dr. Fırat Altay, eklem enjeksiyon çeşitlerini şu şekilde sıraladı: “Kortikosteroidler: Eklem içi enjeksiyonunda sık kullanılan ilaçtır. Eklem kireçlenmelerinde ya da gut ve romatoid artrit gibi romatizmal hastalıkların tedavisinde sıklıkla kullanılır. Hyaluronik asit: Eklemi kayganlaştıran sinovyal sıvılarda bulunan doğal olarak oluşan bir maddedir. Kireçlenme hastalarında bu madde azalarak yok olabilir. Eklem içi sıvısının yok olması, eklemlerde büyük hasara sebep olabilir. Hyaluronik asit eklemlerde kayganlığı artırmak, ağrıyı azaltmak ve eklemdeki hareket aralığını iyileştirmek için kullanılmaktadır. Lokal anestezikler: Bazen ağrı kesici şekli olarak eklem içi enjeksiyonlar ile birlikte verilmektedir. Etkisi sınırlıdır. Trombosit zengin plazma: PRP hastanın kendi kanından elde edilmektedir. Uygulama, kanın plazma olarak bilinen sıvı kısmını içerir. Eklem içi PRP enjeksiyonu doku tamiratı başlatarak ağrıyı azaltır ve fiziksel işlevi artırmaktadır. Kök hücre: Hastanın kemik iliği ya da yağ dokusu içerisindeki kök hücreler steril şartlarda filtreleme ve ayrıştırma işlemi ile elde edilir. Hastalar lokal ya da genel anestezinin etkileri geçtikten sonra genel durumları iyi ise aynı gün taburcu edilir. İşlem sonrası hastaların günlük işlerini yapmasında sakınca yoktur. Eklem dolgusu: Diz kireçlenmesinin tedavisinde kullanılan eklem içi poliakrilamid hidrojel enjeksiyonudur. Eklem boşluğuna enjekte edildiğinde sinovyal sıvı içindeki viskoziteyi geri kazandırarak eklemin kayganlığını ve tamponlamasını iyileştirir. Eklem kapsülünün sinovyumuna entegre olarak tampon benzeri bir etki oluşturur.” “Kızarık ve hafif şişme gibi geçici reaksiyonlar görülebilir” Eklem içi enjeksiyonların yan etkilerinden de bahseden Uzm. Dr. Altay, “Birçok hasta enjeksiyonu takiben geçici bir dolgunluk hissi algılayabilir. Enjeksiyon sonrası eklem içi enfeksiyon ve sistemik alerjik reaksiyon çok nadir olmakla beraber görülebilir. Yine bazı hastalarda eklemde kızarık ve hafif şişme gibi geçici reaksiyonlar olabilmektedir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Henley & Partners uluslararası yatırımcıları Türkiye’ye çekmeyi hedefliyor Uluslararası yatırım yoluyla oturum ve vatandaşlık konularında hizmet veren Henley & Partners, Türkiye’ye doğrudan kaliteli ve sürdürülebilir yabancı kaynak sağlamayı hedefliyor. Temel hedefi ülkelere doğrudan kaliteli ve sürdürülebilir yabancı kaynak sağlamak olan Henley & Partners’ın Türkiye ofisi, uluslararası yatırımcıları Türkiye’ye çekmek için çalışmalarına devam ediyor. Yapılan açıklamaya göre, sektörün sadece talep tarafında kalmayarak, ayın zamanda arz tarafını da temsil eden şirket, Türkiye’ye kalıcı sürdürülebilir doğrudan yabancı yatırımı çekmek için harekete geçerken 15’ten fazla ülkeye danışmanlık yapıyor. Aktif olarak 70 ülkeyle görüşmelerini sürdüren şirket, bugüne kadar Karadağ’dan, Malta’ya, Grenada’dan, St Kitts and Nevis’e kadar hukuksal alt yapılarını, güvenlik süreçlerini ve program konumlandırılması gibi tüm operasyonlarını tasarladığı programlarla devlet danışmanlığı verdiği ülkelere milyonlarca dolarlık doğrudan yatırım sağlamaya devam ediyor. Kalıcı ve sürdürülebilir doğrudan yatırım Konu hakkında değerlendirmede bulunan Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel, "Türkiye’de de yatırım göçü yoluyla kalıcı ve sürdürülebilir doğrudan yabancı yatırımı, uluslararası standartlarda şeffaflık, etik kriterler ve en sıkı güvenlik süreçleriyle cazip hale getirmek için çalışıyoruz. Uluslararası yatırımcılar çoğu varlıklarını çeşitlendirmek ve dünya çapında birden fazla yatırım alanında yeni fırsatlar oluşturmak için yatırım göçü programlarını kullanıyor. Şirketimiz global düzeyde devletlere danışmanlık hizmetleriyle yatırım göçü programlarının tasarlanmasından, hukuk alt yapılarının hazırlanmasına kadar sürekli hizmetle ülkelerin ekonomisine değer katacak yatırımlar sağlıyor" dedi.
Bolu Otomobil ile ezerek husumetlisini öldüren cinayet zanlısının cezası belli oldu Bolu’da husumetlisinin otomobil ile üzerinden geçerek ölümüne sebep olan sanığa, mahkeme heyeti haksız tahrik indirimi uygulayarak 16 yıl hapis cezası verdi. Sultan köyünde 21 Ağustos’ta gece saatlerinde meydana gelen olayda, iddiaya göre İsmail Çetin (62), köy kooperatifi nedeniyle aralarında husumet bulunan İrfan Başkalaycı’nın aracının önünü kesti. Otomobilinden inen Çetin, elindeki bıçağı İrfan Başkalaycı’ya savurarak tehdit etti. İkili arasında yaşanan tartışmanın ardından Başkalaycı, otomobiline binip gaza basarak Çetin’in üzerinden geçti. İsmail Çetin, 3 yaşındaki torununun gözü önünde olay yerinde yaşamını yitirdi. Gözaltına alınan İrfan B. ise tutuklandı. Öte yandan, İrfan Başkalaycı’nın oğlunun başkan olduğu köy kooperatifinde İsmail Çetin’in denetçi olarak görev yaptığı, kooperatifteki hesaplar sebebiyle olaydan yaklaşık 6 ay önce iki aile arasında gerginlik başladığı ve zaman zaman tartıştıkları öğrenildi. Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan İrfan Başkalaycı, karar duruşmasında hakim karşısına çıktı. Duruşmada son savunmasını yapan Başkalaycı, “Yüksek tansiyon, şeker ve kalp hastasıyım. Bana bıçakla yaklaşınca çok korktum. Tir tir titriyordum ne yaptığımı biliyorum’’ dedi. Mahkeme heyeti, İrfan Başkalaycı’ya haksız tahrik indirimi uygulayarak 16 yıl hapis cezası verdi.
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Mayıs ayında 4 yeni destinasyon Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, peş peşe eklenen yeni rotalarla İstanbul’u dünyanın pek çok şehrine bağlıyor. Pegasus Havayolları, mayıs ayında İstanbul Sabiha Gökçen’den Bulgaristan’ın Sofya, Moldova’nın Kişinev, Kazakistan’ın Aktau ve Slovakya’nın başkenti Bratislava şehirlerine uçacak. 1 Mayıs’tan itibaren Sofya (SOF) hattı pazartesi, çarşamba, cuma günleri olmak üzere haftada üç frekansla, 5 Mayıs’ta başlayacak Kişinev (RMO) uçuşları haftada iki sefer, 12 Mayıs’ta açılacak Aktau (SCO) hattı haftada iki frekans ve 15 Mayıs’tan itibaren başlayacak olan Slovakya’nın Bratislava (BTS) seferleri çarşamba ve pazar günleri haftada iki frekans olarak gerçekleştirilecek. 2023 yılını tüm zamanların yolcu trafiği rekoruyla tamamlayan İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, 2024 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yolcu sayısını yüzde 22 artırdı. Ocak-Mart döneminde 9 milyon 432 bin 83 yolculuyu misafir eden ‘Şehrin Havalimanı’, mayıs ayında eklenen 4 yeni destinasyonu ile Doğu Avrupa ve Orta Asya’da uçuş ağını genişletmeye devam ediyor. İstanbul’dan Bratislava’ya direkt uçuş 15 Mayıs’ta başlayacak Slovakya seferleriyle Bratislava şehri ilk kez direkt uçuşla İstanbul’a bağlanacak. Son yıllarda giderek artan seyahat talepleri doğrultusunda Sabiha Gökçen Havalimanı, 5 Mayıs’ta ilk kez Kişinev rotasıyla Moldova’ya da bağlanacak. İstanbul’un dünyaya açılan kapısı Sabiha Gökçen Havalimanı, mayıs ayında ayrıca Kazakistan genelindeki bağlantılarını da artıracak. Türkistan, Almatı, Çimkent ve Nur-Sultan’ın (Astana) ardından Aktau (SCO) hattı İstanbul Sabiha Gökçen’den ülkeye 5. destinasyon olacak. Bu rotaların yılın geri kalanında havalimanına ilave 102 bin uluslararası yolcu kazandırması bekleniyor. Açılan ikinci pist ile kapasitesini artıran Sabiha Gökçen halihazırda 40 iç hat, 122 dış hat bağlantısı ile 53 ülkede toplam 162 destinasyona hizmet veriyor. Sabiha Gökçen, 2024’ün ilk aylarından itibaren yolcu sayısını artırarak rekor kırmaya devam ediyor. “Avrupa ve Asya bağlantılarımız çeşitleniyor” ISG İcra Kurulu Başkanı (CEO) Serhat Soğukpınar, “Dünyanın en güzel şehirlerinin başında gelen İstanbul’a herkesin yolunun düşmesini, buradaki güzellikleri herkesin görmesini isteriz. Sabiha Gökçen merkezli uçuşlar çeşitlendikçe hem bu dileğimiz biraz daha gerçekleşiyor hem de ‘Şehrin Havalimanı’ olarak başta İstanbul’a ve Türkiye’ye erişimi konforlu ve kolay hale getiriyoruz. Bu bakımdan yeni iş birlikleriyle destinasyon sayımızı artırmaya ve ortaklıklarımızı güçlendirmeye yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Mayıs ayında destinasyon ağımıza ekleyeceğimiz Sofya, Kişinev, Aktau ve Bratislava şehirleriyle Avrupa ve Asya bağlantılarımız biraz daha çeşitlenmiş olacak. Ülkemize hayırlı olmasını dileriz” ifadelerini kullandı.