POLİTİKA - 13 Mart 2014 Perşembe 12:00

Toplumsal Uzlaşma Reform Ve Kalkınma Partisi tanıtım toplantısı

A
A
A
Toplumsal Uzlaşma Reform Ve Kalkınma Partisi tanıtım toplantısı

Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi'nin tanıtım toplantısı Çırağan Hotel’de gerçekleştirildi.

Toplantıya, 300’ün üzerinde konuk ve çok sayıda basın mensubu katıldı.Toplantı Berkin Elvan ve şehitler için saygı duruşu ve coşkuyla okunan İstiklal Marşı’yla başladı. TURK Parti Genel Başkanı Ahmet Eyüp Özgüç, konuklarına partinin hedeflerini ve ideallerini ve diğer tüm partilerden farklı kılan planlarını anlattı.

Ahmet Eyüp Özgüç toplantıda şunları söyledi:
“Her şeyden önce bizleri, Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi’ni, diğer tüm partilerden, siyasi oluşumlardan farklı kılan bir hususun altını çizelim. Tarihimizde Türkiye’nin sınırlarını aşan bir ideali ortaya koyan ilk Türk Siyasi Hareketidir. Vizyonu alışılmış siyasetten, bugün Türkiye’de siyaset yapan mevcut siyasi partilerden çok farklı olacaktır.TURK Parti’nin hedefi güçlü ve yeni bir Türkiye Medeniyeti kurmaktır. Bu kapsamda, ülkemizin tam anlamıyla yeniden yapılandırılmasından ve milli bir yenilenmeden daha az bir başarı ile yetinmeyeceğiz. Bu yenilenme; ekonomik yenilenme, idari yenilenme, sosyal yenilenme ve siyasi yenilenmeyi kapsayan geniş bir vizyon değişimidir".

TURK Parti'nin değişimin partisi olduğunu belirten Özgüç, "Biz bu değişimi; değerlerimizi ve hayallerimizi unutmak için değil onları gerçekleştirmek için istiyoruz. Kimliğimizi, kültürümüzü ve tarihimizi unutmak için değil onlara bağlı kalmak için istiyoruz. Sadece değişime söz vermiyoruz, onu birlikte başaracağımıza söz veriyoruz. Çünkü TURK Parti kadroları olarak bizler biliyoruz ki gelecek, bu milletin mensubu her bir bireyin avuçları arasındadır. Milletimizin değerlerini çatıştıran değil, buluşturan, barıştıran ve geliştiren bir siyasi hareketiz.Türkiye’nin eski değerlerini, yeni bir Türkiye güveni ile yoğuracak ve milletimizin zengin karakterini ortaya çıkaracağız.
Yeni bir Türkiye için vereceğimiz mücadelenin sadece ekonomide değil sosyal ve moral değerlerde de bir yenilenmeyi gerektirdiğininin bilincindeyiz. TURK Parti’nin vizyonu; her vatandaşımızın kendisini bu ülkenin bir paydaşı olarak gördüğü yeni bir ulusal yaklaşım, yeni bir sivil toplum anlayışı, yeni ve adil bir sosyal düzen, herkese eşit davranılan ve herkesin sorumlu davrandığı bir ülke için değişimdir. Değişimi gerçekleştirmek ve amaçlarımıza ulaşmak için toplumumuzun özgüvenini yeniden tesis edeceğiz" dedi.

Türkiye hayalini gerçekleştirmek için kendilerine güvendiklerini belirten Özgüç, "Değerlerimize güveniyoruz. Ülkemize güveniyoruz ve artık bu haksız, hukuksuz, adaletsiz, çağdışı ve eskimiş düzeni istemiyoruz. Türkiye’ye yepyeni, çağdaş ve insancıl bir düzen öneriyoruz.
TURK PARTİ, siyasi olarak ülkemizin tüm katman ve gruplarından herkese ve her kesime hitap etmektedir. Politikalarımız, Türkiye’yi büyüyen bir özgürlük, adalet, güvenlik ve tüm bireyler için fırsatlar ülkesi haline getirmek yükümlülüğümüz üzerine kuruludur. Siyasi düşüncemizin bize emrettiği temel ilke şudur: Büyük toplumun temeli herkes için refah ve özgürlüktür. Gelişen bir toplum ile birlikte; ekonomide zengin, sosyal adalette güvenli, siyasi değişimlerde kendine güvenen öyle bir ülke inşa edeceğiz ki; bizler çocuklarımızı, çocuklarımız da kendi çocuklarını, geleceğe güvenle bakarak yetiştirebilsinler. Öyle ki; Türkiye olarak geleceğimizi her görüşten, her inançtan, her kesimden insanımızla, kadınıyla erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, zenginiyle, dar gelirlisiyle siyasetçisiyle seçmeniyle el ele, kol kola, omuz omuza vererek, dayanışma içinde birlikte kuracağız.Türkiye’nin enerjisini doğru yönlendirirsek eğer, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun, aşamayacağımız hiçbir zorluk, karşımızda duracak hiçbir kuvvet yoktur" diye konuştu.

Tüm dünyaya yayılmış 300 milyonluk Türk varlığının yararını gözeteceklerini kaydeden Özgüç, "İşte bu yüzden TURK Parti olarak izleyeceğimiz siyasetle öncelikle, 77 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nin ama bununla birlikte tüm dünyaya yayılmış 300 milyonluk Türk varlığının çıkarını, yararını, refahını da gözeteceğiz. 781 bin km kare Türkiye Cumhuriyeti yüzölçümünün ötesinde 3 milyon km kareyi kapsayan bir siyaseti ortaya koyacağız. TURK Parti olarak herkesin coşkuyla katıldığı ve paylaştığı, üretimi esas alan kalkınmanın sonuçlarından katkısı ve emeği ölçüsünde yararlanacağından emin olduğu, insanın mutluluğunu ve yaşam kalitesini hedef alan bir büyüme ve gelişmenin idari, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, psikolojik, hukuki ve kurumsal şartlarını ve tüm yapısal zeminini hazırlayacağız" dedi.

TURK Parti'nin sosyal piyasa ekonomisini benimsediğini ifade eden Özgüç, "TURK Parti sosyal piyasa ekonomisini benimser. Sosyal piyasa ekonomisi bir ekonomik sistemden fazlasıdır. Bir toplum modelidir. Bu nedenle, sosyal piyasa ekonomisi, liberal demokrasinin sosyoekonomik düzenidir. Zira hukuk devleti ile aynı güdüye sahiptir: insan haysiyetinin ve özgürlüğünün devletin müdahalesi ve diğer insanların keyfi hareketlerine karşı korunmasıyla ilgilenir ve toplumun iç istikrarına katkıda bulunur. TURK Parti’nin sosyal piyasa ekonomisi anlayışı, gücünü özgürlükten, sorumluluktan, rekabetten ve dayanışmadan alır. Bu kavramlar birbirlerini destekleyen kavramlardır. Sosyal piyasa ekonomisi herkes için refah ve güvenlik sağlar. Türkiye, genç nüfusa sahip bir ülkedir ve bu nedenle de ekonomisini geleceğe dayandırmalıdır. Bu güne değin izlenen politikalar, yapılan hatalarla, çocuklarımıza, gençlerimize, gelecek nesillerimize bırakmamız gereken ekonomik değerleri, bugünün refahı, geçici mutluluğu uğruna sattık, harcadık bitirdik. Türkiye, bu özelleştirme ve gayrimenkul balonu üzerine kurulmuş bu ekonomik yapıyı uzun süre devam ettiremez. Artık Türkiye’de yeni bir ekonomik model geliştirmemizin zamanı gelmiştir. Biz TURK Parti olarak tüketen değil üreten, yatırım ve tasarruf yapabilen sürdülebilir bir ekonomik modeli kuracağız. Biz TURK Parti olarak şunu savunuyoruz. Özel sektörün girişimleri, büyümemizin motorudur. Kamu yönetimi ve özel sektör birbirinin rakibi değildir tam aksine; kamu yönetimi, özel sektörün tamamlayıcı işbirlikçisidir. Bize göre, İşletmelerimizin büyümesi, ülkemiz için vergi gelirlerinden önceliklidir. Bu nedenle, vergi yükünü yeni bir şekilde yapılandıracağız ki; ülkemizde her alanda güçlü ve yeni işletmeler kurulabilmeli, gelişebilmeli, istihdam olanakları yaratılabilmeli, araştırma ve geliştirme konularında yatırım yapılabilmelidir" dedi.

Özgüç şunları söyledi:
"Tarımdan söz etmeksizin bir ekonomi politikasından söz edilemez. Şunu biliniz ki; tarım, tüm dünya siyasetçileri için geleceğin en zorlu sınavıdır. Geleceğin tarımında çiftçiler, yani üreticiler odakta olacaktır. Ancak ve ancak yenilenebilir kaynaklar üreten, sürdürülebilir ve yeni nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir tarım sistemine sahip ülkeler geleceklerini güvence altına alabilecekler.
Gelinen noktada Türkiye tarımı konuşmayı unuttu, tarımı unuttu, hayvancılığı unuttu, tarıma ve hayvancılığa dayalı sanayii unuttu. Türkiye tarihinde ilk defa canlı hayvan ithal eder hale geldi, bu tarihimizde kara bir lekedir. Türkiye’nin tarımı bitirilmiştir. Ama bizler; Türkiye’nin tarımını, hayvancılığını ayağa kaldıracağız. Türkiye’nin sanayi ülkesi mi yoksa bir tarım ülkesi mi olacağı yönündeki yersiz tartışmalara bir son vereceğiz. Türkiye hem teknoloji üretiminde ilerlemiş, hem sanayileşmiş ve hem de ileri bir tarım ülkesi olacaktır.
Eğitim bu ülkenin en önemli meselelerinden biridir ve bizim öncelikli konumuzdur. Eğitim sistemimiz tarihimizin hiçbir döneminde bu son on yıldaki kadar hasar görmemişti.

Eğitim çok ciddi bir devlet meselesidir. Günlük politik çıkarlara kurban edilemez. Gelişmiş, mantık ve akılla yönetilen hiçbir ülkede eğitim politikası bir partinin eğitim politikasına göre şekillendirilemez. Eğitim politikası bir ülkenin, bir milletin, bir devletin ortak ve uzlaşılmış sistemi olmak zorundadır. Çocuklarımız ortak değerimiz ve ülkenin geleceğidir. Eğitim bir ülkenin politikasıdır. Bizler, eğitim konusunda, sadece bir kesim için değil, herkes için mükemmeli hedefleyeceğiz. Eğitimin, ülkemiz için en iyi ekonomi politikası olduğu konusunda hiçbir tereddütümüz yoktur.
Eğitim, bir insanı birey haline getirip karakterini geliştirecek, kendi kararlarını vermesini sağlayacak tüm güçlü yönlerin ve yetkinliklerin uyandırılmasını sağlayamıyorsa o eğitim iyi bir eğitim değildir. Öğrenen bir toplum düşünen bir toplumdur. İfade özgürlüğü ve kabiliyeti, girişimcilik, geliştiricilik, yaratıcılık, açık yüreklilik, özgüven ve cesaret kavramları, TURK Parti’nin eğitim anlayışı vazgeçilmez unsurları arasında yer alacaktır. Türkiye, gelişen ve geliştiren bir milletin ülkesidir. Bu değerlerimizi üretken ve yaratıcı bir ekonomik yapıya dönüştürmek,

Türkiye, büyümek için protokol esaslı devlet anlayışını terk ederek ekonomi odaklı bir devlet anlayışını kurmak zorundadır. Bugün yaşadığımız dünya, hızla değişen koşulların yenilenen bir dünyadır. Bugünün sosyal, idari ve ekonomi meseleleri artık geçmiştekilerden çok farklı niteliktedir. Bu nedenle de, bu meseleler yeni ve farklı siyasi çözümler gerektirmektedirler.

Türkiye’de protokol esaslarına göre kurulmuş mevcut devlet sistemi toplumun gelişme iradesinin gerisinde kalmıştır ve bu nedenle rekabetçi ve demokratik bir ortamda ilerlemeyi engellemektedir. Bugünkü kamu yönetimi anlayışı, ekonomi ve gelişme odaklı değildir.
TURK Parti iktidarında valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, asayiş, temizlik, asfaltlama gibi gündelik işlere değil, şehirlerimizin ve ilçelerimizin ekonomik kalkınmasına, büyümesine odaklanacak. Yerel yönetimler yani Valiler, Kaymakamlar, Belediye Başkanları, illerindeki, ilçelerindeki yeni yatırım ve istihdam fırsatlarını arttıracak imkanları arayacaklar. İllerindeki, ilçelerindeki üreticilerin, ihracatçıların, çiftçilerin sorunlarına eğilecekler. Adeta o bölgenin ekonomik patronu gibi düşünecekler. Bölgelerinin turizm gelirlerini arttıracak çalışmalar yapacaklar. İstihdam sorununun çözümünü arayacaklar. Bölgelerinde yurtdışına ihracat yapan firmalara destek olacaklar. Hangi ülkelere ihracat yapılıyorsa o ülkelerde ki büyükelçilerimizle birlikte iş birliği yaparak ihracatçımızın önünü açacaklar.
TURK Parti iktidarında devlet kurumları , kamu yönetimi ve yerel yönetimler artık ekonomi odaklı olacaklar. Kalkınma, büyüme ve gelişme için çalışacaklar. Bir yerel yöneticinin başarısının en büyük ölçütü, bölgesinin ne kadar zenginleştiği ne ölçüde geliştiği olacak. Her birinin yıllık performansı ölçülecek. Yapamayan gidecek. Bölgesinin ekonomisini büyüten, kariyerinde yükselecek, hak ettiği yere gelecek.
Hedefimiz, güçlü ekonomik ve teknolojik gelişme için birlikte çalıştığımız, dünya politiği ve ekonomisinin ülkemize sunduğu fırsatları kazanca dönüştürdüğümüz, vatandaşlık bilincini geliştiren nitelikli sivil toplum kuruluşlarının ve meslek örgütlerinin ülke yönetiminde söz sahibi olduğu, her bir bireyin ve kuruluşun ortak geleceğimiz için sorumluluk aldığı ve ortak çaba gösterdiği, karar ve yetkinin daha fazla yerelleştiği, sosyal yardımların yerini giderek istihdam ve ücretin aldığı, dünyada saygı duyulan ve sözü dikkate alınan tek millet, tek devlet ve tek Türkiye’dir.Bizim projemiz bir milli yenilenme projesidir.

Bu ülkeyi yeniden kurmak istiyoruz. Milletimizin ne istediğini çok iyi biliyoruz. Yeni anlayış, yeni vizyon, yenilenmiş bir millet, yenilenmiş bir ülke. Büyük Türkiye. İşte Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi de tam olarak budur. Biz, genç bir ülke istiyoruz. Geleceğe dair hayalleri, umutları, idealleri olan, tutkulu, birleşmiş, kenetlenmiş ve ortak bir amaca inanmış bir millet istiyoruz. Biz güçlü, müreffeh ve büyük bir Türkiye istiyoruz. Eski bir düzen istemiyoruz. Yeni bir düzen istiyoruz. Yeni bir ülke istiyoruz. Yeni bir Türkiye istiyoruz. Türk milletinin isteğinin, arzusunun, hayalinin de bu olduğunu çok iyi biliyoruz".

Özgüç, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu mücadele uzun sürecek bir mücadeledir ve biz uzun bir süre için buradayız. Bir seçime girmek ve seçim başarısı elde etmek yetmez. Biz bu ülkenin değişimi için varız, bu ülkeye hizmet etmek ve bu ülkeyi yeniden yapılandırmak için varız. Ülkemiz için yeni fikirleri ve projeleri tartışabilmek için kendimize güvenelim. Yeni düşünceleri söyleyebilmek için kendimize güvenelim. Hiçbir şeyden korkmadan geleceğimizi birlikte kurmak için kendimize güvenelim. Bizler, TURK Parti kadroları olarak siyasette ihtiraslarımız için değil ideallerimiz için varız. TURK Parti’nin her alanda izleyeceği siyaset, benlik değil bilgelik siyaseti olacaktır. Bugün burada TURK Parti kadroları adına huzurlarınızda yemin ederim ki; bunun için durmadan yorulmadan, bıkmadan usanmadan, yılmadan yıkılmadan, inatla, inançla, azimle ve tüm gücümüzle çalışacağız. Türkiye’yi yeniden kuracağız".

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Doğu Ekspresi Erzurum’da mola verdi Son yıllarda oldukça fazla ilgi gören ve biletleri aylar öncesinden tükenen Turistlik Doğu Ekspresi, bu yılki ilk kış seferinin Erzurum durağında dört saatlik mola verdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürlüğü Turistik Doğu Ekspresi, 2025-2026 dönemi ilk seferine başladı. Ankara Tren Garı’ndan bu sezonun ilk seferine başlayan Turistik Doğu Ekspresi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katıldığı törenle uğurlanmıştı. Turistik Doğu Ekspresi bölge turizmine ve ekonomisine önemli katkılar sağlıyor ve geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Turistik Doğu Ekspresi’ne katılımın yoğun olduğu belirtiliyor. Erzurum’da dört saatlik mola Her yıl yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi gören Turistik Doğu Ekspresi, 2025-2026 sezonunda da yolcularına Doğu Anadolu’nun doğal ve kültürel zenginliklerini keşfetme imkanı sunması hedefleniyor. Turistik Doğu Ekspresi kapsamında tren; Erzincan, Erzurum, Sivas ve Kars gibi önemli duraklarda planlı molalar veriliyor. Yaklaşık 1.360 kilometrelik güzergahta, duraklamalar dâhil yaklaşık 33 saat süren bu özel yolculuk boyunca misafirler; karla kaplı dağlar, derin vadiler ve tarihi yapılar eşliğinde unutulmaz manzaralara tanıklık ediyor. Bu yılın ilk seferi olması nedeniyle Erzurum Garı’nda bir karşılama programı yapıldı. Trenden inen yolculara karanfil verildi, Erzurum Halk Oyunları ekibi gösteri yaptı, yolculara ayran aşı çorbası, kadayıf dolması, kahve ve çay ikramı yapıldı. Tren Erzurum Garı molasının ardından seferini tamamlamak üzere son durağı olan Kars yönüne doğru hareket etti. Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Yer, Turistik Doğu Ekspresi yolcularını Erzurum’da en iyi şekilde misafir etmek için çaba harcadıklarını söyledi. Gençlere çekilişle Doğu Ekspresi turu 8 adet konforlu yataklı vagondan ve 1 adet yemek vagonundan oluşan Turistik Doğu Ekspresi, tren başına 160 yolcu kapasitesiyle hizmet sunuyor. Böylece yeni sezonda 10 bin 800 seyahat tutkununa, Anadolu’nun büyüsünü yaşatma imkanı sağlanacak. Doğu Ekspresi; Ankara-Kars yönünde Erzincan’da 2 saat 30 dakika, Erzurum’da 4 saat; Kars - Ankara yönünde ise İliç’te 3 saat, Divriği’de 2 saat 30 dakika ve Sivas’ta 3 saat duruşlarla, yolcularına şehirlerin tarihini, kültürünü ve lezzetlerini tanıma fırsatı veriyor. Ayrıca, popülerliği giderek artan Turistik Doğu Ekspresi’ni gençlerin deneyimlemesine imkân sağlamak üzere U-FEST kapsamında çekilişler gerçekleştiriliyor, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde öğrenim gören öğrenciler de bu eşsiz yolculuğu ücretsiz olarak hediye ediliyor.
Ordu HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: "Terörsüz Türkiye süreci yeni ve çok daha avantajlı bir süreç" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, ‘Terörsüz Türkiye’ projesini desteklediklerini belirterek, sürecin geçmişe kıyasla daha avantajlı olduğunu söyledi. Arslan, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) süreçte üstlendiği rolün, Türkiye açısından son derece kıymetli olduğunu vurguladı. Genel Başkan Mahmut Arslan, Ordu’da bir otelde düzenlenen programda, ‘Terörsüz Türkiye’ projesine dair açıklamalarda bulundu. Terörsüz Türkiye projesinin ülke gündeminin önemli başlıklarından biri olduğunu ifade eden Arslan, "Bu süreç hepimizi hem heyecanlandıran hem de zaman zaman endişeye ve tereddüde düşüren bir süreçtir. Ancak mevcut tabloya baktığımızda, bu sürecin geçmişe göre çok daha avantajlı olduğunu görüyoruz" dedi. "Çözüm süreci provokasyonlarla yarım kaldı" HAK-İŞ’in 2013 yılında başlatılan çözüm sürecinde aktif rol aldığını hatırlatan Arslan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyarak yola çıkılan çözüm süreci maalesef provokasyonlar nedeniyle yarım kaldı. Amerika ve Batı’nın müdahaleleri, PKK ve uzantılarının bu oyunlara gelmesi süreci akamete uğrattı" diye konuştu. "Bölge halkı terörden en çok zarar gören kesim" Çözüm sürecinde ‘akil insanlar’ heyeti kapsamında Doğu Anadolu Bölgesi’nde görev aldıklarını dile getiren Arslan, "Üç ay boyunca bölge halkıyla birebir çalıştık. O dönem de gördük ki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşlarımız terörden en çok zarar gören kesim oldu. Terör örgütünün baskısı nedeniyle insanlar özgürce yaşayamadı, bu da ülkemize büyük kayıplar yaşattı" ifadelerini kullandı. "MHP’nin bugünkü rolü sürecin başarısı açısından kıymetli" Mevcut sürecin en önemli avantajlarından birinin siyasi tablo olduğunu belirten Arslan, "Özellikle geçmişte çözüm sürecine itiraz eden ve bugün bu sürecin başlatıcıları arasında yer alan Milliyetçi Hareket Partisi’nin rolünün farklı bir noktada olması, Türkiye açısından son derece kıymetlidir. Bu durum sürecin başarıya ulaşması için önemli bir fırsattır" dedi. "TBMM’nin inisiyatif alması önemli bir kazanım" Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) süreçte aktif rol üstlenmesini de önemli bir avantaj olarak değerlendirerek, "O günlerde en çok yapılan eleştiri, Meclis’in devre dışı bırakılmasıydı. Bugün ise TBMM’nin terörsüz Türkiye konusunda inisiyatif alması çok önemli bir kazanımdır. Neredeyse bir siyasi parti hariç, tüm partilerin komisyonda yer alması son derece değerlidir" şeklinde konuştu. "Bu fırsatı kaçırmamalıyız" Komisyona katılmayan siyasi partilerin endişelerinin de saygıyla karşılanması gerektiğini belirten Arslan, "Katılmayan partilerin Türkiye için endişe duyması ve görüşlerini dile getirmesi de kıymetlidir. Esas olan, komisyondaki yapının büyük çoğunluğunun bu süreci desteklemesidir. Bence buradan bu fırsatı kaçırmamamız gerekiyor" diyerek sözlerini tamamladı.
İstanbul Bakan Yerlikaya: "Kabine dönemimizde 58 farklı ülkeden kırmızı bültenle aranan 588 suçlu Türkiye’ye getirildi" İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ‘’Kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir. Tiflis ziyaretimden sonra ise Gürcistan’dan ülkemize 54 şahsın teslimi gerçekleşmiştir. Bu sayılar, Gürcistan’la olan stratejik ortaklığımızın, suç ve suçluyla olan mücadeledeki kararlılığımızın en güçlü göstergesidir. Bugüne kadar suç ve suçluya sınırlarımız içerisinde nasıl alan bırakmadıysak, sınırı aşan suçlulara da asla nefes aldırmayacağız’’ dedi.İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Beşiktaş’ta bulunan Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde Gürcistanlı mevkidaşı Gela Geladze ile bir araya geldi. Programa ayrıca iki ülkeden temsilciler ve bazı davetliler katıldı. Toplantıda iki ülke arası ilişkiler ve bölgesel gelişmeler ele alındı. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Gürcistan’la komşu olmanın ötesinde tarihi, kültürel ve stratejik ortaklık konusuna önem verdiklerini belirtti. Bakan Yerlikaya, Gürcistan’ın da yine aynı iradeyi ve samimi duruşu sergilediğine dikkat çekti.Gürcistanlı mevkidaşının iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkıda bulunduğunu belirten Bakan Yerlikaya, ’’Bilhassa geçtiğimiz ay, askeri kargo uçağımızın Gürcistan topraklarında yaşadığı elim kazanın ardından Bakan, kaza mahalline arama-kurtarma ekiplerini süratle sevk etmiştir. Ayrıca kendisi, bizzat orada bulunarak süreci yönetmiş ve eş zamanlı olarak bizleri bilgilendirmiştir. Sayın Geladze ve tüm Gürcistan makamlarına da bu zor zamanda gösterdikleri samimi ve dostane yaklaşım için tekrardan şahsım ve milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle, şehitlerimize bir kez daha Yüce Allah’tan rahmet diliyorum’’ ifadelerini kullandı.‘’Türkiye Interpol, Europol ve dost ülkelerin emniyet birimleriyle birlikte çalışan dünyadaki en etkin ülkelerden biridir’’Konuşmasına geçtiğimiz eylül ayında Tiflis’e yaptığı ziyaretle devam eden Bakan Yerlikaya, ‘’Bugün yaptığımız toplantılarda, ülkelerimizin huzur ve güvenliğini tehdit her türlü suç ve suçluyla mücadele ana gündem maddemizdi. Biliyoruz ki, sınır aşan suçlarla mücadele ancak sınır aşan bir iş birliği iradesiyle nihai sonuca ulaşabilir. Bu doğrultuda, bütçe görüşmelerinde ifade ettiğim gibi Türkiye Interpol, Europol ve dost ülkelerin emniyet birimleriyle birlikte çalışan dünyadaki en etkin ülkelerden biridir. Kabine dönemimizde 58 farklı ülkeden kırmızı bültenle aranan 588 suçlunun Türkiye’ye getirilmesi bunun en somut örneğidir. Gürcistan da bu iş birliğimizin en verimli seyrettiği dost ülkelerdendir’’ dedi.‘’Kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir’’Gürcistanlı makamlarla, suç ve suçluları yakalamaya yönelik yapılan ortak çalışmaların önemine değinen Bakan Yerlikaya, ’’Nitekim, kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir. Tiflis ziyaretimden sonra ise Gürcistan’dan ülkemize 54 şahsın teslimi gerçekleşmiştir. Bu sayılar, Gürcistan’la olan stratejik otaklığımızın, suç ve suçluyla olan mücadeledeki kararlılığımızın en güçlü göstergesidir. Bugüne kadar suç ve suçluya sınırlarımız içerisinde nasıl alan bırakmadıysak, sınırı aşan suçlulara da asla nefes aldırmayacağız. Er ya da geç; tıpkı diğer suçlularda olduğu gibi hepsini yakalayıp, adalete teslim edeceğiz. Bugün kıymetli dostum Geladze ile suçla mücadelede ve suçluların iadesi noktasında ortak irademizi daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğimizi ifade etmek isterim‘’ diye konuştu.