SAĞLIK - 13 Ekim 2021 Çarşamba 13:11

'Trikotillomani hastalığına karşı farkında olunması gerekiyor'

A
A
A
'Trikotillomani hastalığına karşı farkında olunması gerekiyor'

Trikotillomani’nin daha çok çocukluk ve ergenlik döneminde başlamakla birlikte her yaşta görülebildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Taha Can Tuman, “Trikotillomani genellikle kafa derisi, kirpik ve kaşlar olmak üzere belirgin bir saç kaybı ya da vücutta kılsız alanlar oluşturacak şekilde yineleyici saç ve kıl yolma olarak tarif edilebilir. Ülkemizde de görülen Trikotillomani vakalarında başta depresyon, obsesif kompulsif bozukluk ve anksiyete olmak üzere psikiyatrik eş tanı oranı yüksektir” dedi.

Esenler Medipol Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Taha Can Tuman, halk arasında saç yolma hastalığı olarak bilinen Trikotillomani’ye karşı önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Tuman, Trikotillomani’nin beden odaklı tekrarlayıcı davranışlardan biri olduğunu belirterek “Trikotillomani genellikle kafa derisi, kirpik ve kaşlar olmak üzere belirgin bir saç kaybı ya da vücutta kılsız alanlar oluşturacak şekilde yineleyici saç ve kıl yolma olarak tarif edilebilir. Kafa derisi, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde en sık yolunan alandır. Kafa derisinde yaygın ve tuhaf şekilli kel alanlar şeklinde kendisini gösterir. Saç telleri, farklı zamanlarda farklı kırılma ve çekilme noktalarından dolayı tipik olarak farklı uzunluktadır. Yineleyici saç ve kıl yolma sonucunda deride enfeksiyonlar ve yaralar, kopartılan kıl ve saçların yutulmasına bağlı mide-bağırsak sisteminde kıl yumakları ve bağırsak tıkanıklıkları gibi nadir ve ciddi komplikasyonlar görülebilir. Önceleri dürtü kontrol bozukluğu olarak sınıflandırılan Trikotillomani, DSM-5 ile birlikte Obsesif kompulsif ve ilişkili bozukluklar sınıfında ayrı bir tanı olarak yer alır. Ayrıca şunu da belirtmekte fayda var, Trikotillomani hastalarında başta depresyon ve anksiyete bozuklukları olmak üzere psikiyatrik eş tanı oranı da oldukça yüksektir” dedi.

"Daha çok çocuklukta başlasa da her yaşta görülebilir"
Stresin, Trikotillomani oluşumunda önemli rol oynadığına değinen Dr. Tuman, şöyle devam etti: "Saç ve kıl yolma öncesinde yoğun gerginlik ve kaygı, yolma ile azalabilir. Bu hastalar, günlük yaşam stresleri ve huzursuz edici düşüncelerden kurtulmak için saç ve kıl yolma eylemini stres azaltıcı bir yöntem olarak kullanırlar. Aynı zamanda bu hastaların bir kısmı yolma eylemi sonrasında belirgin haz duygusu yaşarlar, bu olumlu pekiştirme de saç ve kıl yolma davranışının yinelemesinde önemli rol oynar. Trikotillomani hastalarının bir kısmında çocukluk çağı istismar öyküsü olsa da Trikotillomani ve çocukluk çağı travması ilişkisi net değildir. Saç ve kıl yolma nedeniyle dış görünümde bozulma olması, hastalarda özgüvende azalma, kaygı, depresif belirtiler ve yolma davranışını kontrol edememe nedeniyle hayal kırıklığı oluşturabilir. Ayrıca ikizler üzerinde yapılan çalışmalar genetik faktörlerin de hastalığın gelişiminde rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Trikotillomani, daha çok çocukluk ve ergenlik döneminde başlamakla birlikte her yaşta görülebilir. Kadınlarda daha sık olduğu bildirilmekle birlikte, fark çok az hatta hemen hemen her iki cinsiyette aynıdır. Kadınların erkeklere göre polikliniğe daha fazla başvurmasının bu farkı oluşturduğu düşünülmektedir. Lise öğrencileri ile yapılan çalışmalarda yüzde 1 ila 1,5 civarında görüldüğü bildirilmiştir. Genel toplumda ise en az yüzde 1 oranında Trikotillomani hastası olduğu düşünülmektedir".

"Uzun dönemde özgüven azalmasına yol açıyor"
Dr. Taha Can Tuman, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü: "Çok erken başlangıçlı Trikotillomani hastalarında kirpik yolmanın geç başlangıçlı vakalara göre daha fazla görüldüğü söylenir. Bunun dışında yolmayı tetikleyen duyusal, emosyonel ve bilişsel uyaranlara dikkat edilmeli. Yolma davranışı farkına varmadan otomatik mi oluyor yoksa sıkıntı ve stresi azaltmak için odaklanmış olarak mı ortaya çıkıyor, yoksa her iki tipte de mi görülüyor bunu belirlemek gerekir. Genellikle Trikotillomani kronik bir seyir izler ve uzun dönemde dış görünümü nedeniyle özgüvende azalma ve sosyal ortamlardan kaçınma ve yaşam kalitesinde düşme görülebilir. Ülkemizde de çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde görülen Trikotillomani vakaları mevcuttur. En yaygın yolunan bölge saç olup onu sırasıyla kaş, kirpik ve pubik kıllar izlemektedir. Ayrıca ülkemizde de Trikotillomani vakalarında başta depresyon, obsesif kompulsif bozukluk ve anksiyete bozuklukları olmak üzere psikiyatrik eş tanı oranı yüksektir. Çalışmalarda psikiyatrik eş tanısı olan trikotillomani olgularında hastalık şiddetinin daha fazla olduğu bildirilmiştir".

"Bilişsel davranışçı terapiyle tedavi mümkün"
Hastalığın tedavisinde de birçok yöntemin kullanıldığını ifade eden Dr. Tuman, “Trikotillomani tedavisinde ilaç tedavileri, belirtilerin obsesif kompulsif bozukluktaki kompulsiyonlara benzer doğası ve eşlik eden anksiyete bozukluğu ve depresyon eş tanıları nedeniyle gündeme gelmiştir. Bir çalışmada ilaçların trikotillomani tedavisinde orta etki büyüklüğüne sahip oldukları bildirilmiştir. Bunun dışında bilişsel davranışçı terapi yaklaşımlarının birçok hastada etkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle alışkanlığı tersine çevirme eğitimi uygulamasının yolma belirtilerinde önemli ölçüde azalma oluşturduğu bilinmektedir. Alışkanlığı tersine çevirme yöntemi, rahatsızlığın gözden geçirilmesi, hastanın yolma davranışı ve bu davranışı tetikleyen bilişsel, emosyonel ve duyusal uyarıcıların farkına varmasını içeren farkındalık eğitimi, saç yolmaya karşı en az birkaç dakika süren, günlük aktiviteler ile uyumlu elleri yumruk yapmak ve kenetlemek gibi rakip bir davranış geliştirme yani alternatif davranış eğitimi, gevşeme eğitimi, motivasyon ve uyumun genelleştirilmesi, sosyal destek ve günlük ile kendini izleme ve değerlendirme uygulamalarını içerir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.