SAĞLIK - 19 Kasım 2018 Pazartesi 09:42

‘Tromboz’ hastalığında erken tanı hayat kurtarıyor

A
A
A
‘Tromboz’ hastalığında erken tanı hayat kurtarıyor

Kalp ve damar hastalıkları içerisinde en sinsi seyreden ve ölüme sebep olabilen hastalıklardan birisi olan, ‘Tromboz’ hastalığı hakkında, Prof. Dr. Barlas Naim Aytaçoğlu açıklamalarda bulundu.

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Aytaçoğlu açıklamasında, Tromboz yani kan Pıhtılaşmasının, kalp ve damar hastalıkları içerisinde en sinsi seyreden ve yaşam kaybına neden olacak kadar ağır sonuçları olabilen hastalıklardan birisi olduğunu belirtti. Tromboz denilen kan pıhtılaşması ve bundan kopan pıhtı parçalarının bilhassa akciğere gidip solunum yollarının tıkanmasına neden olan emboli olduğuna değinen Aytaçoğlu, açıklamasının devamında şunları söyledi:

“Tromboz sıklıkla bacaklarda ve baldır bölgesindeki derin toplardamarlar içerisinde görülmektedir”

Aytaçoğlu, “Nadiren hızlı bulgu vermeyen türleri olsa da, daha çok geceleri uykudan uyandıran ve genellikle tek taraflı meydana gelen ve tıkanıklık kendiliğinden açılmadığı takdirde ilerleyen saat ve bazen gün içerisinde ağrının şiddetlenmesi ile seyreden, birlikte bacakta şişmenin görüldüğü bir tablodur. Bu hastalık yalnızca Avrupa’da yılda yaklaşık 500,000 insanın ölümüne neden olmaktadır. Bu rakam AIDS, meme kanseri, prostat kanseri ve trafik kazalarında bir yılda ölenlerin sayısının yaklaşık olarak iki katına eşittir” ifadelerini kullandı.
Başlıca risk faktörleri olarak sigara içmek ve kilo kontrolü (Obezite)olduğunu söyleyen Aytaçoğlu, “Sigara KOAH’ın da baş nedenlerinden birisidir. Dolayısıyla sigara içmemekle bir diğer risk faktörünü de birleştirmiş oluruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişiler tromboz yönünden son derece dikkatli olmalıdırlar” dedi.
“Hastanelerde uzun süreli yatan ya da söz edildiği gibi önemli cerrahi girişimler yapılan hastalara trombozu önlemek için varis çorabı tedavileri ya da pıhtı olmasını önlemek için kan sulandırıcı tedaviler önleyici olarak yapılmaktadır. Rahatsızlığı evde ya da bir sağlık kurumu dışında başlayan kişilerin ise problemi ciddiye almaları ve zaman yitirmeden hekime başvurmaları hem komplikasyonların önlenmesi hem de problemin ölümcül sonuçlarından korunulması bakımından çok önemlidir.”

“En sık karşılaşılan komplikasyon tedavi sonrasında bacaklardaki derin toplardamar sisteminde kalıcı yetmezlik oluşmasıdır”

Aytaçoğlu, “Venöz trombozun en sık karşılaştığımız komplikasyonu tedavi sonrasında bile bacaklardaki derin toplardamar sisteminde kalıcı yetmezlik tablosunun ortaya çıkmasıdır. Toplar Damarlar içerisinde bulunan ve kanın sürekli yukarıya kalbe doğru akmasını sağlayan kapakçıklar oluşan pıhtı nedeniyle hasar meydana gelir ve çalışamaz hale gelirler. Bu durumda kalbe doğru yönlenmesi gereken kan bacaklarda göllenmeye ve bilhassa diz altından itibaren ayak ve bacaklarda şişkinliklere, kronik venöz yetmezlik tablosuna dönüşebilmektedir. Bu hastalarda zaman içerisinde ayak bileği etrafında iyileşmeyen yaraların açılmasına kadar varan istenmeyen durumlar gelişebilir” diyerek açıklamalarına devam etti.
Aytaçoğlu, “Venöz trombozun karşılaştığımız en önemli komplikasyonu ise sıklıkla ölümcül sonuçları olan akciğer embolisi (Pulmoner emboli)dir. Bilhassa diz ve kasık bölgesine kadar uzanmış pıhtıların varlığında pıhtıdan kopan parçalar sağ kalp aracılığıyla pulmoner arter denilen akciğer damarına gider ve orayı tıkar. Kan akciğere ulaşamaz ve dolayısıyla oksijenlenemez. Bu durum aynı zamanda sağ kalp kasında da, artan basınç nedeniyle yetmezliğe neden olur. Hasta ise bu tabloyu göğüste ani başlayan ağrı, nefes almada zorlanma ve hızlı nefes alıp verme ve çarpıntı olarak hisseder. Zamanında müdahale edilemeyen vakalar nerdeyse \%60-75 oranında ölümle sonuçlanır.”

“En hızlı tanı yöntemi Renkli Dopler Ultrasonografi uygulamasıdır”

Venöz trombozun teşhisinde en çok kullanılan en hızlı ve en pratik tanı yöntemi Renkli Dopler Ultrasonografi uygulaması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Barlas Naim Aytaçoğlu, “Tanısı teyit edilen hastalarda ilk yaklaşım oluşan pıhtıyı eritmeyi amaçlayan kan sulandırıcı tedaviler olmaktadır. Bu tedaviler ağızdan, cilt altından ve/veya damardan yapılabilmektedir ancak ilk dozların damardan yapılması etki açısından tercih edilen bir yöntemdir. Belli bir doygunluğa ulaşıldıktan sonra ağızdan tedaviler ile devam edilebilir. Eğer hastalardaki tromboz düzeyi bilhassa kasık bölgesine kadar çıkıyorsa ve hasta erken dönemde başvurmuşsa pıhtı eritici uygulamalar ile pıhtının eritilmesi ve yine kan sulandırıcı tedavilerle tedaviye devam edilmesi mümkündür. Yine ilk 20-25 gün kadar sürede olan başvurularda hem mekanik pıhtı temizleme ve birlikte pıhtı eritici tedavi verilip tekrar kan sulandırıcı tedavilerle devam edilebilir. Ayrıca hastalar dışardan damarlara basınç uygulanması ve pıhtılaşmanın önlenmesi amacıyla varis çorapları kullanmaya yönlendirilebilir. Kan sulandırıcı tedaviler en az 3 ay ortalama 6 ay süreyle ve devamında hastanın durumuna göre ömür boyu olacak şekilde planlanır” ifadelerini kullandı.

“Sadece ABD’de bu hastalığın teşhis ve tedavisine yılda yaklaşık 16 milyar dolar para harcanmaktadır”

Pulmoner emboli varlığında ise hastaya mutlaka ekokardiyografi ve eğer mümkünse ilaçlı bilgisayarlı tomografi çekilmesi ve tanının teyit edilmesi gerekmektedir diyen Prof. Dr. Aytaçoğlu, “Eğer ekokardiyografide sağ kalpte basınç artışı meydana gelecek kadar ciddi bir emboli varsa derhal pıhtı eritici tedaviye başlanmalıdır. Ardından kan sulandırıcılarla tedavi devam ettirilmelidir. Pıhtı eritici tedavi alma olanağı olmayan hastalarda ise cerrahi yaklaşım ile pıhtının temizlenmesi alternatif olarak gündemde olacaktır. Bu durumdaki hastalarda emboliye bağlı kronik pulmoner hipertansiyon kalıcı bir komplikasyon olarak yerleşebilir. Daha ileri boyutlarda bir tıkanıklık ise doğrudan yaşama mal olacaktır” dedi.
Aytaçoğlu “Venöz tromboz ve pulmoner emboli günmüzde o kadar yaygınlaşmışlardır ki, sadece Amerika Birleşik Devletlerinde bu hastalığın teşhis ve tedavisine yılda yaklaşık 16 milyar dolar para harcanmaktadır. Son derece ölümcül komplikasyonları olan bu rahatsızlıktan korunmak için bilhassa, risk faktörleri olan kişilerin ne gibi önlem almaları gerektiği hususunda mutlaka kalp ve damar cerrahisi uzmanları ile görüşmeleri ve arzu edilmeyecek durumların daha en başından önlenebilmesi son derece önemlidir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.
İstanbul Bayraktar TB3 SİHA yerli motor ile rekor irtifaya çıktı Baykar’ın milli ve özgün olarak geliştirdiği Bayraktar TB3 SİHA, Yüksek İrtifa Sistem Performans Testini başarıyla tamamladı. Bayraktar TB3, yerli motor ile 33 bin feet irtifaya çıkarak rekor kırdı. Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen silahlı insansız hava aracı Bayraktar TB3’ün test süreci başarıyla devam ediyor. İlk uçuşunu Cumhuriyet’in 100. yılına armağan olarak 27 Ekim 2023 tarihinde yaptıktan sonra orta ve yüksek irtifa performans testlerini başarıyla sürdüren SİHA, bir testi daha başarıyla tamamlayarak rekor kırdı. Yerli motorla rekor irtifa Bayraktar TB3 SİHA, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’nde gerçekleştirilen uçuşta 33 bin feet irtifaya çıkarak Yüksek İrtifa Sistem Performans Testini başarıyla tamamladı. TEI tarafından yerli olarak geliştirilen PD-170 motoruyla havalanan milli SİHA, gerçekleştirilen yüksek irtifa uçuş testi sırasında yerli bir motorla şimdiye kadar çıkılan en yüksek irtifaya ulaştı. Bayraktar TB3 SİHA yerli motorla kırdığı irtifa rekoru ile Türk havacılık tarihine önemli bir imza attı. Milli havacılık tarihinin irtifa rekoru ise 45 bin 118 feet ile Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen Bayraktar AKINCI TİHA’ya ait bulunuyor. Toplam uçuş 327 saate ulaştı Bayraktar TB3 SİHA bugüne kadar gerçekleştirilen test uçuşlarında toplam 327 saat 35 dakika havada kaldı. Milli SİHA, 20 Aralık 2023’te gerçekleştirilen uzun uçuş testinde yere inmeden 32 saat havada kalmış ve gökyüzünde 5 bin 700 km yol kat etmişti. Milli SİHA, milli kamera Bayraktar TB3 SİHA, 26 Mart 2024 tarihinde ilk kez Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 ile uçtu. İcra edilen test kapsamında dünyadaki muadillerine göre en yüksek performansa sahip olan ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi entegrasyonu başarıyla gerçekleştirildi. TCG Anadolu’dan ilk uçuş 2024’te Öte yandan Bayraktar TB3 SİHA’nın katlanabilen kanat yapısıyla TCG Anadolu gibi kısa pistli gemilerden kalkış ve iniş kabiliyetine sahip dünyadaki ilk silahlı insansız hava aracı olacağı öğrenildi. Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Bayraktar TB3 için 2024 yılı içinde TCG Anadolu gemisinde testlere başlanmasını planladıklarını açıklamıştı. Görüş hattı ötesi haberleşme kabiliyetine de sahip olacak milli SİHA, bu sayede çok uzun mesafelerden kumanda edilebilecek. Böylece keşif, gözetleme, istihbarat ve taşıdığı akıllı mühimmatlar ile taarruz görevlerini deniz aşırı hedeflere karşı icra ederek Türkiye’nin caydırıcı gücünde çarpan etkisi yapacak. İhracat şampiyonu Başlangıçtan bugüne tüm projelerini öz kaynakları ile yürüten Baykar, 2003 yılındaki İHA Ar-Ge sürecinin başlangıcından itibaren tüm gelirlerinin yüzde 83’ünü ihracattan elde etti. 2021 ve 2022 yıllarında Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre savunma ve havacılık sektörünün ihracat lideri oldu. Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından 2023’te de sektörün ihracat şampiyonu olduğu açıklanan Baykar, geçen yıl 1.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Son yıllarda gelirlerinin yüzde 90’ından fazlasını ihracattan elde eden Baykar, 2023’te savunma ve havacılık sektöründeki ihracatın 3’te 1’ini tek başına yaptı. Dünyanın en büyük SİHA ihracatçısı olan Baykar’ın halihazırda imzalanan sözleşmelerinin yüzde 97.5’i ihracat kaynaklı gerçekleşti. Bayraktar TB2 SİHA için 33 ülkeyle, Bayraktar AKINCI TİHA için ise şimdiye kadar 9 ülke ile olmak üzere toplam 34 ülkeyle ihracat anlaşması imzalandı.
Nevşehir Nevşehir’deki dolandırıcılık operasyonunda 5 tutuklama Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Müdürlüğü ekiplerince sahte ilanlarla yaklaşık 350 kişiyi 3 milyon lira dolandıran çeteye yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 27 şahıstan 5’i tutuklandı. Nevşehir’de ikamet eden Emrah A. isimli vatandaş internet sitesinde yayınlanan satış ilanında gördüğü elektrikli bisikleti almak istedi. Piyasa değeri yaklaşık 20 bin lira olan elektrikli bisikleti ikinci el olarak 5 bin 250 liraya pazarlık yaptı. Dolandırıcılar bir İnternet satış platformunun benzerini yaparak bu site üzerinden ödeme yapılmasını sağladı. Emrah A. almış olduğu 2. el elektrikli bisikletin ödemesini yaptı. Ödemenin gelmediğini söyleyen dolandırıcılar Emrah A. ile tekrar iletişime geçti. Bunun üzerine dolandırıldığını anlayan Emrah A. şikayette bulundu. Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı ile koordineli olarak çalışma başlatan Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 3 ay fiziki ve teknik takip yaptı. Ekipler Sosyal medyada yer alan ikinci el ürün satış ilanları aracılığıyla, sahibinden.com isimli alışveriş sitesinin benzerini/sahtesini yapmak suretiyle, sahte "güvenli ödeme" siteleri aracılığıyla; dolandırıcılık işlemi yapıldığını belirledi. Nevşehir Merkezli Iğdır, Van, Mardin, Gaziantep, Adana, Mersin, Kocaeli, Sakarya, Samsun, Tekirdağ ve İzmir illerinde yapılan operasyonlarda 27 şüpheli şahıs gözaltına alınmıştı. Yapılan operasyonda 27 şüpheli şahıs yakalanarak gözaltına alınırken, yapılan aramalarda; dolandırıcılık faaliyetlerinde kullanılan 34 cep telefonu, 38 sim kart, 5 SD kart, 3 laptop ile çok sayıda dijital materyal ve 1 adet kurusıkı silah ele geçirildi. Nevşehir Emniyet Müdürlüğüne getirilen şüphelilerin Emniyetteki işlemleri sonrasında Adli makamlara sevk edilen 27 şüpheliden 7’si tutuklandı. 5 şüpheli adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken 15 şahısta savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı.