EKONOMİ - 19 Haziran 2021 Cumartesi 13:49

Turizm sektöründe Rus turist sevinci

A
A
A
Turizm sektöründe Rus turist sevinci

Profesyonel Otel yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Ülkay Atmaca, Rusya'nın 22 Haziran'dan itibaren Türkiye'ye tüm uçuşları başlatma kararının sevindirici olduğunu belirterek, karar sonrası Rusya’da arama motorlarında Türkiye’ye yönelik aramalarda ciddi artış olduğunu bildirdi.

Rusya Başbakan Yardımcısı Tatyana Golikova, Türkiye’ye tüm uçuşların 22 Haziran itibarıyla tekrar başlatılması kararı alındığını açıklaması, turizm kenti Antalya’da sektör temsilcileri tarafından sevinçle karşılandı. Ülkay Atmaca, Rusya'dan uçuşların yeniden başlamasını değerlendirdi.

Ülkay Atmaca, iyi bir kış sezonunun ardından yeni yıla da güzel başlangıç yaptıklarını hatırlattı.

Nisan ayındaki Rusya, Kasım’daki İngiltere kararının tüm hesapları alt üst ettiğini dile getiren Atmaca, "Dün itibariyle alınan Rusya kararı, geçen hafta alınan Almanya kararı bizi rahatlattı. Almanya karantinayı kaldırdı, umarın İngiltere’de en kısa zamanda seyahat yasağından vazgeçer. Temmuz ayında bitecek gibi görünüyor. 22 Haziran’da Rusya’dan uçuşlar yeniden başlıyor. Rusya bizim için çok önemli bir pazar” diye konuştu.

"Türkiye'yi çok aradılar"

2016 yılı bir kenara koyulduğunda son 10 yıldır en fazla turistin ağırlandığı ülkenin Rusya olduğuna değinen Atmaca,” Ruslar, ülkemizi ve coğrafyamızı çok seviyor. Bizim için de onlar önemli. Rusların yeniden gelecek olması bizim için çok büyük avantaj. Bütün dengeleri değiştirecek pozitif anlamda bir gelişme. 22 Haziran’da uçuşların başlamasının Rus medyasına yansımaları olumlu oldu. Ülkemize ilgi alakanın yüksek olduğu görüldü. Türkiye ile ilgili arama motorlarında yapılan aramalarda yüksek oldu. Bu kararla herkesin yüzü gülecek gibi” diye konuştu.

"Temmuz ayında talepler ortaya çıkar"

Orta Doğu’nun hareketlendiğini Rusya ve Almanya’nın da gelmesiyle ileriye çok daha umutla bakabileceklerinin altını çizen Ülkay Atmaca,” 2019’dan beri en umutlu olduğumuz dönemdeyiz. Aşılanmış turizm personeli, güvenli turizm sertifikası, kamu ve özel sektörün ele el vermesi önümüzün daha aydınlık olmasını sağlıyor.

Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un hem de sektör temsilcilerinin öngörüleri 2020’ye oranla yüzde yüzlük bir artış yani 7-8 milyonluk bir artıştan bahsediyorduk. Bu rakamların çok rahat yakalanabileceğini düşünüyorum. Temmuz ayı gibi rakamlar daha net ortaya çıkmaya başlayacaktır. Çünkü talep ortaya çıkacak “diye konuştu.

"Bugünden itibaren Rus pazarında ciddi artış olacaktır"

Seyahat kısıtlamasının kaldırılmasının ardından Almanya pazarında ciddi bir hareketlilik yaşandığını dile getiren Atmaca, bugünden itibaren de Rusya’da benzer durumun yaşanacağını kaydetti.
Atmaca, diğer pazarlarda uçuş ve seyahat yasakları kalktığında, Türk turizmi adına daha aydınlık günler beklediklerini belirtti.

Ülkay Atmaca, alınan önlemler ve güvenli turizm sertifikası ile geçen yıl vaka sorunu yaşamadıklarını, bu yıl da yaşanmayacağını dile getirdi.

"Hayalimizdi"

2019’un Ekim ayından beri açık olmayan, iş yapamayan otellerin olduğunu aktaran Atmaca, “Tesislerin yeniden açılması, insanların işinin başına dönmesi en büyük hayalimizdi. Buda yavaş yavaş oluyor” dedi.

"Ciddi katkı"

Atmaca, Belek Turizm Merkezi’nde yapılan, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Zirvesi ve devam eden Antalya Diplomasi Forumu’na dünyanın farklı ülkelerinden katılımcının geldiğini ilerleyen yıllarda katkısını alacaklarını sözlerine ekledi.

İsa Akar - Akif Yılmaz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye kompozit üssü olacak Dünyada ‘çağın malzemesi’ olarak adlandırılan kompozitte Türkiye atağa kalktı. Hedef, Türkiye’yi kompozit üssü haline getirmek. Türkiye’de yaklaşık 3 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip kompozit sektörü, 5 yıl içinde 7 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmayı hedefliyor. Kompozit Sanayicileri Derneği Başkanı Barış Pakiş, "Kompozitte elde edilecek başarılar, ülkemizin ihracatını direkt olarak etkileyecektir. Çünkü, kompozitten elde edilen ürünler yüksek katma değere sahip” diye konuştu. Pakiş, ‘çağın malzemesi’ olarak nitelendirilen kompozitin, havacılıktan savunma sanayine, otomotivden tekne üretimine, yapı malzemelerinden tarıma, enerji sektöründen altyapı çalışmalarına, gıda depolamadan banyo malzemelerine kadar onlarca sektörde kullanıldığına dikkat çekerek, "Türkiye ’kompozit konusunda dünyada öne çıkan ülkeler arasında. Hafif ve mukavemeti yüksek bir ürün. Bu sayede, kullanılan tüm sektörler için büyük avantajlar sağlıyor. Yanmaz ürün de üretilebiliyor, görselliği yüksek ürün de. Dünya çapında birçok üretim alanında kompozit ürünlere olan talep hızla artıyor. Uçaklar, otomobiller bu ürünle hafifleyip, daha az yakıt harcarken savunma sanayinde çok kritik bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Gelecekte hidrojen depolama kısmında da karşımıza çıkacak en önemli malzemeler arasında kompozit yer alıyor. Bu malzeme Türkiye’de de ciddi şekilde kullanılıp, üretiliyor. Kompozit pazarında Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, ABD, Çin ve Brezilya güçlü konumda. Tüm dünyada global kompozit pazarının, 2026 yılında yüzde 7,5 büyüyerek 126,3 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin bu ticaretten aldığı pay ise yüzde 1 ile 1,5 arasında değişiyor. Biz, bu pastadan daha fazla pay almak istiyoruz. Bizim hedefimiz, Türkiye’yi bir ‘kompozit üssü’ haline getirmek. Aslında bu ortama da sahibiz. İlgili bakanlıklarımız da kompozit sektörüne ciddi şekilde eğilmiş durumda. Kompozit konusunda iki ana ham madde var ve Türkiye olarak bunlara sahibiz. Bunları işleyecek yerli-yabancı üretici şirketlerimiz de var. Tüm bunlar birleşince ‘neden daha iyi noktalara gelmeyelim?’ diyoruz. Kompozitte elde edilecek başarılar, ülkemizin ihracatını direkt olarak etkileyecektir. Çünkü, kompozitten elde edilen ürünler yüksek katma değere sahip. Bu da ihracatımızın hızlı bir şekilde artmasına yardımcı olacak. Sektörümüz, üretim teknolojileri bakımından da çok iyi noktalarda. Aynı zamanda ülkemizin istihdamına da ciddi katkı sunuyoruz. Türk kompozit endüstrisinin uluslararası buluşma noktası olması hedefiyle 10-12 Ekim 2024 tarihleri arasında ‘Meet4Composite’ fuarı düzenlenecek. Gelecek 5 yıl içinde sektörümüzün büyüklüğünü 7 milyar dolar seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Ankara Yaşlı Destek Programı’na başvurular başladı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, yaşlıların korunması, desteklenmesi ve yaşamlarının kolaylaştırılması için belediyeler tarafından hazırlanacak projelerin değerlendirileceği Yaşlı Destek Programı’na (YADES 2024) başvuruların başladığını belirterek, bu yıl YADES için 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdıklarını bildirdi. Göktaş, yaşlı nüfus oranının yüzde 10,2’ye yükseldiği Türkiye’de, bakanlığının yaşlılara sunulan hizmetlerin sayısının artırılması ve ihtiyaçlara göre çeşitlendirilmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Göktaş, “Bu kapsamda bakanlığımızca aile temelli aktif ve sağlıklı yaşlanmanın desteklenmesi politikasını YADES programıyla sürdürüyoruz. Yaşlılarımıza yönelik hizmetlerin sunumunda kurum bakımı hizmetleri yanında, evde bakım, gündüz bakım gibi koruyucu önleyici alternatif hizmet modellerini de yaygınlaştırıyoruz. Ayrıca yaşlılar ve yakınlarının öncelikli tercihi olan gündüz bakım ve evde bakım destek hizmetlerinin geliştirilmesi için projeler yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı. “Bu yıl 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdık” Bakan Göktaş, 2016’da uygulanmaya başlanan ve genel bütçeden aktarılan kaynakla sürdürülen YADES ile yerel dinamikleri harekete geçirerek, yaşlılık alanında farkındalık oluşturmayı, yaşlıların ev ortamlarında ve sosyal hayata katılımlarının desteklenmesini amaçladıklarını belirterek, şunları kaydetti: “65 yaş üstü vatandaşlarımızın korunması ve desteklenmesiyle bakım desteği ve psikososyal desteğe ihtiyacı olanların yaşadıkları mekanlarda gerekli bakımlarının yapılarak yaşamlarının kolaylaştırılmasını sağlamak üzere, 8 yılda toplam 45 milyon TL finansman desteği sağladık. Bu kapsamda 8 yılda 42 belediyede yürütülen 74 projeyle 87 bin 987 hanede 128 bin 691 yaşlıya ulaştık. Yaşlıların korunması, desteklenmesi ve yaşamlarının kolaylaştırılması için belediyeler tarafından hazırlanacak yeni projelerin değerlendirileceği YADES 2024 başvuruları ise başladı. Bakanlığımızca bu yıl YADES için 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdık.” Proje teklifleri 3 Haziran’a kadar valiliklere teslim edilecek YADES 2024 programı kapsamında ayrılan ödeneğin bakanlık tarafından belirlenen usul ve esaslar kapsamında belediyelerin hazırlayacakları ve valiliklerce teklif edilecek projeler için kullandırılacağını kaydeden Göktaş, belediyelerce hazırlanacak projelerin sürelerinin bir yıl olacağını, onaylanan projelerin, belediyeler tarafından uygulanacağını ve denetimlerin ise valilikler aracılığıyla yürütüleceğini ifade etti. Bakan Göktaş, programa başvuracak belediyelerin hazırlayacakları proje tekliflerini, en geç 3 Haziran saat 17.00’ye kadar valiliklere teslim etmesi gerektiğini bildirdi.
Sivas Güneş çarpması olarak düşünülüyor, asıl tehlike fark edilmiyor İlkbahar’ın gelmesiyle birlikte kene popülasyonunda artış devam ediyor. İnsanların hayatını kaybetmesine sebep olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), İç Anadolu Bölgesi’nde hızla yayılıyor. Kene ısırıklarına ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Numune Hastanesi’nde görev yapan Uzman Doktor Murtaza Öz, “Güneş çarpması diye kendini önemsemiyor ve hastaneye başvurmuyor” dedi. Baharın gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) virüsüne sebep olan kene ısırığı vakaları görülmeye başlandı. Kırsal kesimlerde daha sık rastlanan ve tedavi olunmadığında ölüme neden olabilen kene ısırığı hakkında uzmanlar sıklıkla uyarılarda bulunuyor. Hastalığın belirtilerini sıralayan uzmanlar, belirtilerin görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını öneriyor. Sivas Numune Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları bölümünde görev yapan Uzman Doktor Murtaza Öz, KKKA virüsüne ilişkin bilgiler verdi. Virüsü taşıyan kenelere Sivas ve çevresinde çok sık rastlandığını ifade eden Uzman Doktor Murtaza Öz, “Çok çeşitli kene türleri var ama bizim bölgemizde endemi oluşturan Kırım Kongo bulaşına sebep olan Hyalomma burada daha ön planda. Keneler yaklaşık 20 civarında hastalık bulaştırma potansiyeline sahip. Bunun başında Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) geliyor. Kırım Kongo bulaşı, kenelerin insanları ısırmasıyla oluşuyor. Hayvanlarda ise belirti vermeden sessiz enfeksiyon şeklinde seyredebiliyor. Kasaplarda da kesim sırasında bulaş söz konusu olabiliyor” dedi. “Temas riskini azaltmak gerekiyor” Vücutta kene görülmesi halinde yapılması gerekenleri anlatan Murtaza Öz, “Keneyi çok ürkütmemek lazım. Üzerine kolonya dökülmesi ve yakma gibi şeyler yapılmamalı. İlk yapılması gerek bir sağlık kuruluşuna gitmek. Çıkarıldıktan sonra o bölge bol sabunlu su ile yıkanmalı ve alkol ile dezenfekte edilmeli. Özellikle kene teması için risk faktörü taşıyan tarım ile uğraşan insanlar uzun kollu ve açık renkli giyişiler giyebilir. Pantolonu çizmenin veya çorabın içine geçirebilir. Temas riskini azaltmak gerekiyor” şeklinde konuştu. Güneş çarpması değil kene ısırığı Hastaların bir kısmının kene ısırığını fark etmediğini ifade eden Uzman Doktor Murtaza Öz, “Kene ısırığını fark edenler de genellikle duş aldıklarında fark edebiliyor. Hastalarımız rutin tarama yapmıyor. Bunun dışında hasta bağ, bahçeden geldikten sonra özellikle güneş çarpması olduğunu ifade ediyor. ‘Beni güneş çarptı’ diyor, keneyi fark etmiyor. Bulantı, kusma, baş ağrısı gibi şikâyetler başlıyor. Güneş çarpması diye kendini önemsemiyor ve hastaneye başvurmuyor. Bu da sıkıntılı bir durum. Güneş çarpması diyerek hastalığın hem ilerlemesine neden oluyor hem de tedavinin gecikmesine neden oluyor” ifadelerine yer verdi.