EĞİTİM - 16 Mart 2017 Perşembe 09:19

"Türk hekimleri Avrupa ve Amerikalı meslektaşlarından çok daha iyi"

A
A
A
"Türk hekimleri Avrupa ve Amerikalı meslektaşlarından çok daha iyi"

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu 14 Mart Tıp Bayramı çerçevesinde açıklamalarda bulundu.

14 Mart Tıp Bayramı çerçevesinde açıklamalarda bulunan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, doktorluk mesleğinin zor ancak duygusal olarak çok tatmin edici olduğunu dile getirerek, “Hekimlik, kişinin birtakım fedakarlıklar yapmasını gerektiren ama bunun karşılığında da iyileştirdiği hastalardan aldığı takdir ve dualar ile duygusal tatmini yüksek bir iş. Özellikle genç arkadaşlarımızın bu sıkıntılardan yılgınlık göstermemesini ve etkin bir tıp eğitimine yönelik çalışmalar yapmalarını; günü gelip iyi bir hekim olabilmek için eğitimleri sırasında ellerinden gelen tüm eforu sarf etmelerini öneriyorum" dedi.

Tıp biliminin evrensel olduğunu ve insanlığın var olduğu tarihten bugüne devam ettiğini söyleyen Eyüboğlu, "Tıp Bayramı dünyanın çeşitli ülkelerinde farklı tarihlerde kutlanan bir gün. Bizde 14 Mart tarihi belirlenmiş. 14 Mart 1827 de Tababet-i Tıbbiye dediğimiz okulların, Osmanlı’da akademik anlamda eğitim veren, hekim yetiştiren okulların kurulduğu ilk tarih aslında. Bir dönem bu yıl dönümleri kutlanmış ancak sonra birtakım nedenlerle ara verilmiş. Bu gün, düşman işgali döneminde İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin işgal kuvvetlerini protesto etmek amacıyla 14 Mart’ta yaptıkları, rahmetli Hikmet Bora'nın da onlara destek olduğu bir ayaklanma, bir uyanış, bir farkındalığın simgesidir. Tıp Bayramı; 14 Mart’ın devamı olarak 1827’den sonra tekrar bu dönemde kutlanmaya başlanmıştır. Hatta bu hafta ülkemizde Sağlık Haftası olarak kutlanmaya devam ediliyor "dedi

"Tıp Bayramı’nda kutlamaların yanı sıra tıp dünyasının sorunlarının konuşulması lazım"

Bu önemli günün tıp alanındaki sorunların tartışıldığı platformlara da zemin olması gerektiğini dile getiren İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Barış Ata Borsa "14 Mart uzun yıllardır Tıp Bayramı olarak kutlanıyor Tıp Bayramı’nda kutlamaların yanı sıra bence tıpkı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde olduğu gibi tıp dünyasının sorunlarının da konuşulması lazım. Her 14 Mart’ta sorunların gündeme gelmesi de çok önemli. Mecburi hizmetten tutun da asistanların çalışma saat ve koşullarına kadar tartışılması gereken bir gün" dedi.

"Tıbbın daha fazla devlet yatırımına ihtiyacı var"

Tıp alanındaki çalışmaların devlet desteği almasının ilerlemelere büyük katkı sağlayacağını ifade eden. Dr. Barış Ata Borsa; " Türkiye'de gerek araştırma alanında, gerekse klinik pratik alanında çok iyi yetişmiş hekimlerimiz var. Bunların büyükçe bir kısmının Avrupa'daki ya da Amerika'daki hekimlerden daha iyi oldukları söylenebilir. Oldukça iyi durumda Avrupa ve Amerika'da çalışan Türk hekimlerimiz de var. Devletin daha fazla destek sağlaması ve daha fazla yatırım yapması lazım. Çünkü tıp alanında hem eğitim hem pratikte özel sektöre doğru bir kayış var. Devletin özellikle araştırma geliştirmeyi desteklemesiyle tıp bilimi çok daha ileriye gidecektir. Türkiye'de çok parlak beyinler var. Çok yetenekli öğrenciler çok iyi genç doktorlar var. Sadece daha fazla yatırım ile onların önünün açılması lazım.” şeklinde konuştu.

"Avrupa'yla yarışacak seviyede başarılı işler çıkarıyoruz"

Tıp alanında ülkenin oldukça iyi durumda olduğunu ve üniversite olarak bu alana gerekli katkı için çok çalıştıklarını vurgulayan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Dr. Denizhan Dizdar ; "Türkiye özellikle son yıllarda tıp eğitimi konusunda iyi bir duruma gelmiş durumda. Biz bu ilerlemeleri yakından takip ediyor ve üniversitemizde özellikle yüzde yüz İngilizce tıp eğitimi veriyoruz. İngilizce eğitim hem yurt dışından gelen öğrencilerimiz, hem dünyaya entegrasyon hem de gelişmeleri yakından takip edebilmek için oldukça önemli ve yüksek avantaj sağlıyor. Türkiye'de ameliyatlar anlamında, bilimsel yayınlar anlamında Avrupa'yla yarışacak seviyede başarılı işler çıkardığımızı düşünüyoruz. Hedefimiz bu alanda her zaman daha iyisini yapabilmek. Ameliyat kalitesinde başarılarımızı izlemeye, öğrenmeye gelen birçok Avrupalı meslektaşımız var. Biz tıp alanında dünyayla rekabet halindeyiz ve her zaman daha ileriyi hedefliyoruz. Doktorluk kutsal bir meslek, büyük fedakarlık gerektiriyor. Mesai ile sınırlı bir iş değil. Mezun olup giydiğiniz önlüğü, öldüğünüzde çıkarıyorsunuz. Bu mesleği isteyen bunu hedefleyen buna gönül vermiş insan her zorluğu aşıyor. Zamanın getirdiği zorluklar her zaman olabiliyor. Ama bu gün vesilesiyle doktor olmayı hayal eden genç arkadaşlara önerim yılmasınlar biz hekimler onlara gereken desteği vermeye her zaman hazırız" şeklinde konuştu.

H.Sevinç-U.Gülboy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa CBÜ’den Filistin için haykıran Amerikalı öğrencilere destek İsrail’in Filistin’e karşı saldırılarına tepki gösteren ABD’li öğrenci ve akademisyenlerin gözaltına alınmasını kınayan Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) yönetimi, öğrenci ve akademisyenlere destek vermek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Manisa CBÜ yönetimi, İsrail’in Filistin’e uyguladığı insanlık dışı saldırılara ve ABD’li akademisyen ve öğrencilerin İsrail’in saldırılarına karşı gösteri düzenlerken gözaltına alınmalarına tepki göstererek, basın açıklaması yaptı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğünce Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Yerleşkesi alanında saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilavetinin okunduğu basın açıklamasına ellerinde Türk bayrağı ve Filistin bayrağı taşıyan çok sayıda öğrenci ve akademisyen destek verdi. “Bireysel tepkilerini gösteren kendi vatandaşlarına dahi tahammül edemiyorlar” Basın açıklamasında konuşan Manisa CBÜ Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, “Maalesef ki içinde yaşadığımız 21. yüzyılda inşa edilen ortak insani değerlere, ilkelere ve normlara rağmen tüm dünyanın gözü önünde yine bir insanlık dramının yaşandığına tanıklık ediyoruz. Ekim ayında başlayan ve 7 aydır devam eden İsrail saldırılarında 15 bini çocuk, 10 bini kadın olmak üzere 35 binden fazla sivil vatandaşın katledilmesi karşısında vicdan sahibi her insan gibi kahroluyoruz ve ah ediyoruz. Dünya devletlerinin İsrail’in zulmü karşısında sessiz kalmaları, dahası katliamları destekleyen politikalar benimsemeleri birer akıl tutulmasına dönüşmüştür. Şüphesiz batının bu iki yüzlü tutumu bizler için yeni değildir. Akan kan Müslüman kanı olduğunda Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Hocalı’da, Bosna’da, Kıbrıs’ta sözde medeni Batı’nın bu iki yüzlülüğünü biz hep gördük, hep yaşadık. Ancak İsrail’in saldırılarının sergilediği vahşet ve ortaya çıkan soykırım tablosu öyle ağır olmuştur ki; Batı toplumlarında farklı din, dil, ırka sahip olsa da benzer vicdana sahip her kesimden vatandaşın tepkisini çekmiştir. Kendi yönetimlerinden umudunu kesen Batılılar, insan olmanın ve vicdan taşımanın gereğini yaparak hem İsrail’e hem kendi ülkelerine tepkilerini bireysel eylemlerle dile getirmeye başlamıştır. Yıllarca bize medeniyet nutukları atan batı ülkelerinin çıkarları için bir soykırım karşısında sessiz kalmaları yetmezmiş gibi bireysel tepkilerini gösteren kendi vatandaşlarına dahi tahammül edemedikleri de görülmüştür. Siyonizm odaklı vahşet karşısında tepki gösteren Amerikalı öğrencilere yönelik baskı ve şiddet de bu durumun tüm dünya halkları tarafından görülmesini sağlamıştır” dedi. Filistin’e destek gösterileri düzenleyen öğrencilere karşı ABD polisinin üniversiteleri işgal ettiğini dile getiren Rektör Kibar, “ABD’de çok sayıda kampüs polisler tarafından işgal edilmeye başlamıştır. Son 3 haftadır yaşanan süreçte 2 binden fazla akademisyen ve öğrenci orantısız güç kullanılarak şiddete maruz kalmış ve ağır ceza suçluları gibi ters kelepçe ile göz altına alınmıştır. Manisa CBÜ ailesi olarak yaşanan bu süreci kabul edemiyor, tüm inancımızla reddediyor ve ABD ile İsrail yönetimlerine sesleniyoruz; sadece Gazze’deki masum sivilleri değil, aynı zamanda insanlık vicdanını, onurunu, evrensel hukuku, insan haklarını, medeniyet değerlerini ve normlarını da katlettiğinizi görün ve bu zulmü durdurun artık. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır şiarını benimseyerek tüm gücümüz ve kararlılığımızla ABD ve İsrail yönetimleri tarafından sürdürülen bu zulmün karşısında olduğumuzu çok net bir şekilde bir kez daha haykırıyoruz” diye konuştu. Manisa Valisi Enver Ünlü ise yaptığı açıklamada, “Filistin yarım asırdan fazla bir süredir vahşetin en şiddetlisini yaşandığı bir yer haline geldi. Biz bu coğrafyadan çekildikten sonra bu başladı. O tarihten beri de gözyaşı dinmedi. Siyonist İsrail ve gözü dönmüş eli kanlı cani Netanyahu, Refah kentine de saldırıların da çok yakında başlayacağını açıkladı. Dünyanın gözü önünde çok büyük bir katliam, çok büyük bir acı yaşanıyor. Bütün dünya buna sessiz. Ancak başta Amerikalı öğrenciler, Avrupa’da sivil toplum kuruluşları çok büyük bir mücadele veriyorlar. 2 bin 500 Amerikalı öğrencinin gözaltına alındığını, baskıya ve zulme uğratıldığını, çok sayıda akademisyenin görevden el çektirildiğini üzüntüyle öğrendik. İnsanoğlunun hayal gücünü zorlayan, merhamet duvarlarını tarumar eden bu vahşet karşısında maalesef dünya kamuoyu görmez, duymaz, konuşmaz olmuştur. Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere, bu insanlık dramına gerek yurtiçinde gerek yurtdışında en şiddetli tepkiyi veren yine aziz milletimiz ve devletimiz olmuştur. Dini farklılıklar sebebiyle zulme maruz kalan ve en çok da savunmasız kadınların ve çocukların hayatını kaybettiği bu vahim hadiseler, insan olma şuuruna erişmiş her vicdanı derinden yaralamıştır” dedi. Basın açıklamasına Manisa Valisi Enver Ünlü ve eşi Sema Ünlü, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, Manisa Vali Yardımcısı Erhan Günay, Manisa İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Uğurelli, protokol üyeleri, akademisyenler, öğrenciler katıldı.