EĞİTİM - 12 Ocak 2016 Salı 12:20

Türk üniversiteleri dünyaca ünlü sıralamalara giriyor

A
A
A
Türk üniversiteleri dünyaca ünlü sıralamalara giriyor

Atılım Üniversitesi Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Hasan Atasoy, en başarılı üniversitelerin yer aldığı dünyaca ünlü sıralamalar arasında Türkiye’den çok sayıda üniversitenin bulunduğunu söyledi.

Üniversitelerin yer almak için birbirleriyle yarıştığı dünyaca ünlü sıralamaların arasına Türkiye’den çok sayıda üniversite girdi. Atılım Üniversitesi Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Hasan Atasoy URAP, THE, QS, Leiden, ARWU ve Webometrics listelerini baz alarak yaptığı değerlendirmede sonucunda çok sayıda Türk üniversitesinin sıralamaya alındığını ve toplamda 239 kez Türk üniversitelerinin listelere girdiğini söyledi. 2000’li yıllardan önce genellikle bölgesel sıralamalar yapıldığını belirten Atasoy, günümüzde ise uluslar arası sıralamaların önem kazandığını ve genellikle araştırma kuruluşları ile şirketlerin bu sıralamaları yaptıklarını söyledi. Araştırmanın içeriği hakkında bilgi veren Hasan Atasoy, “500 üniversitenin değerlendirildiği Çin’den Jiao Tong Üniversitesi tarafından yapılan ARWU sıralamasında 1, 20000 üzerinde üniversitenin değerlendirildiği İspanya’dan Cybermetrics Lab tarafından yapılan Webometrics sıralamasında 131, 800 üniversitenin değerlendirildiği İngiltere’den TES Global tarafından yapılan Times Higher Education (THE) sıralamasında 10, 800 üniversitenin değerlendirildiği İngiltere’den Quacquarelli Symonds Ltd tarafından yapılan QS sıralamasında 10, 750 üniversitenin değerlendirildiği Leiden sıralamasında 11 ve 2000 üniversitenin değerlendirildiği Türkiye’den ODTÜ bünyesindeki Enformatik Enstitüsü URAP (University Ranking by Academic Performance) sıralamasında ise 76 üniversite yer alıyor” şeklinde konuştu.

URAP’TA TOP 100
Hasan Atasoy, URAP dünya üniversiteler sıralamasındaki ülkelerin sayılarıyla ilgili olarak ise, “Top 100’de ABD’den 39, Çin’den 5, Japonya’dan 3, İngiltere’den 7, Fransa’dan 4, İtalya’dan 2, Almanya’dan 5, Güney Kore’den 1, İspanya’dan 1, Kanada’dan 5, Tayvan’dan 1 ve Avustralya’dan 5 üniversite bulunuyor” dedi.

DİKKATE ALINAN KRİTERLER
Sıralamalar hazırlanırken dikkate alınan kriterler hakkında bilgi veren Hasan Atasoy, “Başlangıçta üniversite sıralaması sadece akademik araştırma performansını dikkate alırken artık günümüzde akademik performansın yanında üniversitenin yenilikçi ve girişimci bakış açısını, bunun yanında özel sektörle ve uluslararası işbirliklerini de dikkate alıyor. O nedenle artık sıralamalar günümüzde artık farklılaştı ve sıralama yapan kuruluşlar aynı dönemi içeren birden fazla farklı alanda sıralamalar açıklıyorlar. Örneğin İspanyol SCIMAGO Labs tek sıralama açıklamak yerine araştırma, yenilikçilik ve web performansını ölçen 3 ana başlıkta 10’a yakın sıralama açıklıyor. Bir sıralamada en yukarılarda yer alan üniversitenin diğerinde ilk 50’ye bile giremediği oluyor” dedi.

Sıralama yapılırken faydalanılan kaynaklar hakkında bilgi veren Hasan Atasoy, “Sıralama yapan kuruluşlar ISI (Information Sciences Institute), Scopus ve Google Scholar gibi güvenilir verileri kullanırken bunun yanında anket verilerini de kullanmaktadır. Bu sıralamalar bilgi toplarken üniversitelerden bilgi almakta, üniversitelerin akademisyenlerinden, mezunlarından ve işverenlerden de bilgi almaktadır. Akademik sıralama yaparken belirtilen kaynakların yanı sıra öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı, doktora öğrenci sayısı gibi nitelikli veriler Dünyadaki bütün üniversiteler için elde edilmesi güç iken URAP sıralaması yapmış olduğu ulusal sıralamada bu kriterleri de dikkate almaktadır” şeklinde konuştu.

“EN BAŞARILI ÜNİVERSİTE SAYISI DEĞİŞİYOR”
Her sıralamada açıklanan en başarılı üniversite sayısının değiştiğini belirten Atasoy, “Örneğin THE ve QS sıralamaları 2015 yılında dünya üniversiteler sıralamasında en başarılı 800 üniversiteyi açıklarken URAP sıralaması Dünyada en başarılı 2000 üniversiteyi açıkladı. Dünyada 20000’den fazla yükseköğretim kurumu olduğu göz önüne alındığında ilk 2000 içinde yer almak büyük bir başarı olarak görülmelidir” dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Aliağa Petkimspor’dan üst üste ikinci deplasman galibiyeti Aliağa Petkimspor, Basketbol Süper Ligi’nin 12. haftasında Manisa Basket’i deplasmanda mağlup ederek üst üste ikinci dış saha galibiyetini elde etti. Basketbol Süper Lig ekiplerinden Aliağa Petkimspor, 12. hafta mücadelesinde Manisa Basket ile karşı karşıya geldi. İzmir temsilcisi, deplasmanda oynanan ve uzatmaya giden karşılaşmayı 104-101 kazanarak önemli bir galibiyete imza attı. Bu sonuçla birlikte Özhan Çıvgın yönetimindeki Aliağa Petkimspor, sezonun 5. galibiyetini elde ederken dış sahada üst üste ikinci kez kazandı. Karşılaşmanın ardından Başantrenör Özhan Çıvgın, mücadeleye dair değerlendirmelerde bulundu. Eksiklerin kendilerini olumsuz etkilediğini vurgulayan Çıvgın, "Kendi adımıza konuştuğumuz şeylerin bir bölümünü sahaya yansıttık. 12-13 sayı öne geçtik ancak Martynas’ın hastalığı da bizi etkiledi. Sahada duracak hâli yoktu. Scrubb da hastaydı ve kadroda yer alamadı. Stanley’nin oyuna girmesi biraz geç oldu, ancak ilerleyen bölümde toparlandı. Bizim için zorlu bir fikstür vardı; deplasmanda A. Efes ve Sassari, içeride Trabzon, ardından Zaragoza ve uzatmada deplasmanda Manisa maçları. Önemli olan kazanmaktı. Dönem dönem iyi oynadık, dönem dönem ise oyunun kontrolünü kaybettiğimiz anlar oldu. Kazanmak çok önemliydi ve bu galibiyetten dolayı mutluyum. Oyuncularıma ve ekibime teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Ankara Uzmanından uyarı: "H3N2, ölümle dahi sonuçlanabilen ve mutlaka ciddiye alınması gereken bir hastalıktır" Liv Hospital Ankara Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Duran Tok, "H3N2 dahil influenza virüsleri, solunum yollarının koruyucu mekanizmalarını bozarak hastalığın ağır ve uzun sürmesine neden olabiliyor. H3N2, ölümle dahi sonuçlanabilen ve mutlaka ciddiye alınması gereken bir hastalıktır" dedi. H3N2 virüsünün, influenza A grubuna ait bir grip virüsü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Duran Tok, Türkiye’de her yıl ekim ve kasım aylarında başlayıp, nisan mayıs aylarına kadar devam eden bir grip sezonunun yaşandığını ifade etti. Öksürük ve hapşırık gibi solunum yolu semptomları ile kapalı alanlarda geçirilen sürenin artması, yalnızca H3N2’nin değil; domuz gribi, diğer influenza türleri ve farklı solunum yolu virüslerinde de artışa neden olduğunu belirten Tok, H3N2 virüsünün geçmiş yıllara göre daha yaygın görüldüğünü belirterek, özellikle risk gruplarının dikkatli olması gerektiğini vurguladı. "Havaların soğumasıyla birlikte mevsim geçişlerinde grip vakalarında ciddi artışlar görülüyor" H3N2 virüsünün, influenza A grubuna ait bir grip virüsü olduğunu dile getiren Liv Hospital Ankara Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tok, "Ülkemizde her yıl ekim-kasım aylarında başlayıp nisan-mayıs aylarına kadar devam eden bir grip sezonu yaşanıyor. Havaların soğumasıyla birlikte mevsim geçişlerinde grip vakalarında ciddi artışlar görülüyor. Öksürük ve hapşırık gibi solunum yolu semptomları ile kapalı alanlarda geçirilen sürenin artması, yalnızca H3N2 değil; domuz gribi, diğer influenza türleri ve farklı solunum yolu virüslerinde de artışa neden oluyor. Ancak mutasyona uğramış H3N2’nin bu yıl geçmiş yıllara göre daha baskın olduğu biliniyor" ifadelerini kullandı. Yeni H3N2 varyantının bulaş hızının daha yüksek olabileceğine dair öngörüler bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Tok, "Ancak daha ağır bir hastalık tablosuna yol açtığına dair net bir veri bulunmuyor. 5 yaş altı çocuklar ve 50 yaş üzerindeki bireylerde hastalık daha ağır seyredebilir. Ayrıca kronik akciğer, karaciğer ve kalp hastalığı olanlar, diyabet ve kanser hastaları, gebeler, küçük çocuklar ve aşırı kilolu bireyler yüksek risk grubunda yer alıyor" ifadelerine yer verdi. "Bazı kişilerde ateş olmadan da seyredebilir" H3N2 belirtilerinin genellikle ani başladığını belirten ve ateşin bu belirtiler arasında olmama ihtimalinin de var olduğunun altını çizen Dr. Tok, "Ateş, baş ağrısı, kuru öksürük, halsizlik, terleme, boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile burun tıkanıklığı ya da akıntısı görülebiliyor. Ancak bazı kişilerde ateş olmadan da seyredebilir. Çocuklarda ise bulantı, kusma ve ishal tabloya eşlik edebilir. H3N2 dahil influenza virüsleri, solunum yollarının koruyucu mekanizmalarını bozarak hastalığın ağır ve uzun sürmesine neden olabiliyor. Bu durum, yeni enfeksiyonların tabloya eklenmesine zemin hazırlıyor. H3N2, ölümle dahi sonuçlanabilen ve mutlaka ciddiye alınması gereken bir hastalıktır" cümlelerine yer verdi. "Kapı kolları ve lavabo başlıkları sık sık dezenfekte edilmeli" Gripten korunmanın kişisel ve toplumsal önlemlerle mümkün olduğunu ifade eden Dr. Tok, şu önerilerde bulundu: "El hijyenine dikkat edilmeli, eller sık sık ve özenle yıkanmalı, aralık-mart ayları arasında kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak durulmalı. Mecbur kalındığında maske ve mesafe kurallarına dikkat edilmelidir. Hasta kişilerle yakın temastan kaçınılmalı, toplu yaşam alanlarında kapı kolları ve lavabo başlıkları sık sık dezenfekte edilmelidir. Mevsimsel grip aşısı her yıl güncellendiği için, özellikle risk grupları ekim-kasım aylarında aşılarını yaptırmalı. Düzenli uyku, dengeli beslenme, düzenli egzersiz, vitamin eksikliklerinin (özellikle D vitamini) giderilmesi ve moral-motivasyonun korunması bağışıklık sistemi için büyük önem taşıyor."
Antalya ’Üvey oğlum’ demedi, engelli Tunahan’ın eğitimi için hamallık yaparak evine raylı sistem kurdu Antalya’nın Alanya ilçesinde yaşayan doğuştan bedensel ve zihinsel engelli 18 yaşındaki Tunahan Kaplan’ın hayatı, üvey babası Bilal Aktoy’un yaptırdığı raylı asansör sistemiyle bir nebze de olsa kolaylaştı. Hayatını büyük ölçüde yatağa bağlı olarak sürdüren Tunahan, artık okula ve dışarıya daha rahat çıkarılabiliyor. Gündüzleri hamallık akşamları ise üvey oğlunun bakımı üstelen Üvey baba, hayata tutunabilmek için yoğun mesai harcıyor. Alanya’da yaşayan Tunahan Kaplan, doğuştan bedensel ve zihinsel engelli olarak yaşamını sürdürüyor. 18 yaşındaki Tunahan, günlük yaşamının tamamını yatağında geçirirken, haftanın iki günü özel bir okula giderek eğitim alıyor. Tunahan’ın babasının vefat etmesinin ardından annesi Fatma Aktoy (50), Bilal Aktoy (55) ile hayatını birleştirdi. Bu evlilikten sonra Tunahan’ın bakım ve yaşam mücadelesi aile için daha da büyük bir sorumluluk haline geldi. Tunahan’ın evden çıkarılması, özellikle de okula götürülmesi aile için uzun süredir ciddi bir zorluk oluşturuyordu. Yatağa bağımlı olan Tunahan, zaman zaman annesi, zaman zaman da üvey babası Bilal Aktoy tarafından kaldırılarak tekerlekli sandalyeye alınıyor, ancak merdivenler ve fiziksel engeller nedeniyle dışarı çıkmak neredeyse imkânsız hale geliyordu. 40 bin TL’ye raylı asansör Tunahanın yaşamına duyarsız ve kayıtsız kalmayan üvey baba Bilal Aktoy, tüm maddi imkânlarını zorlayarak evlerine raylı asansör sistemi yaptırdı. Yaklaşık 40 bin TL’ye mal olan sistem sayesinde Tunahan’ın evden çıkarılması ve okula ulaştırılması artık çok daha kolay hale geldi. Raylı asansör, Tunahan’ın tekerlekli sandalyesiyle güvenli şekilde taşınmasını sağlarken, aileye de büyük bir rahatlama sağladı. Geçimini Alanya Sebze ve Meyve Hali’nde hamallık yaparak sağlayan Bilal Aktoy, ağır şartlarda çalışmasına rağmen Tunahan için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Asgari ücret ile çalışan Aktoy, kazandığı parayla hem evin geçimini sağlıyor hem de Tunahan’ın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Hayatını yatağa mahkûm şekilde sürdüren Tunahan Kaplan için raylı asansör, sadece bir teknik sistem değil, aynı zamanda okula gidebilmenin, temiz hava alabilmenin ve sosyal hayattan tamamen kopmamanın da kapısını aralıyor. Öte yandan gecenin karanlığında evinin geçimi için halin yolunu tutan üvey baba zorlu hayat şartlarına rağmen hem evine hem ise üvey oğlunun bakımını üstlenmek adına yoğun mesai harcıyor. Çevre köylerden gelen sebze ve meyveleri hale indiriyor, ardından ise boş kasaları yerlerini istifliyor. İşin ağırlığına aldırış etmeyen Bilal Aktoy akşam ise evinin yolunu tutuyor. Yapılan raylı asansör ile Tunahan’ın hayatının daha kolaylaştığını söyleyen anne Fatma Aktoy ‘’Tunahan’ı engelli okula getirip götürüyoruz. Asansör ile indirip çıkarıyoruz. Altını ve yemeğini kendim yapıyorum. Asansör’ü yapmayı eşimim aklına geldi. Tunahan için asansör yaptıralım dedi eşim. Yukarı çıkması daha kolay olur dedi. Beton zemin yaptırılsa zor olacağını düşünerek raylı asansör yaptırdık. 40 bin tl’ye kendimiz asansör yaptırdık. Bu şekilde daha kolay oldu. Servis geldikten sonra yukarıda bulunan cihazla yukarı çıkarıp okula götürüyorlar’’ dedi. Tunahan’ın bakımının zor olduğunu belirten üvey baba Bilal Aktoy ‘’Asansör sistemi kurdurduk. 40 bin TL masraf ettik. Raylı sistemden eşim düştükten sonra kolu kırıldı. Tunahan’ın bakımını ben üstendim. Eşimin kolu düzelene kadar hergün işyerinden geldim altları değiştirdim. Zorlukla karşılaşıyoruz. Okul yönetimi Tunahan’ı asansöre alıktan sonra okul dönüşü tekrardan asansör ile indirip yatağına bırakıyor. Tunahan’ın bakımı zor’’ şeklinde konuştu. Ayrıca haldeki işin zorluğundan da bahseden Aktoy ’’ Yıllardır çalışıyorum. Evimin geçimini sağlıyorum. Ağır işlerde çalışıyorum. Buradan gittikten sonrada üvey oğluma bakıyorum. Tunahan’ı kaldırıp yatağa koymak biraz zor oluyor. Buradaki işler de ağır ama katlanıyoruz’’ şeklinde konuştu.