GÜNDEM - 09 Kasım 2019 Cumartesi 16:36

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu:"Kişisel düşüncem her ikisinin de kaleminde kan vardır"

A
A
A
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu:"Kişisel düşüncem her ikisinin de kaleminde kan vardır"

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Başkanı Metin Feyzioğlu," Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan aklanmamıştır. Bunlar aydın filan değil. Bunlara aydın muamelesi yapılmasın. Bunlar Türk Mahkemeleri kararlarıyla suçlu ilan edilmişlerdir.

Gazetecilik yapmadıkları suç işledikleri sabit olmuştur. İşledikleri suç darbeye teşebbüs değil terör örgütlerini desteklemek olarak karar vermiştir. Kişisel düşüncem her ikisinin kaleminde de kan vardır. Onlar gazeteci değil. Onlar, haindir diye bu ülkenin vatanseverleri; zindana atılırken sevinç çığlıkları atmışlardır" dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından düzenlenen Anadolu Sohbetlerinin konuğu oldu. Feyzioğlu toplantı sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Sembolik Cumhurbaşkanı değil, yetkili Cumhurbaşkanı"

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetiminin, 12 baronun olağanüstü genel kurul çağrısını oy çokluğuyla reddettiğini kaydeden Feyzioğlu,bazı kesimlerce yaptıklarının anlaşılamıyor olabileceğini belirterek,"Barolarımız 'Metin Feyzioğlu, neden külliyeye gitti' demişler. Metin Feyzioğlu, Avrupa Parlamentosuna gitse bunu diyecekler miydi? Alman Şansölyesine gidip. Türkiye’de insan hakları yoktur, hapishanelerde işkence vardır. Deseydi bana kızacaklar mıydı. Soruyorum sadece. Metin Feyzioğlu meslektaşların ve vatandaşların 10 yıllardır birikmiş sorunlarının çözümünde hükümet sisteminde en yetkili ve siyasi sorumluluğu olan Cumhurbaşkanına gitti. Sembolik Cumhurbaşkanı değil, yetkili Cumhurbaşkanı. Çözüm orada. Yargı stratejisi paketi nasıl olur da külliyede açıklanır diye tepki gösterdiler. Biraz ironi ile sordum; 'sizin evde mi açıklasın' diye. Bize mi gelsin açıklasın. Cumhurbaşkanı imzalı senet veriyor;' ben bu yargı paketi strateji belgesini paketler halinde açıklayacağım' dedi. Meclis başkanı neden açıklamadı, adalet bakanı neden açıklamadı diyenler oldu. Daha güvenceli sağlam bir makam açıklıyor. Senet veriyor, senet. Yapılmaz denilen yapıldı. Ankara adliyesi projesi hayata geçiyor muazzam işler bunlar" dedi.

"Biz yargı paketi strateji belgesindeki çalışmayı, terör için ortaya koysak terörü bitiririz"

Türkiye ittifakı cümlesinin kendisini heyecanlandırdığını ifade eden Feyzioğlu , “Sonucu gördüğüm için heyecanlanıyorum. 30 senem hizmet telaşıyla geçmiş. Bu milletin bana verdiğini geri ödemeye gayret ettim. İlk kez bir adalet Bakanı çok kapsamlı bir reform çalışmasın başlarken bize birlikte yapalım dedi. Türkiye ittifakı nasıl olacak kuru kuruya mı olacak. Gel bir birlikte çalışalım demek bunun bir tezahürüdür. Türkiye ittifakı gel benim siyasi partimde saf tut demek değil. Herkes kendi ilgi , görev alanında birlikte çalışsın. Kafa kafaya verip ortak aklı üretsin. Bu ittifak Maçka Hatay çizgisinin ortadan kalmasını yüzde yüz sağlar. Biz yargı paketi strateji belgesindeki çalışmayı terör için ortaya koysak terörü bitiririz. Kıbrıs çözümünde aynı yaklaşımı izlesek bu meseleyi çözeriz. Bu anlayışı hayata geçirsek kalkınır gideriz. Doğru iş yapılmıştır. Doğru işten feyz almak lazımdır. Türkiye Suriye’de doğru bir dış politikaya dönmüştür, 3 kutuplu dünyayı doğru okumaktadır. Cumhuriyet’in kuruluşundan gelen politikayı doğru uygulamaktadır" diye konuştu.

"Bunlardan gurur duymak en milli histir"

Türkiye'nin savunma sanayinde milli ürünler kullanmasının kendisini mutlu ettiğini kaydeden Feyzioğlu , Barış Pınarı harekatıyla yakalanan büyük başarıya ilişkin,"Türkiye’de ihtiyacı olan silahları vermedikleri için teşekkür ediyorum. Kendi silahımızı ürettik teknolojik anlamda en gelişmiş oldu. Kötü ev sahibi kiracıyı mülk sahibi yaparmış. Bizde mülk sahibi olduk. Tanklarımız geliyor. Drone’larımız dünya çapında oldu. Vermeyince biz yapıyoruz. Bunlardan gurur duymak en milli histir. Bu üç kutuplu dünyada Türkiye ordusunun gücünü 250 yıllık diplomasi birikimini kullanarak muazzam bir başarıya imza attı. Sahaya girdi, M4 karayolunu bıçak gibi kesti. Bir gün sonra ABD başkan yardımcısı koştu geldi. Aynı 8 gün içerisinde ABD ve Rusya ile mutabakat yapıldı. Göreceksiniz kalanı da çekecekler. Buradan sesleniyorum; benim düşüncem şudur, oradaki yabancı güçler çekilmeden Türkiye zaten çekilemez. Yabancı güçlerin oradan çekilmesi ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması için Türkiye’nin Rusya ilgili atması gereken önemli bir adım vardır" diye konuştu.

"Burayı başka devletin değil Suriye’nin yönetmesi lazım"

Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına ilişkin konuşan Feyzioğlu," Esat yönetimini yaptığı yanlışlardan ders alır hale getirmek. Hatalarını anladığından emin olmak. Orta vadede çok uzatmadan Esat’ı insan haklarına saygılı, kendi vatandaşları arasında ayrımcılık yapmayan, mezhepçilik yapmayan, etnik temizliğe kalkışmayan, öç almayacak bir noktaya getirip Suriye ile birlikte doğrudan ilişki kurmalıyız. Bu bir başarı olmalı bizim için. Biz Suriye ile baş başa kalacağız burada. Burayı başka devletin değil Suriye’nin yönetmesi lazım. Biz işgalci değiliz. Cumhurbaşkanımız da bunu söylüyor. Biz de üstümüzde düşen ne varsa yaparız. Bu yumuşama döneminin yavaş yavaş başlaması gerek diye düşünüyorum" dedi.

"Benim bildiğim kadarıyla üzerinde aşağı yukarı çalışılmış bir taslak var"

Ceza infaz indirimine ilişkin soruları da yanıtlayan Feyzioğlu,” Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminde bakanlıklar çeşitli taslaklar hazırlayabilirler. Bakanlıkla irtibatlı çalışıyoruz. Milletvekilleriyle de çalışıyoruz. Benim bildiğim kadarıyla üzerinde aşağı yukarı çalışılmış bir taslak var. Bunu açıklamak bana değil millet vekillerine düşer. Milletvekillerinin bunu açıklaması lazım. Gördüğümüz kadarıyla rahatsız edici bir taslak değil. Uyuşturucu suçlarının kapsam içine alındığı bilgisi varken biz rahatsızlığımızı dile getirmiştik. Cinsel istismar sularının alınmasını doğru bulmayız demiştik. İhtiyaç vardır. İki husus vardır kamuoyunda konuşulmaya başlanınca olur. Erken seçim ve af . Erken seçim konuşulmuyor çok şükür. Türkiye'nin ihtiyacı önümüzdeki dört yılda aralıksız, seçim telaşı olmadan hizmet etmek. Bu af olmayacak. Denetimli serbestlik süresinin daha erkene çekilmesi olacak. Kamu düzenini bozmayacak bir düzenleme gelmek zorunda. Cezaevlerinde kapasitenin iki üç katı insan var. Bizim cezaevlerimiz ıslah etmiyor. O kalabalıklarda cezaevleri insanları suça teşvik ediyor. Amaca aykırı. Amaca uygun bir ceza infaz sistemine geçmemiz gerekiyor. İnfaz indirimi ikinci paketin parçası değil. Geçici bir düzenleme o ayrıca gelecek. Bütçe maratonuna girmeden bu çıkar. Bunun çözülmesi şart" dedi.

"Bunların ezici çoğunluğu siyasi iktidara muhalif"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talebiyle Yargı Paketi Strateji Paketinde istinaf aşamasında kesinleşmiş hükümlerin düşünce özgürlüğü ile ilgili olanların hepsinin temyiz denetimine açıldığını ifade eden Feyzioğlu, "İstinaf aşamasında cezası kesinleşmiş cezası başlamış 10 bin kişi Yargıtay denetimi açıldığı için hükümlü olmaktan kurtuldu, sanık pozisyonuna geri döndü. Yargıtay denetleyecek. Bunların ezici çoğunluğu siyasi iktidara muhalif. Hadi bunu yazın. Cumhurbaşkanına hakaret suçu temyiz denetimine açılmış. Yazsanıza bunu arkadaşlar. Yargı reformuna sabahtan akşama sövenlere söylüyorum. Burada samimi bir adım var. Bu adım çerçevesinde ana muhalefet partisinin eski milletvekili istinafta cezası kesinleştiği için cezaevindeydi. Temyiz imkanı çıktı. Temyiz etti, tahliye oldu. Bir muhalif denilen gazetenin yazarı istinafta cezası kesinleştiği için cezasının infazını çekiyordu, hapisteydi. Yargı reformu çıktı tahliye oldu" ifadelerini kullandı.

"Bu Türkiye’yi kucaklamak yolunda önemli bir adım"

Yargı paketindeki düzenlemeden çok farklı kesimlerin yararlandığına dikkat çeken Feyzioğlu,"Bu gazete sabah yargı paketini destekliyorum diye sabah akşam bana saldırıyor. İşte buyurun eski yazarınız çıktı. Kimler yararlanıyor görüyorsunuz. Bu Türkiye’yi kucaklamak yolunda önemli bir adım. Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Ahmet Altan. Bunlardan üçü, 'Hükümeti ortadan kaldırmak, Meclisi ortadan kaldırmak, anayasal düzeni ortadan kaldırmak ve terör örgütüne bilerek, isteyerek destek olmaktan' İstanbul Ağır cezada mahkum oldular. İstinafa gitti istinaf onadı. Cezalar 5 yıl üstünde olduğu için temyize gittiler. Temyiz mahkemesi dedi ki, Mehmet Altan onun açıklamalarını eleştirici ve muhalif olma anlamında alıyorum. Terör örgütünü desteklediğine dair somut bir delil bulamadım. 15 Temmuz’u bildiğine, darbe yapılacağına dair delile rastlamadım dedi. Bozdu. Ilıcak ve Ahmet Altan ile ilgili ise; 15 Temmuz’da darbe olacağına dair bir bilgiye sahip oldukları dosyada yok. Bunlar çok yoğun bir şekilde terör örgütü FETÖ ‘yü yoğun bir şekilde desteklemişler dedi. Terör örgütü olduğunu bilerek, isteyerek desteklemişler dedi. Bakın aklamıyor. Terör örgütünün bilerek isteyerek desteklemişler ama bu terör örgütünün darbeye kalkışacağına dair delil dosyada yok dedi. Bu sebeple bozdu. İstanbul ağır ceza mahkemesi Yargıtay kararı gibi beraat ettirdi. Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan ile ilgili, darbeyi destekleyen bir delil bulamadım. Terör örgütüne verdikleri destekten 10 yıl 6 ay cezalandırıyorum dedi. 10 yıl 6 ay. Aklanma yok. Nazlı Ilıcak ile ilgili tüm yargılama safhasında pişmanlığını dile getirdi. ‘ Ben ettim siz etmeyin, dedi. Onun hakkında indirimine gitti. Ahmet Altan’a döndü ; Ahmet Altan pişman değilim, bugün olsa yine yaparım dedi. Onunla ilgili indirim uygulamadı. Hukuk işliyor. Yattığına baktı , 'hüküm kesinleşinceye kadar ben bunları tahliye edeyim, hüküm kesinleşince ben bunları yatarı varsa içeri alırım' dedi" şeklinde konuştu.

Yargının adil bir şekilde işlemesinden en çok FETÖ'nün zarar göreceğini belirten Feyzioğlu,"Yargı adil bir şekilde işlesin ki FETÖ bundan istifade etmesin. FETÖ; çuvala doğru ve yanlış konulsun, yanlışlar doğruları gölgelesin ve Türkiye adaletsizliği ile gündemde olan bir ülkeye dönüşsün istiyor. FETÖ’nün kumpas davalarında yaptığını yapmamalıyız. Bizim FETÖ’den farkımız Bu devletin adaletle var olacağını biliyor olmamız. Ilıcak ve Altan aklanmamıştır. Bu kişiler sırf siyasi iktidara muhalif diye vaktiyle devleti ele geçirme noktasına gelmiş bir hain kanlı, sefil bir terör örgütünü her cümleleriyle desteklediklerini kendine demokratım diyenler unutmasın. Bunlar aydın filan değil. Bunlara aydın muamelesi yapılmasın. Bunlar Türk Mahkemeleri kararlarıyla suçlu ilan edilmişlerdir. Gazetecilik yapmadıkları suç işledikleri sabit olmuştur. İşledikleri suç darbeye teşebbüs değil terör örgütlerini desteklemek olarak karar vermiştir. İstinafı gördük, Temyizi göreceğiz bakalım ne çıkacak. Kişisel düşüncem her ikisinin kaleminde kan vardır. Onlar gazeteci değil. Onlar, haindir diye bu ülkenin vatanseverleri zindana atılırken sevinç çığlıkları atmışlardır. Ben bunları unutmam. Vicdanıma da unutturmam. Onlara gazeteci, kahraman muamelesi yapmak söz konusu olamaz. Silivri zindanının kapıları kırılıp FETÖ mağdurları çıkınca onlar kahraman olarak çıktılar. Bunlar cezalarını çekince utanç içinde çıkmalılar. Bunu hep birlikte sağlamalıyız" diye konuştu.

Hülya Keklik - Neşra Durmaz - Erdinç Türkcan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Öğrencilerin bilim projeleri sergilendi Aydın’ın Nazilli ilçesinde Nazilli Anadolu Lisesi Bilim Fuarı’nda 13 projeyi sergiledi. Nazilli’de 2023-2024 eğitim öğretim sezonunun ilk Bilim Fuarı Nazilli Anadolu Lisesi’nde açıldı. Okul karşısındaki kapalı pazar yerinde Okul Müdürü Zakir Tali’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen fuarın açılış törenine Nazilli Kaymakamı Sedat Sırrı Arısoy, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mehmet Atay, İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek, okul müdürleri, veliler ve öğrenciler katıldı. 13 proje sergilendi Nazilli Anadolu Lisesi danışman öğretmen ve öğrenciler tarafından bu yılın teması olan; Kültürel Miras, Çevre ve Çevreyi Koruma ve Sürdürülebilir Şehirler ve Toplumlar konuları içeren 5’i tasarım ve 3 tanesi inceleme olmak üzere toplam 13 proje yer aldı. Proje koordinatörlüğünü İngilizce Öğretmeni Aydın İmrak’ın yaptığı bilim fuarında 13 öğretmen ve 45 öğrenci görev aldı. Ziyaretçilere projeler anlatıldı Açılışta konuşan Okul Müdürü Zakir Tali, fuarda emeği geçen öğretmen ve öğrencilere ve açılışta kendilerini yalnız bırakmayan protokol üyelerine teşekkür etti. Açılış kurdelesi kesimi öncesi de Kaymakam Sedat Sırrı Arısoy, bilim fuarlarının çok önemli olduğuna dikkat çekerek hayırlı olması dilekleriyle kurdeleyi kesti. Ardından stantları gezen Kaymakam Arısoy ve beraberindekiler sorumlu öğretmenler ve öğrencilerden bilgi aldılar. Fuarda sergilenen halk oyunları ve yakın döğüş tekniklerinin sergilendiği gösteriler ise heyecanla izlendi.
Ankara ANKA-III Test pilotu İbrahim Bayram: “Testlerine devam ediyoruz, başarılı gidiyor” ANKA-III’ün test pilotu İbrahim Bayram, testlerin başarılı olduğunu belirterek, "Yakın zamanda inşallah hem Türkiye’deki silahlı kuvvetlerimize hem yurt dışına büyük oranda satacağımızı düşünüyoruz” dedi. Türkiye’nin savunma sanayii alanında önemli projelerinden birisi olan ANKA-III’ün test pilotu İbrahim Bayram, 26 Nisan Dünya Pilotlar Günü’nde İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine özel açıklamalarda bulundu. İnsansız hava aracı pilotluğunun detaylarını anlatan Bayram, adeta ANKA-III’ün içindeymiş gibi uçtuklarını dile getirdi. “Testlerine devam ediyoruz, başarılı gidiyor” Pilot İbrahim Bayram, “ANKA-III aslında TUSAŞ’ın uzun yıllardır üzerinde çalıştığı ANKA, daha sonrasında Aksungur ve takibinde de ANKA-III olarak ortaya çıkardığı yeni bir ürün. Bütün diğer ürünlerde kazandığı tecrübenin üzerine katarak koyduğu son gelişmiş ürünümüz ve semalarda yerini almaya hazırlanıyor. Testlerine devam ediyoruz, başarılı gidiyor testler. Yakın zamanda inşallah hem Türkiye’deki silahlı kuvvetlerimize hem yurt dışına büyük oranda satacağımızı düşünüyoruz” dedi. “ANKA, Aksungur ve ANKA-III her üçü de sadece tek pilotla uçuşa müsait durumda” ANKA-III’ün ilk uçuşunda güvenlik önlemlerinin hat safhada olduğuna dikkati çeken Bayram, “Normal şartlar altında uçaklarımız ANKA, Aksungur ve ANKA-III her üçü de sadece tek pilotla uçuşa müsait durumda. Ancak biz buradaki test uçuşlarını da emniyet gerekçelerinden dolayı genelde iki test pilotuyla birlikte yapıyoruz. ANKA-III’ün ilk uçuşunda ise yine emniyeti arttırmak amaçlı ve çeşitli görevlerden dolayı da 4 tane test pilotuyla birlikte yaptık. İlk uçuşu olduğu için, çok önem verdiğimiz bir uçuş olduğu için 4 test pilotuyla birlikte yaptık. Hedefimiz şöyle; test uçuşlarında yavaş yavaş zarf açarak gidiyoruz. Dolayısıyla daha işin çok başındayız. Ama hızlı bir şekilde ilerleyerek kısa sürede ülkemizin güvenliğine katkı sağlayacak şekilde, semalarımızda görecek şekilde testlerimize devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Uçağın içindeymişiz gibi uçağı kullanıyoruz” Adeta yerde uçtuklarını söyleyen Bayram, “Biz İHA pilotu olarak buradaki test pilotlarımızın tamamı insanlı uçaklarda da görev almış pilotlarız. Dolayısıyla hem insanlı hem de insansız uçaklarda tecrübemiz var. İnsansız hava aracı pilotunu da şöyle tarif edebilirim; aslında uçağın içindeymişiz gibi uçağı kullanıyoruz ama içinde değiliz. Sadece kokpitimiz yerde. Uçuşun fiziksel koşullarını yaşamıyoruz. Bunun dışındaki her şey hemen hemen normal pilotlukla aynı” diye konuştu. “Bütün pilotlarımızın Dünya Pilotlar Günü’nü kutlarım” Pilotlar Günü dolayısıyla bir mesaj da veren Bayram, “Bütün Türkiye’de ve dünyada havacılığa gönül vermiş bütün pilotlarımızın Dünya Pilotlar Günü’nü kutlarım. Umarım burada yaptığımız çalışmalar ülkemizin güvenliği, Türk milletinin bekası açısından istenilen noktalara gelir” dedi.
Ankara Türkiye’nin Milli Muharip Uçağı KAAN’ın Test Pilotu Demirbaş, Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla konuştu Türkiye’nin Milli Muharip Uçağı KAAN’ın Test Pilotu Barbaros Demirbaş Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla konuştu. Demirbaş “KAAN ile bu işin en son sınırına meydan okuyoruz” dedi. Türkiye’nin savunma sanayii alanında önemli adımlarından biri olan Milli Muharip Uçak projesi olan KAAN’ın Test Pilotu, 26 Nisan Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu. KAAN’ın ilk uçuşunu gerçekleştirmesinin ardından ilk defa İhlas Haber Ajansı (İHA) muharibine özel açıklamalarda bulunan Test Pilot Barbaros Demirbaş, yaşadığı gurur verici anları aktardı. “Uçağımıza güvenimiz çok yüksekti” Milli Muharip Uçak KAAN’ın ilk uçuş tarihi olan 21 Şubat’ın Türkiye için önemine vurgu yapan Test Pilotu Barbaros Demirbaş, “Üstümüzdeki sorumluluk çok büyüktü, hem benim hem ekip arkadaşlarımın. Çok iyi hazırlanmıştık. Uçağımıza; yer testleri, simülatör testleri, laboratuvar testleri, güvenimiz çok yüksekti. Bir planımız vardı. Bu plan hem normal usuller hem anormal usuller hem emergency usuller. Bizim hissettiğimiz şey o planı hatasız bir şekilde planlandığı şekilde uygulamak. Uçağı emniyetle uçuşunu gerçekleştirip indirip park yerine geri dönmekti. Mottomuzda ‘Kaldırdıysak uçuracağız, uçurduysak indireceğiz, indirdiysek durduracağız’ diye. Çünkü ağır bir uçak. Fren sistemi ilk kez uçuştan sonra denendi. Ben heyecanlı değildim ama çok gururluydum. Özellikle uçuşa giderken arkadaşların bizi uğurlaması, uçuş esnasındaki onların hatta tüm milletimizin dualarını, inancını hissettik” ifadelerine yer verdi. “Çok duygulu, güzel bir andı” İniş anında yaşadıklarını anlatan KAAN’ın Test Pilotu Demirbaş, “Ben uçaktan çıktım merdivenle, bir baktım bir ordu koşarak geliyor. Hem inmek istiyorum hem de onlar gelmeden inmek istemedim. Orada uzun bir süre alkışladık birbirimizi, selamladık. Çok duygulu, güzel bir andı. Görüntüde çok güzeldi. Herkesin çok büyük emeği var, milletimizin malı. Bize emanet. En kısa zamanda Hava Kuvvetlerine uçması, görev yapması vazifemiz” dedi. “Bence çok başarılıydık” İlk uçuş sonrası KAAN’ın durumuna dair bilgi veren KAAN’ın Test Pilotu Demirbaş “İlk uçuş çok önemli bir uçuş. Çünkü çok fazla bilinmezlikler var. Bu bilinmezlikleri minimuma indirmek için yerde yapılan çok büyük faaliyetler var. Ama ne kadar yaparsanız yapın, yerde ne kadar hızlı taksi yaparsanız yapın hiçbir zaman bir uçuş ortamı, uçağın havadaki davranışı, kontrol sisteminin tüm uçak sistemlerinin onu destekleyişini emin olmak mümkün değil. Bence KAAN’ın kalkışta dikkat çeken bir yatay stabilize hareketi var. Ben kokpit içerisinde onu hissetmedim. Uçak çünkü benim verdiğim kumandaları gerçeklemek için uğraşıyordu. Benim de amacım uygun burun kaldırma açısına geçmekti. Kokpit içi güzel. Şimdi yaklaşık bir aydır tüm veriler inceleniyor. Sık sık data analiz yapıyoruz. Oradaki konuda tehlikeli bir noktada değil ama ilk uçuştan alınan verilerle trimlenecek veya iyileştirilecek konularımız var. Bence çok başarılıydık” ifadelerine yer verdi. “KAAN ile bu işin en son sınırına meydan okuyoruz” Pilotlar Günü’ne yönelik konuşan Test Pilotu Demirbaş “Pilotlar günü özelinde değil her zaman, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘İstikbal Göklerdedir’ deyişi çok meşhur ama onun devamında da ‘Göklerini koruyamayan uluslar, geleceklerinden emin olamazlar’ diye devam ediyor o cümle. Göklerimizi korumak zorundayız geleceğimiz için. Dünyada da bunu görüyoruz zaten. İzleyenlere, tüm milletimize, tüm Türk dostlarına kalpten selamlar. Biz Türk havacılığında Hürkuş ile bir başlangıç yaptık. Hürjet ile jet çağını açtık. Şimdi KAAN ile bu işin en son sınırına meydan okuyoruz. Yapılan işler çok büyük, çok güzel İnşallah daha da güzellerini daha da büyüklerini yapmak için çalışmak zorundayız. Mutluyum umutluyum” şeklinde konuştu.
Ankara HÜRJET’in Test Pilotu Orhan Boran, Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla konuştu HÜRJET’in Test Pilotu Orhan Boran Dünya Pilotlar Günü dolayısıyla konuştu. Boran, “HÜRJET’in ilk uçuşunu yaptığım zaman bacaklarımın heyecandan titrediğini hatırlıyorum” dedi. Türkiye’nin ilk jet motorlu uçağı olan HÜRJET’in test pilotlarından Orhan Boran, 26 Nisan Dünya Pilotlar günü kapsamında İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine özel açıklamalarda bulundu. HÜRJET’in ilk uçuş anlarında neler yaşadığını aktaran Boran, test pilotluğunun önemine de dikkati çekti. “Şimdi bu sonuçları biz yazıyoruz” Test pilotluğuna geçiş sürecini anlatan Orhan Boran 2021 yılından bu yana TUSAŞ’ta test pilotu olarak görev yaptığını belirterek, “Pilotluk mesleği genel olarak disiplin isteyen bir meslek. Sürekli konsantre olmak zorundasınız, dikkatli olmak zorundasınız. Hata yapma şansınız çok fazla olmayabiliyor. Test pilotluğu özelinde ayrı bir eğitim gerektiriyor. Yıllarca operasyonel pilot olarak görev yaptık. Fakat TUSAŞ’ta ilk test pilotu olarak görev yapmaya başladığımızda ön koşullardan bir tanesi test pilotluğu eğitimi almamızdı. Bunun için şirketimiz 1 yıl süren kategori 1 test pilotluğu kursuna gönderdi. Oradaki eğitimimizi tamamladıktan sonra 2022 yılında tekrar döndükten sonra HÜRJET’e geliştirme safhasında yerdeki işlerinde, simülatörlerinde, motor çalıştırma ve taksi faaliyetlerinde görev aldım. Test pilotu olarak aslında daha önce hiç uçmamış bir uçağın, neler yapacağını bilmediğiniz bir uçağın, farklı dinamikleri olan bir uçağı test ediyorsunuz. Biz yıllarca bize hangi uçak geldiyse, hangi uçakla uçmamız istendiyse o uçaklarla uçtuk. Bunların hepsinin testleri yapılmıştı, sonuçları biliniyordu. Şimdi bu sonuçları biz yazıyoruz. İnşallah Hava Kuvvetleri envanterine de sonuçlarından emin olarak vermeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı. “HÜRJET’in ilk uçuşunu yaptığım zaman bacaklarımın heyecandan titrediğini hatırlıyorum” HÜRJET’in ile gerçekleştirdiği ilk uçuştan bahseden Boran, “HÜRJET’i takip uçağındayken gördüm. Tabi ayrı bir gurur. Şirketteki herkesin gözleri doldu. Çünkü Türkiye’nin ilk milli jet uçağıydı. Onun bu denli stabil uçması görmek, yer testleriyle birebir örtüştüğünü görmek çok güzeldi. Daha sonra kendim ilk uçuşu yaptığımda o bambaşka bir heyecan. 2000 yılında ilk yaptığım uçuşu hatırlarım. Bir de HÜRJET’in ilk uçuşunu yaptığım zaman bacaklarımın heyecandan titrediğini hatırlıyorum. Büyük bir sorumluluğun üzerimizde olduğunu biliyorum. Gerçekten Türkiye’nin ürettiği ilk milli jetle uçmanın apayrı bir gurur olduğunu söyleyebilirim. Bununla alakalı söylenecek en güzel söz ‘İstikbal göklerdedir’ sözü” diye konuştu. (DG-