DÜNYA - 10 Kasım 2017 Cuma 07:32

Türkiye, Unesco Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi

A
A
A
Türkiye, Unesco Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi

Türkiye, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün Fransa'nın başkenti Paris'te devam eden UNESCO'nun 39. Genel Konferansı'nda Yürütme Kurulu üyeliğine aralarında Türkiye’nin de bulunduğu yeni üyeler belirlendi.

UNESCO 39. Genel Konferansı’nda yapılan oylamada 2017-2021 yılları arasında Yürütme Kurulu'nda yer almayı elde etti. Oylamada Türkiye'ye, UNESCO'ya üye 134 ülke oy verdi. UNESCO'nun yürütme Kurulu, 58 üye ülkeden oluşuyor. 4 yıllığına seçilen ve yılda iki kez toplanan kurulda UNESCO'ya ilişkin karar alma süreçlerine dair görüşme toplantısı düzenleniyor.

Türkiye, daha evvel yürütme kurulunda 1946-1951 ve 1958-1966 yılları arasında temsil edilmişti. Türkiye, 195 üye ülkeden karar alıcı mekanizmada yer alan 58'i sırada yer aldı. Böylece Türkiye, küresel eğitim, bilim ve kültür politikalarını daha yakından izleyebilme ve doğrudan katkıda bulunabilme imkanı hakkına sahip ülkeler arasında yer alacak.

Türkiye'nin Unesco Yürütme Kurulu Üyeliğine Seçilmesi üzerine UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Öcal Oğuz, Türkiye'nin UNESCO Yürütme Kurulu üyeliğine seçilmesi vesilesiyle Fransa'nın başkenti Paris'te akşam yemeği verdi. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Ocal Oğuz’un ev sahipliğinde düzenlenen yemeğe, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ümit Yardım, Türkiye’nin Paris Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa ve Türkiye’nin Unesco nezdindeki Daimi Temsilci Büyükelçi Altay Cengizer ve temsilcilik çalışanları katıldı.

Yemekte kısa bir konuşma yapan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Öcal Oğuz, şunları söyledi: “Unesco Yürütme Kurulunun değerli yönetim kurulu üyeleri, Unesco genel direktörlüğü içerisindeki pek çok birimde çalışan kalbi Türkiye için atan arkadaşlarımız, kurumumuzun değerli mensupları ve tabii bizim Unesco Milli Komisyonumuzun genel sekreteri ve daimi temsilciliğimizin değerli mensupları, küçük bir aile toplantısındayız. Gerçekten çok büyük gurur ve heyecan duygusu içerisindeyim. Zira bu sonuç sonrasını nasıl teselli ederiz diye bir düşüncemiz yok. Şükürler olsun teselli eden değil, mutluluğu paylaşan bir ortamdayız.

Ben kişisel olarak şahsım adına ve bu aynı zamanda Unesco Türkiye Milli Komisyonu adına bu kutlamaya dönüşen güzel akşam da mütevazi soframızı şereflendirdiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Aynı zamanda da burada bu başarının elde edilmesinde kuşkusuz devletimizin uluslararası toplumda güvenilirliğinin kredisinin gücünü görüyorum. İkincisi diplomasimizin, diplomatlarımızın başarılı insani ikili ve çoklu ilişkilerinin sonuçlarını görüyorum. Üçüncüsü de bize oy veren bütün ülkelerin Unesco içerisinde uzmanlığıyla, niteliğiyle, birikimiyle bu insanlara ve değerlere hakkı verebilecek bir uzman ekibin varlığına güven duyduklarına yorumluyorum ben kişisel olarak. Dolayısıyla, devletimize milletimize böyle birçok mutluluğu nasip etsin ve insanlığa hayırlı hizmetler vermeye bu ülke bu devlet bu insanlar devam etsin çok teşekkür ediyorum sağ olun“ dedi.

Türkiye’nin Unesco Nezdindeki Daimi Temsilci Büyükelçi Altay Cengizer, Türkiye'nin UNESCO Yürütme Kuruluna seçilmesinin önemli bir gelişme olduğunu belirttiği konuşmasında, “Bu tabiatıyla ortak bir başarıdır. Ama şimdi yürütme kuruluna seçildiğimiz için daha doğru şeyler söylemek zamanı, onun için bu başarının hikayesini biraz anlatmak lazım. İlk başta bu hiç şüphesiz Dışişleri Bakanlığı’nındır. Bizim mensubu olduğumuz misyon olarak budur. İkinci bir husus Unesco Milli komisyon komitesidir, gerek Antalya’da yaptığımız toplantılar gerek karar vericileri etkileyecek durumdaki kişilerle olan temaslarımız, karar mercilerine yakın diğer milli komitelerle olan temaslarımız bu sonuçları almamızda çok etkili olmuştur“ dedi.

Türkiye’nin Paris Büyükelçisi İsmail hakkı Musa, “Sayın milli komisyon başkanımız ve sayın daimi temsilcimiz meselenin özünü çok veciz bir şekilde ortaya koydular. Bende onların dile getirdiği hususlara katıldığımı belirterek sözlerime başlamak isterim. Hakikaten bir yıl kadar oldu, siz bir kaç hafta önce gelmiştiniz, bir yıldır bu konuda nasıl bir meydan muharebesi verdiğinizi hasbelkader sahada görme imkanım olanlardan birisi olduğum için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir kaç cephede çok ciddi bir mücadele verdik ve benim siz dile getirdiniz sayın büyükelçim. Bugün Unesco’ya gerçekten tam üye olduk. 4 yıllık bir süre boyunca bizlere ümit bağlayanların sesi kulağı olmamızı bekleyenlerin bir tür mazlumların hakikaten bu yapı bünyesinde sesi olmak gibi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Bunun üstesinden en iyi şekilde gelmenin gayreti içerisinde olacağımızdan ben şahsen eminim. Büyükelçilik olarak her zaman sizlerin yanında olacağız. Bu vesileyle Paris Büyükelçiliği’ni de unutmazsanız şükran duyarım” şeklinde konuştu.

Tansu Sarıtaylı 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.
Erzurum Rektör Çomaklı, araştırma üniversiteleri destek programına katıldı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Yerleşkesi Kültür Merkezinde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katılımıyla düzenlenen Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) değerlendirme toplantısına katıldı. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 2021’de belirlediği Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programının 23 üniversiteyle başarıyla yürütüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Özvar, program kapsamındaki üniversitelerin performanslarının kurul bünyesinde oluşturulan İzleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından yıllık olarak takip edildiğini hatırlatarak sıralamaların her yıl kasım itibarıyla kamuoyu ile paylaşıldığını dile getirdi. Araştırma üniversiteleri arasında yaşanan tatlı rekabetin uluslararası üniversite derecelendirme kuruluşları tarafından her yıl yayınlanan dünya üniversite sıralamalarına, özellikle son 2 yılda olumlu biçimde yansıdığını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Özvar, bunun için emeği geçenlere teşekkür etti. 12. Kalkınma Planında yer alan yükseköğretimle ilgili hedeflerden birisinin de Dünya Akademik Başarı Sıralamalarında ilk 500’de yer alan üniversite sayısını 2028’de 10’a çıkarmak olduğunu söyleyen Özvar: "Ben inanıyorum ki araştırma üniversitelerimizin tamamı, fiziksel altyapıları ve sahip oldukları akademik insan kaynağı ile önümüzdeki 5 yılda ilk 500 içerisinde yer alma potansiyeline sahiptirler. Son yıllarda artan uluslararası öğrenci hareketliliğinde bu tür değerlendirmelerin fevkalade önemli olduğunu görüyoruz" dedi. Başkan Özvar: "Destek Programı Uygulamasına Israrla Devam Edeceğiz" ADEP kapsamında üniversitelere 2024’te 400 milyon lira ödenek tahsis edildiğini belirten Özvar, üniversitelerin kendi kaynaklarından aktaracakları rakamlarla 327 projeye, 503,9 milyon lira bütçe aktarımı yapılacağını belirtti. Yükseköğretim Kurulu olarak kalite odaklı anlayışı temel misyon edindiklerini ve bu amaçla araştırma üniversitelerine yönelik destek programlarının uygulanmasına ısrarla devam edeceklerinin vurgulayan Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm üniversitelerimizin araştırma kapasite ve kalitesinin artırılmaya ihtiyacı var. Son 5 yıllık veriler, daha nitelikli yayın sayısında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak dünyadaki büyük bilim çevreleriyle mukayese edildiğinde hala bilhassa Q1, Q2 yayınları konusunda ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor. Yıllık 45-46 bin düzeyinde olan bilimsel doküman sayısını yayın kalitesinden ödün vermeden biraz daha artırılmasına ihtiyaç vardır. Bunu yapacak kurumların başında araştırma üniversitelerimiz gelmektedir” ifadelerini kullandı. Şenel: "Üniversitelerimizin Ar-Ge Faaliyetlerini Genişletmesini İstiyoruz" ADEP ile araştırma üniversitelerine, yıllık performanslarını dikkate alarak bilimsel araştırma projeleri için kaynak tahsisi yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ise bu çerçevede, araştırma üniversitelerine 2022’de 100 milyon lira olarak tahsis ettikleri ödenek tutarını 2023’te 250 milyon liraya yükselttiklerini belirterek şöyle devam etti: "Bu yıl için bu rakam 400 milyon lira olarak Bütçe Kanunu ile belirlenmiş oldu. Cumhurbaşkanımızın olurlarıyla üniversitelerimizin performansları ve uygulama sonuçlarını dikkate alarak ödenek tahsislerini yakın zamanda gerçekleştirmeyi ve ödeneği üniversitelerimize aktarmayı planlıyoruz. Ödenek artışlarıyla araştırma üniversitelerimizin Ar-Ge faaliyetleri ve nitelikli insan gücü yetiştirmesine yönelik imkanlarını genişletmesini, milli politika ve hedeflerimize hizmet edecek çalışmalarını artırarak sürdürmesini bekliyoruz." Rektör Çomaklı: “Araştırma Üniversitesi Ünvanı ile Çalışmalarımıza Kararlılıkla Devam Ediyoruz” Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise: “Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP), ülkemizin araştırma ve geliştirme potansiyelini artırmayı, bilimsel üretkenliği desteklemeyi ve ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçiliği artırmayı hedefleyen önemli bir girişimdir. Bu kapsamda düzenlenen değerlendirme toplantısı, katılımcı üniversitelerin araştırma alanındaki çalışmalarını değerlendirme ve gelecek stratejilerini belirleme fırsatı sunmaktadır. Atatürk Üniversitesi, bilim ve araştırma alanında ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir kurum olarak, ADEP’in temel amaçlarına uygun şekilde hareket etmekte ve ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz, geniş kapsamlı araştırma projeleri, uluslararası iş birlikleri ve yenilikçi çalışmalarıyla bilim dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir” şeklinde konuştu. Atatürk Üniversitesinin araştırma alanındaki başarılarını vurgulayan Çomaklı: “Üniversitemizin bilimsel üretkenliğini artırmak ve ulusal düzeydeki rekabetçiliğini güçlendirmek için tüm mensuplarımız ile çalışmalarımıza kararlılıkla devam etmekteyiz. Araştırma Üniversitesi statüsünün gerek finansal açıdan gerekse akademik alanda tanımış olduğu haklar bizim daha da geniş bir yelpazede çalışma yapmamıza vesile oluyor. Bu açıdan ADEP Değerlendirme Toplantısında alınan kararlar ve belirlenen stratejiler doğrultusunda, Atatürk Üniversitesi, araştırma alanındaki başarısını daha da ileriye taşıyacak ve ülkemizin bilimsel ve teknolojik kalkınmasına önemli katkılar sunmaya devam edecektir” dedi. Toplantı; katılımcıların, araştırma politikaları ve stratejileri hakkında bilgi paylaşımında bulunmalarıyla sona erdi.