SAĞLIK - 06 Nisan 2021 Salı 11:08

Türkiye’de bir ilk: Annesi hamileyken aşılanan bebek antikorlu doğdu

A
A
A
Türkiye’de bir ilk: Annesi hamileyken aşılanan bebek antikorlu doğdu

Hamileliğinin 29 ve 33’üncü haftalarında Covid-19 aşısını olan Op. Dr. Zeynep Aslı Kaplan’ın bebeği de antikorlu olarak dünyaya geldi. Henüz 20 günlük olan Uras bebek, Türkiye’nin antikorlu doğan ilk bebeği oldu.

Bebeğinin doğuştan antikorlu bir şekilde dünyaya geldiği için çok mutlu olduğunu belirten Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Hastanesi’nde görevini sürdüren Op. Dr. Zeynep Aslı Kaplan, “Ben 29 ve 33 haftalık hamile iken Sinovac aşısını olmuştum. Hamileliğimin 38’inci haftasında iken bebeğimiz sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi.

Ne gebelikte ne de sonrasında herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Merak ettiğimiz için biz de kort kanına baktık. Çünkü Amerika’daki çalışmalarda anne ve kort kanında antikor çıktığı gösterilmişti. Biz de aynı şekilde baktık ve Sinovac’ta hem benim antikorum oluşmuştu hem de bebeğin kort kanında antikora rastladık. Şimdi antikor varlığı bildiğimiz gibi bizi yüzde 100 korumuyor ama bebeğimin aşılanma şansı yok. Henüz bebekler ve çocuklar aşılanmadığı için bebekte antikor pozitifliğinin olması en azından bu dönemde benim içimi rahatlatan bir şey.

Aynı şekilde anne sütünde de antikorlar gösterilmiş, biz buna kendimiz de bakacağız aynı şekilde bebeğe de geçiyor mu diye. En azından bu dönemde, bebeğin hem doğumda hem de erken dönemde ilk 6 ay gibi bir süre anne sütünden geçen antikorlarla da korunma ihtimalinin olduğunu bilmek, bir anne için iç rahatlatıcı bir durum” ifadelerini kullandı.

“Bebekleri korumak için tek şansımız gebelikte aşıların güvenli olduğuna dair kanıtların ortaya çıkması”
Aşının iki dozundan da sonra herhangi bir yan etki ile karşılaşmadığını, bebeğin de ne hamilelik ne de doğum sonrası dönemde sağlık konusunda bir sıkıntı yaşamadığını belirten Op. Dr. Kaplan, “Çevremde yine doktor arkadaşlarımdan bu dönemde aşı olanlar var. Onlar henüz doğumunu yapmadı ama onlarda da aşı sonrası herhangi bir yan etki olmadığını biliyorum.

En fazla halsizlik, aşı yapılan kolda ağrı gibi bir şeyler duydum çevremde de. Gebelerde acilen güvenli olduğuna dair, insanların da içinin rahatlaması için çalışmalara ihtiyaç var. Ama özellikle bizim gibi risk grubunda sağlık personellerinin ya da diğer risk grubunda yer alan annelerin aşılanması hem gebelikte hem doğumda hem de erken dönemde, yeni doğanların korunması için faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Bebekleri korumak için tek şansımız gebelikte aşıların güvenli olduğuna dair kanıtların ortaya çıkması ve sonrasında hamile annelerin de aşılanması olacaktır. Tıpkı grip aşılarında olduğu gibi” şeklinde konuştu.

“Tabi ki daha fazla veriye ihtiyaç var”

Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özlem Moraloğlu Tekin ise, “Ankara Şehir Hastanesi pandeminin başından beri pandeminin merkez hastanelerinden birisi. Dolayısıyla burada çalışan sağlıkçıların çoğunluğu bu aşılama gruplarına katıldılar. Aslında bu iyi bir şey elimizde bir veri oluşabilecek.

Biz de Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Hastanesi olarak özellikle doktor Aslı hanım gibi gebeyken aşı olan veya emzirme döneminde aşı olan doktor ve hemşirelerimizin, sağlık çalışanlarımızın verilerini toplamaya başladık.

Biliyorsunuz dünyada da Moderna ya da Pfizer/Biontech aşısının Faz-3 çalışmalarında aslında gebelerle ilgili bir veri yayınlanmadı ama bu çalışmalara tesadüfen alınan gebe ya da emziren anneler var. Onların da doğum sonrası sonuçları ile ilgili; negatif bir etkinin olmadığı ve bebeklerinde bir yan etki olmadığını gösterdiler. Tabi ki daha fazla veriye ihtiyaç var. Biz bu anlamda biz Sağlık Bakanlığı’na da başvurduk. Amacımız bundan sonraki Faz-3 çalışmalarına, bu şekilde daha fazla gebe ve emziren anne verisini de koyabilmek. Elimizde daha fazla veri birikmesini sağlayabilmek” şeklinde konuştu.

Utku Şimşek - Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Çayırlı’da küçükbaş hayvanlarda aşılama kampanyası Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bağlı teknik ekipler, mesai mefhumu gözetmeden, küçükbaş hayvanlara yönelik bakanlık tarafından programlı olarak yürütülen aşılama kampanyasını sürdürüyor. Aşılama esnasında yeni doğan kuzulara küpeleme çalışması da yapılıyor. Hayvan sağlığı ve refahı için görev başında olan ekipler, çiftçilere ve Erzincan’a katma değer sağlamak, küçükbaş hayvancılık sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla yayla yayla, mera mera gezerek ağıllarda küpeleme ve aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından programlı bir şekilde yürütülen çalışmalarda küçükbaş hayvanlara çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı aşılanıyor. Küçükbaş hayvancılık sektörünü daha ileri seviyelere çıkarmak için Erzincan genelinde çalışmalarını sürdüren tarım teşkilatı, Çayırlı’nın Gelinpınar Köyü’nde bir yandan programlı aşılama kampanyasını sürdürürken diğer yandan yeni doğan kuzularda küpeleme çalışmalarını sürdürüyor. Küçükbaş hayvancılık sektörüne büyük zarar veren çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı tetikte olan tarım teşkilatı mera ve ağıllarda sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlıyor. Aşılama kampanyası hakkında bilgi veren Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Emrah Demir, “Hayvan sağlığı ve hayvan refahının korunmasının yanı sıra, hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması amacıyla, il genelinde hazırlanan plan, program ve projeleri uygulayarak, hayvan hastalık ve zararlılarına karşı koruyucu hizmetler yürütmeye devam ediyoruz. Bakanlığımız tarafından programlanan aşılama kampanyasında dahilinde İl Müdürlüğümüzün talimatlarına uygun olarak ilçemiz genelinde küçükbaş hayvanlarda aşılama ve küpeleme çalışmalarımız aralıksız sürdürülüyor. Ayrıca küpeleme çalışmaları ile yeni doğan hayvanlar kayıt altına alınarak kimliklendirilirken, çiftçilerin de devlet desteklerinden faydalanması için bilgilendirme yapıyoruz. İlçe Müdürlüğü olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği başta olmak üzere yetiştiricilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanındayız. Hem sahada hem kurumda her türlü ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verebilmek için çalışıyoruz. Üreticilerimizin ürünü bol kazancı bereketli olsun” diye konuştu.
Bayburt Evlilik stresi güvensizlik nedeni Evlilik öncesi dönemde bazı sorular çiftlerin kafasını karıştırıyor. Bu evlilik stresinden ziyade güvensizliği işaret ediyor. Şüphesiz her çiftin hayali mutlu bit yuva kurmak. Ancak evlilik aşaması gelip çattığında çiftler bazı olumsuz düşüncelerle baş başa kalabiliyor. Evlilik sorumluluğunu işaret eden duyguyu uzmanlar evlilik stresi olarak tanımlarken, beliren bazı soru işaretlerine karşı dikkatli olunması konusunda çiftleri uyarıyor. Uzmanlar bu soru işaretlerinin stresten ziyade güvensizlikten kaynaklandığını vurguluyor. Bağımlılık duygusu, yanlış iletişim nedeni İlişkilerde bağlılık ve bağımlılık duygularına değinen Uzman Psikolog ve İlişki Terapisti Nida Korkmaz, “Evlilik stresi bir insanın evlenmeden önceki zamanında ya da kişinin geçmişte yaşadığı olaylardan ötürü aklında olan soru işaretlerine dayanmaktadır. Toplumumuzda aşk her zaman ön planda tutulmaktadır. Bu nedenle bireyler bir kere aşık oldukları kişiye zamanla bağımlılık geliştirirler. Aşkın ilk aşamasında bu bağlılık olarak nitelendirilebilir. Ama daha sonra bağlılık dediğimiz unsur yerini zamanla bağımlılığa bırakır. Bağlılık insanlar arasında rahatlatıcı ve huzur verici bir niteliğe sahiptir. Ama bağımlılık bunun tam aksine insan üzerinde gerginlik ve strese neden olur. Bağımlılık insanın partnerine karşı duyduğu aklındaki soru işaretlerini ortadan kaldırma etkisini göstermektedir. Bireyler bağımlı olduklarından ötürü, aklındaki soru işaretlerine verilecek cevapları sürekli ertelemektedirler. Bu durum evlilik aşamasına kadar gelmektedir. Evlilik aşamasında ise bu durum, insanların flört zamanlarında olduklarından çok daha farklılık göstermektedir. Evlenen çiftlerde yavaş yavaş zihinsel ve fikirsel değişimler meydana gelir. Bu fikirsel değişimler ile birlikte bağımlılıktan dolayı akılda cevaplanmayan sorularla birleşip zamanla kişi üzerinde büyük strese neden olmaktadır. Bu stres ise ilişkilerde ciddi bir şekilde ayrılığı tetiklemektedir.” dedi. Bu soru işaretlerine dikkat! Evlilik öncesi stresin, kişinin evlenmeden önceki zamanında aklına takılan sorulardan ve geçmiş yaşantılarından edindiği tecrübelerden oluştuğuna dikkat çeken Uzman Psikolog Korkmaz, “Acaba evlendiğimde değişir mi? Bana gösterdiği ilgi azalır mı? Sevgi, saygı, şefkat ve aşkı azalır mı? Desteği azalır mı?’ Bu sorular evlilik stresini tetikler. Evlilikle birlikte omuzlarımıza yüklenecek sorumluluklar evlilik korkusunu oluşturan etkenlerdendir. Bu korkuya bir de bu soru işaretleri eklenince stres katlanarak artar. Bu sefer kişi ‘Aslında evlenmeyi çok istiyorum ama çok korkuyorum.’ demeye başlar. Bu cümle bir yerde ayrılık sinyallerinin de işaretini vermek anlamına gelebilir. Çünkü kişi bu soruların getirdiği stresle başa çıkamaz ve bu durumu atlatamazsa sendroma yakalanır. Ben bu durumu evlilik öncesi sendromu olarak adlandırıyorum” diye konuştu. Ailelere büyük görevler düşüyor Evlilik öncesi stresi ile çiftlerin başa çıkabilmesi için ailelere büyük görev düştüğünün altını çizen Nida Korkmaz, “Çiftler evliliğin getireceği sorumluluklarla birlikte strese girip endişeye kapılabilirler. Bununla birlikte çiftler partnerlerinin doğru seçim olup olmadığını sorgulayarak da strese girebilirler. Bu durumda ailelere düşen görevler çiftleri sakinleştirmek olmalıdır. Kendi ilişkilerindeki güzel yaşanmışlıkları ve hayata dair mücadelelerini örnek olarak vermeleri, evlenecek olan çiftlerin olumlu ve güzel yönlerini çiftlere karşı dile getirmeleri stresi büyük ölçüde azaltacaktır.” şeklinde konuştu. Durumun bu şekilde de aşılamaması durumunda yapılması gerekenlere değinen Korkmaz, “Bu sorunlar ile baş etmenin bir kaç yolu vardır. Kişisel gelişim kitapları okunabilir ya da gelişimsel programlar izlenebilir. Ama ciddi anlamda bu sorunların en sağlıklı çözümü bu alan ile ilgilenen bir psikologdan destek almaktır.” dedi. Çevrenizdekiler sizi doğru mu yönlendiriyor İlişkilerde çevresel faktörlerin de ilişkinin seyrini etkileyebileceğini ifade eden Nida Korkmaz, “İlişkilerde 3’üncü şahıslar bazen çok yapıcı bazen ise çok yıkıcı olabiliyor. Bu ayırımı çok iyi yapmak ve buna göre müdahale izni vermek ya da vermemek gerekiyor. Eğer 3’üncü şahıslar ilişkiniz ve partneriniz hakkında sürekli olumsuz cümleler kuruyorsa, kötü dille eleştiriyorsa ve olumsuz iddialar ortaya atıyorsa buna kesinlikle ‘dur’ demeniz gerekir. Ancak 3’üncü şahıslar ilişkinizi destekliyor, ilişkiniz ve partneriniz hakkında olumlu cümleler kurup her fırsatta sevginizi ve birbirinize nasıl yakıştığınızı size hatırlatıyorsa onlarla dertleşebilirsiniz.” ifadelerini kullandı.
Erzincan Türkiye’de çok fazla eşi bulunmayan bu sınıfta minik öğrencilere masal anlatılıyor Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Eğitim Fakültesinde oluşturulan ve Türkiye’de çok fazla eşi bulunmayan Masal Atölyesi Sınıfında Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünü okuyan ve seçmeli ders olarak alan üniversite öğrencileri, anaokulu öğrencilerine unutulmaya yüz tutan masal geleneğini yaşatmak için masal anlatıp, kurulan oyuncak stantların da miniklerle keyifli zaman geçiriyorlar. Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi ABD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serap Uzuner Yurt’un yönettiği Masal ve Hikâye Anlatıcılığı dersi çerçevesinde, Erzincan Fırat Kılıç İlkokulu öğrencilerine masal etkinliği düzenlendi. Etkinlik, Eğitim Fakültesi Masal Atölyesi’nde ve Üniversite Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. A. Ercan Ekinci, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mücahit Kağan, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Erdem Yavuz, Doç. Dr. Alper Kaşkaya, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Fethi Kayalar, Fırat Kılıç İlkokulu öğrencileri ve öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleşti. Öğrenciler, Masal ve Hikâye Anlatıcılığı dersi kapsamında öğrendikleri “Kaz Yollasam Yolar mısın? “masal tiyatrosunu sergiledi ve “Tırtıl Huppo” hikayesini anlattılar. Doç. Dr. Serap Uzuner Yurt, atölyede yaklaşık 400 öğrenciye masal anlatıldığını ve Deprem bölgelerindeki Hatay Reyhanlı, Urfa Siverek anaokullarına online masal anlatıldığını belirtti. Ayrıca öğretmen adaylarının derste öğrendiklerini uygulama fırsatı bulduklarını vurguladı. Etkinlikte, Rektör Levent öğrencilerle yakından ilgilenerek onlarla sohbet etti ve öğrencilerin masal etkinliğine büyük ilgi gösterdiği belirterek, emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.