GÜNDEM - 25 Şubat 2019 Pazartesi 11:36

Türkiye’den ABD’ye ilk defa teknoloji transferi yapıldı

A
A
A
Türkiye’den ABD’ye ilk defa teknoloji transferi yapıldı

Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Başaran ve Erozyon Araştırma Lideri Prof. Dr. Günay Erpul tarafından Erciyes Teknopark’ın destekleriyle geliştirilen Rüzgar Erozyonu Ölçüm Sistemi, Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan North Carolina State Üniversitesi’ne inşaat alanlarındaki toz salımlarını ölçmek amacıyla gönderildi. Bu teknoloji transferi Türkiye’de ilk olarak gerçekleştirildi.

Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Başaran, Erciyes Teknopark’ın destekleriyle erozyon araştırma lideri Prof. Dr. Günay Erpul ile birlikte rüzgar erozyonu ile tozun yoğun şekilde taşındığı alanlarda rüzgar erozyonunun daha doğru hesaplanmasını ve ölçülmesini sağlamak amacıyla Rüzgar Erozyonu Ölçüm Sistemini geliştirdi. Kolay ve mevcut yöntemlere kıyasla daha doğru toprak ölçümü yapan ve yüzde 90'ın üzerinde etkinlikle doğruluk oranını bulan sisteme, uluslararası dergilerde yayınlandıktan sonra talep yağdı. ABD North Carolina State Üniversitesi’nden gelen talep üzerine geliştirilen sistemden 100 adet gönderildi.

“Avrupalı ve Amerikalı bilim adamlarının geliştirdiği aletlerden 2 kat etkinliğe sahip yeni bir rüzgar erozyon ölçüm sistemi geliştirdik” 

Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Başaran, yaptığı açıklamada, buluş hakkında bilgiler vererek, “Rüzgar erozyonu özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde Türkiye’de olduğu gibi tarım topraklarının sağlığı, bitki sağlığı, biyoçeşitlilik ve insan sağlığı açısından önemli olaylardan bir tanesidir. Dönem dönem takip edilmesi gerekir. Bunun içinde dünyada geliştirilmiş birçok alet vardır. Özellikle Avrupalı araştırmacıların ve Amerikalı araştırmacıların geliştirdiği bu aletler etkinlikleri çok yüksek aletler değil. Pasif tuzaklar olarak isimlendirilen bu aletlere alternatif daha etkin bir alet geliştirmek için 2010 yılında bir TÜBİTAK projesi verdik. Bu TÜBİTAK projesi kapsamında Avrupalı ve Amerikalı bilim adamlarının geliştirdiği aletlerden 2 kat etkinliğe sahip yeni bir rüzgar erozyon ölçüm sistemi geliştirdik. Ölçüm sisteminin ilk denemelerinde ERASMUS kapsamında Belçika Gent Üniversitesi yapay yağmurlama ve rüzgar erozyonu simülasyon tünellerinde gerçekleştirdik. yüksek etkinliği yakaladıktan sonrada prototip hazırlıklarına başladık. Sadece TÜBİTAK desteği değil aynı zamanda özel sektörden de bu anlamda ciddi destek aldık" şeklinde konuştu.

"Dünyanın birçok bölgesinden aletimize ilgi var" 

Prof. Dr. Başaran, "Aletimizi geliştirdikten ve etkinliklerini belirledikten sonra hazırladığımız bilimsel çalışmayı uluslararası saygın dergilerde yayınladık. Daha sonra dünyanın birçok bölgesinden aletimize ilgi gelmeye başladı. Aslında geliştirdiğimiz alet son derece basit ama ayrodinamik yapısı mükemmel özelliklere sahiptir. Yüz mikrondan çok daha küçük olan taneciklerin atmosferde süzülürken ya da hareket ederken kolaylıkla yakalanmasını sağlıyor. Bu nedenle de rüzgar erozyonu ölçümlerini son derece doğru ve nitelikli hesaplanmasına katkıda bulunuyor. Geliştirdiğimiz alet Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından özellikle Konya bölgesinde rüzgar erozyonunun izlenmesi konusunda yaklaşık 5 yıldır kullanılıyor. Oldukça başarılı sonuçlar elde edildi” ifadelerini kullandı.

“Aletimizin özellikle uluslararası literatürde yayınlanmasından sonra ABD North Carolina State Üniversitesi’nden bizim aletlerimizi kullanmak üzere talep geldi. Yazışmalar sonucunda belki de Türkiye’de ilk defa bir Amerikan üniversitesine Erciyes Üniversitesi tarafından teknoloji transferi yapılmış oldu. Ürünümüzden 100 adet gönderdik. İhracat yaptık ama ihracattan çok daha önemlisi ilk defa bir Türk üniversitesinden Amerikan üniversitesine teknoloji transferinin yapılmış olmasıdır. Biz bunun önemli bir başarı olduğunu düşünüyoruz. Burada Erciyes Üniversitesi teknoloji geliştirme bölgesinin bize verdiği destek çok büyüktür” diye konuştu.

“Patenti alınacak” 

Türk Patent Enstitüsüne aletin patentini almak için başvurduklarını kaydeden Prof. Dr. Başaran, “Bu ürünü erozyon araştırma liderimiz Prof. Dr. Günay Erpul ile birlikte geliştirdik. Ürünün etkin sonuçlarını aldıktan sonra Türk Patent Enstitüsüne patent koruması amacıyla müracaatlarımızı yaptık. İnceleme raporları çok olumlu ve muhtemelen yakın bir tarihte ürünümüz ulusal anlamda patent tescili yapılmış olacaktır. Yardımlarından dolayı da Erciyes Teknoloji Transfer Ofisi’ne de teşekkür ederim. Ürünümüz özellikle tarım ve mera alanlarında rüzgar erozyonunun ölçümü ve değerlendirmesi amacıyla geliştirilmiş olsa dahi ABD’den talep edilme amacı inşaat alanlarındaki toz salımlarının ölçülmesidir. Ürünümüz inşaat alanlarında toz ölçümünde de kullanılabilir. Aynı zamanda maden sahalarında toz ölçümlerinde ve toz kontrolü amacıyla amacıyla da kullanılabilecek bir üründür” şeklinde konuştu.

“Türkiye’de bu amaçla yapılacak çalışmalarda yabancı ürünlerin kullanılmasının önüne geçmiş olduk” 

Geliştirdikleri ürünle yüzbinlerce liranın Türkiye’de kalmasına katkı sağladıklarını kaydeden Başaran, “Geliştirdiğimiz bu ürünle Türkiye’de bu amaçla yapılacak çalışmalarda yabancı ürünlerin kullanılmasının önüne geçmiş olduk. Belki de yüzbinlerce lira paranın ülkemizde kalmasına katkı sağladık. Ürünümüz tamamen milli ve yerli üründür. Ürünümüzün lisansını Erciyes Teknoloji Transfer Ofisine devrettik. Bundan sonra ulusal ya da uluslararası taleplerde bu talepleri Erciyes Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi karşılayacaktır” dedi.

“Bu sistem Türkiye’de ve yurtdışındaki araştırmalarda artarak kullanılıyor” 

Erozyon araştırma lideri Prof. Dr. Günay Erpul da, “Rüzgar Erozyonu Ölçüm Sistemi hem Türkiye’deki birçok araştırmada hem de yurtdışındaki araştırmalarda artarak kullanılmaktadır. Bu doğrultuda geçen yıl hem Avustralya’da hem de ABD’de kendi rüzgar erozyonu ölçüm sistemlerini kendi araştırmalarında kullanılmak üzere isteklerini yapmışlardır. Bizlerde gönderiyoruz. Bu süreçte Erciyes Üniversitesi Teknopark’ı hem tanıtımda hem de bu tür işlerin gerçekleştirilmesinde bizlere çok büyük yardımları dokunmaktadır” diye konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Bıçaklı cinayetin zanlısı kendini böyle savundu; "3 kişi bana saldırdı, yoksa ben ölecektim" Zonguldak’ta aralarında çıkan küfürlü konuşma tartışmasının kavgaya dönüşmesi üzerine Serkan Akdal’ın hayatını kaybettiği bıçaklı olayın şüphelisi Murat Dereli, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Dereli, adliye önünde gazetecilere, üç kişinin kendisine saldırdığını ve kendisini savunmak amacıyla bıçak kullandığını söyledi. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada, taraflar arasında alacak verecek meselesi bulunduğu, olay öncesinde tartışma yaşandığı ve karşılıklı küfürleşme olduğu öne sürüldü. Şüpheli Murat Dereli’nin (44), Serkan Akdal (44) tarafından aşağılandığı öne sürüldü. Zonguldak Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği tarafından Dereli’nin emniyetteki sorgusu tamamlandı. Gazetecilere, "Yoksa ben ölecektim" dedi "Kasten Öldürme" suçlamasıyla sabah saatlerinde geniş güvenlik önlemleri altında Zonguldak Adliyesi’ne getirilen Dereli, gazetecilerin sorusu üzerine "3 kişi saldırdılar, kendimi savunmak için vurdum. Yoksa ben ölecektim" dedi. Şüphelinin adliyedeki işlemleri sürüyor. Dereli’nin, 2004 yılında eniştesini öldürdüğü gerekçesiyle hapis cezası aldığı, 2012 yılında cezasını tamamlayarak serbest kaldığı öğrenildi. Anavatan Partisi’nin ilçe başkanlığını yapmış Ayrıca Murat Dereli’nin geçmişte Anavatan Partisi’nde Zonguldak Merkez İlçe Başkanlığı görevinde bulunduğu, yakın dönemde ise farklı bir siyasi parti adına il başkanlığı görevine getirildiğini duyurduğu sosyal medya paylaşımlarının bulunduğu belirlendi. Olay Olay, akşam saatlerinde Zonguldak Valiliği önünde meydana geldi. Serkan Akdal (44) ile Murat Dereli (44) arasında çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Yaşanan olayda Murat Dereli’nin bıçak kullandığı, Serkan Akdal’ın vücudunun çeşitli yerlerinden ağır yaralandığı tespit edildi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Ağır yaralı olarak Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Serkan Akdal, hastanede yapılan müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Olayın ardından kaçan Murat Dereli, Yayla Mahallesi’nde saklandığı ağaçlık alanda kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı. Olayla ilgili adli soruşturma devam ediyor.
Kayseri Başkan Büyükkılıç’tan genç girişimcilere tam destek Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde düzenlenen Kayseri Girişimcilik Zirvesi’nde gençlerle bir araya geldi. Başkan Büyükkılıç, Kayseri’yi girişimciliğin merkezi haline gelmiş bir şehir olarak tanımlayarak, girişimci gençlere tam destek verdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde Girişimci ve Yöneticiler Derneği tarafından hayata geçirilen ‘Girişimci Kütüphanesi’ projesi kapsamında düzenlenen Kayseri Girişimcilik Zirvesi’ne katıldı. İl Halk Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen programa, Başkan Büyükkılıç’ın yanı sıra Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, AK Parti İl Başkanı Hüseyin Okandan, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Taner Beyoğlu, Girişimci ve Yöneticiler Derneği Başkanı İbrahim Anıl Taşdemir, İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun ile çok sayıda davetli ve genç girişimci katıldı. Zirvede, geleceğe umutla bakan gençlerle buluşan Başkan Büyükkılıç, girişimcilik kültürünün yaygınlaşmasının önemine dikkat çekti. Programda konuşan Başkan Büyükkılıç, anlamlı ve önemli olarak nitelendirdiği bu zirveyi düzenleyen Girişimci ve Yöneticiler Derneği’ne teşekkür ederek, "Bu güzel organizasyonlara fırsat veren sayın bakanımıza da selamlarımızı, saygılarımızı iletiyorum" dedi. Büyükkılıç, Kayserililere hizmetleri ile layık olmaya çalıştıklarını ifade ederek, "Bize her zamanki yapıcı yaklaşımı bulunan sayın bakanımız ve çok değerli genel müdürümüze de bu iş birliğini sağlayıp, bu kütüphanemizin içini şenlendirip Kayseri’mize böyle güzel bir hizmeti kazandırdıkları için ayrıca teşekkür ediyorum" diye konuştu. "Kütüphaneler şehri" Büyükşehir Belediyesi olarak kütüphaneler şehri söylemini hayata geçirdiklerine vurgu yapan Başkan Büyükkılıç, "15’inci kütüphanemiz. Kayseri Büyükşehir Belediyesi olarak kütüphaneler şehri diye bir nitelendirmemiz var, bunu laf olsun diye söyleyen değil hayata geçiren bir yaklaşım sergiliyoruz. Makarr-ı ulema diye tanımlarız Kayseri’yi, yani âlimler şehri. Dolayısıyla bu âlimlerimiz Seyyid Burhaneddin Hazretleri’nden, Mimar Sinan’ımızdan ya da girişimciliğin merkezini oluşturan Kayseri’mizde girişimciliğin kurallarını koyan Ahi Evran’dan söz edebiliriz" ifadelerini kullandı. Kayseri’yi girişimciliğin merkezi haline gelmiş bir şehir olarak tanımlayan Büyükkılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile zaman zaman bir araya geldiklerinde ve kendilerinden talepte bulunduklarında "siz yaparsınız, siz girişimci ruha sahipsiniz" dediğini, sonrasında da yine katkı sağladığını paylaşarak, "Üretmek için bir şeyler bilmek lazım, kendimizi geliştirmemiz lazım. Bulunduğumuz yerin kadir kıymetini bilmemiz lazım. Biz Kayseri olarak aidiyet duygusu dediğimiz, şehrimize, işimize, ailemize, ülkemize, değerlerimize sahip çıkmayı sağlamamız ve onu olmazsa olmaz olarak görmemiz lazım" dedi. Gençlere fırsat vermek ve ortam hazırlamanın önemine işaret eden Başkan Büyükkılıç, "Kayseri’yi de bu şehir başka, bu şehrin imkânları başka şekliyle tanımlayan yaklaşımları sık sık duymayı amaçladığımızı da elbette buradan hatırlatmak istiyorum" diyerek destekleri için Vali Gökmen Çiçek’e teşekkür etti. Büyükkılıç, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kayseri teşriflerinin 106’ncı yıl dönümünü hep beraber idrak ettiklerini de belirterek, anlamlı bir günü hep birlikte yaşadıklarına işaret etti ve birlik beraberlik duygusuna vurgu yaptı. Çiçek’ten Büyükkılıç’a ‘kütüphane’ teşekkürü Vali Gökmen Çiçek de İl Halk Kütüphanesi’ni Kayseri’ye kazandıran Başkan Büyükkılıç’a teşekkür ederek, "Böyle bir eser için çok teşekkür ediyorum, Allah razı olsun" dedi. Büyükkılıç da bu eseri kazandırmak için büyük gayret gösterdiklerini, bütçesinin tamamını Büyükşehir Belediyesi’nin karşıladığını belirterek, "Bu eseri üretmek yetmiyor, bu eserler sizlerle anlamlı oluyor. Bakanımızın ve değerli genel müdürümüzün bizlere sahip çıkıp, burayı canlı hale getirip, yaşanılabilir konuma hale getirmesi önemli, şehrimize yakıştı" diye konuştu. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Taner Beyoğlu ile Girişimci ve Yöneticiler Derneği Başkanı İbrahim Anıl Taşdemir de birer konuşma gerçekleştirerek, "Girişimci Kütüphanesi" projesi ve Kayseri Girişimcilik Zirvesi hakkında önemli bilgiler paylaştılar. Girişimcilik Zirvesi, Kayseri’de girişimcilik kültürünü derinleştirmek, gençlere ilham vermek ve onları yerel potansiyeli güçlü iş modelleriyle buluşturmak amacıyla, vizyon, deneyim ve ilhamın bir araya geldiği özel bir buluşma sunuyor.
Antalya Aysel öğretmen, köy okullarında başladığı mesleğinde, eğitim dünyasının Nobel’ine aday oldu Çocukluğunda her gün 4 kilometre yol yürüyerek zor şartlar altında eğitimini tamamlayan 22 yıllık sınıf öğretmeni Aysel Şener, birincilik ödülü olan 1 milyon doları kazanması durumunda ödülü kanser hastaları ve kız çocukları için kullanacağını söyledi. Antalya’nın Aksu ilçesinde bir köy okulunda öğretmenlik yapan Aysel Şener eğitim dünyasının Nobel’i olarak değerlendirilen 139 ülkeden 5 binden fazla öğretmenin başvurduğu örnek eğitim çalışmalarının görünür kılınması amacıyla Amerikan Varkey Vakfı tarafından düzenlenen Global Teacher Prize’da tek Türk öğretmen olarak 50 finalist arasına girdi. Önümüzdeki günlerde seçici kurul tarafından yapılacak değerlendirmenin ardından ilk 10’a kalan eğitimcilerin belirleneceği yarışmada birinciye ise 1 Milyon Dolar para ödülü verilecek. Şener, Global Teacher Prize ödülünü kazanması durumunda verilecek olan ödülü kanser hastaları ve kız çocuklarının eğitimine harcayacağını belirtti. 139 ülkeden binlerce öğretmen arasında ilk 50’de yer aldı Eğitimine kız çocuklarının okula devamının sınırlı olduğu bir köyde başlayan ve en yakın okula ulaşmak için her gün 4 km yürüyerek gittiği ortaokuldan sınıf birincisi olarak mezun olan Aysel Şener, Lise ve üniversiteyi dereceyle tamamladıktan sonra 2003 yılında ilk görev yeri olan Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Kavaklı köyüne atandı. Ardından 22 yıllık meslek hayatında Van, Muğla, Hatay ve Antalya’da köy okullarında görev yapan Şener, Aksu ilçesi Aksu Solak İlkokulu’nda sınıf öğretmeni olarak öğretmenliğe devam ediyor. Meslek hayatı boyunca görev yaptığı okullarda hayata geçirdiği projelerle adından söz ettiren Aysel Şener, dünyanın çeşitli ülkelerinden binlerce öğretmenin başvurduğu yarışmada tek Türk eğitimci olarak ilk 50 finalist arasına girmeyi başardı. Onlarca projenin kurucusu Uluslararası bir jüri tarafından yapılan değerlendirmenin ardından ilk 50’nin belirlendiğini ve finalistlerde birisi olarak Türkiye’yi temsil etmekten gurur duyduğunu söyleyen Şener, "Vakıf’ın amacı fark oluşturan çalışmaları olan öğretmenleri onurlandıran, onları itibarını arttıran ve örnek uygulamalarını tüm dünyaya duyurmayı amaçlayan bir kuruluş. Mesleğe başladığım ilk yıldan buyana kız çocuklarının okuması için sahada aktif bir şekilde mücadele ettim. Birçok projenin kurucusuyum. Okuma kültürünü geliştirmeyi amaçladığım ‘Okumak Yaşamaktır’ projesi, Etik Değerlerimiz projesiyle 37 bin 100 proje arasından ilk 100’e girdim ulusal konferansa davet edildim. Hayvanların ve toprağın çığlığını duyurmak adına ‘Çığlık Projesi’, Yine Yeniden, Nezaket Bulaşıcıdır, İyilikte Yarışalı Sevgide Buluşalım Projesi, afet bilicini kazandırmak için ‘Mühendis Ellerim Sağlam Temellerim’ e-Twinning projesini kurdum" dedi. "İyilik bulaşıcıdır, iyilik dünyayı güzelleştirir" Projelerinin konularında iyiliği merkeze alan çalışmalar olduğunu belirten Şener, "Ben dünya sorunlarını kendime dert edindim. Sürdürülebilir çevre, ekosistemin korunması, susuzluk, sıfır atık ve toplumsal sorunları ele alarak projeler yürütüyorum. Projeleri de yürütürken Türkiye Yüzyılı Maarif modelimiz doğrultusunda, Erdem Değer Eylem çerçevesinde ve Türkiye Yüzyılı Maarif modelimizin nihai amacı olan üretken ve erdemli bireyler yetiştirmek doğrultusunda projelerimi planlıyorum. Çocuklarımı hem üretken hem de onlar bilimsel bilgi edinirken aynı zamanda da duygusal ve sosyal yönden erini sağlayarak bütüncül bir yaklaşım uyguluyorum. İyilik bulaşıcıdır, iyilik dünyayı güzelleştirir, iyilik insanı iyileştirir, sevgi dolu bir dünya için hep birlikte adım atalım" şeklinde konuştu. 10 tane hikaye kitabı yazdı Sadece projeler değil sosyal sorumluluk projeleri ulusal ve uluslararası projelerinde aynı zamanda kuruculuğunu yaptığını söyleyen Aysel Şener, "Projelerle belli sayıda kişiye ulaşıyordum. Sonra dedim ki, çocuğun kendini en güvende hissettiği yer olarak görüyorum ben hikayeleri ve hikaye kitapları yazmaya başladım. Bu hikaye kitaplarıyla daha çok çocuğa ulaşmayı hedefledim. Yazmış olduğum 10 tane hikaye kitabı var. Bu hikaye kitaplarımda doğaya nezaket, hayvanlara nezaket, yaşlılara nezaket gibi konuları işledim. Ve bu hikayelerle çocukların gönlünde taht kurmaya çalıştım. Tüm bu çalışmalarımın sonucunda 2023 yılında Yılın Öğretmeni seçildim. Eğitimde fırsat eşitliği ile ilgili çalışmalar yürüttüm. Dezavantajlı çocuklar eğitimde fırsat eşitliğine sahip olsunlar diye onlarla ayrıca ilgilendim. Konferanslara davet edilmem, yürütmüş olduğum projeler, yazmış olduğum hikaye kitapları, velilerle yürütmüş olduğum projeler bu başarının ödülü olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Kazanırsa ödülü kanser hastaları ve kız çocukları için kullanacak Yarışmada 1 Milyon Dolarlık bir ödül var. Ben bu ödülü alırsam yüzde ellisini öncelikle kanser hastalarına, onlar için mücadele eden vakıf ve derneklere bağışlamak istiyorum. Yüzde ellisini ise kimsesiz kız çocuklarının okuması için kullanmak istiyorum. Şu an ilk 50’deyim, ilk 50 içerisinde olmak zaten benim için büyük bir onur ve gurur. Çünkü orada Türkiye’yi temsil edeceğim. Aklıma bile gelmezdi bir gün böyle bir yarışmada birinci olmak. Ama ben hep inanarak çalıştım ve yaptım. Bu inancın, emeğin, azmin, yılmamazlığın öyküsü olduğunu düşünüyorum. Elbette her öğretmen birinci olmak ister. Ama benim için önemli olan eğer ben öğrencilerin kalbinde kalıcı da olsa küçük bir iz bıraktıysam en büyük mutluluk benim için o olacaktır" dedi. Öğrencilik yılları zor şartlarda geçti Benim öğrencilik yıllarım çok zor şartlarda geçtiğinin altını çizen Şener, "Ben bir köyde dünyaya geldim ve birleştirilmiş sınıfta okudum. İmkansızlıkların olduğu bir yerdi ve ortaokul yoktu benim yaşadığım köyde. Her gün ortaokula gitmek için 4 km yol yürüdüm, zor şartlarda okudum. Bu durum beni yıldırmadı, hep ben hayal ettim. Benim bebeklerim yoktu arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde küçükken ben öğretmen olurdum, biz öğretmencilik oyunu oynardık. Bu beni pes ettirmedi, hayal ettirmeyi, öğretmeyi öğretti. Zorluklar bana nasıl baş edebileceğimi öğretti. Hikaye kitaplarımda, yürütmüş olduğum projelerde yaşamış olduğum hayatında etkisi var. Ben şunu düşünüyorum hep, iyilik dünyayı güzelleştirir. İyilik insanı iyileştirir. Ben iyilik bulaşıcıdır mottosuyla çalışmaya devam edeceğim. Bana hep annem ‘Kızım her gün de olsa da iyilik yap’ demişti. ‘Ceketimi satarım, yine seni okuturum’ diyen babama ve en önemlisi benim ilham kaynağım olan öğrencilerime teşekkür ediyorum. Bu ödül hepimizin, bu ödül Türkiye’nin ödülü" ifadelerini kullandı.