GÜNDEM - 09 Temmuz 2020 Perşembe 17:10

Türkiye'nin en yüksek köprüsü açılıyor

A
A
A
Türkiye'nin en yüksek köprüsü açılıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Van-Tatvan-Bitlis ile Siirt-Mardin-Batman hattını birbirine bağlayan Botan Çayı Beğendik Köprüsü’nün hizmete açılacağını açıkladı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 450 metre uzunluk ve 165 metre yüksekliğindeki köprünün 11 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı bağlantı ile katılacağı törenle hizmete açılacağını bildirdi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, söz konusu proje ile Van’dan Siirt -Pervari arasındaki seyahat süresinin 5 saatten 2 saate düşeceğini açıklayarak, projenin terör örgütünün bölgede faaliyet göstermesini engelleyeceği için terör örgütü tarafından tehditlerle engellenmeye çalışıldığını anlattı. Karaismailoğlu, “Yol, ticaret yapmak için olduğu kadar insanları birleştirmek için, kardeşliği, birliği, beraberliği pekiştirmek için yapılır. Yol, medeniyet için yapılır, gelecek nesiller için yapılır. Terör örgütleri de bu birliği, bu kardeşliği, daha medeni güçlü bir Türkiye’yi istemedikleri için bu projenin hayata geçmesine engel olmak istiyor. Çünkü, yolunuz yoksa, eliniz kolunuz bağlı demektir. Yolunuz yoksa; ulaşamıyorsanız, erişemiyorsanız muasır medeniyetten bahsedemezsiniz. Turizmden, ticaretten bahsedemezsiniz. Bırakın küresel ölçekte rekabet etmeyi, kendi insanınızın refahını bile sağlayamazsınız. 11 Temmuz’da hizmete girecek bu proje de bölgede hem ekonomik kalkınmayı sağlayacak hem de birliği beraberliği artıracak” şeklinde açıkladı.

Türkiye'nin en yüksek köprüsü açılıyor

165 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek köprüsü

Bitlis’in Hizan ile Siirt’in Pervari ilçeleri arasında yapılan Türkiye’nin en yüksek köprüsü olma özelliğini taşıyan Beğendik Köprüsü, açılış için gün sayıyor. Bakan Adil Karaismailoğlu, Beğendik Köprüsü’nün 120 metrelik 2 adet kenar açıklığı ile toplam 450 metre uzunluğunda ve 14 metre genişliğinde olduğunu belirtirken, 165 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek köprüsü olduğunu söyledi.

Karaismailoğlu, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Siirt’in Pervari ilçesinin; Şırnak, Bitlis ve Van arasında köprü konumunda olduğunu ve Beğendik Köprüsü’nün yapımının bu nedenle büyük önem taşıdığını anlattı. Beğendik Köprüsü’nü de içinde barındıran 72 kilometrelik Küçüksu-Hizan Ayrımı - Pervari İl Yolu’nun 11 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı bağlantı ile katılacağı törenle hizmete açılacağını bildiren Karaismailoğlu, proje ile Pervari’nin ulaşım standardının yükseleceğini ve çevre illere yüksek standartlı bir yolla bağlanacağını vurguladı. Bakan Karaismailoğlu, 2014 yılında yapım çalışmalarına başlanan Beğendik Köprüsü’nün 210 metre orta açıklığı ile Dengeli Konsol sistemiyle Türkiye’nin en uzun orta açıklıklı kutu kesitli ard germeli köprüsü olduğunun da altını çizdi.

Türkiye'nin en yüksek köprüsü açılıyor

1 milyar 510 milyar liralık yatırım

Projenin Küçüksu-Pervari Yolu’nun kapasitesini artıracağını ve trafik güvenliğini sağlayacağını ifade eden Bakan Karaismailoğlu, projenin tamamlanması ile bölgenin sosyoekonomik gelişiminin hız kazanacağının altını çizdi. Projenin 1998 yılında yapımına başlandığını ve 1 milyar 510 milyar liralık yatırımla tamamlandığını belirten Karaismailoğlu, “Bu proje bölge halkı için büyük öneme sahip. Mevcut yolun çok büyük bir bölümü stabilize yol ve çok büyük bir rakımda dağları dolaşarak gidiyor. Hem çok tehlikeli hem de çok uzun bir yol. Projeyi mevcut yolun daha aşağısında tamamladık ve köprülerle tünellerle yolun güvenliğini ve konforunu artırdık. Proje sayesinde Van’da Pervari’ye 5 saati bulan seyahat süresini 2 saate kadar düşürmüş olduk” dedi.
Karaismailoğlu, 1998'den itibaren yapımına başlanan yol ve köprü yapımının, özellikle terör örgütlerinin bu projenin tamamlanmaması amacıyla gerçekleştirdikleri eylemler nedeniyle ağır ilerlediğini açıkladı. Karaismailoğlu, “Söz konusu proje, terör örgütünün bölgede faaliyet göstermesini engelleyeceği ve bölgede önemli bir ekonomik bir ivme sağlayacağı için proje şantiyelerinde işçilerimizi tehdit ettiler. Bu nedenle bölge halkımız için canla başla çalıştık ve bu projeyi tamamladık. İnanıyorum ki bu projenin bölgede sağlayacağı ekonomik ivme ile hem yatırım artıracak” ifadelerine yer verdi.

“Yapım çalışmaları boyunca toplam bin 25 personel istihdam edildi”

Karaismailoğlu, Beğendik Köprüsü ile Beğendik-Pervari arasının 8 kilometre kısalacağını da anlatarak projenin tasarımından proje ve inşasına kadar tamamen Türk mühendis ve işçilerinin emeği ile yapıldığının altını çizdi. Köprünün yapımında da yüzde yüz yerli malzeme kullanıldığını vurgulayan Bakan Karaismailoğlu, “Yapım çalışmaları boyunca 255’i Beğendik Köprüsü’nde olmak üzere toplam bin 25 personel istihdam edildi. Yapımı dahi bölge insanımız için önemli bir iş kapısı oldu” ifadelerini kullandı.

Emin Kuvat

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi eden cihaz geliştirildi Hitit Üniversitesinde yürütülen proje ile nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, nörolojik hastalıkları ilaçsız tedavi edebilmek amacıyla çalışma başlattı. Makine ve İmalat Teknolojileri alanında desteklenen proje çerçevesinde hastaları ilaçların toksik doz ve yan etkisine maruz kalmadan tedavi edebilecek yerli ve milli cihaz üretildi. Cihazın geliştirilmesi için yürütülen çalışmalarda Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Işık ve Doktor Öğretim Üyesi Serkan Dişlitaş yer aldı. Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, geliştirdikleri cihaz ile beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmadan beyindeki oluşacak olan elektrik uyarısıyla nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi amaçladıklarını söyledi. Nöromodülasyon (sinir dokularının yeniden düzenlenmesi) yönteminde 1950’li yıllardan itibaren ses, elektrik uyarısı ve manyetik uyarılardan faydalanmaya başlandığını ifade eden Akçay, bu tedavi yönteminin invaziv ve non-invaziv olarak iki şekle ayrıldığını kaydetti. Akçay, non-invaziv (kesi yapılmadan) olarak adlandırılan; beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmayan tedavi yönteminde beyinde oluşacak elektrik uyarısıyla tedavinin amaçlandığını belirterek 2000’li yıllardan sonra bu tedavi yönteminin klinikte yer almaya başladığını ifade etti. “Beyine elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesini hedefliyoruz” Geliştirdikleri cihaz ile beyne elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Akçay, şunları söyledi: “Beyne elektrik uyarısı vererek yapacağımız bu tedavi yöntemini diğer tedavi yöntemleriyle kıyasladığımız zaman; örneğin ilaçlarda toksik doz veya yan etkisi gibi durumlar olurken bu tedavi yönteminde ise yan etkisi diğerlerine göre neredeyse yok denecek kadar çok az olup avantajları, tedavi etkinliği daha yüksektir. Klinik çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğundan dolayı ekibimizin geliştirmiş olduğu cihazla yapılan tedavi yönteminin preklinik çalışmaları tamamlanmış olup şimdi ki aşamalarımızda ise klinikteki çalışmalarımızı özellikle epilepsi, nöropatik hastalarında Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Sinan Eliaçık hocamız ile uygulamayı amaçlamaktayız.” Yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz Geliştirilen cihazın tamamen yerli ve milli olduğunu vurgulayan Akçay, “Yurt dışında üretilen cihazların Türkiye’ye maliyeti ortalama 30 bin dolar civarında. Yerli üretim olanlarda ise yaklaşık maliyet 5-6 bin dolar civarında. Biz ise cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz. Yapmış olduğumuz cihazı diğerlerinden farklı olacak şekilde ürettik. Sabit bir akım vermek yerine beyindeki elektrik direnci ve kafa direnci ölçülerek bu dirence uygun olan yani tedavideki etkin ilaç diye tabir edebileceğimiz gerçek elektrik değerini verip beyne modüle ederek hastalarımızın tedavisini amaçlıyoruz. Böylelikle sabit bir tedavi değil bireye özgü elektrik uyarısı vererek tedavi hedeflenmiş oluyor. Bu amaçla da tedavinin etkinliği daha da arttırmayı sağlamış oluyoruz.” diye konuştu.
Denizli PAÜ Hukuk Fakültesinde ‘Meclis Simülasyonu’ etkinliği düzenlendi Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hukuk Fakültesi ve Hukuk Topluluğu tarafından öğrencilerin yasama faaliyetini deneyimledikleri ve yasa yapım sürecine tanık oldukları, hoşgörü ve uzlaşma ortamında ideal meclisin nasıl gerçekleşeceğini görüp, pratikte uygulayabildikleri bir etkinlik olan Meclis Simülasyonu etkinliği düzenledi. 3-6 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan ve Denizli’de ilk kez düzenlenen Pamukkale Üniversitesi Meclis simülasyonu etkinliği Eğitim Fakültesi Melek Sözkesen Konferans Salonu’nda gerçekleşen açılış töreni ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından program açılış konuşmaları ile devam etti. Adalet Demokrasi ve Hukuk Orjinli Çalışmalar (ADHOC) Derneği Koordinatörü Şebboy Deren Güçlü yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Burada Pamukkale Üniversitesi ekibine baktığımda 5-6 aylık inanılmaz bir organizasyon sonucunda gerek divan üyeleri olsun gerek akademi ekibi organizasyon ekibimiz olsun, sponsorluk ekibimiz olsun gerçekten çok güzel bir çalışma ortaya koydular ve gerçekten çok güzel de bir organizasyon ortaya çıkaracaklar. Önümüzdeki dört gün boyunca bunu deneyimliyor olacaksınız. Dilerim ki gerçekten çok güzel bir şekilde eğlenirsiniz ve keyif alırsınız demek istiyorum. Burada dört gün boyunca hepiniz milletvekili olacaksınız. Farklı farklı partileri temsil edeceksiniz. Ancak burada unutmamız gereken bir şey var ki hiçbirimiz birbirimizi kırmadan gerçekten dostluk çerçevesinde hep beraber tanışarak ve keyifli vakit geçirerek buradaki arkadaşlığımızın baki kalacağını umut ederek ve olmasını sağlayarak da keyifli vakitler geçirmenizi istiyorum. Lütfen birbirinizi genel kurulda olsun komisyonlarda olsun birer parti için kırmayın. Gerçekten çok güzel bir organizasyona imza atılacağına eminim. Şimdiden herkese keyifli bir yasama dönemi diliyorum.” “Bu simülasyonda öğrencilerimiz, kanun tekliflerini inceleyecek, tartışacak, fikir alışverişi yapacak ve yasamanın işlevini öğrenecektir.” Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Kabakçı Karadeniz yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Hukuk fakültesi olarak amacımız, Evrensel hukuk ilkelerini ve insan haklarını benimseyerek, hukuki sorunları teorik ve pratik anlamda çözme yetkinliğine sahip hukukçular yetiştirmektir. Bu nedenle meclis simülasyonu çok önemlidir. Bu simülasyonda öğrencilerimiz, kanun tekliflerini inceleyecek, tartışacak, fikir alışverişi yapacak ve yasamanın İşlevini öğrenecektir. Öğrencilerimizin yasama faaliyetlerinde bizzat bulunmalar ve etkin rol almaları, fikirlerini özgür bir şekilde dile getirmeleri önemlidir. Meclis simülasyonu etkinliğinde farklı fakültelerden milletvekilleri ver almaktadır. Ancak sunu da belirtmeliyim ki hukukçuların milletvekilliğine ilgisi fazladır. 28. Dönem Milletvekillerinin Meslekleri incelendiğinde; TBMM’de en fazla iş insanı, avukat ve akademisyenin yer aldığı görülmektedir. Milletvekillerinin %20’sinin hukukçu olması bu ilginin kanıtıdır. Gerek Öğrenci Topluluklarımız gerekse Dekanlığımız yıl içinde sayısız akademik, sosyal, kültürel ve benzeri alanlarda çalıştay, panel, eğitim, konferanslar ve geziler düzenlenmektedir. Fakültemizin gerçekleştirdiği eğitim faaliyetleri ve başarılı etkinlikler, üniversite ve eğitime katkı veren ilgili kamu kurum ve kuruluşların, Rektörlüğümüz ve Denizli Barosunun uyumlu iş birliği ve ortak çabanın sonucudur. Fakültemizin gerek daha iyi Fiziki alana kavuşması için gerekse akademik kadrolar noktasında verdikleri büyük destek ve etkinliklerimize gösterdiği ilgi için rektörümüz sayın Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’a, teşekkür ederim. Hukuk Topluluğu Danışmanı Öğr. Üyesi Fatih, Yurtlu’ya ve Hukuk Topluluğu öğrencilerine böyle bir etkinliği düzenledikleri için teşekkür ediyor ve meclis simülasyonunun verimli geçmesini diliyorum.” Pamukkale Kaymakamı Uğur Bulut yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Hukuk fakültelerindeki kaliteli eğitimin kamu yönetimine etkisini bizzat meslek itibariyle gören bir durumdayız. Kaliteli hâkim ve savcı yargı kararlarını okurken bizlerin içini açıyor. Yine, avukatlık hizmetinde verilen kaliteli bir hukuk eğitiminin de toplum yaşamından adaletin tecellisine katkısı hiçbir zaman yadırganamaz. Bu faaliyetin düzenlenmesinde emeği geçen tüm öğretim üyelerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyorum.” “Demokrasi dediğimiz şey gerçekten meclisten geçmekte” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Pamukkale Üniversitesi, son akreditasyonla 208 üniversiteden 70 üniversitenin arasına girmiştir. Bu gurur, üniversitemizdeki tüm akademik-idari personelinin ve tüm öğrencilerinin katkısı ile olmuştur. Ben bu süreçte emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Akreditasyon, Yükseköğretim Kalite Kurulu’nun vermiş olduğu bir belge. Bu belge “Kurumsal Akreditasyon” belgesi. Bu belge ile Üniversitemiz, ÖSYM kılavuzunda akredite olan üniversiteler içerisinde yer almış oldu. Bu ne demek? Bu yarın Pamukkale Üniversitesi’nden alınan diplomalar, Avrupa ve Amerika geçerli demek. Dolayısıyla, böyle bir sevinci bu etkinlikte paylaşmak istedim. Çünkü Pamukkale Üniversitesi hak ettiği yer hali hazırda bulunduğu yer değil. Daha yükseklere çıkması gereken bir üniversite. Çünkü Denizli, Türkiye’de ilk onda yer alıyor, Pamukkale Üniversitesi ilk onda yer alması abartılı olur diyorum, yirminci sırayı kollaması gerekiyor. Bunun için biz elimizden geleni yapacağız ama geleceğimiz olan bu gençler belki bu yirmili sıraları bizlere gösterirler. Çünkü yapmış oldukları etkinlikler gerçekten muhteşem. Ben, üniversitemizin öğrenci toplulukları ile çok gurur duyuyorum. Topluluklarla buluşalım dediğimizde hemen buluşabiliyoruz. Topluluk başkanları geliyor, yardımcıları geliyor. Bu bizim çok aktif bir üniversite olduğumuzu ve öğrencilerimizin çok bilinçli olduğunu gösteriyor. Şimdi mesela, Filistin yürüyüşü yapacağız. Dün yirmi iki topluluk hemen geldi iki saat içerisinde geldiler ve neler yapacağımızı beraber konuştuk. Ben çok gurur duyuyorum. Demek ki öğrencilerimiz şu andaki Pamukkale Üniversitesi’nin seviyesinden memnun değiller. Onların bu yapmış oldukları çalışmalar inşallah Üniversitemizi ilk yirmilere çıkaracak ve bizler de onlarla gurur duyacağız. Demokrasi dediğimiz şey gerçekten meclisten geçmekte. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözüyle kendini tescil etmiş bir kurumdur TBMM. TBMM Milli Mücadele kahramanı olduğu gibi 15 Temmuz’un da kahramanıdır. TBMM ile gurur duyuyorum, ebediyen var olsun diyorum. Diğer taraftan küçük bir anımı paylaşayım. 1996’da Amerika’ya gittim. Tabi Amerika’da gittiğimiz yerde ormanlık alanlar, şehirle doğa ile bir bütün halindeydi. Bana dediler ki: Hocam, burada yanına sincaplar gelir oturur bir şey yapma onlara. Bunlara bir şey yapmanın çok büyük cezaları vardır. Nasıl bir özgür dünyaymış burası dedim. Gerçekten hayran olmamak elde değil ama son zamanlarda gördüğümüz gibi şu anda yaşanan Amerikan üniversitelerde Filistin mitinglerinin nasıl bir karşılık bulduğunu da hepimiz gözler önünde seyrediyoruz. Bu durum, demokrasinin de yine her yerde her zaman aynı olmadığını da bize göstermiş oldu. Dolayısıyla, milletler kendi varlıklarını koruyabilmek için devletlerin idamesini sağlayabilmek için ciddi kararlar alabilmekteler” Açılış konuşmalarının ardından program, milletvekili yeminlerini gerçekleştirmek üzere simülasyonun divan başkanı PAÜ öğrencisi Aleyna Ece Sönmez’in, tüm milletvekilleri ile birlikte ettiği yemin ile sona erdi. Etkinliğin devamında program sergi salonunun gezilmesi ile sona erdi.