DÜNYA - 11 Mayıs 2020 Pazartesi 11:53

Ukrayna'da normale dönüş süreci başladı

A
A
A
Ukrayna'da normale dönüş süreci başladı

Ukrayna’da yeni tip korona virüs (Covid-19) salgınıyla mücadele kapsamında karantina uygulaması bugünden itibaren gevşetilirken ülkedeki kuaför, restoran, kafe ve alışveriş merkezleri yeniden açıldı.

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan yeni tip korona virüs (Covid-19) salgınına yönelik alınan tedbirler birçok ülkede gevşetiliyor. Ukrayna'da yaklaşık 2 aydır karantina uygulanırken yetkili makamlarca alınan kararlar doğrultusunda, ülkede hayat bugünden itibaren normale dönmeye başladı. Ülke genelindeki güzellik salonları ve kuaförler yeniden hizmet vermeye başladı. Restoran ve kafelerin cadde üzerideki yazlık ve teras kısımları sosyal mesafe kurallarına uygun olarak müşteri kabul ederken alışveriş merkezleri, müze ve kütüphaneler de yeniden kapılarını açtı.

İkinci aşama 22 Mayıs'ta

Ülkede ilkokul, lise ve üniversiteler ise kapalı kalmaya devam edecek. Havaalanları, toplu taşıma araçları ve metrolar da kapalı olacak. Normalleşmenin ikinci aşamasının 22 Mayıs'ta uygulamaya konulacağı bildirilirken 22 Mayıs'tan itibaren hava sahası yeniden açılacak. İlk etapta ABD, Almanya, İngiltere ve İsrail’e uçuşlar başlatılacak.

Yaklaşık 4 milyon kişi işsiz kaldı

Ukrayna hükümeti tarafından sürdürülen karantina süreci boyunca metrolar kapatıldı, toplu taşıma araçları güvenlik güçleri ve sağlıkçılar dışında herkese yasaklandı. Gıda sektöründe hizmet veren işletmeler ve alışveriş merkezleri de kapatıldı. Karantina nedeniyle işletmeler faaliyetlerini durdurunca yaklaşık 4 milyon kişi işsiz kaldı ve ülke ekonomisi yüzde 2.12 oranında küçüldü.

Farklı ülkelere çalışmak için giden 500 bin Ukraynalı da ülkeye dönerken devlet bütçesinin gelir kaynağı yüzde 6 küçüldü. Vatandaşların gıda alışverişi yapma oranı yaklaşık yüzde 3, sağlık malzemeleri tüketimi yüzde 10 oranında arttı. Ülke de 10 milyon maske satılırken tekstil ürünleri alımı ise yüzde 90 düştü. Akaryakıt alım oranı da yüzde 16 oranında geriledi.

Öte yandan, Ukrayna Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan son açıklamalara göre ülke genelindeki vaka sayısı 15 bin 648’e, can kaybı sayısı 408’e, iyileşenlerin sayısı ise 3 bin 288'e yükseldi.

Bekir Keskin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.