EKONOMİ - 15 Eylül 2022 Perşembe 13:09

Ülke ekonomisine yıllık 230 milyon TL katkı sağlayacak projede sona gelindi

A
A
A
Ülke ekonomisine yıllık 230 milyon TL katkı sağlayacak projede sona gelindi

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülen, Çorum ve Çankırı’daki tarım arazilerini suyla buluşturacak olan Kızılırmak Tımarlı Sulama Projesi 2. kısım proje inşaatında çalışmalar hızla devam ediyor. Yüzde 93'ü tamamlanan proje 50 yıllık rüyanın gerçeğe dönüşmesini sağlarken, 15 bin kişiye de istihdam sağlayacak.

Kızılırmak Tımarlı Sulama Projesi münbit toprakları modern sulama sistemine kavuştururken, çiftçilerin de yüzlerini güldürecek. Ayrıca ülke ekonomisine yılda 230 milyon TL zirai gelir artışı sağlayacak olan proje, 15 bin kişiye doğrudan istihdam kapısı açacak. AK Parti Çorum Milletvekili Erol Kavuncu ve Devlet Su İşleri Genel Müdürü Prof. Dr. Lütfi Akça, projenin yüklenici firma yetkilileri ile bir araya geldi. Ziyarette Kavuncu ve Akça, DSİ 52. Şube Müdürü Murat Bingöl ve yüklenici firma sahibi Nurettin Yılmaz’dan çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Ülke ekonomisine yıllık 230 milyon TL katkı sağlayacak projede sona gelindi

"50 yıllık rüya gerçeğe dönüşüyor"

Tımarlı sulama suyu projesinin bölgenin 50 yıllık özlemi olduğunu vurgulayan Milletvekili Kavuncu, Bayat, İskilip, Uğurludağ ilçelerinde yaklaşık 80 bin dönüm araziyi suyla buluşturacak projenin sulu tarıma geçişi sağlayacağını ve bölge için çok önemli bir katmadeğer oluşturacağını söyledi. Münbit toprakları modern sulama sistemine kavuşturacak projenin çiftçilerin de yüzlerini güldüreceğini ifade eden Milletvekili Kavuncu, “Ülke ekonomimize de yılda 230 milyon TL zirai gelir artışı sağlayacak olan proje, 15 bin kişiye de doğrudan istihdam kapısı açacak. DSİ Genel Müdürlüğümüz ve DSİ 5. Bölge Müdürlüğümüzün desteği ile yüzde 93 oranında tamamlanan sulama projemiz müteahhit firmanın gayretleri ile en kısa sürede bitirilecek.

Ülke ekonomisine yıllık 230 milyon TL katkı sağlayacak projede sona gelindi

İklim krizi ile her geçen gün daha da stratejik bir hal alan kuraklık ve su tasarrufu gibi konular günümüzün en büyük problemlerinden birisidir. Bu çerçevede Çorum'da sulanabilir arazilerin suya kavuşturulması konusu en önemli gündem maddelerimiz arasında yer almaktadır. Çorum tarımsal arazi büyüklüğü bakımında 81 il arasında 9. sıradadır. Şu anda Çorumda sulanabilir arazilerimizin yüzde 48’i sulanmakta olup, devam eden projelerin tamamlanmasıyla bu oran yüzde 79’a yükselecektir. İnşallah sulanabilir arazilerimiz arttıkça tarımsal üretimimiz de çeşitlenerek artacaktır. Suyla buluşan topraklarımız daha da bereketlenecektir. Sulanabilir her karış toprağımızı suyla buluşturarak, ürünlerimizi çeşitlendirip arttırarak, hem çiftçilerimizin hem de ülkemizin kazanması için tüm paydaşlarımızla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Projenin bugünlere gelmesinde başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Genel Müdürümüz ve ekibine teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Ülke ekonomisine yıllık 230 milyon TL katkı sağlayacak projede sona gelindi

Projenin yüzde 93’ü tamamlandı

Devlet Su İşleri Genel Müdürü Prof. Dr. Lütfi Akça ise, Tımarlı sulaması projesinin Bayat, İskilip ve Uğurludağ ilçelerinin yıllardır beklediği bir proje olduğunu belirterek, projenin bölgeye hayırlı olmasını ve çiftçilere bereket getirmesini temenni etti. Projenin yüzde 93 oranında tamamlandığını hatırlatan Akça, yüzde 7’lik kısmın da yıl sonuna kadar tamamlanarak 2023 yılı sulama sezonunun Tımarlı sulama projesiyle birlikte tam kapasite başlayacağını açıkladı. Tımarlı sulama projesiyle 7 bin 705 hektar araziyi sulamanın yanında su kaynaklarının daha verimli kullanılması için de daha güçlü bir alt yapı oluşturduklarını vurgulayan Genel Müdür Akça, “Burada vahşi sulama yerine damla sulama, yağmurlama sulama gibi sistemi gibi ekili ürünlere uygun modern sulama teknikleri kullanılacak. Ancak burada en önemli etken sulu tarımın çiftçimizin getirisine, gelirine ve ürünlerine sağladığı katkı. Bu alanlar daha ekonomik olarak sulanacağı gibi daha önce sulanmayan alanlarda yapılan tarımda da 7-8 kat civarında gelir artışı sağlayacak” diye konuştu.

Ülke ekonomisine yıllık 230 milyon TL katkı sağlayacak projede sona gelindi

"Gıda güvenliği artık ülkelerin değişmez öncelikleri arasında"

Son yıllarda dünyada yaşanan salgın ardından savaş döneminin dünyada siyasi istikrarsızlığın ve buna bağlı olarak ciddi ekonomik buhranların baş gösterdiği günümüzde artık gıda güvenliğinin ülkelerin değişmez öncelikleri arasında olduğunun altını çizen Akça, “Bunun dışında su güvenliğini de ülkelerin gözden kaçırmaması gereken bir öncelik olduğunu yıllardır bilim insanları gündeme getiriyor. Çünkü küresel iklim değişikliği dediğimiz hadise su kaynaklarını önemli ölçüde etkiliyor. Dolaysıyla bu projelerimiz ürün artışı, gelir artışı, verim artışının yanı sıra su kaynaklarımızın daha verimli daha etkili kullanımını, tarımla birlikte su yönetiminin de sürdürülebilir sağlanmasının en büyük desteği en büyük katkısı. Bölgemize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

Çeltikte damla sulama sistemine geçilmeye başlandığını aktaran Akça, “Yeni geliştirilen bir teknoloji. Geçtiğimiz yıllarda Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin deneme çiftliğinde bu sistemi görmüştüm. Yaygınlaşmaya başladı. Çeltik ekiminin de buna uygun olması gerekir. Uygun bir ekim yapıldığında damla sulama sistemiyle pirincin yetiştiğini görüyoruz. Bu çeltikte su tüketimini 4’te 1’e, 5’te 1’e düşürecektir. Bu da önemli bir gelişme. Bu alt yapı bu teknolojinin kullanılmasına uygun hale geldi. Çiftçilerimiz ilerde veya şimdiden bu yöntemi kullanmaya başlayabilirler” ifadelerini kullandı.

İncelemelere Bayat Belediye Başkanı Ekrem Ünlü ve AK Parti Bayat İlçe Başkanı Fatih Balcıoğlu da katıldı.

Muhammed Muttalip Yalçın - Bülent Özkaleli
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İş insanları İTO’nun “İş Dünyası Okuyor” etkinliğinde buluştu İş insanları, akademisyenler ve öğrenciler, kitap okuma alışkanlığını teşvik etmek amacıyla İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen etkinlikte Yahya Kemal’in ’Aziz İstanbul’ adlı eserini birlikte okudu. İstanbul Ticaret Odası (İTO), 17 Mayıs Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü kapsamında iş insanları, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı "İş Dünyası Okuyor" adlı özel bir etkinlik programı düzenledi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Kültür ve Edebiyat Topluluğu iş birliği ile gerçekleştirilen etkinlik için üniversitenin Sütlüce Yerleşkesi Kütüphanesi’nde ‘kitap okuma saati’ gerçekleştirildi. İTO Meclis Üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler, kitap okuma alışkanlığını teşvik etmek amacıyla şair ve yazar Yahya Kemal Beyatlı’nın ’Aziz İstanbul’ adlı eserini birlikte okudu. Etkinlikte bir konuşma yapan İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, iş insanlarının okumaya yönelmesinin önemine dikkat çekerek, “İş dünyasının İstanbul’u okumaları da çok önemli. Netice itibariyle hepimiz İstanbul kadar varız, hepimiz İstanbul kadar değerliyiz. Hepimiz İstanbul’u sevdiğimiz ve İstanbul’a hizmet ettiğimiz ölçüde varız” dedi. Coşkun Yılmaz, okuma faaliyetinin stratejisinin çok iyi kurgulandığını belirterek, “İTO, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Aziz İstanbul kitabı. Yahya Kemal şüphesiz Türk şiirinin en güçlü çok nadir isimlerinden biridir. İstanbul Türk medeniyetinin İslam medeniyetinin hem tarih hem yaşayan en önemli merkezidir. Ve bunu en iyi anlatan öncü isim Yahya Kemal’dir. Eğer hem İstanbul medeniyetini hem Osmanlı medeniyetinin hem İslam medeniyetinin ruhunu anlamak istiyorsanız Yahya Kemal’in mısralarından satırlarından yürümeniz gerekir. Dolayısıyla çok iyi bir strateji” diye konuştu. İTO Meclis Başkanı Erhan Erken ise Türkiye’nin bilgi toplumu olmayı ve çağını aşmayı hedefleyen bir ülke olduğunu vurguladı. Erken, “Şehirlerin ve ülkelerin ekonomik açıdan gelişmesi ve imarı kadar, kültürel gelişmişlikleri de önemlidir. Bizler ülkemizin kalkınması için sadece maddi bir seviye artışının yeterli olmadığını, kültürel alanda da yetişmiş bir toplum olmamızın önemli olduğunu vurguluyoruz” dedi. Erhan Erken, etkinlikte vermek istedikleri mesajı şöyle açıkladı: “İş insanları sadece maddi kazançla uğraşmaz. Okumak, öğrenmek ve bu ülkenin kültürel seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmak da iş dünyasının çok önem verdiği bir noktadır. Ve böyle de olmalıdır. İşte biz bu önemli gerçeği vurgulamak için bir sosyal sorumluluk projesi olarak bugün buradayız.” “Beşinci üretim faktörü okumaktır, kitaptır” İTO Başkanı Şekib Avdagiç de İş Dünyası Okuyor etkinliğinde kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın ötesinde, okuyan insanın daha üretken ve topluma daha faydalı olacağı düşüncesinden hareket ettiklerini söyledi. Avdagiç, “Kitabın hayatın da, ekonominin de yenileyicisi olduğuna inanıyoruz. Kitap okumanın bir alışkanlık değil ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden okuma alışkanlığımızı hiç yitirmeyip daima diri tutmamız gerekiyor” dedi. Başkan Avdagiç, “Denilir ki, ‘emek olmadan, sermaye olmadan, hammadde-toprak olmadan ve girişimci olmadan’ üretim olmaz, bir ürün elde edilemez. İş dünyasına girince öğrendik ki, üretim faktörü 4 değil, 5’tir. Beşinci üretim faktörü ise okumaktır, kitaptır. Okumak, sürdürülebilir bilgiyi sağlar. Sürdürülebilir bilgi, sürdürülebilir üretimi temin eder. İşte bugün yaptığımız sembolik eylem, bize bunu hatırlatıyor” diye konuştu. Programa katılan Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy ise kültür ve sanat dünyasının Türkiye’deki merkezi Beyoğlu’nda, Beyoğlular adına etkinlikte bulunmaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Aksoy, “İlerleyen dönemlerde bu iş birliği ile ilgili çalışmalarımız devam edecek. Katkısı bulunan herkese teşekkür ediyorum” dedi. “Kitaplar okuyanların hayal güçlerini ve tasavvurlarını genişletir” İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. İsrafil Kuralay da üniversite eğitiminin, öğrencilere eleştirel düşünme ve analitik beceriler kazandırmayı amaçladığını, kitap okumanın da aynı şekilde, anlamayı, analiz etmeyi, başka dünyaların farkına varmayı sağladığını söyledi. Kuralay, “Farklı disiplinlerdeki dersler veya çeşitli türlerdeki kitaplar, okuyanların ve öğrencilerin hayal güçlerini ve tasavvurlarını genişletir. Türkiye’nin en nitelikli akademik kadrolarına ve 98 bin 443 basılı kitap, 734 bin 566 elektronik kitap, 35 bin 892 e-dergi, 53 bin 472 süreli yayın sayısı ile Türkiye’nin en zengin kütüphanelerinden birine sahip olan üniversitemiz, kitap ve üniversitenin kesiştiği en önemli kavşaklardan birini teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhamit Avşar da okumanın, insanlığın var oluş amaçlarından biri ve beşeri gelişimin yakıtı olduğunu söyledi. Avşar, şöyle devam etti: “Günümüzde okuma kavramı farklı boyutlar da kazanmaya başlamış, geleneksel okuma tarzına yeni tarzlar eklenmesiyle okuma eyleminin önemi daha da artmıştır. Artık, medya okur-yazarlığı, film okumaları, görsel okumalar, sistem okumaları gibi gelişen teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni okuma türlerinden bahsedilir olmuştur. Zaten okumanın temel amacı, sadece metin veya görüntü üzerinde göz gezdirme değil, anlamı arama, söylenenin ardındakini tahlil etme, merak edilen konuyla ilgili farklı yaklaşımları öğrenebilme, gelişmeleri takip edip mevcut bilgileri geliştirip güçlendirme değil midir? Ancak bütün bunların içinde en kadim ve hayatımızdan hiç eksilmeyecek olanı yazılı metin okumasıdır kuşkusuz.” İstanbul Ticaret Üniversitesi Kültür ve Edebiyat Topluluğu Başkanı Nursena Güngör de Türk edebiyatının zengin tarihinden aldığı ilhamla bugüne kadar geldiğini ve günümüzde de varlığını sürdürdüğünü söyledi. Güngör, “Yahya Kemal Beyatlı gibi büyük edebiyatçılar da bu mirası korumanın ve gelecek nesillere aktarmanın önemli bir parçasıdır. Onun eserleri, Türk edebiyatının değerli birer hazinesidir ve bizlere hem geçmişimizi hatırlatır hem de geleceğe ilham verir” dedi.
Kayseri Uzmanı uyardı: "Yüksek tansiyon, kalp krizi ve kalp yetmezliğine davetiye çıkarıyor” Kardiyolog Prof. Dr. Ergün Seyfeli, her 3 kişiden 1’inin tansiyon hastası olduğunu ancak bu hastaların yarısının hasta olduklarından haberlerinin olmadığını belirterek, sofralarda kesinlikle tuz bulundurmamak ve 40 yaşından sonra yılda bir kez tansiyon kontrolü yapılması gerektiğini söyledi. Acıbadem Kayseri Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün Seyfeli, kanın damar duvarı çevresinde yaptığı basınca tansiyon denildiğini ve 120’ye 80 değerlerinin normal kabul edildiğini belirterek, “Bu basınç 140-90 milimetrenin üzerine çıktığında ’hipertansiyon’ tanısı koyuyoruz. Hipertansiyon en sık karşılaştığımız kardiyovasküler risk faktörü olarak karşımıza çıkmakta. 18 yaş üstü yaklaşık her 3 kişiden 1’inin tansiyon hastası olduğu kabul edilmektedir. Tansiyon maalesef teşhisi kolay olmasına rağmen atlanan, gözden kaçan bir hastalık olarak karşımıza çıkmakta. Özellikle tansiyonu olan hastanın yaklaşık yarısının haberinin olmadığını görmekteyiz. Dolayısıyla özellikle kolay ve hızlı teşhis konmasına rağmen bu hastalık gözden kaçabiliyor" dedi. “Tansiyon ölçümünden önce çay, kahve içilmemeli” Tansiyon ölçümünün doğru şekilde yapılmasının önemine değinen Prof. Dr. Seyfeli, "Tansiyonun ölçümü son derece kolay ve ucuz bir yöntem. Fakat dikkat edilmediğinde yanlış sonuçlara neden olabilmekte. Özellikle tansiyonu ölçülecek kişinin 30 dakika öncesinde kahve, çay, kafeinli gıdalar ve yemek yememiş olması gerekiyor. Yine tansiyon ölçülecek hastanın en az 5 dakika oturur vaziyette dinlenmesi, sırtını bir yere dayaması ve kolunu kalp hizasında tutması gerekiyor. Yine sık yapılan hatalardan biri de elbiseler çıkarılmadan ölçülmekte, bu da yanlış sonuçlara sebebiyet verebilir. Bir diğer hata yapılan nokta ise hasta ile konuşmak, hastanın ayak ayak üstüne atması da tansiyonun yanlış sonuçlar vermesine neden olabilir. Özellikle bunlara dikkat etmek gerekiyor. Doğru bir sonuç alabilmek için hastanın kolundaki sıkı elbiselerin çıkarılması gerekiyor” şeklinde konuştu. "Tansiyonun kendine özgü şikâyeti yok" Yüksek tansiyonun kendine özgü bir şikâyetinin olmadığını, bu yüzden da vatandaşların hastalığın farkına varamadığını vurgulayan Prof. Dr. Seyfeli, yine de hipertansiyonu olan hastaların genelde baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, nefes darlığı, çabuk yorulma ve halsizlik gibi şikayetleri olduğunu dile getirdi. Hipertansiyonu olan hastaların yüzde 30’unda baş ağrısı görüldüğünü, bu ağrının da enseden başlayarak ön tarafa doğru yayılan zonklayıcı bir tarzda olduğunu belirten Prof. Dr. Seyfeli, “Özellikle daha önce tansiyon hastası olmayan hastalardaki ani yükselmeler ve stres kökenli tansiyon yükselmelerinde baş ağrısı daha sık görülmektedir. Baş ağrısı önemli bir bulgu olmasına rağmen hastaların yüzde 70’inde baş ağrısı olmayabilir. Bu durum hastaları yanıltmamalı. Baş ağrısı olmasa da düzenli tansiyon ölçümü yaptırılmasında fayda var. Burada en önemli nokta genelde 18 yaşını geçtikten sonra 2 yılda bir, 40 yaşından sonra da yılda bir kez tansiyon kontrolü yaptırmak gerekebilir. Eğer ailede tansiyon hastası varsa onlar da 18-40 yaş arasında yılda bir kez tansiyon ölçtürmeli" ifadelerini kullandı. "Hipertansiyon kalp rahatsızlıkları dışında felç, böbrek yetmezliği ve körlüğe neden olabilir" Yüksek tansiyonun en çok kalp ve damar sistemine zarar verebileceğini aktaran Prof. Dr. Seyfeli, "Karşımıza kalp krizleri, kalp yetmezliği, aort damarında ’anevrizma’ dediğimiz balonlaşmalar çıkabilir. Bir diğer olumsuz etkilenen organ ise beyin. Tansiyon hastalarının önemli bir kısmı felçle karşımıza gelebiliyor. Bir diğer önemli organ böbrek. Böbrek yetmezliği diyalize kadar giden süreçle karşımıza gelebilir. Yine körlüğe kadar giden bir dizi komplikasyonlarla göz sorunları karşımıza çıkabilir" diye konuştu. “Tuz tüketimini düşürün” Yüksek tansiyondan korunma yollarını da sıralayan Prof. Dr. Seyfeli şunları söyledi: “Hipertansif hastaları tuza çok hassaslar. Oysa ülkemizde tuz tüketimi oldukça yüksek. Bizim tavsiye ettiğimiz günde 6 gramlık tuz tüketiminin neredeyse üç katı kadar tuz tüketiyorlar. Bu gerçekten oldukça yüksek. Bizim sofrada ekstradan ilave bir tuza ihtiyacımız yok. Aldığımız gıdalarla ihtiyacımız olan tuzu yeterince karşılıyoruz. O yüzden tuzu sofralarımızda bulundurmamamız gerekiyor. Yine fast food, salam, sosis gibi raf ömrü uzatılmış gıdalardan uzak durulması gerekiyor." “Kilo vermek ilaç kullanmak kadar etkili” Tansiyon tedavisinin zor olmadığına da değinen Prof. Dr. Seyfeli, ilaçtan önce mutlaka yaşam stili ve beslenmeyi ilk sıraya almak gerektiğinin altını çizdi. Örneğin kilolu bir hastanın kilosunun yüzde 10’unu verdiğinde ya da sofrada tuzu kısıtladığında, egzersiz yaptığında tansiyonunu bir ilaç almış kadar düşüreceğini anlatan Prof. Dr. Seyfeli, “Bunun dışında günümüzde kullanılan ilaçlarda kan basıncını dengeleyecek kadar güçlü ilaçlarımız var. Asıl problem beslenme ve diyete dikkat etmiyoruz ve ilaç kullanımını pek sevmiyoruz. Bunlara dikkat edersek tansiyonla mücadeleyi çok daha başarılı seviyeye getirmiş oluruz” diye konuştu.
Niğde Niğde Belediyesi Ücretsiz ’Üniversiteye Hazırlık Kursu’ açıyor Eğitimde fırsat eşitliğini ön planda tutan Niğde Belediyesi; üniversiteye hazırlanan gençler için ücretsiz ’Üniversiteye Hazırlık Kursları’ düzenleyecek. Niğde Belediyesi’nin Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte düzenleyeceği kurslara yönelik kayıtlar, 100. Yıl Millet Kütüphanesi’nde alınmaya başladı. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce düzenlenecek olan Üniversiteye Hazırlık Kursları, hafta için her gün 09.00-18.00 saatleri arasında verilecek. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü bünyesindeki eğitimciler tarafından verilecek hazırlık kurslarında; Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri, Fizik, Sosyal Bilimler, Coğrafya ve Biyoloji gibi temel derslerin yanı sıra sınava hazırlıkta eksik konuların tamamlanmasına yönelik ders programları da yer alacak. Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir; düzenleyecekleri kurslarla ilgili yaptığı açıklamada, Niğde Belediyesi olarak eğitime ve öğrencilere verdikleri destekleri her yıl artırdıkları gibi eğitime değer katan projeleri de hayata geçirmeye devam ettiklerini anlattı. Son 4 yıl içerisinde 4 kütüphane açarak, tüm öğrencilerin yeni nesil kütüphanelerde ders çalışmalarına imkan sağladıklarını belirten Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir; "Her yıl okullarda ihtiyaç sahibi öğrencilerimize kırtasiye yardımı yapıyoruz. Kütüphanelerimizde imkanı olan ve olmayan tüm gençlerimizin, nezih ortamlarda ders çalışmalarını sağlıyoruz. Şimdi de dershanelere gitme imkanı olmayan öğrencilerimiz için üniversiteye hazırlık kursları açıyoruz” dedi. Üniversite hazırlık kursu kayıtlarının başladığına dikkati çeken Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, kayıtlar tamamlandıktan sonra üniversite sınavlarının yapılacağı tarihe kadar kursların devam edeceğini de sözlerine ekledi.
İstanbul Beyoğlu’nda engelli gençler vatani görevini yerine getirdiler Beyoğlu’nda askerlik çağına gelmiş engelli bireyler, düzenlenen Temsili Askerlik Töreni ile vatani görevini yerine getirdiler. Bir gün boyunca Hasdal Kışlası’nda misafir edilen gençler aileleri ve komutanları huzurunda yemin ederek terhis belgelerini aldılar. Engelliler Haftası etkinlikleri kapsamında, Beyoğlu’nda askerlik çağına gelmiş engelli bireyler için Temsili Askerlik Töreni düzenlendi.16 Mayıs Perşembe günü Hasdal Askeri Kışlasında gerçekleştirilen törene engelli bireyler ve aileleri katıldı. Temsili askerlik yapmak üzere başvuran engelli gençler aileleri ile birlikte sabah saatlerinde Beyoğlu Belediyesi tarafından servis araçlarıyla evlerinden alınarak Beyoğlu Gençlik Merkezi’ne getirildi. Burada hep birlikte kahvaltı yapan engelli gençler ve aileleri daha sonra Hasdal Kışlası’na götürülerek bir gün boyunca misafir edildi. Alay sancağının önünde yemin ederek terhis belgelerini aldılar Hasdal Kışlası’nda üniformalarını giyen engelli gençler eğitim teçhizatı ile donatılarak, gün boyunca birliğin eğitim ve öğretim faaliyetlerine katıldı. Ardından Türk Silahlı Kuvvetleri ile katıldıkları birlik hakkında bilgi verilerek birlik tesisleri gezdirildi. Kışla gezisinin ardından diğer erbaş ve erlerle birlikte yemek yiyen engelli bireyler daha sonra yemin törenine katıldılar. Yemin metninin Hasan Hüseyin Cırık tarafından okunmasıyla birlikte tüm askerler tarafından büyük bir coşkuyla and içildi. Aileleri ve komutanları huzurunda Alay Sancağının önünde askerlik yeminini tamamlayan geçler terhis belgelerini aldılar. Temsili askerlik uygulaması askerlik kanunu kapsamında yapılıyor 7179 Sayılı Askerlik Kanunu kapsamında silahaltına alınmaları mümkün olmayan engelli vatandaşlarımızın, bu hak ve ödevlerini sembolik olarak yerine getirebilmesi ve kısa sürelerle de olsa kışla ortamı yaşayarak bu hazzı tatmasına imkân sağlamak maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nce, temsili askerlik uygulaması icra ediliyor.