EĞİTİM - 03 Aralık 2018 Pazartesi 11:38

“Üniversiteler dünya insanı yetiştirmeli”

A
A
A
“Üniversiteler dünya insanı yetiştirmeli”

Avrasya Üniversiteler Birliği (EURAS) Genel Başkanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Pakistan’ın Lahor kentinde düzenlenen 9’uncu Uluslararası Yönetim Araştırmaları Konferansı ve EURAS-Superıor Rektörler Konferansı’na katıldı. ‘Superior International Week’ bünyesinde gerçekleştirilen etkinliklerde üniversiteler arası işbirliklerine vurgu yapan ve önemli açıklamalarda bulunan Dr. Mustafa Aydın, ““Üniversitelerin dünya insanı yetiştirmesi şarttır” dedi.

EURAS Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Pakistan’ın Lahor kentinde, Superior University Lahore tarafından düzenlenen ve Avrasya Üniversiteler Birliği (EURAS) tarafından desteklenen ‘Rektörler Konferansı’ ve bu yıl ‘Birleşen Ekonomilerde Uluslararası İş Birlikleri’ temasıyla düzenlenen ‘9’ncu Uluslararası Yönetim Araştırmaları Konferansı’nda önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Aydın ayrıca, Pakistan temasları kapsamında Lahor şehir turuna katıldıktan sonra Lahor National University of Arts ve University of Management and Technology üniversitelerine ziyarette bulundu ve Lahor National University of Arts ile bir ikili iş birliği anlaşması imzaladı.

“Yerel kalırsak geleceğimiz olmaz”

İlk olarak 28 Kasım’da düzenlenen Rektörler Konferansı’nın açılış konuşmasını gerçekleştiren Dr. Mustafa Aydın, açıklamalarında üniversitelerin uluslararası iş birlikleri ve eğitim diplomasisinin altını çizdi. “Üniversiteler dünya insanı yetiştirmeli” diyen Aydın, “Üniversiteler olarak yerel kaldığımız müddetçe geleceğimiz olmaz. Dünya insanı yetiştirmemiz noktasında da üniversiteler arası iş birlikleri devreye giriyor. Üniversiteler hem yerelde hem de uluslararası arenada iş birliklerine ağırlık vermeli. Bunun boyutu da önemli değil. Bir tek öğrenciyi, bir tek akademisyeni bile bu iş birlikleri çerçevesinde yurt dışına göndermek, o üniversiteye artı değer katar. Muhakkak büyük ve sıralamalarda üst noktalardaki üniversitelerle iş birliği yapmak da şart değil. Dünya gözümüzün gördüğüyle sınırlı değil. Farkındalığın nerede olduğunu bilemeyiz. Farkındalığın boyutu ve çeşidi de sınırlandırılamaz” dedi.

EURAS etkinliklerine davet etti

EURAS’ın bu amaçlarla kurulduğunu ifade eden Dr. Mustafa Aydın, “EURAS olarak üniversiteler arası iş birliğini ve eğitim diplomasisini geliştirmek amacıyla, paneller, kurslar, yaz okulları, kış okulları, konferanslar ve eğitimler gibi farkındalık yaratan birçok etkinliğe imza atıyoruz. Ben buradan tüm üniversiteleri EURAS’ın etkinliklerine katılmaya davet ediyorum” dedi. Etkinlikler kapsamında ayrıca, programa katılan üniversitelere EURAS Academy çatısı altında uluslararasılaşma alanlarında eğitim verildi. Eğitim programı, Pakistan’da uluslararası bir eğitim birliği tarafından düzenlenen ilk eğitim programı olma özelliği bakımından önem taşıyor.


“Mükemmellik detaylarda gizlidir”

Aynı gün Pakistan’ın en önemli haber kanallarından Neo News TV’de yayınlanan “Pakistan-ion ki Awaaz” (Pakistan’ın Sesi) programına konuk olan Dr. Mustafa Aydın, başarılarının sırlarını anlattı. İş hayatında takip ve kontrolden hiçbir şekilde taviz vermediğini ifade eden Dr. Mustafa Aydın, “Burada performans, ölçülebilirlik ve hesap verebilirlik devreye giriyor. Kurumlarımız da böyle olmalı. Üniversitelerimiz, hatta liselerimiz de böyle olmalı. Başarımızın özeti işin takibidir. Ben her gece 03’te kalkarım. Detayları asla atlamam. Mükemmellik detaylarda gizlidir. Ekip çalışmasıyla yola devam ederim” şeklinde konuştu.
Daha sonra 29 Kasım’da düzenlenen 9’uncu Uluslararası Yönetim Araştırmaları Konferansı’nda konuşan Dr. Mustafa Aydın, burada ise üniversite-sanayi iş birliğine vurgu yaptı. Üniversitelerin araştırma-geliştirmeye aç, hevesli ve arzulu oluşumlar olduğuna dikkat çeken Dr. Mustafa Aydın, “Sanayimizden de aynı hevesi bekliyoruz. Yeni AR-GE çalışmalarında, teknoloji projelerinde ilk çaldığınız kapı üniversiteler olmalı. Üniversiteler sizlerin en yakın iş ortağınız olmalı, sanayinin geleceğe açılan kapısı olmalı” dedi.

“Teknoloji, sanayinin en güçlü silahıdır”

Dr. Mustafa Aydın, “Kısıtlı kaynaklarla, hızla değişen pazar şartlarında ve teknolojinin uluslararası pazarlarda gösterdiği acımasız rekabette güçlü olmak zorundadırlar. Teknoloji, teknolojik gelişme ve teknolojik üstünlük, sanayinin rekabette en güçlü silahıdır, kalkanıdır. Teknolojilere daha çok egemen olan, onları daha etkin kullanabilme, daha hızlı yaygınlaştırabilme ve özellikle de daha üst düzeylerde yeniden üretebilme yeteneğine sahip bulunan ülkeler ve firmalar dünya pazarlarında rekabet üstünlüğüne sahip olacaklardır” ifadelerini kullandı.

“Ders programları sanayiye dönük olmalı”
Sanayi ve teknolojide dışa bağımlılığı yenmenin her ülke açısından önemli olduğunu, bunun için de sanayinin kendi teknolojisini üretebilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Aydın, “Sanayinin kendi teknolojisini üretebilmesi için teknolojiyi üretebilecek bilgiye kolayca ulaşabilmesi gerekir. Bu da ancak bilim, emek, sermayenin birleşmesiyle ve bunu sağlayacak olan güçlü bir üniversite-sanayi işbirliği ile mümkündür. Üniversite ve sanayi arasında kurulan iyi bir iş birliği hem üniversitenin hem de sanayinin gelişmesine olanak sağlar. Bunun için, üniversite ders programlarının sanayiye dönük olması ve teorik bilgilerin pratiğe aktarılabilmesi gerekiyor” dedi.


“Ortak araştırma merkezleri” önerisi

Sürdürülebilir kalkınma ve güçlü bir ülke ekonomisi için üniversitelerin ve sanayi kuruluşlarının ortak kullanacağı araştırma merkezlerinin kurulmasının çok önemli olduğunu kaydeden Dr. Mustafa Aydın, “Bunlarla birlikte, çıkarılacak kanun ve yönetmeliklerle de sanayici, üniversite ile işbirliğine girmeye teşvik edilmelidir. Sanayicilerimiz üniversitelerimizin imkânlarından, akademik personelin ve öğrencilerin çalışmalarından, vizyonundan yararlanabilir. Daha da önemli olan nokta ise öğrencilerimize sanayicilerimiz tarafından sunulacak staj imkânlarıdır. Sanayicilerimiz kapılarını öğrencilere açmaları ve öğrencilerimizin de stajı bir zorunluluk olarak görmemesi gerekmektedir” dedi. Türkiye’nin bu sistem için gerekli teknolojik ve fiziki altyapıya fazlasıyla sahip olduğunu belirten Dr. Aydın, “Ancak unutmamak gerekir ki bu teknolojik ve fiziki alt yapı sadece modelleme ile ürüne dönüşerek fayda sağlayabilecektir. Bu süreçte özel teşebbüsü yönlendirmenin rolü büyüktür. Teknolojik gelişmelerin yaşandığı süreç içerisinde yapılan çalışmalar, eğitim kurumlarına da yansıtılmalı; dijital alt yapı ve mevcut becerilerin eğitimin içine sızması ivedilikle sağlanmalıdır” diyerek cümlelerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.