POLİTİKA - 12 Ağustos 2022 Cuma 13:14

Üst düzey Dışişleri yetkilisi: 'Yunanistan’daki Lavrion Kampı, DHKP-C, PKK ve FETÖ’cülere ev sahipliği yapıyor'

A
A
A
Üst düzey Dışişleri yetkilisi: 'Yunanistan’daki Lavrion Kampı, DHKP-C, PKK ve FETÖ’cülere ev sahipliği yapıyor'

Üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Yunanistan'daki Lavrion Kampı’nın DHKP-C, PKK, FETÖ’cülere ev sahipliği yaptığını belirterek, Yunanistan’ın teröristlere Türklere karşı kullanmak için alan açtığını söyledi.

Üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Yunanistan ile ilişkiler, adaların silahlandırılması ve yaşanan sorunlara ilişkin açıklamalarda bulundu. Yetkili, Türkiye’nin Yunanistan ile iyi geçinme ihtiyacının Yunanistan’ın Türkiye ile iyi geçinme ihtiyacından hiçbir zaman fazla olmadığını söyledi.

Yunanistan’ın silahlanmasının ekonomik görüşten uzak olduğunu, Yunan şehirlerinde dükkanların boş olduğunu, böyle bir durumda 10 milyarlarca euronun savaş araç-gereklerine harcanmasının doğru olmadığını belirten Dışişleri yetkilisi, “Türk savunma sanayiinin ürettiği araç gereçlerin yüzde 80’i Türk ekonomisine geri dönüyor. Kendi silahlanmasını kendi temin eden bir Türkiye ile tamamen dışa bağımlı olan Yunanistan’ın silahlanma yarışında mantık görmüyorum. Kalktılar Fransa’dan fırkateyn aldılar. Ege’de şimdi dengeler mi değişecek? Türkiye'nin Yunanistan söz konusu olduğunda hiçbir endişemiz yok” diye konuştu.

“Yunanistan bir sarmalın içine girmiş durumda, oradan çıkamıyor”

Yetkili, Türkiye’nin ‘Egemenlik tartışmasını başlatırız’ açıklamalarını Yunanistan’ın ‘Türkiye bize saldıracak’ şeklinde abarttığını ifade ederek, "Caydırıcılık hedef aldığı, engellemeye çalıştığı hamleyi tetikliyorsa başarısız olmuştur. Bir çan eğrisi gibi azı az, çoğu çoktur. Caydırıcılık hamlelerinizi doğru bir yerde tutmak gerekir. Taciz boyutlarını doğru ayarlayamazsan, engellemeye çalıştığın şey başına gelir. Yunanistan provoke ediyor, 'Bak gördünüz mü, bunun için silahlanıyoruz’ diyor. Yunanistan bir sarmalın içine girmiş durumda, oradan çıkamıyor. Ancak toplumsal düzeyde huzursuz bir ülke, millet söz konusu. Kendi kendilerini huzursuz ediyorlar” dedi.

“Yunanistan’daki Lavrion Kampı, DHKP-C, PKK ve FETÖ’cülere ev sahipliği yapıyor”

Yunanistan'daki Lavrion Kampı’nın terör örgütü DHKP-C, PKK ve FETÖ mensuplarına ev sahipliği yaptığını söyleyen yetkili, Yunanistan’ın teröristlere Türklere karşı kullanmak için alan açtığını söyledi. AB ülkesinin (Yunanistan) açık şekilde terörist beslediğine dikkati çeken yetkili, “Atina’da ne ararsanız var, DHKP-C, PKK, FETÖ’cü her şey var. Hepsinin de yeri belli. ‘Türklerin düşmanı demek ki iyi bir şey, ben onlara alan açayım, gelsinler besleyeyim, günün birinde Türklerin canını yakmak için kullanabilirim’ diye düşünüyorlar. 21’inci yüzyıl, bir AB ülkesi açık seçik terörist besliyor. Düpedüz terörist besliyor. AB’nin de, ABD’nin de terörist olarak belirlediği bir gruptur PKK. Bunun başka bir izahı yok. Yunan zihniyetinde ‘bir gün belki işime yarar’ diye beslediği gruplar bunlar. Yunanistan, transit ülke olmaktan çıktı, düpedüz hedef ülke konumunda. 8-10 bin FETÖ’cü var Yunanistan’da. 'Türkiye'yi rahatsız edeceğim' diye yapacağınız hamleler gün gelir Yunanistan’ı vurur” şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletlere 3’üncü mektup

Yetkili, adaların silahlandırılması meselesinin Türkiye-Yunanistan arasında her zaman var olan bir konu olduğunu ama şimdi Yunanistan’ın kendisini silahlanmaya verdiğini dile getirdi. Dışişleri yetkilisi, Türkiye olarak adaların silahlandırılmasına müsaade etmenin mümkün olmadığını belirterek, bu konuda Türkiye’nin yeteri kadar hukuki dayanağı olduğunu ifade etti. Dışişleri yetkilisi, adaların silahlandırılması konusunda Türkiye’nin BM’ye göndereceği 3’üncü mektubun BM’nin dikkatini çekmek için doğru bir hamle olduğunu vurgulayarak, “Uluslararası ilişkilerde hamlelerin zamanlaması ve şekli çok önemli. Önce bir sorunu ortaya koymak ve üçüncü taraflar tarafından anlaşılmasını sağlamak önemli. BM’ye mektup gönderildiğinde etkisi yüksek olur. Yapılan hamle doğru” ifadelerini kullandı.

“Türkiye çıkarlarını savunan bir ülke olduğu için onu dahil etmediler”

Yetkili, Yunanistan’ın ülkesindeki ABD üstleri üzerinden tiyatro oynadığını söyleyerek, ABD’lilerin derdinin bir güney-kuzey hattı oluşturmak olduğu değerlendirmesinde bulundu. Yetkili, ABD’nin Ukrayna savaşından önce bu hattı oluşturmaya başladığını belirterek, “Amerikalılar orada bir şey çıkacağını biliyorlardı, batık gemileri çıkarttılar. Bulgaristan’dan giden tren hattını düzelttiler, oradan bir şeyler taşımaya başladılar. Yunanlılar da, ‘Beni savunmak için burada Amerikalılar var’ diyor. Amerika’ya gidiyorsun, ‘Bunun Türkiye ile alakası yok’ diyor. ABD açık açık bu hamlelerini Ruslara karşı yaptığını söylemiyor. Bunu söylerse Yunanistan’ın onlara üs vermeyeceğini biliyor. Bir oyun oynanıyor kısacası. Eastmed Boru Hattı da doğu-batı ekseniydi. ABD bir strateji oluşturdu. Yunanistan’dan yukarı çıkan bir hat; İsrail-Güney Kıbrıs, Yunanistan doğu-batı ekseni stratejisi oluşturdular. Türkiye çıkarlarını savunan bir ülke olduğu için onu dahil etmediler” dedi.

“Miçotakis’in amacı Türkiye’ye F-16 verilmesini engellemek”

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in İstanbul’da yaptığı görüşmeden 3-4 hafta sonra Türkiye’nin Dedeağaç’a 2,5 mil yaklaşmasıyla Yunan tarafının şikayette bulunduğunu, Türkiye’nin ise bunu doğrulamasının yanı sıra bir gün öncesinde Yunanistan’ın Dalaman, Didim ve Datça’nın üzerinde uçuş yaptığını kanıtladığını anlattı. Yetkili, Miçotakis’in buradaki amacının ABD’ye gitmeden önce ABD’nin Türkiye’ye F-16 vermesini engelleme çabası olduğu değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye, yaptırımlara katılmadığı için Yunanistan rahatsız”

Yetkili, Rusya ile Yunanistan arasındaki ilişkiye dair de şu değerlendirmede bulundu:

“Yunanlılar, Türkiye’den rahatsız; çünkü Türkiye kural koyan bir ülke. Türkiye, Ukrayna-Rusya savaşının sona ermesi gerektiğini söylüyor; çünkü Türkiye ticaret, turizm yapan bir ülke. Bölgesel istikrarsızlık Türkiye için değil, o yüzden savaşı bitirmeye çalışıyor. Türkiye, Rusya’ya başından beri yanlış yaptığını söylüyor. Ancak Rusya ile ilişkilerimiz var. Yaptırımlara katılmadığı için Türkiye, Yunanistan rahatsız. Yaptırımlar, BM yaptırımı değil. Türkiye, AB üyesi de değil. Türkiye’ye yaptırımlar formüle edilirken herhangi bir şey de sorulmadı.”
Türkiye’nin Yunanistan ile yaşanan tüm sorunlarla ilgili uluslararası mahkemeye gitmekten yana olduğunun altını çizen yetkili, Yunanistan’ın ise sadece kıta sahanlığı konusunda mahkemeye gitmeyi kabul ettiğini ifade ederek, “Kıta sahanlığı kara sularının ötesinde yer alıyor. 6 milden 12 mile çıkarttığı takdirde kıta sahanlığını götürsen ne olur götürmesen ne olur. 6 milken ortada kalan boşluk, uluslararası sular Ege’nin yarısına tekabül ediyor. 12 mile çıkarttığında hepsi onların oluyor. Yunanistan bunu kendinde hak görüyor. Bunu doğrulamasının yanı sıra bir gün öncesinde Yunanistan’ın Dalaman, Didim ve Datça’nın üzerinde uçuş yaptığını kanıtlamış” diye konuştu.

“Yunanistan ileri sürdükleri saçmalıkların ortaya çıkmasından korkuyor”

Türkiye’nin Yunanistan’la olan sorunlarını müzakere, kolaylaştırıcılık, hakemlik şeklinde çözmeye hazır olduğunu söyleyen yetkili, “Yunanistan sadece kıta sahanlığı konusunda mahkemeye gidelim diyor. İstikşafilerde önce bir konuşalım, mahkemeye ne götüreceğiz, sorunu tespit edelim. Sadece kıta sahanlığı gibi bir sorunumuz yok Yunanistan’la. Yunanistan, uluslararası hukuka başvurduğumuz takdirde bugüne kadar ileri sürdükleri birtakım şeylerin saçmalığının ortaya çıkmasından korkuyor. Onun için hiçbir Yunan iktidarı cesaret edemiyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Dayıdan yeğenlerine bakırcılık mirası Gaziantep’te Bakırcılar Çarşısı’nda 22 yıldır Turistlik El Sanatları Bakır ustalığı yapan Gökhan Bilici, 4 küçük yeğenine el sanatlarının püf noktalarını öğretiyor. Geleneksel bakırcılık sanatını gelecek nesillere taşıma misyonuyla hareket eden Bilici, bu zanaatın sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir kültür mirası olduğuna inanıyor. Çocukların her biri, dayılarının yanında hem eğleniyor hem de bakırı şekillendirmenin inceliklerini öğreniyor. Gaziantep’in tarihi çarşısında, bu 4 genç çırak, bakırcılık sanatının inceliklerini öğrenirken, aynı zamanda bu mesleğin geleceğini de şekillendiriyorlar. “Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir iş yapıyoruz” Bakırcılık sanatının hiçbir zaman ekonomik sıkıntı yaşatmayacağını söyleyen Bilici, “Turistlik El Sanatları Bakır ustasıyım. 22 yıldır bu işi yapıyorum. İşimi severek yapıyorum. Yeğenlerimde benimle birlikte çalışıyorlar. Bana yardımcı oluyorlar. Yeğenlerim yaklaşık 5 - 6 yıldır benimle çalışıyor. Mesleğimiz iyi bir meslek. Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir meslek yapıyoruz. Fakat temelden eleman yetişmiyor. Mecbur biz yeğenlerimizi, çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Yeğenlerimde severek yapıyor işini. Zaten bir işi severek yapmazsan ondan bir verim alamazsın. Biz burada çaydanlık, sürahi, cezve ve ayran bardağı gibi birçok şey yapıyoruz” dedi. “Meslekler bir altın bileziktir” Meslek öğrenmenin gelecekte avantaj oluşturacağına değinen Bilici, “Bu mesleğin ölmemesi için herkesin kendi çocuğunu tüm meslek dallarında bir işe başlatmalı. İlerleyen zamanlarda esnaf olarak mesleğimiz ölmek durumunda. Biz son aşamasındayız. Belki bundan 5 yıl sonra hiç eleman yetişmeyecek. Okuyan kişinin mesleği oluyor. Eğer okumazlarsa ellerinde bir meslek olması onlar için gelecekte avantaj olur. Meslekler bir altın bileziktir” şeklinde konuştu. “12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum” Henüz 18 yaşında olmasına rağmen 12 yıldır çıraklık yaptığını söyleyen yeğen Ahmet Kaya, “6 yaşında başladım. 12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum. Ben çok sevdiğim için kardeşlerimde ilgi duymaya başladı mesleğe. Kardeşlerimde artık severek yapıyor işini. Ben bu mesleği ustaların eline bakarak öğrendim. Benim bir küçüğüm Ömer, 8 yıldır yapıyor bu işi. Onun küçüğü Mehmet, 4 yıldır yapıyor. En küçüğümüz Emre, 9 yaşında 3 yıldır da o yapıyor” diye konuştu.
Malatya Uzmanlardan ’kene’ uyarısı Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde görev yapan Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, havaların ısınması ile birlikte kenelerden bulaşan KKKA virüsü tehdidine dikkat çekerek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarına karşı vatandaşları uyardı. Halk arasında bilinen adıyla kene ısırması olan Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) hastalığı, Türkiye’de özellikle kırsal kesimlerde kentlere oranla daha fazla görülüyor. Vakalarda yanlış müdahale sebebiyle KKKA ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi izler ile kendisini gösterebiliyor. “Doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı” Kene ısırığına maruz kalan birine panik yapmadan doğru müdahalede bulunulmasının önemine dikkat çeken Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, "Halk sağlığını ilgilendiren önemli konulardan bir tanesi de kenedir. Kene bir parazittir. Bu parazit daha çok Nisan ve Eylül aylarında toprak ve hayvancılıkla uğraşanlarda daha çok görebildiğimiz bir parazit türüdür. Kene, daha çok hayvanlarda emdiği virüsü insana taşıyor, taşınan virüs belirli bir zamanda sonra bir takım ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Kene bir insanı ısırdıktan sonra 12 ila 24 saat gibi bir süre geçmiş olması gerekiyor ki virüs bulaşmış olsun. Isırığa maruz kalan bir kişi öncelikle endişelenmeli ve kene doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı. Sigara ile yakmak, üzerine alkol dökmek, keneyi yakmak bunlar kesinlikle yanlış olan yöntemlerdir. Kırsal bölgede yaşayan ve kenenin ısırdığı bir kişi ne yapacağını bilmiyorsa ya pense ya da bir ipi daire şeklinde keneye geçirerek yavaşça keneyi endişelenmeden çıkaracağız. Kene çıkarma esnasında endişelendirilir ve de sıkıştırılırsa patlama durumunda sıçrayan virüs ciddi sorunlara neden olabilir” dedi. "Elbise tercihine dikkat edilmeli” Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşların elbise tercihlerine dikkat etmesi gerektiğini belirten Zengin, "Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın vücutlarında açık yer olmamalı. Çalışırken, çorap ve çizme giymelerinin yanı sıra eldiven kullanımı önemlidir. Kene, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına sebep olabiliyor, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi riskinden dolayı kene ısırması önem arz etmektedir. Isırma sonrası hızlıca çıkarılmalı ve kontrollerin yapılması önerilmektedir" diye konuştu.