SAĞLIK - 30 Kasım 2021 Salı 10:19

Uzmanından ‘omıcron’ açıklaması: 'Bulaşıcılık gücü daha da arttı'

A
A
A
Uzmanından ‘omıcron’ açıklaması: 'Bulaşıcılık gücü daha da arttı'

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) ‘endişe verici’ olarak tanımladığı Omicron ( Nu) varyantı şu ana kadar birçok ülkede görülmeye devam ediyor. Koronavirüs pandemisi ikinci yılını doldurmaya yaklaşırken, Dünya Sağlık Örgütü’nün ilan ettiği yeni varyant tüm dünyada endişeye yol açıyor.

Memorial Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, korona virüsün çok sayıda mutasyona sahip olduğunu söyleyerek, “Dünya Sağlık Örgütü B.1.1.529’u, ‘Omicron’ adında endişe veren bir varyant olarak belirledi. DSÖ, B.1.1.529 varyantını ilk olarak 24 Kasım 2021’de Güney Afrika’dan rapor edildiğini duyurdu. Son haftalarda B.1.1.529 varyantının belirlenmesiyle aynı zamana denk gelecek şekilde enfeksiyonların keskin bir şekilde arttığı gözlendi. Bilinen ilk doğrulanmış B.1.1.529 enfeksiyonu, 9 Kasım 2021’de toplanan bir örnekte tespit edildi. Bu varyant, endişe verici şekilde çok sayıda mutasyona sahiptir. İlk kanıtlar, diğer endişe veren varyantlara kıyasla bu varyantla yeniden enfeksiyon riskinin artığını göstermektedir. Güney Afrika’daki hemen hemen tüm şehirlerde bu varyantın vaka sayılarını artırdığı belirlendi. Halen kullanılan SARS-CoV-2 PCR test yöntemi ise bu varyantı da tespit edebilmektedir” ifadelerini kullandı.

Maske, mesafe ve hijyen önemli olduğunu kaydeden Kılıç, “Toplumda dolaşan SARS-CoV-2 varyantlarını daha iyi anlamak için sürveyans ve sekanslama çalışmalarına devam edilmesi istenmektedir. Ayrıca maske takılması, el hijyeni ve fiziksel mesafe kurallarına uyulması, kapalı alanların havalandırılması, kalabalık yerlerden kaçınılması ve aşı olmak gibi kanıtlanmış halk sağlığı ve sosyal önlemler dahil olmak üzere COVID-19 risklerini azaltmak için bu tedbirlerin devam etmesi gerekmektedir” diye konuştu.

Virüsün bulaşıcılık gücünün daha da arttığını kaydeden Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, “Yeni tip koronavirüsün hücrelerimize girebilmesi için proteinler anahtar rol oynamaktadır. Protein çıkıntılarında virüsün mutasyon sayısı arttıkça, aşıların etkisini yitirme riski her geçen gün yükselmektedir. Mutasyona uğrayan virüs nedeniyle bulaşıcılık gücü artmakta ve ağır hastalık tablosu ortaya çıkmaktadır. Delta varyantında hücrelere temas eden dikensi protein bölümünde 2 mutasyon varken, Omicron’da mutasyon sayısı 10 olarak belirlendi. Hastalığın semptomları konusunda ise Omicron varyantının ortaya çıkmasıyla bazı değişiklikler gözlendi. Varyantın ilk görüldüğü hastalarda tat ve koku duyusunun kaybolmadığı belirlendi. Bazı hastalarda kas ağrısı, yorgunluk, yüksek ateş, hafif öksürük gibi belirtiler görüldüğü bildirildi. Yeni varyant ile ilgili açıklama yapan uzmanlar, diğer varyantlardan çok farklı olduğunu belirtti. Ancak varyantın aşı yaptırmayanlar, ileri yaştaki bireyler ve kronik hastalıkları olanlarda nasıl bir etki yapacağı henüz bilinmemektedir. Bundan sonraki süreçte bu yeni varyantın neden olduğu hastalıkta karantina süreci daha da önem kazanmaktadır” şeklinde konuştu.

Uzmanından ‘omıcron’ açıklaması: 'Bulaşıcılık gücü daha da arttı'

Türkiye’de omicron vakası şu ana kadar görülmediğinin de altını çizen Prof. Dr. Kılıç, hastalara karantina önerilerinde de bulunarak şunları söyledi:

“Günümüzde Omicron varyantı ile ilgili tüm dünyada endişeli bir hava hakim durumdadır. Şu ana kadar Güney Afrika ve bazı Avrupa ülkelerinde tespit edilen ya da şüpheli görülen vakalara rastlanırken; Türkiye, İngiltere, Avustralya, Kanada ve ABD'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülke, Güney Afrika ve komşu bölgelerden seyahatleri yasaklamış veya kısıtlamıştır. Doğru ve dengeli besleneme tüm hastalıklarda olduğu gibi virüs kaynaklı hastalıklarda da önemlidir. Hastaların vitamin ve mineral yönünden zengin besinler tüketmesi bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkıda bulunacaktır. C vitamini, çinko ve D vitamini uygun miktarlarda uzman doktorların tavsiyesi ile alınmalıdır.

Gün içerisinde vücudun ihtiyacı olan bol su içilmelidir. Hayatın kaynağı olan suyun tüm hastalıklarda olduğu gibi koronavirüs sürecinde de önemi kanıtlanmıştır. Hastaların mutlaka istirahat etmesi gerekmektedir. Yeterli, düzenli ve kaliteli uyku hastalık sürecinde çok önemlidir. Hastalık sürecinde pozitif bakış açısı iyileşmeye önemli katkı sağlayacaktır. Hastanın kaygı ve stresten uzak durması, buna yönelik önlemler alması gerekmektedir. Hastaya eğer uzman hekimler tarafından ilaç verildiyse, ilaçlar kesinlikle aksatılmadan alınmalıdır. Hastaların durumlarındaki değişiklikleri vakit kaybetmeden doktorlarına bildirmeleri gerekmektedir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara SGDD-ASAM’dan 5. Geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği Ankara’da Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), UNICEF ve Çankaya Belediyesi iş birliğiyle 3 bin 500 çocuğun katılımıyla 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlendi. Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, UNICEF VE Çankaya Belediyesi iş birliğiyle bugün Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği gerçekleştirildi. Etkinliğe Altındağ, Keçiören ve Mamak ilçelerindeki 13 okuldan çeşitli uyruklara mensup 3 bin 500 çocuk ve öğretmenleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SGDD-ASAM Genel Müdürü İbrahim Vurgun Kavlak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı içerisinde dünyada çocuklara adanan bayramı kutlamanın yegane mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan, Türkiye’nin ilk milli bayramıdır. Bugün burada bu alanda Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen 3 bin 500’ü aşkın çocuk var. Bu vesile ile Ankara Valimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine, okul müdürlerimize ve fedakar öğretmenlerimize, değerli SGDD-ASAM çalışanlarına ve bugünü anlamlandıran geleceğin yetişkinlerine yani çocuklara çok teşekkür ediyoruz. Bugün bizim yanımızda olanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı SGDD-ASAM olarak kutladıklarını ifade eden SGDD-ASAM Genel Müdür Yardımcısı Buket Bahar Dıvrak da, "Bizim için gelenekselleşmiş bir etkinlik. Ankara’da Altındağ ve Mamak’ta bulunan 13 okulumuzdan öğrencileri buraya davet ettik. Yaklaşık 3 bin 500 çocuğumuz bizimle beraber. Bayramın coşkusunu bütün çocuklar burada beraber yaşıyorlar. Çok coşkulu ve güzel bir gün bizim için. Çocukların gönüllerince eğlendiği, çocuk olmanın zevkini ve tadını çıkardığı bu ulusal bayramı kutlamalarına vesile oluyoruz” ifadelerini kullandı. Burada olmanın kendilerine çok mutluluk verdiğini ifade eden çocuklar, çeşitli etkinliklerle gün boyu güzel bir gün geçirdiklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından SGDD-ASAM Al Farah Çocuk Korosu sahne aldı. Konserin ardından alanda gün boyu canlı müzik etkinlikleri düzenlendi.
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.