SAĞLIK - 06 Kasım 2022 Pazar 18:48

Uzmanından taksitli estetik uyarısı

A
A
A
Uzmanından taksitli estetik uyarısı

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirdöver, bugün bir çok kişinin kendini estetik yaptırma gayreti içinde hissettiğini işaret ederek, "Taksitli işlemlerle estetik cazip hale getiriliyor. Taksitle estetik işlemlerinin daha kolay yapılabilir, insanların daha kolay ödeyebilir rakamlara ulaşması sağlanıyor. Yetkin olmayan insanlar tarafından uygulanan estetik işlemlerinin doğurduğu komplikasyonlar geri dönüşsüz olumsuz sonuçlara da yol açabiliyor" dedi.

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği’nin 44. Ulusal Kurultayı Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde devam ediyor. Kurultaya yurt içinden ve yurt dışından yüzlerce plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanı katılıyor. Kongrenin dün yapılan Genel Kurulunda Prof. Dr. Cenk Demirdöver derneğin yeni başkanı oldu.

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof.Dr. Cenk Demirdöver, yılda iki kez Tıpta Uzmanlık Sınavının (TUS) yapıldığını belirterek, bu sınavda en çok tercih edilen bölümlerden birinin plastik cerrahi olduğunu kaydetti. Plastik cerrahinin Türkiye’de toplam kadro sayısının bugüne kadar 60-70 civarında değiştiğini aktaran Demirdöver, son iki TUS’ta toplam 443 tane kadro açıldığına dikkat çekti. Bu durumun inanılmaz bir asistan sayısının artışına neden olduğunu vurgulayan Demirdöver, "Bunun çok olumsuz sonuçları ortaya çıkacak. Öncelikle asistanların her birinin alacağı eğitim miktarı hem nicelik hem de nitelik olarak azalacak. Aşırı artmış asistan sayısı, akademinin bu kadar zayıfladığı dönemde asistanların öğretim üyesinden alabileceği eğitim miktarını azaltacaktır. Şimdiye kadar değerli hocalardan eğitim aldık ve plastik cerrahiyi dünyada saygın bir noktaya taşıdık. Bu eğitim kalitesinin giderek azalması bizim dünyada elde ettiğimiz yeri geriye götürecektir. Bu bizim için önemli bir sorundur” diye konuştu.

"102 plastik cerrah sınava katılacak"

Kurultayla eş zamanlı olarak Avrupa Plastik Cerrahi Kursu düzenlediklerini bildiren Demirdöver, "Bu kurs Türkiye’de ilk kez düzenleniyor. Avrupa’da her biri kendi alanında uzman değerli plastik cerrahlarla birlikte ülkemizde üst düzeyde bilgi deneyime sahip cerrahların ders anlatıcı olduğu kursta tüm plastik cerrahı müfredatı 3 günlük sürede hızlıca gözden geçirildi. Kurs bitiminde Avrupa Plastik Cerrahi Sınavı yapılacak. 102 plastik cerrah bu sınava katılacak. Bu bizim şimdiye kadar Avrupa Plastik Cerrahi olarak düzenlediğimizi en yüksek katılımlı bir sınav olacak. Sınava Avrupa’nın birçok ülkesinden meslektaşlarımız katılacak” dedi.

"Taksitli estetiğe dikkat"

Bugün ister yazılı ve görsel ister sosyal medyaya bakılınca mutlaka estetikle ilgili bir haberler karşılaşılabileceğinin altını çizen Demirdöver, bu durum estetiğin halk arasında popüler olmasına neden olduğunu belirtti. Bugün bir çok kişinin kendini estetik yaptırma gayreti içinde hissettiğini işaret eden Demirdöver, “Yoğun talebin son derece yetkin ve deneyimli kişiler tarafından karşılanması mümkün değil. Yetkin olmadığı halde, merdiven altı yerlerde düzenlenmiş sertifikalarla kendilerinin eğitildiğini iddia eden kişiler tarafından, bu talep bir nebze de olsa karşılanmaya çalışılıyor. Bunun getirdiği sorunlarda var. Yetkin olmayan insanlar tarafından uygulanan estetik işlemlerinin doğurduğu komplikasyonlar geri dönüşsüz olumsuz sonuçlara yol açabiliyor. Hatta insanlar bu durumu düzeltmek için başta ödedikleri ucuz miktardan daha büyük paralar harcayabiliyorlar. Bazen bakıyoruz ki taksitli işlemlerle estetik cazip hale getiriliyor. Taksitle estetik işlemlerin daha kolay yapılabilir insanların daha kolay ödeyebilir rakamlara ulaşması sağlanıyor. Kullanılan malzemeler kalitesiz yada kaçak gerçek olmayan fazla sulandırılmış ürünlerden oluşuyor. Cazip gibi ödedikleri fiyatların çok fazlasını ödediklerini sonradan anlıyorlar” diye konuştu.
Bu noktada halkın bilinçlenmesi gerektiğini işaret eden Demirdöver, bu uygulamaların uzmanların tarafından yapılmasının önemli olduğunu vurguladı.

"Bilgi ve beceriyi evrensel düzeyde tutmak"

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği önceki dönem başkanı Prof. Dr. İbrahim Vargel, 44’ncü Ulusal Kurultayı yurt içi ve yurt dışından gelen katılımcılarla gerçekleştirdiklerini söyledi. Avrupa Plastik Cerrahi asistanları için düzenlenen kursunda devamını gerçekleştirdiklerini aktaran Prof. Dr. Vargel, "Hem ülkemizden plastik cerrahi uzmanı ve asistanları ve beraberinde yurt dışında eğitim amaçlı veya çalışan birçok bilim adamı ve plastik cerrahta kongremize katılıyor. Derneğimiz kamu yararına çalışan bir dernektir herhangi bir kar amacı gütmemektedir. Bizim temel felsefemiz uzmanlarımızın bilgi ve beceri düzeylerini güncel seviyede evrensel düzeyde tutmak ve geliştirmektir” diye konuştu.

"Sıkıntılar çözülür"

Türkiye’nin sağlıktaki hizmetlerine katkı vermek ve görev almak durumunda olduklarını ifade eden Vargel, ” Son zamanlarda olumsuz bir takım gelişmeler var ve bunları paylaşmak gerekiyor. Akademinin itibar kaybetmesi ve eğitim öğretim ile beraber cerrahi eğitimi ve eğitmenlerin kamudan uzaklaşması ciddi bir sıkıntı olarak karşımıza çıktı. Bununla uyuşmayacak şekilde asistan sayılarının artırılması bizim hem plastik cerrahi eğitimi konusunda hem plastik cerrahi uzmanlarının akademik ve hekimlik performansı konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır. Kaygılarımızı herkesle paylaştık. Hekimlik yapan hekimleri bu hizmetlerini yapma konusunda engelleyecek yeni düzenlemelerle sıkıntılarla yüz yüze geldik. Umarım sağduyu galip gelir ve gerekli adımları atılır" ifadelerine yer verdi.

"Sosyal medya kullanım oranı yüzde 97"

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği üyesi Prof. Dr. Zekeriya Tosun, Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği’nin 44. Ulusal Kurultayı’na yoğun bir katılım olduğunu ve bir anketle meslektaşlarının da nabzını tuttuklarını söyledi.
Ankete katılan 500’e yakın meslektaşının sosyal medya kullanışlarını analiz ettiklerini ifade eden Tosun, "Meslektaşlarımızın büyük bir kısmı sosyal medya kullanıyor. Yüzde 80’e yakın kısmı hem hastalarını bilgilendirmek hem de hastaların kendilerine ulaşmalarını sağlamak için kullandıklarını belirttiler. Bu da sosyal medyanın insani ilişkilerdeki yerini bir kez daha göstermiş oluyor. Sosyal medya kullanım oranı yüzde 97 oranında çıktı. Günümüzün gelinen noktasında sosyal medya olmazsa olmaz olarak çok dikkatimizi çekiyor” diye konuştu.

"Asistan sayısındaki artış"

Ankette ayrıca genç meslektaşlarının son gelişmeler ışığında geleceğe bakışlarını test etmeye çalıştıklarını bildiren Tosun, "Asistan sayısının artması nedeniyle endişeli olduklarını anlamaya çalıştık. Bu anket sonucunda genç meslektaşlarımızın çok ciddi endişeler taşıdığını gördük. Sayının artmasından dolayı yetersiz eğitim alacakları için, yeterli seviyede pratik uygulama yapamayacakların ciddi endişe duyuyorlar. İleriye dönük planlamalarında büyük bir kısmı hayat planlamalarında değişiklik yapacağını söylüyor. Yüzde 50’ye yakının özel hekimlikte devam edeceğini belirtiyor. Asistan sayısının artmasından dolayı ciddi endişeler vardı. Alan taramasında da bu gerçek ortaya çıktı” dedi.

İsa Akar - Fırat Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya "İyilik Elçisi" Projesi gençlere yardımlaşma ve tarih bilinci aşılıyor Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında Beydağı Anadolu Lisesi öğrencilerine yönelik anlamlı ve farkındalık dolu bir program düzenlendi. Programda gençlere yardımlaşma, paylaşma ve toplumsal dayanışmanın önemi anlatılırken, sosyal sorumluluk bilincinin küçük yaşlarda kazanılmasının gerekliliğine vurgu yapıldı. Yeşilyurt Belediyesi, "iyiliğin izinde, bilinçle büyüyen gençler" yetiştirmek amacıyla sosyal, kültürel ve eğitici projelerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor. ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında gerçekleşen gezi ve inceleme ziyaretine katılan Beydağı Anadolu Lisesi öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Hayır Çarşısını ziyaret etti. Burada yürütülen yardım faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler alan öğrenciler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan desteklerin nasıl organize edildiğini yerinde görme fırsatı buldu. Emanet Çarşı’nın, dayanışma kültürünü güçlendiren ve iyiliği çoğaltan bir sosyal hizmet modeli olduğuna dikkat çekildi. Programın devamında öğrenciler için Savaş Müzesi, Tekstil Müzesi ve Cezaevi Müzesi gezileri düzenlendi. Gerçekleştirilen müze ziyaretleriyle gençler, Malatya’nın ve ülkemizin yakın tarihine, kültürel ve sosyal mirasına yakından tanıklık etti. Savaş Müzesi’nde milli mücadele ruhu ve fedakârlık duygusu ön plana çıkarken, Tekstil Müzesi’nde kentin üretim kültürü ve emeğin değeri anlatıldı. Cezaevi Müzesi gezisinde ise geçmişten günümüze toplumsal hafıza ve insan hikâyeleri üzerinden önemli mesajlar paylaşıldı. ‘İyilik Elçisi’ Projesi ile öğrencilerin hem sosyal sorumluluk bilinci kazanması hem de tarih ve kültürle bağ kurarak bilinçli bireyler olarak yetişmeleri hedefleniyor. Program sonunda öğrenciler, yardımlaşmanın ve paylaşmanın toplumsal birlikteliğin temel taşlarından biri olduğunu bir kez daha idrak ederken, tarih bilinciyle geleceğe daha güçlü adımlarla yürümenin önemini kavradı.
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Baba-oğul kalaycılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor Gaziantep’te kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinden Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kentte yaşayan 59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, son yıllarda az sayıda ustanın ayakta tutmaya çalıştığı kalaycılık mesleğini 23 yaşındaki oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte sürdürüyor. Çelik mutfak eşyalarının kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik yenilikler karşısında çok az kişinin yaptığı meslekler arasında yer alan kalaycılığa çocuk yaşında 45 yıl önce Şahinbey ilçesindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çırak olarak adım atan Ömer Çetinkaya, kalfalık ve ustalık sürecinin ardından kendi iş yerini açtı. Mesleğini oğlu Halil İbrahim Çetinkaya’ya öğreten Ömer Çetinkaya, oğlu ile birlikte kale altındaki iş yerinde mesleğini yaşatmaya çalışıyor. İlkokul öğrencisi olduğu dönemden bu yana babasına destek olan ve okuldan arta kalan zamanlarda da iş yerinde çıraklık yapan Halil İbrahim Çetinkaya, babasından mesleğin tüm inceliklerini öğrendi. Oğluna mesleği yaşatmaları için nasihatler veren ve aynı zamanda da mesleği her yönüyle uygulamalı olarak öğreten Çetinkaya, oğlu ile birlikte müşterilerden gelen bakır eşyaları kalaylıyor. Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerini yaşatmaya çalışan baba-oğul, birlikte hem ekmek paralarını kazanıyor hem de mesleklerini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini veriyor. Yıllardır aynı çatı altında omuz omuza ocak başında bakır eşyaları kalaylayan baba-oğul, mesleklerini geleceğe taşımak için adeta bir köprü görevi görüyor. 45 yıldır mesleğini severek yapan Çetinkaya, çocuğuna adeta miras olarak bıraktığı mesleğini 15 yıldır oğluyla beraber devam ettiriyor. Mesleğinde çırak bulamazken oğluyla aynı işi yapıyor olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Ömer Çetinkaya, başkalarının çocuklarına miras olarak para bıraktığı bir devirde kendisinin oğluna meslek bıraktığını söyledi. 45 yıl önce kendi iş yerini açtığı mesleğe aralıksız devam ettiğini belirten Ömer Çetinkaya, "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz" dedi. Babasının yetiştirdiği Halil İbrahim Çetinkaya da ilkokul öğrencisi olduğu dönemden beri babasının yanında çalıştığını belirterek, "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel" diye konuştu.
Eskişehir Huzurevinde kalan yaşlılar için etkinlik Eskişehir’deki Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireylerin keyifli vakit geçirebilmeleri adına bir etkinlik düzenlendi. Odunpazarı ilçesi Orhangazi Mahallesi’nde bulunan Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireyler için etkinlik düzenlendi, Huzurevi sakinlerinin keyifli vakit geçirebilmesi adına düzenlenen program kapsamında sanatçı Yaşar Aydın huzurevinde sahne aldı. Söylenen şarkılar esliğinde dans edip vakit geçiren yaşlı bireyler bir yandan sosyalleşirken bir yandan ise stres attı. Ayrıca etkinliğe Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir ve mahalle sakinleri de katılım gösterdi. "İnşallah bunun devamı gelir" Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir etkinlikle ilgili şunları söyledi: "Yaşlı Çınarlarımız da burada sevinçlidir. Hepsi güzel, vakti güzel seviniyorlar. İnşallah bunun devamı gelir." "Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz" Sanatçı Yaşar Aydın, "İlk programımızda demiştik ki Orhan Gazi mahallemizin sakinleri, muhtarımız bugün Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi bütün Huzurevleri bir yerde toplandı efendim. Çok da güzel bir bina oldu. Her şeyiyle mükemmel. Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz. Derneklerimiz, sivil toplum kuruluşları, organizedeki büyük fabrika sahiplerimiz ve çalışanları, ilçelerimiz, büyük köylerimiz örnek veriyorum; Ayvalı, Bardakçı, Cevizi gibi köylerimiz de buraya otobüslerle getirip bu güzel insanlarla buluşturacağız" dedi.
Erzurum ER-VAK Başkanı Güzel; "Sarıkamış Harekâtı yüce Türk milletinin hafızasında hüzünlü bir sayfadır" Erzurum Kalkınma Vakfı (Er-Vak) Başkanı Erdal Güzel, Sarıkamış Harekatı’nın 111. yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada Türk tarihinin en trajik sahnelerinin yaşandığı bu savaş sırasında, beyaz karları kefenleri yapan Allahuekber şehitlerini unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını ifade etti. Güzel, çok uzun yıllar ülke gündeminden uzak tutulan ve karlar altında saklı kalan Allahuekber Şehitlerini 2003 yılında yaptıkları "Allahuekber şehitleri torunlarıyla buluşuyor" etkinliği ile gündeme taşıdıklarını ve uzun yıllar konunun takipçileri olduklarını belirterek ER-VAK’ın bu konuda büyük bir tarihi sorumluluğu yerine getirmenin haklı gururunu yaşadığını ifade etti. Sarıkamış Harekatı anma proğramlarıyla ilgili açıklamalarda da bulununan Güzel, tarihin seyri ve gerçekliği içerisinde bu proğramların yapılması gerektiğine dikkat çekerek Sarıkamış’ın o tarihlerde düşman işgalinde olduğınu, harekatın Erzurum’da planlandığını ve başlatıldığını, 3.Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa’nın mezarının Erzurum’da bulunduğunu hatırlatarak anma merasimlernin Kars Kapı Şehitliğin’den başlatılmasını arzu ettiklerini söyledi. Güzel onbinlerce Mehmetçiğin, toprağı vatan yapmak uğruna soğuğa, tifüse ve Ruslara karşı vermiş olduğu ve sonu hüzünle biten şanlı mücadelenin yıl dönümünde Allahuekber ve Soğanlı dağlarında bir hilal uğruna canlarını veren şühedayı saygı, rahmet ve minnetle andıklarını ifade etti.