ÇEVRE - 27 Aralık 2016 Salı 09:14

“Yağmur değil kentleşme felakettir”

A
A
A
“Yağmur değil kentleşme felakettir”

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Mimarlık Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hossein Sadri, yağmur sularının değerlendirilmesi ve sel felaketinin önüne geçmeye yönelik yötemler konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Yağmur sularının değerlendirilmesi ve sel felaketinin önüne geçmeye yönelik yöntemler konusunda önemli açıklamalarda bulunan Sadri, Suyu felaket olarak algılayan kentleşme zihniyeti en büyük felaketti olduğunu belirti Sadri sözlerine söyle devam etti:” “Kentleri inşaat olarak gören ve inşaatı da rant olarak algılayan kentleşme zihniyeti, geliştirmekte olduğu kentlerle doğayı mahvediyor. Buna en güzel örnek, nimet olarak değerlendirilmesi gereken yağmurun felakete dönüşüdür. Yağan yağmurlar en verimli topraklarımızı da alarak sokaklarımızın ortasından geçerek, evlerimize, iş yerlerimize girerek, arabalarımızı sürükleyerek denize akıyor. Durum böyleyken bizim uzmanlar, siyasiler, yetkililer ve hemen hemen herkes su kanalları gibi başka türlü inşaat projeleri ve betonlaşmalarla çözüm arıyorlar. Yağmur sularının evlerimize girmeden denize doğrudan akıtılması konusunda fikir geliştiriyorlar. Aslında suyu felaket olarak algılayan ve veya bu felaketi önleme yollarını inşaatta arayan kentleşme zihniyeti kendisi bugün karşı karşıya kaldığımız en büyük felakettir. “
Kuzey Kıbrıstaki evlerde kullanılan suyun dört katı kadar yağmur yağdı
Meteoroji’den gelen bilgiye göre Girne Bölgesine haftasonu metre kareye 139 milimetre yağmur düştüğünü belirten Sadri,” Girne’nin 69 kilometre kare yüz ölçümüne bu ortalama miktarı çarparsak, toplam Girne Bölgesine düşen suyun 95 milyon metre küp olduğunu tespit etmiş oluruz. Bu miktar su, Kuzey Kıbrıs’ta evlerde kullanılan yıllık suyun yaklaşık 4 katı ve tarımda kullanılan suya yaklaşık eşit bir miktardır. Türkiye’den gelmekte olan suyun yıllık miktarı ise 75 milyon metre küp, yani sadece 1 günde Girne’ye yağmış olan yağmurun dörtte üçü” dedi.
Yağmurun Kentlere Verdiği Zarar Değil, Esas Sorun Suyun Denize Akıp Gitmesidir.
 Verileri gözden geçirdiğimizde yağan yağmurun evlere ve iş yerlerine verdiği hasar değil denize akmış olmasının büyük bir hüsran olduğunu ifade eden Sadri sözlerini şu şekilde devam etti:” Daha da vahim olan bu boşuna akıp gitmekte olan su ve yanında götürdüğü verimli toprağın ve buna çare olarak üretilen inşaatçı ve projeci çözümlerin uzun vadede Kuzey Kıbrıs’ı tam bir çöle dönüştürüyor olmasıdır. “
Çözüm, Kentleşmeye Karşı Sosyal ve Ekolojik Yerleşme Modelidir
“Kentleşme politikaları, arazilerin ekolojik ve hatta sosyal yapılarını “yapılı çevre” ve içindeki insanların ekonomik, politik ve sosyal ilişkileriyle sınırlı tutuğunu söylen Sadri,”Kentleşme politikaları, emirnameler, master planlar ve stratejik planlar hep insanı, ekonomik büyümeyi, emsalı ve rantı düşünüyor. Kısa vadeli çıkarlar için çocuklarımızın geleceğini satıyor. Buna karşın doğayı, içinde yaşayan bitkiler ve hayvanlar, mikro-organizmalar ve maddeler, insan, su, toprak, hava, dikenler ve bulutları da göz önünde bulunduran sosyo-ekolojik yerleşim anlayışı tek çözüm olarak görünüyor. Kenti arazi ve yüz ölçümü olarak algılayan kentleşmeye karşı, ekosistemi düşünen bir düşünce gereklidir. Bu düşünce insanların yaşam çevresinde ekosistem içine eklenen her öğenin sistemin dengesini bozmadan onun sürdürülürlüğünü artırıcı hale getirmeyi amaçlamalıdır. Bu yapıda insanların kendileri için yapacakları evler, milyonlarca yılda oluşmuş olan toprağı ve coğrafi dengeyi de, on binlerce yılda gelişmiş olan ekosistem dengesini de, yüzyıllarda verimli hale gelmiş bitki örtüsünü de, toplumsal barışı da mahvetmiyor, tam tersine yaşamı insanla sınırlandırılmış halde değil, bir bütün olarak, destekliyor olmalıdır. Böyle bir yapıya geçiş bize çok radikal görünse de, mevcut kentleşme anlayışının tüm zararlarını görmemize rağmen bunu devam etmemiz hergün vermekte olduğumuz ve anlamsızca sürdürdüğümüz esas radikal karardır.”

Girne İçin Öneriler

Örneğin Girne’de yağmur meselesi bağlamında ve sosyo-ekolojik dönüşüm ekseninde ne yapılmalıdır? Esas yapılması gereken yapılaşma ve kentleşme odaklı düşünmeyi bir kenara bırakarak, ekosistemi koruma merkezli, tarımı, yaşam alanlarını, geleceği, tarihi, biyoçeşitliliği, rüzgarı ve toprağı bir arada düşünerek, yaşamı güçlendirecek çözümler üretmektir. Mimarlık Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hossein Sadri Aşağıda buna dört örnek veriyor.

1. Teraslama:

“Dağlardan gelen suyun hızının azaltılması, yavaşlatarak yer altına alınması konusunda tarihi olarak çözüm önerileri geliştirilmiştir. Tüm beşparmak dağları boyunca yüzyıllarca çaba sonucu taşlarla yapılmış olan teraslamalar buna örnektir. Bin yıllar önceden Mezo-Amerika’da ve Mezopotamya’da kullanılan bu yöntem sayesinde su hız kazanmadan, toprağı yıkamadan düştüğü yerlerde ufak bir birikme ve daha sonra toprağın altına geçme imkanı kazanıyor.”

2. Biriktirme:

“Girne’nin topoğrafiyasına baktığımızda dağların ciddi eğimi sonucunda şiddetli yağmurların dağlardan şehrin olduğu alana gelmesi teraslama yapılmasına rağmen olası görünmektedir. Bu nedenle de dağların şehirle buluştuğu çizgide su biriktirme alanları ve yapay göletler düşünülmelidir. Bunlar buharlaşmaları engellemek için çevreleri ve üzerleri bitkilerle kapalı, ince, uzun ve derin göletler olmalıdır.”

3. Yeşil alanların artırılması:

“Şehrin içinde ise, sert zeminleri minimize etmek ve toprağın emiş kapasitesini artırmak gerekiyor. Bunun için daha fazla toprak, yeşil alan ve daha az asfalt ve betondan oluşan bir şehir yaratmamız lazım. Yer üzerindeki parklar ve bahçelere ilaveten yeşil çatı ve yeşil cephe uygulamaları suların birikmesi ve toplanması için önemli çözümlerdirler.”

4. Depolama:

“Geleneksel ve modern yöntemler kullanılarak su depolama (water harvesting) olarak bilinen tekniklere başvurmalıyız. Tüm sokaklar ve tüm evlerde yağan yağmur sularını yer altında depolama ve daha sonra kullanma için çaba harcamalıyız. Geleneksel olarak bunu kuyular ve kuyularla entegre su kanalizasyonuyla gerçekleştirebiliriz. Bunun modern yöntemi ise daha fazla su biriktiren ve tutan yer altı filtrasyonlu yağmur suyu depoları kullanımıdır.”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Türk Dünyası PAÜ’de buluştu Pamukkale Üniversitesi’nde (PAÜ) Uluslararası Türk Dünyasında Değerler ve Kültür Aktarımı Sempozyumu gerçekleştirildi. PAÜ Altay Toplulukları Dil ve Kültürleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALTAY DİLMER), Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Denizli Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu (DSBMYO) ile paydaşlığını Almatı Eğitim Ataşeliği, El-Farabi Kazak Millî Üniversitesi, Türk Tarih ve Kültür Vakfının (TÜRKTAV) ve Avrasya Yazarlar Birliği’nin üstlendiği Pamukkale Üniversitesi Hierapolis Konferans Salonunda gerçekleşen sempozyumda Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nergis Biray, çocukların milli ve kültürel değerlere sahip çizgi filmler ve dizi filmlerin rolü, kültür aktarımının önemine değindikten sonra sempozyumun düzenlenmesine katkı sağlayan tüm paydaşlara teşekkürlerini sundu. Almatı Başkonsolosu Evren Müderrisoğlu, Türk Dünyasındaki kültür politikaları ve kültürel değerlerin Türk topluluklarının bütünleşmesindeki önemi üzerinde durdu. Kazakistan Cumhuriyeti Denizli Fahri Konsolosu Okan Oğuz konuşmasında, Türk dünyasının ortak mirasının gelecek kuşaklara taşınmasında kültür aktarımının önemini vurguladı. Kazakistan Almatı Eğitim Ateşesi Ayhan Korkmaz, Türk Dünyasının ortak mirasının önemli değerleri olan Dede Korkut ve Oğuz Kağan gibi şahsiyetlerin çizgi filmler aracılığıyla Türk çocuklarına ve tüm dünya çocuklarına tanıtılması gerektiğini belirtti. PAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın ise konuşmasında Pamukkale Üniversitesi olarak bu sempozyuma ev sahipliği yapmaktan onu duyduklarını ve küreselleşen dünyada kültür politikalarının belirlenmesi açısından bu tür sempozyumların önemini ifade etti. Sempozyum, açış oturumundan sonra bilimsel oturumlarla devam etti. Bilimsel oturumlarda Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve ülkemizden bilim insanları ve animasyon, çizgi film, reklamcılık ve eğitim, radyo, televizyon ve sinema alanlarındaki uzmanlar tarafından kültür aktarımı konusunu sinema, çizgi film, dizi film, dil, edebiyat, tarih ve turizm gibi çeşitli alanlarda ele alan çalışmaları sunuldu. Sempozyumda yüz yüze 4, çevrim içi 7 olmak üzere, iki gün süresince 11 oturum, 65 katılımcı ile toplamda 56 bildiri sunuldu. Sempozyumda Türk kültür ve değerler aktarımı konusunda yapılması gerekenlere ışık tutmak ve farkındalık oluşturmak, yol gösterici olabilecek kültür aktarım araçlarına (yazılı, sözlü, taşınabilir, somut olan ve olmayan vd.) ve ögelerine vurgu yapmak, bu ögelerin doğru kullanımı ve yaygınlaşmasını sağlamak hedeflendi.
Eskişehir Enerji tasarrufu temalı geleneksel şiir ve resim yarışması Elektrik dağıtım şirketi OEDAŞ’ın ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklarda çevre bilinci ve enerji kaynaklarının verimli kullanılmasına yönelik farkındalık oluşturma hedefiyle her yıl hizmet verdiği farklı bir şehirde düzenlediği şiir ve resim yarışmasının yedincisi Eskişehir’de yapıldı. Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte düzenlenen yarışmanın ödül törenine başta Vali Yardımcısı Osman Nuri Canatan, Vali Yardımcısı Oğuz Şenlik, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ceylan Yavuz, OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın ve OEDAŞ İl Müdürü İbrahim Tozan olmak üzere çok sayıda yetkili ve davetli katıldı. Her iki kategoride de dereceye giren çocukların ödüllendirildiği yarışmada ayrıca törene katılan tüm çocuklara hediyeler verildi. Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ta elektrik dağıtım hizmeti sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ) tarafından düzenlenen “Enerji Tasarrufu” temalı geleneksel şiir ve resim yarışmasının sonuçları törenle açıklandı. Her yıl OEDAŞ’ın hizmet verdiği farklı bir şehirde yapılan yarışmanın yedincisi Eskişehir’deki Gülay Kanatlı Ortaokulu’nda gerçekleştirildi. Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte düzenlenen yarışmanın ödül törenine Vali Yardımcısı Osman Nuri Canatan, Vali Yardımcısı Oğuz Şenlik, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ceylan Yavuz, OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın, OEDAŞ İl Müdürü İbrahim Tozan’ın yanı sıra öğrenciler, öğretmenler, veliler ve davetliler katıldı. Törene katılan tüm öğrencilere hediyeler verildi İlkokul öğrencilerinin resim, ortaokul öğrencilerinin ise şiirleriyle katılım gösterdiği yarışmaya çok sayıda öğrenci başvurdu. Yarışmanın finalinde her iki kategoride birinci olan öğrenciler laptop, ikinciler tablet, üçüncüler ise bisiklet ödülünün sahibi oldu. Ayrıca törene katılan tüm öğrencilere kalem kutusu, 12’li kuru boya kalem, kurşun kalem, kırmızı kalem, kalemtıraş ve silgiden oluşan birer kırtasiye seti hediye edildi. Törende her yıl olduğu gibi bu yıl da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hep birlikte coşkuyla kutlandı. Muzaffer Yalçın: “Çocuklar sayesinde gezegenimizi daha iyi bir gelecek bekliyor” Enerjinin dünyanın en büyük ihtiyaçlarından biri olduğunu söyleyen OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın, “Biz büyükler, enerji kaynaklarına ulaşmak için çevremize, gezegenimize zarar verdik. Şimdiki çocuklarımız ise çevre bilinci ve enerji tasarrufu konularında farkındalık geliştirerek büyüyor. Öğrencilerimizin çevre bilinci ve enerji verimliliği konularında gösterdikleri ilgi ve yetenek bizi gerçekten gururlandırıyor. Yarışmaya katılan tüm öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Hepsi çok yetenekli, jürimiz seçim yapmakta oldukça zorlandı. Onların bu çalışmaları, gezegenimizi daha iyi bir geleceğin beklediğine dair bizlere büyük umutlar veriyor. Bu kıymetli etkinliğin düzenlenmesine destek veren Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve tüm katılımcılara teşekkür ediyorum. OEDAŞ olarak, toplumumuzun enerjiyi verimli kullanması ve çevreye duyarlı olması konularında çalışmalarımızı sürdüreceğiz." dedi. Yalçın ayrıca başta çocuklar olmak üzere tüm davetlilerin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı. Resim kategorisinde dereceye giren öğrenciler 1. Zeynep Elif Şenlik - Odunpazarı / Meserret İnel İlkokulu - 4. sınıf 2. Miraç Duran - Odunpazarı / Halil Yasin İlkokulu - 4. sınıf 3. Aleyna Altıner - Çifteler / Sakarya İlkokulu - 2. sınıf Şiir kategorisinde dereceye giren öğrenciler 1. Yaman Kuru - Odunpazarı / Melahat Ünügür Ortaokulu - 5. sınıf 2. Ceyda Irmak Fener - Tepebaşı / Atatürk Ortaokulu - 6. sınıf 3. Asmin Kandemir - Odunpazarı / Şehit Güngören Bostan Ortaokulu - 6. sınıf
Kütahya Gediz’de halk günleri başlıyor Kütahya’nın Gediz ilçesinde, Belediye Başkanı Necdet Akel, halk günü düzenleyerek vatandaşların istek ve taleplerini dinleyecek. Mahallelerde gerçekleştirilecek olan halk gününde Gedizli vatandaşlardan gelen sorun ve talepleri anında değerlendirmeyi hedefleyen Belediye Başkanı Necdet Akel, Halk Günü’nde vatandaşlarla daha yakın iletişim içinde olacak. Halk Günü’nde, mahalle sakinleri belediye ile ilgili talep ve önerilerini bizzat Belediye Başkanı Necdet Akel’e iletme imkanı bulacaklar. Göreve başladıkları ilk günde şeffaf ve katılımcı belediyecilik anlayışı ile hareket edeceklerini, belediyenin kapılarının vatandaşlara her zaman açık olacağı sözünü verdiklerini dile getiren Başkan Akel, “Seçim döneminde halkın içinde olacağımızı, vatandaşlarımızla iç içe olacağımızı, parti rozetini çıkarıp bütün Gedizlilerin hizmetinde olacağımızı hep dillendirmiştik. Bu çerçevede halk günlerimizin ilkini 30 Nisan Salı günü Umurbey Mahallemizde gerçekleştireceğiz. Vatandaşlarımızın sorunlarına daha kısa süreli çözüm üretme, sorunları ilk ağızdan dinleme anlamında bu toplantıların faydalı olacağına inanıyorum. Hizmet üretmede, belediye mekanizmasının bir parçası da her zaman vatandaşımız olacak’’ dedi. Tüm Gedizlilerle birlik olarak daha güzel ve yaşanabilir bir kent için ekipleri ile çalışmaya hazır olduklarını da vurgulayan Akel, “Bu toplantılarımızı her mahallemizde gerçekleştirerek güzel sonuçlar elde edeceğiz. İlk olarak Umurbey Mahallesi Düğün Salonunda gerçekleştireceğimiz halk gününe tüm mahalle sakinlerini bekliyoruz” şeklinde konuştu.