ASAYİŞ - 27 Nisan 2023 Perşembe 12:27

Yargıtay'dan boşanma davalarındaki deliller ile ilgili emsal karar

A
A
A
Yargıtay'dan boşanma davalarındaki deliller ile ilgili emsal karar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşanma davalarında hukuka aykırı deliller konusunda emsal bir karara imza attı. Kurul, ortak kullanılan evde kadının bilgisi dahilinde kocası tarafından çekilen görüntünün hukuka aykırı delil olmadığına karar verdi.

Edinilen bilgiye göre, uzman doktor olarak çalışan iki çocuk sahibi çift boşanmaya karar verdi. Kocasının kendisi ile ilgili çektiği videoları mahkemeye delil olarak sunacağı baskısı üzerine kadın, kocası hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle savcılığa suç duyurunda bulunup dava açtı. Birlikte görülen boşanma ve özel hayatın gizliliğini ihlal davasında davacı kadın G.Ö.M.'nin vekil avukatı, dava dilekçesinde eşler arasında yıllardır artarak devam eden şiddetli geçimsizlik bulunduğunu, evliliğin bu hale gelmesinde tüm kusurun davalıda olduğunu, tarafların zorunlu haller dışında birbirleri ile konuşmadıklarını, konuştuklarında sert ve kırıcı olduklarını, yataklarının dahi ayrı olduğunu, davalının eşine ağır şekilde manevi baskı ve şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, toplum içinde küçük düşürdüğünü, davalının tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını, yaşananlar nedeniyle davacının sağlığının bozulduğunu, stres kökenli kronik rahatsızlıklar yaşadığını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına ve müvekkili yararına 300 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti.


Davalı koca S.M.'nin vekili ise cevap dilekçesinde tüm iddiaları inkar edip, müvekkilinin hiçbir kusurlu davranışının bulunmadığını, aksine davacının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evlilik sorumluluğunu taşımak istemediğini, özgür olmayı istediğini dile getirdiğini, eşlerin dava açıldıktan sonra dahi cinsel hayatlarının devam ettiğini, davalının bir baba olarak çocuklarının her şeyi ile ilgilendiğini, çocukların okuldaki ve sosyal hayattaki başarıları için yapılması gereken her şeyi eksiksiz yaptığını, kahvaltıyı dahi davalının hazırladığını, ev alışverişlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, davacının sürekli yorgun olduğunu söyleyerek uyuduğunu, uyumadığı zamanlarda televizyon izlediğini, tüm bunlara rağmen davalının davacıya aşırı ilgi gösterdiğini, ekonomik anlamda lüks bir hayat sürmesini sağladığını, eşler arasında daha evvel boşanma davası açıldığını, dosyanın takip edilememesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, hükmün kesinleştiğini ileri sürerek davanın reddini savundu.

Yerel mahkeme boşanma davasını reddetti

Çiftin ikamet ettiği şehirdeki Aile Mahkemesi, dinlenen davacı tanık anlatımlarının genel ve soyut olduğu, taraflar arasında daha önce gerçekleşen anlaşmazlığa ilişkin bulunduğu beyanlarda geçen olaylardan sonra eşlerin yeniden bir arada yaşamaya devam ettikleri, dolayısıyla davacının yaşanan olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılması gerektiği, dolayısıyla dinlenen tanık beyanlarının eldeki davaya ilişkin geçimsizliği kanıtlayacak nitelikte olmadığı, davalı tarafça ibraz edilerek çözümü yaptırılan DVD içeriğindeki fotoğraf, konuşma ve dökümlerin dava tarihinden sonra olduğu, hal böyle olunca tarafların boşanma davası açıldıktan sonra aynı evde karı-koca hayatı yaşamaya devam ettikleri, davaya rağmen eşlerin bir süre birlikte yaşamaları nedeniyle birliğin sarsılmadığı gibi sürdürülebilir olduğunu gösterdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Mahkemenin kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulundu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararın onanmasına karar verdi.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını bozdu

Davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, “Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin davacı kadına yönelik olarak sürekli olarak 'Kızınız deli, tımarhaneye yatırın, şişmansın, estetik ameliyat ol, senin hiçbir şeye aklın ermez, sen ne anlarsın, ruh hastasısın, sende psikolojik bozukluk var, git tedavi ol' diyerek eşini aşağıladığı ve ona hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Davalı erkek tarafından sunulan görüntü kayıtlarına ilişkin DVD'nin kadının rızasına aykırı olarak hukuka aykırı yolla elde edildiği anlaşıldığından, hukuka aykırı bu delilin af olgusunun ispatında dikkate alınması mümkün olmadığı gibi, davacı kadının eşinin süreklilik gösteren kusurlu davranışlarını affettiğine dair başkaca bir delil ve olgu da ispatlanamamıştır. Bu halde davalı erkeğin aşağılama ve hakarete yönelik davranışlarının süreklilik gösterdiği de dikkate alındığında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya karar verileceği yerde yetersiz gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından, hükmün onanması doğru olmayıp, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin onama ilamının kaldırılmasına, hükmün açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verdi.

Yerel mahkeme kararında direndi

Aile Mahkemesi bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında, “davacı tanık beyanlarının genel, soyut ve davacıdan duyuma dayalı olduğu, olayların gerçekleştiği ana ilişkin yer ve zaman belirtilmediği, beyanların davacının anlatımlarına dayalı olduğu, davalının eşi ve çocuklarıyla çok ilgili olduğu, dolayısıyla davacının iddialarını kanıtlayamadığı, davalı erkek hakkında özel hayatın gizliliğini ihlâl etmek suçu ile ilgili olarak yapılan suç duyurusu sonrası savcılık tarafından verilen kararda 'şüpheli ile müştekinin şikâyete konu görüntülerin ve seslerin kayıt edildiği tarihte aynı ikamette yaşamaya devam ettikleri ve kanunen hâlen evli oldukları, bu bakımdan şüphelinin yaşadığı evdeki diğer şahısların görüntü ve seslerini kendisinin bulunmaya hakkı olduğu bir ortamda ve müştekinin de görüntülerinin ve seslerinin kayıt edildiğinden haberdar olduğu bir zamanda kaydettiği, şüphelinin bu ses ve görüntüleri delil olarak müşteki ile şüpheli arasında devam eden boşanma dava dosyasına sunduğu, üçüncü kişiler ile paylaşmadığı, bu durumun TCK'nın 134/1 ve 2. maddelerinde gösterilen suçu oluşturmayacağı, özel hayatın gizliliğini ihlâl etmek suçundan dolayı unsur yokluğu nedeniyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair' verilen gerekçe dikkate alındığında hükme esas alınan bu delil hakkında “rızası alınmaksızın hukuka aykırı yolla elde edilen delil” olarak değerlendirme yapılamayacağı” gerekçesiyle direnme kararı verdi. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edildi. Böylelikle dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine taşındı.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: “Bir delilin hangi durumda hukuka aykırı olarak elde edildiği noktasının aydınlatılması gerekmektedir"

Gündemine gelen dosya üzerinde görüş bildiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eldeki davada erkek eş tarafından dosyaya sunulan altı adet DVD ve içerisindeki videolar ile belirli aralıklarla alınan ekran görüntülerinin dökümüne ilişkin bilirkişi raporunun incelenmesinde "Kadının 'Ya bak beni çekip durma, beni çekme, sen niye sürekli çekiyorsun. Senin amacın ne, neden çekiyorsun anlayamıyorum. Ne yapacaksın, mahkemede delil olarak mı kullanacaksın' şeklindeki beyanlarından erkeğin ortak konut içerisinde çekim yaptığının kadın tarafından bilindiği, bir başka ifade ile erkeğin bu çekimleri gizli olarak yapmadığı anlaşılmaktadır. Öyle ise dosya içerisinde var alan DVD'nin kadının bilgisi dışında hukuka aykırı yolla elde edildiğinden söz edilemeyeceği tartışmasızdır” diyerek boşanma davaları açısından hukuka aykırı deliller kapsamında çok önemli emsal bir karara imza attı.

Süleyman Aydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Sulama kanalında boğulan çocuk yüzme bilmiyormuş Adana’da dün girdiği sulama kanalında cansız bedenine ulaşılan 13 yaşındaki Muhammet Şerif Aras’ın dayısı Yusuf Karayiğit, "Muhammet yüzme bilmiyordu. Cep telefonu ve çantası ortada yok. Bu durum bizi çok şüphelendiriyor" dedi Merkez Yüreğir ilçesi PTT Evleri Mahallesi’nde dün öğle saatlerinde 13 yaşındaki Muhammet Şerif Aras’ın sulama kanalına girdikten sonra çıkmadığını görenler 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayıp ihbar etti. Olay yerine gelen Su Altı Grup Amirliği Ekipleri, çocuğun bulunması için çalışma başlattı. Yaklaşık 8 saat süren çalışma sonucu dalgıç polisler kanalda akşam saatlerinde Muhammet’in cansız bedenine ulaştı. Küçük çocuğun cansız bedeni otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı. Cenazesi teslim alındı Yapılan otopsinin ardından küçük çocuğun cansız bedeni ailesine teslim edildi. Bu sırada Muhammet’in ailesi Adana Adli Tıp Kurumu Morgu önünde gözyaşlarıyla bekledi. "Aklımıza bin bir türlü şey geliyor" Cenazenin teslimi sırasında gazetecilere konuşan Muhammet Şerif Aras’ın dayısı Yusuf Karayiğit, “Sınıf arkadaşlarıyla beraber kanala girmişler. Çocuğumuzun kıyafetlerini bulduk ama cep telefonu ve çantasını bulamadık. Her türlü şüphe içerisindeyiz. Acaba arkadaşları bilerek mi attı? Yoksa şaka amaçlı bir şey miydi? Kayıp eşyalar şu an kimin elinde? Aklımıza bin bir türlü şey geliyor. Arkadaşları bizi olaydan sonra hiç aramadı. Bu çok şüphelendiriyor. Birine haber verebilirlerdi. Sudan korkardı ve yüzme bilmiyordu” ifadelerini kullandı. Muhammet Şerif Aras’ın cenazesinin öğle namazına müteakip Buruk Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Ankara ATO Başkanı Baran: “KKTC’nin ihracatını geliştirmek için her türlü desteği vermeye hazırız” Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Türkiye için vatan anlamına geldiğini ve ana vatandan ayrı değerlendirilemeyeceğini, ekonomik izolasyonlar nedeniyle yaşanan sıkıntıları yakından takip ettiklerini belirterek, “KKTC’nin ihracatını geliştirmek için her türlü desteği vermeye hazırız” dedi. KKTC Maliye Bakanı Özdemir Berova, KKTC’nin Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu, Maliye Bakanlığı Genel Koordinatörü Saadet Hüdaverdi, Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Turgay Deniz ve Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Kamacıoğlu’nun da aralarında bulunduğu heyetle birlikte ATO Başkanı Gürsel Baran’ı makamında ziyaret etti. Ziyarette ATO Meclis Başkanı Mustafa Deryal ile ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça da yer aldı. KKTC ve Türkiye’nin bir milletin ayrılmaz iki parçası olduğunu kaydeden Bakan Berova, KKTC ekonomisini geliştirmeye ve büyütmeye yönelik çalıştıklarını aktardı. Berova, “Büyük Türk milleti içerisinde yerimizi almaya çalışıyoruz. Son zamanlarda ana vatan Türkiye’nin de etkin ve fiili bir şekilde katkı koymasıyla birlikte özellikle Türk devletleri topluluğu içerisinde kendimize bir yer bulmaya başladık. Bu bizi ziyadesiyle mutlu ediyor” dedi. Ekonominin ülkelerin ana damarı olduğuna dikkat çeken Bakan Berova, "KKTC ekonomisini, ticaretini geliştirmek istiyoruz. Çünkü günün sonunda kamu maliyesinin ana kaynağı ekonomi ve ticaretteki hareketliliktir. Kamu maliyesinin güçlü olması demek, bir ülkenin yatırımlarını doğru alanlarda ve güçlü şekilde yapması anlamına geliyor" diye konuştu. KKTC olarak en büyük ticareti Türkiye ile yaptıklarını ifade eden Maliye Bakanı Berova, “Ana vatanın bizim arkamızda olduğunun bilinci içerisindeyiz. Bu nedenle sürekli bir şekilde buradaki hem devlet yetkililerimizle hem de sivil toplum örgütleriyle temas halindeyiz” dedi. ATO Başkanı Baran, Bakan Berova başkanlığındaki KKTC heyetini ATO’da misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Burası sizin kendi eviniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, KKTC ve Kıbrıs Türk halkının ekonomik ve sosyal anlamda daima yanında ve destekçisidir. Dün gibi bugün ve yarın da her zaman üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız" dedi. Baran, ATO olarak Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile de temas halinde olduklarını kaydederek, KKTC’nin ihracatını geliştirmek için birlikte yeni çalışmalar hayata geçirebileceklerini belirtti. Heyet üyeleriyle sohbet ederek ticaret ve yatırım ilişkilerine ilişkin sorulara cevap veren Baran, bir soru üzerine Başkent’teki savunma sanayii kuruluşlarının KKTC’ye yatırım yapması konusunda heyetin davetini dile getirebileceklerini ifade etti.
İstanbul Maltepe’de zula evine operasyon: 2 şüpheli yakalandı Maltepe’de uyuşturucu madde ticareti yapan 2 şüpheli yakalandı. Şüphelilerin ‘zula’ evi olarak kullandıkları adreste yapılan aramalarda çok miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri, Maltepe’de uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yaptığı belirlenen şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik çalışmaları sürdürüyor. Maltepe Fındıklı Mahallesinde uyuşturucu madde satışı yapıldığını belirleyen ekipler harekete geçti. Şüpheli şahsın konumu belirlenerek operasyon gerçekleştirildi. Operasyonda, narkotik madde satışı yapan C.T.(26) ve beraber hareket ettikleri belirlenen A.Ö.(23) isimli şahıslar yakalandı. C.T.’nin üzerinden 1 paket marihuana ele geçirilirken, şahısların ikamet adreslerinde yapılan aramalarda ise 3 parça ve 3 likit olmak üzere 6 adet uyuşturucu madde ele geçirildi. Şahısların üst araması yapıldığı esnada A.Ö. isimli şahsın üzerinden farklı bir adrese ait ikamet anahtarı bulundu. ‘Zula’ evi olarak kullandıkları adrese baskın Yapılan araştırmada Fındıklı Mahallesi’nde bulunan bu adresi ‘zula’ evi olarak kullandıkları belirlendi ve adreste arama yapıldı. Şahısların üzerinde, ikamet adreslerinde ve zula olarak kullandıkları adreste yapılan aramalarda; 77 parça halinde 841,82 gram marihuana, 14 parça halinde 16,28 gram kokain, 22 adet 469,70 gram likit formda esrar, 6 bin 300 TL, 100 dolar, 40 euro para ile 2 adet tam cumhuriyet altını, 3 adet cep telefonu ele geçirildi. Şüpheli şahısların yapılan sorgulamasında; benzer suçlardan suç kayıtlarının olduğu tespit edildi. Konu ile ilgili yakalanan şüpheli şahıslar "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti" suçundan adliyeye sevk edildi.