ASAYİŞ - 10 Eylül 2016 Cumartesi 10:54

Yeşilırmak’ta kaybolan gencin cenazesi bulundu

A
A
A
Yeşilırmak’ta kaybolan gencin cenazesi bulundu

Bayram tatili için İstanbul’dan geldiği memleketi Amasya’da balık tutarken akıntıya kapılarak kaybolan 20 yaşındaki Hasan Hüseyin Bursa’nın cansız bedeni bulundu.

Bir hafta önce annesi Ayşe ve babası Abdulselam ile birlikte akrabalarının yaşadığı Amasya’nın Göynücek ilçesine gelen İmam Hatip Lisesi öğrencisi Hasan Hüseyin Bursa, dün İETT’de şoför olarak çalışan babasının arkadaşının köyü olan Taşova ilçesine bağlı Çambükü köyüne giderek yakınlardan geçen Yeşilırmak’ta balık tuttuğu esnada dengesini kaybedip akıntıya kapılarak bir süre sonra gözlerden kayboldu.

Oğlunu kurtarmayı başaramayan babanın durumu bildirilmesi üzerine olay yerine gelip arama çalışması başlatan jandarma, AFAD ve Amasya Belediyesi itfaiye su altı kurtarma ekipleri ile köylülerin ara verip sabahın erken saatlerinden itibaren devam eden çalışmalar sunucu gencin cansız bedenine ulaşıldı. Cenaze, savcı ve ekiplerin incelemesinin ardından Taşova Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Yakınları ise peşinden gözyaşı döktü.

Arama çalışmalarını takip eden Taşova Belediye Başkanı Bayram Öztürk, “İnsanların mutlu olacağı bir bayram günü arefesinde böyle bir olayın olması bizleri, vatandaşlarımızı ve aileyi derin bir üzüntüye boğmuştur” dedi.

MURAT ÇELİK A. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.