GÜNDEM - 17 Haziran 2020 Çarşamba 10:52

Yılanların son dönemde sıkça görülmesinin sebebini açıklandı

A
A
A
Yılanların son dönemde sıkça görülmesinin sebebini açıklandı

Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Entomolojisi ve Koruma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk, son günlerce sıkça rastladığımız yılanların aslında popülasyonlarında bir artış olmadığını, kış uykusunun ardından bu dönemde yiyecek aradıkları için sıkça görüldüklerini söyledi.

Hava sıcaklığının artmasıyla birlikte kış uykusundan uyanan yılanlar, birçok yerde görülmeye başlandı. Evlere ve araçlara giren yılanlar korku dolu anlar yaşatmaya devam ediyor. Anayol kenarlarında ve bahçelerde görülen yılanların öldürülmemesi konusunda uyarılarda bulunan Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Entomolojisi ve Koruma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk, Artvin’de bulunan 11 yılan türünden en yaygın olarak görülen zehirli yılanın Hopa engereği olduğunu ve en çok çaylık alanlarda görüldüğünü söyledi.
Yer yüzünde her canlının olduğu gibi yılanların da bu ekosistemde bir yeri ve önemi olduğunu vurgulayan Göktürk, “Baktığımızda Antartika kıtası hariç dünyanın her yerinde yılanlara rastlamamız mümkün. Dünyada yaklaşık 3 bin 400 türü yılan türü var, Türkiye’de 55, Artvin’de ise 11 yılan türü ile bu çeşitliliğe katkı sağlamaktayız. Tabi bu yılanlar ekosistem içinde yaşam alanları ister istemez insanların da bağ bahçe olarak kullandıkları alanlar. Yılanların ekosistem içerisinde baktığımız zaman birçok canlının gıdasını oluşturduğunu görmekteyiz. Fare, köstebek yavruları, kör fare, tarla faresi gibi çeşitli tarım ürünlerine zarar veren hayvanlarında doğal denge içerisinde popülasyonlarının artışını engelliyor. Yani bu bağlamda baktığımız zaman yılların aslında faydalı bir canlı olduğunu görüyoruz" dedi.

"Yılanların sevdiği hava şartlarını yaşıyoruz"

Yılanların son günlerde iklimsel değişimlerle beraber gerek yağış gerekse kuraklıkta meydana gelen değişikler sonrasında ister istemez fazla miktarda görülmeye başladığını kaydeden Göktürk "Yılanların en çok sevdiği hava şartları 2020 yılı içerisinde devam ediyor. Öce yağmur yağıyor bolca yağmur yağıyor, arkasından güzel güneşler açıyor nem oranı artıyor işte bu hava şartlarında da yılanlar doğaya çıkarak gerek beslenme gerekse de üreme faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar. Kışın çatlaklarında, ağaç kovuklarında toprak altında kış uykusunu geçiren yılanlar nisan ayının sonlarına doğru mayıs aylarında yoğunlukla beraber Artvin coğrafyasında sıklıkla görülebilmekte" diye konuştu.

"Bölgedeki en tehlikeli türümüz Hopa engereği"

Türkiye’nin Kuzeydoğusu'ndan Gürcistan ve Rusya’nın Doğu Karadeniz kıyılarına kadar olan dar alanda; deniz seviyesinden 1000 m yüksekliğe kadar dağılış gösteren bu tür dünyanın en zehirli yılanlarından biri olarak görülüyor. Rus doğa bilimci Aleksandr Nikolaevich Kaznakov tarafından 1909 yılında bölgede keşfedilen engerek türünün Hopa’da ilk olarak 1947’de tespit edilen bir alt türü olarak literatüre girdi. Hopa Engereği'nin boyu 70 cm kadar olabiliyor.
Artvin bölgesinde en yaygın olarak görülen zehirli yılan türünün Hopa engereği olduğunu kaydeden Göktürk "Yılan popülasyonunda son yıllarda gerek tarımsal faaliyetlerde kimyasal ilaçların yoğun bir şekilde kullanılması gerekse kuraklıktan dolayı bir çok suyun kuruması ve oradaki yılanların beslendiği hayvanların göç etmesi, yırtıcı kuş türlerinin bu alanlardan ayrılması yılanları daha başka alanlara doğru yönlendirmiş ve bizde yılanları daha fazla miktarda görmeye başladık. Artvin bölgesinde en yaygın olarak görülen zehirli türümüz Hopa engereği. Arhavi, Hopa, Kemalpaşa, Borçka ilçemizin çaylık alanlarında insanlar birebir karşılaşmakta. Tehlikeli boyu insanlar çaylığın içerisinde yılanın üzerine bastığı zaman yılan insanı sokma eğilimine girmekte. Aksi taktirde çaylığın içerisine giren yılan gündüz sıcağından kaçmak için oraya girmiştir. Yılarlar sabahın erken saatleri ve gece avlanma yapan hayvanlardır. Gündüz sıcağında yılanlar daha çok taşların altına, otların arasında, çalıların arasına yada çaylıkların arasında girmekte. Çok zehirli olmasına rağmen bölgede engerek yılanı sokumu nedeniyle ölüm olayı yok gibidir" açıklamasında bulundu.

Yılanlarla mücadele nasıl yapılır?

Yılanlarla nasıl mücadele edileceğini de anlatan Göktürk, şu tavsiyelerde bulundu:
"İki şekilde mücadele yapabiliriz. Birincisi önlemler, ikincisi yılanlardan bir şekilde uzaklaştıracak koruyucu, kovucu tedbirler. Önlemlerin başında şunu diyebiliriz çay toplayan insanlar orada yılanların olabileceğini düşünerekten kesinlikle kalın ayakkabılar giymeli kesinlikle kalın pantolonlar, kot pantolonlar daha kalın giysiler giyerek çay toplama gerekir. Eviniz eğer ormanın yanında ise şayet etrafınızda yeşillikler varsa o alana yılanların gelmesi mümkündür. Bu alanlarda yılanlardan korunmak istiyorsak başta kedi olmak üzere tavuk yetiştirerek yılanlara karşı mücadele gerçekleştirebiliriz. Yılanların en çok gizlendiği çalılar, otlar evimizin etrafında ise bunların biçilmesi gerekiyor. Etrafında sadece yılan bulunmaz kurbağalar, farelerde burada bulunacağı için yılan aslında insan oğlunun yanına gelmiyor besin gıdasını sağlamak amacıyla farelerin bulunduğu işte kurbağaların bulunduğu yerlere gelmeye çalışıyorlar. Mümkün olduğu kadar süt kokusundan yılanı uzak tutmak gerekiyor. Gerekçesi de yılan süt kokusuna çok hassas hayvandır hemen gelir. Kükürt tozu, ardıç katranı yılanları kovucu etkiye sahip. Sarı kükürt tozları dökülerek yılanların bu kokulardan etkilenerek alana gelmemesi sağlanabilir. Yılan bu kokuları sevmez. Ne yapacaklar evlerin kenarlarına nohut ekebilirlerse nohut kokusu da yılanlar ister istemez uzaklaştıracaktır."

Yılan ısırmalarına karşı da Göktürk "Özellikle zehirli yılanların zehri insanlara zarar verebilir ama öldürücü düzeyde ısırdığı zaman hemen ölecek algısı yanlıştır. Yılan ısırdığı zaman yapılabilecek en güzel şey yılanın ısırdığı noktadan bir karış yukarısında bir iple, bir tülbentle bir bezle beraber sıkıca bağladıktan sonra en yakın sağlık birimine ulaşmanız en faydalı durum olacaktır. Eğer sizin alerjiniz varsa yılan ısırdığı zaman çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir” ifadelerini kullandı.

Adem Güngör
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Voleybolda milli takımlar için sezon açılış töreni yapıldı FIVB Milletler Ligi ve 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda mücadele edecek A Milli Kadın Voleybol Takımı ile FIVB Milletler Ligi’nde yer alacak A Milli Erkek Voleybol Takımı için sezon açılış töreni gerçekleştirildi. İstanbul’da bir otelde gerçekleştirilen sezon açılışına, Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, TVF Yönetim Kurulu üyeleri, A Milli Kadın Voleybol Takımı Başantrenörü Daniele Santarelli ve A Milli Kadın Voleybol Takımı oyuncularının yanı sıra Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç da katıldı. Milletler Ligi (VNL) 1. ayağı karşılaşmaları hazırlıkları için İtalya’da kamp yapan A Milli Erkek Voleybol Takımı ise gönderdikleri video ile gecede yer aldı. Mehmet Akif Üstündağ: “Önümüzde uzun ve zorlu bir maraton var” Törende bir konuşma yapan TVF Başkanı Üstündağ, yeni sezon öncesi hayırlı olsun dileklerinde bulunarak, “Dünyada hiçbir ülkeye nasip olmayan bir yılda alınan üç başarı bu ülkenin gururu oldu. Önümüzde uzun, yorucu, zorlu bir maraton var. Beklenti büyük. İnşallah elinden gelen her şeyin en iyisini yapacaklarından şüphemiz yoktur. Yediden 70’e kadın erkek herkesi birleştirdikleri için, herkesi bir bütün halinde ayrıştırmadan bütünleştirdikleri için, tek bir hedefe kilitledikleri için bir kez daha huzurlarınıza oyuncularıma teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Danile Santarelli: “Kendimi evimde hissediyorum” Sezona çok iyi hazırlandıklarını belirten Başantrenör Danile Santarelli de, “Geçen sene bize verdiğiniz destek için herkese çok teşekkür ediyorum. Bu sene de aynı desteği ilk günden itibaren hissetmeye başladık. Oyuncularım harika bir ekip, çok çalışıyoruz. Bu sene de geçen sene neler yaptıysak aynılarını yapmaya devam edeceğiz. Bizim için turnuvanın adının hiçbir önemi yok. Bu takım çıktığı her turnuvada en iyi iyisini vermek için, en iyisini göstermek için ve savaşmak için çıkıyor. Bu sene de aynı şey olacak. Çok zor bir yaz olacağına eminiz. Çünkü herkesin bizi yenmek istediğini biliyoruz. Kendimi evimde hissediyorum. Burada olduğum için çok mutluyum ve keyifliyim. İşimi en iyi yapabileceğim yerde olduğumu düşünüyorum. Sezona Antalya’da başlıyoruz. Antalya benim için çok özel bir şehir. Bu yazın yine geçen seneki gibi harika bir yaz olacağına eminim” diye konuştu. Eda Erdem Dündar: “Elimizden gelen en iyi mücadeleyi vereceğiz” Milletler Ligi’nde ve 2024 Paris Olimpiyatları’nda ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen kaptan Eda Erdem Dündar ise , “Bu yaz bizim için çok değerli. Hepimiz bunun farkındayız. Antalya’da başlıyoruz. Geçen sene Antalya bizim için güzel geçmişti. Bizleri de çok özlediler. Biz de onları çok özledik. Bu sene de elimizden gelen en iyi mücadeleyi vereceğimizin sözünü sizlere verebiliriz. Türk kadınını, Türkiye’yi Avrupa ve dünya arenasında aynı şekilde temsil etmeye devam edeceğiz” cümlelerini kullandı.
Kütahya Başkan İbrahim Güneş: "Rektör Kızıltoprak’a güveniyoruz, camimizin bir an önce ibadete açılmasını istiyoruz" Kütahya Çinili Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı İbrahim Güneş, zemin kayması sebebiyle 6 yıldır ibadete kapalı olan kentin simgelerinden Çinili Camii’nin bir an önce ibadete açılmasını istiyor. Güneş, Kütahya’nın simge yapılarından ve 2016 yılında vefat eden merhum Ressam Ahmet Yakupoğlu’nun eseri olan Çinili Camii’nin Dumlupınar Üniversitesine bağışlandığını hatırlattı. Güneş, caminin çinilerinin sökülmesi için yapılan iki ihalenin iptal edildiğini belirtti. Caminin duruyla alakalı DPÜ Rektörü Süleyman Kızıltoprak’ın yoğun gayret sarf ettiğini belirten Güneş, "Çinili Camimiz 2018’in ekim ayından beri kapalı. Yaklaşık 6 yıl bitti, şu an 7. yıl içindeyiz. Cami kapandığından beri üç tane rektör değişti, üç tane vali değişti. İlk rektörümüzde cami kapandıktan sonra bazı projeler yapıldı. Tam bir şeylere başlanılacak denilirken rektör değişikliği yapıldı. Tam ikinci rektörde, projelerle, ihalelerle bir şeylere başlayacak, bu sefer üçüncü rektör geldi. Şu andaki Rektör Süleyman Kızıltoprak geleli yaklaşık 8-9 ay oldu. Projeler hazırlandı, tekrar her şey sil baştan yapıldı. Her yeni rektör gelişinde her şey baştan yapılıyor. Bu son rektörümüzde iki tane ihale yapıldı, iptal oldu. Şu anda en son ihale 30 Nisan’da yapıldı. 15 günlük bir itiraz süresi var. Bu ihaleyi hangi firmanın aldığını da bilmiyoruz. Ne zaman başlanacak, ne zaman sözleşmeler yapılacak? Biz artık bıktık. Bir an evvel bu ihalelerin, projelerin yapılmasını istiyoruz. Şu anda yapılan ihale sadece çini sökümü ihalesi. Onun arkasından tekrar bir proje hazırlanacak, ihaleler yapılacak, ardından yıkım aşaması onun arkasından yapım aşaması derken, artık biz yıllarca beklemek istemiyoruz. Biz camimize kavuşmak istiyoruz. Her gün buraya onlarca yerli ve yabancı turist geliyor. Artık kimseye bir şey diyemez olduk. Yani utanıyoruz. Camimize kapalı duvarın üstünden geliyorlar, fotoğraf çekinip gidiyorlar" dedi. "İstendikten sonra bu 15 günlük süreler üç aylık altı aylık süreler kısalabilir" Caminin geleceği ile alakalı prosedürlerin asgari seviye indirilmesini isteyen İbrahim Güneş, "Mesela bundan yaklaşık 5-6 ay önce Google’a ‘Kütahya’da gezilecek yerler neresi?’ Diye yazdığınızda Çinli Cami birinci sırada yer alırdı. Şu anda yazarsanız en az 14. sırada yer alıyor, yani korkuyorum. Birkaç ay sonra artık Çinli Cami’yi göremez olacağız. Kütahya’nın bir simgesi bu cami ve Kütahya’nın bir ayıbı. Burada başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere milletvekillerinden, bütün siyasilerden, bürokratlardan destek bekliyoruz. Bu sürelerin aşılmasını istiyoruz, istendiği sürece kısalabilir. Nasıl ki deprem bölgesine bir sene içerisinde 100 bin konut yapıldı, şu 140- 150 metrekarelik Çinili Cami 6 yıldır hala yapılamıyor. Biz Rektörümüze de güveniyoruz, daha önce bu tür projelerde çalışmış şu andaki rektörümüze, Valimize de güveniyoruz ama bazı prosedürler var, süreler var, bu süreleri kısaltalım artık. Bir de şöyle bir şey var. 6 yıldır mahallemizde cenazelerimiz oluyor. Hep başka camilerden kalkıyor yani gözümüzün önünde Çinili Cami dururken başka camilerden cenazelerimiz kalkıyor. Şu anda yapılmasını istediğimiz, bir an evvel bu projelerin, ihalelerin çabuklaştırılması. İstendikten sonra bu 15 günlük süreler üç aylık altı aylık süreler kısalabilir. İstensin yeter ki. Bu caminin açılması istenirse yapılır. Neden açılmıyor, neden bu camiye bu yapılmıyor? Eğer üniversite biz bu işi yapamayacağız, beceremeyeceğiz diyorsa, devretsin Diyanete. Neden devretmiyor? Rahmetli Ressam Ahmet Yakupoğlu bu Çinili Camiyi ve bütün mal varlığını üniversiteye bağışlarken, benim malıma, mülküme, camiye, üniversiteye sahip çıkar diye bağışladı" ifadelerini kullandı. Kütahyalı ressam, neyzen ve minyatür sanatçısı merhum Ahmet Yakupoğlu’nun 1972 yılında yaptırdığı şehrin simgelerinden Çinili Camii, adeta şehrin göz bebeği durumunda. Sekizgen şeklindeki caminin dış yüzeyinin tamamı seramiklerle kaplanırken, minarenin ise Orta Asya üslubunda yapıldığı kaydedildi.