POLİTİKA - 01 Aralık 2016 Perşembe 11:06

Yıldırım: Adana’daki faciayı Meclis de araştıracak

A
A
A
Yıldırım: Adana’daki faciayı Meclis de araştıracak

Başbakan Binali Yıldırım, Adana’da kız öğrenci yurdundaki yangın faciasına ilişkin, "Bugün TBMM’de bir araştırma komisyonu oluşturmak suretiyle konunun bütün yönleriyle değerlendirilmesi ve buna benzer yurtlarda alınması gereken tedbirler tespit edilecek" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Sheraton Otel'de gerçekleştirilen TÜSİAD yüksek istişare konseyi toplantısına katıldı. Sözlerine dün Adana'da yurt yangının milletçe herkesi üzüntüye boğduğunu belirterek başlayan Yıldırım, "Kız öğrencilerinin kaldığı yurtta 1 yavrumuz bir eğitici hayatını kaybetti. Çocuklarımızın ailelerine başsağlığı diliyoruz. Bu ve buna benzer yaşanan olaylar aydınlatılacak ve sorumlular en ağır şekilde hesabını verecektir. Bu konu hem idari hem adli olarak araştırılmaya soruşturulmaya başlanmıştır. Ayrıca, bugün TBMM'de bir araştırma komisyonu oluşturmak suretiyle konunun bütün yönleriyle değerlendirilmesi ve buna benzer yurtlarda alınması gereken tedbirler tespit edilecek" ifadelerini kullandı.

TÜSİAD'ın faaliyetlerine işaret eden Yıldırım, "Sizler bir yandan ülkemiz için üretiyor bir yandan da halkımızın refahına katkı sağlıyorsunuz. 15 Temmuz'da büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Alçak bir darbe girişiminde bulunuldu. Bunun başarısız olmasının arkasındaki en önemli sebep vatandaşımızın Türk milletinin demokrasi bilincinin gelişmiş olmasıdır. Vesayet anlayışına karşı kafasının net olmasıdır" diye konuştu.

Milletin 15 Temmuz hain darbe girişimini başarısız kıldığını anlatan Yıldırım, bu darbenin def edilmesinde büyük katkı ve kaynağın 'millet' olduğunu ifade etti. Yıldırım, bu demokrasi dışı girişime en kararlı şekilde karşı duran milli iradenin temsilcisi hükümet olduğunu dile getirdi. Emsali görülmemiş bir işin başarıldığını anlatan Yıldırım, "Bunu Avrupalılar da Amerikalılar da anlayamıyor. Bir yandan mermiler atılıyor, bombalar. Bunun ne anlama geldiğini uzun süre anlayamadık dediler, biz de onlara dedik ki çünkü bu milletin adı Türk milletidir. Bayrağına sahip çıkmak gerektiğinde herşeyi ölüm dahi göze alır" şeklinde konuştu.
Yıldırım, "Uzun vadeli düşünürsek o zaman kötümser olmamız için bir sebep yok. Tedbirlerimizi alırken kötümser düşünelim de gelecek beklentilerimiz için kötümser olmamıza ihtiyaç yok diye düşünüyorum. Özellikle kısa vadeli bir şu yaşadığımız ortamı değerlendirmekte fayda var. Doğru teşhis koyamazsak, çözümü de doğru geliştiremeyiz" ifadelerini kullandı.

"8 Kasım'dan sonra piyasalarda bir dalgalanma yaşıyoruz"
"8 Kasım'dan sonra piyasalarda bir dalgalanma yaşıyoruz" diyen Yıldırım, "Kurlarda bir oynama var, ekonomik belirsizlik söylentileri hat safhada. Bunun arka planına baktığımızda özellikle 8 Kasım'da Amerikan seçimlerini Cumhuriyetçi aday Sayın Trump'un kazanması yatıyor. Trump, sürekli Amerikanın daha çok kendi içine yoğunlaşacağını, dış dünyayla olan ilgilerini azaltacağını söyledi. Amerikan'ın son 50-60 yıldır ihmal ettiği altyapısını geliştirip halkının refahını artıracak çalışmaları daha da yoğunlaştıracağım, bu daha lokal memleketine yoğunlaşan bakış açık. Bu söylem, bütün dünyada ekonomi üzerinde bir olumsuz etki yaptı. Dalgalanlamalar başladı. Türkiye'de bundan nasibini aldı. Bu olayları sadece Türkiye'ye mahsus görürsek yanlış yapmış oluruz. Bu, küresel bir gelişmedir. Türkiye de bundan nasibini almıştır. Bütün ülkelerde para birimlerinde Amerikan dolarına göre değer kaybı var. Tek istisnası var, İngiliz parası. Bizim bir ayrışmamız olduğu doğru, doğruları konuşalım. genel olarak bütün paraları yüzde 5-6 sapma yaptıysa bizimki onun iki katı yaptı. Bunun sebeplerini de biliyoruz. Türkiye geçtiğimiz 4 ay içerisinde uçurumun eşiğinden döndü. Büyük bir tehlikeden kurtardı. 15 Temmuz darbe girişimi" şeklinde konuştu.
Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti: "Öyle güzel bir millete sahibiz ki hem darbeyi önlüyor hem de ekonomiyi düşünüyor. Ele güne karşı geliyor, bankalara para bozduruyor, piyasadaki sıkışıklığın önüne geçmeye çalışıyor. Bu da bizim başka ülkelerde olmayan avantajımız. Türkiye, bu yaşadığımız olayın benzerini AK Parti iktidarında 4 sefer daha yaşadı. 2006'da böyle bir dalgalanma yaşadık, para çıkışı oldu atlattık. Küresel kriz dönemi, Gezi olayları...Bunu da atlatacağız. Endişeye gerek yok. Bunun da üstesinden geleceğiz. Türkiye ekonomisi kapalı bir ekonomi değil, küresel ekonominin bir parçası. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde finansal sektörün, iş aleminin dünya ile olan alışverişi devletten kat kat fazla. Eskiden Türkiye Cumhuriyeti Devleti borçlanma yapamıyordu, ama şimdi bizim özel sektörümüz işlerini büyütmek için 200 milyar doların üzerinde küresel kaynak kullanmış. Bunu en iyi şekilde görüyor, bu güvenin korunması için de her türlü tedbiri alıyoruz. Bundan emin olmanız lazım. Bu güvenin korunması için de her türlü tedbiri alıyoruz."

"Şunu bilelim, bu dalgalanma bir ay gibi, bir buçuk ay gibi devam edecek" diyen Yıldırım, "20 Ocak'a kadar. Yeni seçilmiş Başkanın iş başına geldikten sonra biraz daha öngörülebilirlik artacak ve taşlar yerine oturacak. Seçim kampanyalarında söylenenle sorumluluk omuzlarınıza yüklenince söylemleriniz aynı olmaz. Bu siyasetin gereğidir. Siyasetle hakikat her zaman birbiriyle örtüşmez, bu dünya için böyle" şeklinde konuştu.

Avrupa'da yükselen bir ıkçı ve sağ eğilimin olduğunu anlatan Yıldırım, "Bir yandan Avurpa iç siyasetinin ortaya koyduğu belirsizlik ve siyasetçilerin gelecek kaygısı, diğer yandan Amerika'da yaşanan gelişmeler bir diğeri bölgemizde var olan 5 senedir devam eden karışıklık. Suriye'de, Irak'ta devlet yok, otorite yok. 5 seneyi geçti. 911 kilometre sınırı olan tek ülke Türkiye. Türkiye bu kadar iç ve dış sorunlarla, bölücü terör örgütü, FETÖ terör örgütü, Rusya ile yaşadığımız sorunları hepsini biraya koyun bu kadar olay başka ülkelerin başına gelseydi aynı anda yerle bir olurdu. Allah'a şükür Türkiye bütün bunların üstesinden gelmeyi başardı. Niye, çünkü Türkiye'de istikrar ve güven var. Son 14 yılda Türkiye'nin herşeye rağmen 27 çeyrek ardı ardına büyümesinin en temel nedeni istikrardır, siyasi güçlü iktidardır. Siz de bunu bildiğiniz için büyüdünüz, açıldınız, yatırım yaptınız. Eğer öngöremeseydiniz, bunları yapar mıydınız? Yapmazdınız. Ama hiç kafanız karışmasın, yapmaya devam edin. 2017 çok daha güzel olacak. Gereken tedbirleri alıyoruz. Sizi rahatlatmak için söylemiyorum, buna adım gibi inandığım için söylüyorum. Bu alçak FETÖ terör örgütü milletten topladığı himmetleri, oluk oluk lobi şirketlerine aktarıyor, Türkiye'de ekonomi bozuluyor, insan hakları ihlal ediliyor, demokrasi uygulanmıyor. Akıllarına ne gelirse her türlü alçaklığı yapmaya devam ediyorlar. 15 Temmuz'da başaramadıklarını, ekonomiyle oynayarak başaracaklarını sanıyorlar. Asla başaramayacaklar" diye konuştu.

Kısa vadede 8 Kasım'dan sonraki dalgalanmadan sonra, alınması gereken tedbirlerin hemen alındığına dikkati çeken Yıldırım, "Birinci tedbir,ihracatçı döviz olarak para alıyor, ihracatını gerçekleştiriyor, TL olarak ödüyor. İkinci tedbir, TMSF'nin çeşitli kiralamalardan, elinden çıkardığı mallarda 2,5 milyar dolar alacağı var, bunları da Türk parası olarak al dedik. Kamu, döviz olarak alması gereken sözleşmeye göre parayı Türk parası olarak alacak. Piyasanın ihtiyacı olan dövizin piyasadan çekilmesini sağlayacak. Bunun üzerine 5 milyar dolarlık kısa vadeli sözleşmelerimiz var, bunları da Türk parasıyla ödeme imkanı getirdik. Bunları da aynı şekilde, yani kısacası önümüzdeki kısa dönem için 10 milyar dolarlık bir ilave kaynak, piyasanın ihtiyacı olan kaynağı piyasadan çekmeden piyasanın ihtiyacı için ayırdık" dedi.

Yeni bir genelgenin çıkarıldığını hatırlatan Başbakan Yıldırım, "Kamu, mecbur kalmadıkça sözleşmelerini milli paramız, Lira üzerinden yapacak. Bazı sözleşmeler var ki bunlar döviz üzerinden yapabilir. Bunlar sizi ilgilendirmiyor, sizin ki gönüllülük esasına dayalı. Eskiden bireysel kredilerde dolarla borçlanıyordu vatandaş. İnek alıyor, onlar bile Euro ile kredi alıyordu, ondan sonra büyük sıkıntı. Bunların tedbirlerini aldık, bireysel borçlanmalarında yabancı parayla borçlanılmasının önüne geçtik. Sermayeye kısıtlama getirecek uygulamaların yanından bile geçmeyiz. Türkiye, küresel bir ekonomi. Küresel ekonomilerde yerel müdahaleler olmaz. küresel şartlarla herşey belirlenir. Özel sektörün de borçlarını döndürme gibi bir problemi yok, bunu kasıtlı olarak yaymaya çalışıyorlar. Merkez Bankası'nın net rezervlerinde azalma yok. Bunun dışında da alacağımız her türlü tedbir var. Sizin kadar olmasa bile biz de kafa yoruyor, tedbir alıyoruz" şeklinde konuştu.

Son zamanlarda bazı vergi düzenlemelerinin yapıldığını belirten Yıldırım, "Tüketici kredilerindeki yeniden yapılandırmayı getirdik. Teminatlarda kolaylık yaptık, taşınır malların rehini kanununu çıkardık. Neyi varsa, bir makinesi varsa, malı davarı varsa, bunların hepsini teminat olarak, 2017 Ocak'ından itibaren uygulamaya başlıyoruz. Bireysel emekliliğe otomatik katılım getirdik. Bu, ne demek? Türkiye'nin cari açığı var, ithalatı fazla, ihracatı az. Amacımız buradaki açığı uzun vadede, tasarruf miktarını artırmak bir yandan da katma değer oluşturan, mukayeseli olarak başka ülkelere göre üstünlük sağlayacak alanlara destek vermek. 7 alan tespit ettik, teşvik sistemimiz yayınlandı. ısmarlama, projesine göre teşvik sistemine geçiyoruz. Oturacak bakanlarımız yapılacak yatırıma uygun özel teşvik verecek. 23 bölgemiz var, Doğu ve Güneydoğu'da cazibe merkezleri diye adlandırdık, burada da teşviklerimiz var, bunları özellikle incelemenizi istiyorum. Bu bölgelerde hepimizin ülkemizin birliği, beraberliği için ortak sorumluluğumuz olduğunu ifade etmek isterim" dedi.

"Bölücü terör, FETÖ olsun bunların hepsinin üstesinden geleceğiz"
Başbakan Yıldırım, 50 yılı aşkın bir süredir, Türkiye'nin terörle mücadele ettiğini anlatarak, "Bir terörümüz vardı, FETÖ de buna ilave oldu. Bölücü terör, FETÖ olsun bunların hepsinin üstesinden geleceğiz. Bölücü terörde, şu anda mücadelede başarılı gidiyoruz. 30-40 yıldır girilemeyen yuvalarına girdik, hepsini darmadağın ettik. Her gün terör örgütünün ileri gelenlerinden birisini ele geçiriyoruz. Terörü çökerteceğiz. 65. hükümetin ilk gününde görevi geldiğimde birşey dedim, terör belasını Türkiye'nin gündeminde alt sıraya indireceğiz dedim. Sürekli olayların konuşulduğu bir ülkede yatırımcı nasıl kolay karar versin. Durum böyle değil ama algı böyle. Yabancı dostlarımız gelince biz dışarıdan Türkiye'yi izlerken savaş var diyoruz, ama gelince şaşkına dönüyoruz diyorlar. Ülkede mutlaka irade olacak, irade olmayan yerde idare olmaz. Türkiye'nin her karış toprağında bu ülkenin bayrağı dalgalanacak, her karış toprağına bütün vatandaşlarımız rahatça seyahat edebilecek. Oturmak isteyenler, gezmek isteyenler gidip gezecek. O zaman biz terörü konuşmuyor hale geleceğiz. Çukur siyasetini uygulayanlar, bölgedeki Kürt vatandaşlarımızın sorunlarını çözeceğiz deye evlerini başına yıkanlar şimdi hesabını veriyorlar" diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ben sizin yargınızı tanımıyorum, eş yönetim, eş başkan, özyönetim, bunlar bizim hayrımıza işler değil. Bunlar bölücülüktür. Bu bölücülük mikrobunu bünyemizden atmazsak diğer konular önemsiz hale gelir. Şu anda yaptığımız odur. Bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımızla hiçbirimizin bir sorunu yok, hepimiz biriz, kardeşiz, 79 milyon birlikte kardeşiz. bölücü terör örgütün Kürt sorunu diye bir sorunu yok, sorun ne? Oradaki vatandaşlarımızın bölücü terör örgütü gibi bir sorunu var. Bizim amacımız da bunu ortadan kaldırmak. Şimdi artık orada ayyıldızlı bayrak dalgalanıyor. Devletin otoritesi tam olarak sağlanıyor. 10 yılda 160 milyar yatırım yapacağız. Biz, sessiz ortak, sizler aktif ortak olacaksınız. Özellikle bu bölge ile ilgili getirdiğimiz teşvikleri, imkanları incelemenizi istiyorum ve bütün bu seçkin heyetten bu bölgeye yoğunlaşmasını istirham ediyorum. Birliğiniz, beraberliğiniz için bu sorumluluğu hep birlikte üstlenmemiz gerektiğini düşünüyorum."

"Avrupa Birliği hikayemiz TÜSİAD'dan daha önce, tarih daha eski" diyen Yıldırım, "Dolayısıyla, bir kara sevdaya dönüşsün istemiyoruz. Şimdi, Avrupa Parlamentosu bir karar aldı, bu kararın hukuki bir sonucu yok. bir tavsiye kararı. Görüşmeler geçici olarak durdurulsun. Biz açıklamamızı yaptık. bunun bizim açımızdan bir önemi yok. Anlamı da yok. Parlamentolar, oradaki milletvekilleri ülkelerinden bağımsız olarak seçilip geliyorlar. Biz inanıyoruz ki herşeye rağmen, Avrupa'da halen Avrupa'nın geleceğini düşünen vizyon sahibi liderler mevcut. AB'nin içinde bulunduğu kafa karışıklığından bir an önce kurtulması gerekir. AB ile uzun süredir ticari ilişkilerini geliştirmiş, müzakerelerini yürütmekte olan dost ülke olarak söylüyoruz. AB'ye Türkiye'nin üye olması Avrupa'ya ilave ek getirmez, yük alır. İkincisi, AB maalesef bugünlerde çıkışlarıyla, davranışlarıyla Türkiye'nin ne dediğine değil, Türkiye'nin düşmanlarının sesine daha çok kulak veriyor. PKK, DEAŞ, FETÖ terör örgütünün lobi faaliyetlerinden daha çok etkileniyor ve ona göre tutum alıyorlar. Bu, çok yanlış birşey. Bunun da Avrupa kamuoyunun gelecek seçimlere yönelik kanaatlerini kendi lehlerinde oluşturmak için kullanıyorlar, bunlar çok tehlikeli şeyler" şeklinde konuştu.

Avrupa'daki liderlerin de etki altında kaldığını belirten Yıldırım, "Milletimizi rahatsız ediyorlar. Bu milletin AB'ye inancı azalırsa, biz istediğimiz kadar girelim diyelim, nasıl gireceğiz. Çifte standardı bırakmaları lazım. Teröristlerin posterlerini parlamentolarında asmamaları lazım. Biz, AB'ye girmek istiyoruz. Girince de Avrupa ile yük paylaşımı yapacağız ama Avrupa kendi gelecek vizyonunu Brexit'ten sonra tekrar gözden geçirmesi lazım. İkircikli tutumlarından vazgeçmeleri lazım. İngiliz halkı neden AB'den çıkmaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.

"Biz, onurumuzu hiçkimseyle pazarlık konusu yapmayız"
Yıldırım, "Biz onurumuzu ve istiklal ruhumuzu hiçbir şekilde hiçkimseyle pazarlık konusu yapmayız. Bu, bizim karakterimizdir. Dünyada esaret altına girmeyen iki ülke var, İngilizler ve Türkler. Ama hiçkimseyi esareti altına almayan tek ülke var o da Türkiye. Ekonomi Bakanımız AB ile bir yandan müzakereleri sürdürüyor, Gümrük Birliğinin 2017'den itibaren tekrar ele alacağız, gözden geçireceğiz. Mal ve hizmetler serbest dolaşacaktı üstüne yattılar" diye konuştu.

18 Mart'ta yapılan anlaşmayla 5 hususta uzlaşıldığına işaret eden Yıldırım, "Terörle mücadele kanunun değiştirin, değiştirin de bu çocuklar terörle uğraşıyor ama bunlara biraz daha sevimli davranın, bu olmaz kardeşim. Biz ölüm kalım mücadelesi yapıyoruz, bunu bizden nasıl istersiniz. Bunu reddettik, bu sefer diğer hepsi yalan oldu. Böyle mi olacak, AB niye sözünde durmuyor? Avrupa dediğini yapacak biz de dediğimizi yapacağız. Biz taahhütümüzü, sözlerimizi yerine getirdik" şeklinde konuştu.

Avrupa'nın bölgedeki tehditlere karşı en büyük teminatının Türkiye olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Burada yaşanan olumsuzlukları karşılasaydı, bugün Avrupa yalan olmuştu. Ama bizim de bir sabrımız var, Avrupa'yı koruyacağız diye birşey yok. Biz önce ülkemizi koruruz. Ülkemizin, vatandaşımızın geleceği herşeyden önce gelir. Aklı selim davransınlar, Türkiye'yi muhatap alsınlar. Türkiye'nin başını ağrıtan teröristlere daha az kulak versinler. Önyargılarla, çifte standartla Avrupa ile Türkiye ilişkileri gelişmez. Fayda görmez, zarar görür" diye konuştu.

OHAL'in bir sonuç olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Bir sonuçtur, bizim durup duruken ihtas ettiğmiz bir durum değildir. Bu örgüt kapalı bir örgüt (FETÖ). Bürokrasiye, askere sızmış, yargı içinde ciddi bir yer almış. Adam hukuk kitaplarına bakmıyor, Pensilvanya'daki ne diyor ben ona bakarım diyor. Kafasını satmış adam, kafayı kiraya vermiş, formatlamış kafayı. Genelkurmya Başkanı bana anlatıyro, albaya talimat veriyorum diyor, adam da çıt yok. Başüstüne diyor, neden böyle yaptı diyorum? Astsubaydan olur alırsa peki komutanım yapayım diyormuş. Böyle bir anlayış olur mu? Bu, çok tehlikeli bir örgüttür. Bizi bazen tenkit ediyorlar, ya bu vardı bunlara neden gereken tedbiri almadınız? Türkiye bir hukuk devleti, bunlar ne zaman dişini gösterdi, 17 Aralık7ta gösterdi. Yargı darbesi yapmak istediler. Düzenledikleri iddianamedi, Cumhurbaşkanı o zaman başbakan silahlı örgütün lideri ben de yardımcısıyım. Gördüm o müsvetteyi, adam yazmış. Bu, nedir ya? Akla ziyan bir iştir" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "O gün başlattığımız aktif mücadele, 15 Temmuz'da onlar zirveye çıkardılar, bundan sonra temizlenme sürecidir. OHAL kalksın, tama biz de isiyoruz itirazımız yok. Ekonomiyi doğrudan ilgilendirecek hiçbir karar almadık. OHAL'de aldığımız kararlar bu alçak örgütün devlet kademelerinden temizlenmesine yönelik karardır. Burada yine dostlarımız çifte standart yapıyor. Geçen Almanya Dışişleri Bakanı geldi, bu kadar insanı işten çıkardınız, tutuklamalar yaptınız. Ben de kendisine soru sordum, siz iki Almanya birleştiğinizde Doğu Almanya'dan ne kadar adamı attınız? Büyükelçi biliyor dedi, ben size söyleyeyim dedim 500 bin kişiyi attık. Niye attınız? Onlara güvenemezdik dediler. Peki biz de aynı şeyi yapıyoruz. Genelkurmay Başkanının yanındaki adam yıllarca herşeyi bilen, komutanım buraya kadar diyor, ellerini bağlıyor. Böyle bir örgütten bahsediyoruz. 500 bin kişi AİHM'e gitti, AİHM'de hiçkimse kazanamadı."

Mali disiplinden asla vazgeçilmeyeceğini belirten Yıldırım, "Nerede daha fazla çalışmamız lazım. Bunların hepsini arkadaşlarımızla çalışıyor, gereğini yapıyoruz. Hala sizin kafanızda belirsizlik varsa burada bir yanlış var, bu yanlışı düzeltmek bizim görevimiz" dedi.

Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliğinin amacının rejimi değiştirmek olmadığını kaydederek, "Biz, yapacağımız bundan sonraki iş 2007'de Cumhurbaşkanı seçilemedi. Bir icat çıkardılar, 367 icadı. Biz de halka gittik, halk da dedi ki siz çözemiyorsanız ben çözüyorum dedi. İlk Cumhurbaşkanımız da oturdu, 12. Cumhurbaşkanı olarak görevinin başında. Mevcut durumla anayasanın uyumlu hale gelmesi lazım. Biz de partilere diyoruz ki, gelin gereğini yapalım. Bu, Türkiye'nin istikrarı için bir ihtiyaç. Bu ülkede, bu coğrafyada istikrarsızlığı bedeli çok vahim olur. Darbelerde ne olduğunu söyledim az önce. Türkiye, mutlaka her seçimde tek başına güçlü iktidar çıkarması lazım" diye konuştu.

Yeni anayasa çalışmaları
Türkiye'nin mutlaka tek başına iktidar çıkarması gerektiğini, bunun yolunu açan anayasa değişikliğinin yapılması gerektiğini söyleyen Yıldırım, "Kim olursa olsun ama mutlaka Türkiye tek başına iktidara sahip, güçlü, siyasi iradeye sahip bir yönetimi olması gerekiyor. Hedefimiz bu. Bu konudaki çalışmalarımız tamamladık. Çok geniş değil, 10-15 madde içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ile Meclis arasındaki ilişkileri düzenleyen, buradaki yetki kargaşasını, çakışmaları ortadan kaldıran çok anlaşılabilr bir teklif getiriyoruz. İnşallah bu teklif, MHP'nin de bu konuda büyük oranda mutabakatı var. Meclis'te görüşüp sizin önününüze, milletin önüne getirince bu sorunları halletmiş olacağız" ifadelerini kullandı.

"Her yaşta herkesin öğreneceği çok şey var, birbirimize daima açık olacağız" diyen Yıldırım, "Hatalar, yanlışlar, sorunlar var. Sorunları olmayan derler ki ölülerle, delilerdir. O da bize öyle geliyor, onların dünyasına girsek kim bilir ne sorunları var. Onun için sorunsuz hayat olmaz. Sorunlar azmimizi gayretimizi artırır. Bugünlerde yaşadıklarımız canımızı sıkabilir ama bir yandan da bize yeni fırsatların penceresini aralıyor. 116 milyar lira vergi barışından ve SSK prim barışından müracaat oldu. Kriz olan bir ülkede millet para yatırmak ister mi, devleti? Dün gece ödemenin ilk günüydü, 15 Milyar lira para girdi. Al sana 4 milyar dolar para. Vatandaşın gönlü gani. Merak etmeyin her zaman yanınızdayız. İşler daha güzel olacak. İyimserlik pompalamıyorum, sorunları biliyoruz" şeklinde konuştu.

"Milli iradenin şekillendiği bir anayasa ile Türkiye geleceğe emniyet ve güven içinde yürüyecek"
"Çözümleri üretecek irade olduğunu sizlerin bilmenizi istiyorum" diyen Yıldırım, "Biraz da okuyayım, arkadaşlar üzülüyor. Milli iradenin şekillendiği bir anayasa ile Türkiye geleceğe emniyet ve güven içinde yürüyecek. Yüklerinden kurtulmuş, sorunlarını uzlaşıyla çözmüş, birlik ve beraberlik içinde bir ülke olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Türkiye refahın ve huzurun yeri. Bu anlamda bizlere de sizlere de önemli görevler düşüyor" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Ercan Özel: "Belediyenin borcu 104 milyon 708 bin 634 lira" Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel, belediyenin geçmiş dönemden devraldığı borç bilgisini belediye binasına ve meydana astı. Yenişehir Belediyesi’nin toplam borcunun 104 milyon 708 bin 634 lira 83 kuruş olduğunu belirten Başkan Özel, “Belediyemizin yıllık bütçesi esas alındığında bu borç, Yenişehir için çok fazla” dedi. Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel, belediyenin borcunu açıkladı. Şehit Ömer Halisdemir Kültür Merkezi’ndeki toplantıda Yenişehir Belediyesi Mali İşler Müdürü Tuncay Filiz ile YESAŞ Mali Müşaviri Yaşar Selim ile birlikte katılan Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel, “Görevi devraldığımız gün itibarıyla belediyemizin mali durumu ile ilgili olarak incelemelerimizi başlattık. Belediyenin, Yenişehir Belediyesi Personel Hizmetleri Şirketinin ve YESAŞ’ın borçlarını kalem kalem hesapladık. 8 Nisan 2024 tarihi itibarıyla Yenişehir Belediyesi’nin toplam borcu 65 milyon 249 bin 294 lira 22 kuruş olarak tespit edilmiştir. 31 Mart 2024 tarihi itibarıyla Yenişehir Belediyesi Personel Hizmetleri Limited Şirketi’mizin borçları ise, 24 milyon 20 bin 538 lira 28 kuruş olarak hesaplanmıştır. Belediyemizin iştiraki olan YESAŞ’ın 31 Mart 2024 tarihi itibarıyla borcunu da 15 milyon 438 bin 802 lira 33 kuruş olarak tespit ettik. 31 Mart yerel seçimlerinde halkımızın teveccühü ile teslim aldığımız Yenişehir Belediyesi makamını toplamda 104 milyon 708 bin 634 lira 83 kuruş borçla devraldık. Belediyemizin yıllık bütçesi esas alındığında 105 milyon liraya yaklaşan bu borç yükünün, Yenişehir için büyük olduğu ortadadır. Bu durum, hemşehrilerimizin hak ettiği hizmetleri hızlı bir şekilde almasının önünde büyük bir engel teşkil etmektedir” diye konuştu. Belediyenin borç yükü olmasına rağmen belediye bütçesini zorlayacak harcamaların olduğunu söyleyen Başkan Ercan Özel, “Örneğin geçmiş dönem belediye yönetimi, gittiği düğün, nişan gibi cemiyetlerde takacağı altınları bile belediyenin bütçesinden almış. Belediyeye mal ve hizmet alımlarında, piyasa değerlerinin çok üzerinde rakamlar fatura edilmiş. Geçmiş dönem belediye başkanı adına haddinden daha fazla promosyon hediyeler yaptırılmış. Oda dolusu kolilerde içerisinde milyonlarca liralık isim yazılı promosyon ürünleri hâlâ duruyor. Seçimden bir gün önce yani 30 Mart 2024 tarihinde ve seçim günü olan 31 Mart 2024 tarihinde milyonlarca liralık faturalar ödenmiş” dedi. Seçime sayılı günler kala belediyede 59 kişiye iş verildiğine dikkat çeken Başkan Özel, “Bu arkadaşlarımızın aylık maliyetleri belediyemize 3,5 milyon lira artı yük getirmiştir. Yasaya göre, personel giderleri bütçenin yüzde 40’ını geçemez. Ama bu alımlardan dolayı şu anda bütçenin yüzde 47’sinin üstüne çıkmış. Hesapsızca yapılan harcamalardan dolayı oluşan mali yapımız zarar görmüş durumda. Seçimlerden bir hafta sonra belediye personelimizin maaşlarını 4 bin TL eksik yatırmak zorunda kaldık. Belediyenin esnafa olan borcu sebebiyle, mal ve hizmet alımında şu anda zorluk çekiyor. Yenişehir Belediyespor oyuncuları bile geçmiş dönemden maaşlarını alamadıkları için haklarını helâl etmediklerini kamuoyuna açıkladılar” ifadelerini kullandı. Bu tür davranışların, kamu kaynaklarının kötüye kullanılması anlamına geldiğini ve bunun kabul edilemeyeceğini anlatan Başkan Ercan Özel, “Tüm bu usulsüzlükler, sadece finansal bir kriz değil, aynı zamanda ciddi bir ahlaki krizi ortaya sermiştir. Mali durumumuzu gösteren tabloyu başta Yenişehir Belediyesi Tarihi Binamız olmak üzere toplamda 3 farklı noktaya asıyoruz. Yenişehir Belediyesi’nde bundan sonra şeffaflık ve hesap verilebilirlik temel ilkemiz olacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın ki, acil olarak hayata geçireceğimiz önlem, tasarruf ve gelir kaydedici adımlarla bu zor süreçten çıkacağız. Söz verdiğimiz gibi gece gündüz çalışacak, önce alacağımız tedbirler ile giderlerimizi ve borçlarımızı azaltacağız” dedi. İlk etapta alınan tasarruf tedbirlerinden de bahseden Başkan Özel, şu cümleleri kurdu; “Tasarruf tedbirlerine önce başkanlık makamından başlıyorum. Belediyemizin makam aracını satarak, daha düşük maliyetli bir araca geçiş yapacağız. Belediye bütçemizi rahatlatmak adına acil durumlar ve nöbetçi personeller haricindeki tüm personellerimizin fazla mesaisi yapmasını durdurduk. Bu durum hem personelimizin ağır çalışma temposu altında ezilmesini önledi. Hem de personel giderlerimizde azalmaya yol açtı. Bu zorlu süreçte sizlerin sabrı ve anlayışı bizim en büyük gücümüz olacaktır. Geçmişte yaşananları unutmayacak, ancak geleceğe odaklanarak, belediyemizi ve şehrimizi layık olduğu yere getirmek için var gücümüzle çalışacağız. Adaletsiz ve hesapsız yönetim anlayışlarına karşı hep birlikte karşı duracağız ve ilçemizi bu mali krizin üstesinden gelerek daha sağlam temellere oturtacağız.”