POLİTİKA - 08 Ekim 2016 Cumartesi 13:23

Yıldırım'dan terörle mücadelede kararlılık mesajı

A
A
A
Yıldırım'dan terörle mücadelede kararlılık mesajı

Başbakan Binali Yıldırım, terörle mücadele kararlılık mesajı verdi. "İçeride PKK terörü, dışarıda DEAŞ, YPG, PYD terör unsurları ile kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir" diyen Yıldırım, tershanelerin kira sürelerinin sıfırlandığı müjdesini de verdi.

Lojistik destek gemisi Yüzbaşı Güngör Durmuş’un denize indiriliş töreni Tuzla Salah Tersanesi’nde gerçekleştirildi.

Törene Başbakan Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, denize ismini veren şehit Yüzbaşı Güngör Durmuş’un ailesi ve çok sayıda davetli katıldı.

Törende konuşan Başbakan Binali Yıldırım, yıllarca gemi mühendisliği yaptığını hatırlatarak, “Yılarca bu mesleği yapan arkadaşınız olarak yaptığımız her gemi, beni ilk günkü gibi heyecanlandırıyor. Bu gemileri yapan mühendisler, ustalar ve çalışanların inşa sırasında nasıl olaylarla karşılaştıklarını, bu işleri yaparken nasıl heyecan duyduklarını aklımda bir film şeridi gibi geçiririm” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin 14 yıldır gücüne güç kattığını vurgulayan Yıldırım “Siyasi istikrarsızlık yaşandığı bölgemizde huzur ve istikrar adası inşa etmek, bölgede denge ve istikrara katkı sağlamak için tüm gücümüzle gayret ediyoruz. Bayraktar gemisinin denize indirirken hatırlayacaksınız sayın Cumhurbaşkanımız ‘askeri güç ile desteklenmeyen diplomasi bizi yolda bırakır’ demişti. Biz de bu inançla hareket ediyoruz. Her gemi inşasında gayemiz Türkiye’nin gücüne güç katmaktır. Bizim için asıl olan işte bu hizmetlerdir. Denize inen gemiler, bacası tüten fabrikalardır. Bu doğrultuda atılan her adımı destekliyoruz, ürünlerini gördükçe memnuniyetimiz artıyor. Taş üstüne taş koyan herkesi sonuna kadar destekliyoruz” ifadelerini kullandı.

16 Temmuz’da Sancaktar gemisini denize indirmeyi planlandığını hatırlan ancak, darbe girişimi nedeniyle törenin gerçekleştirilemediğin hatırlatan Yıldırım, “Maalesef 16’sında denize indirme törenini gerçekleştiremedik ama ülkemizi ikinci kurtuluş savaşında zaferle çıkardığımız için de sevindik. Daha sonra 19 Temmuz’da gemimiz törenle denize indi. Şimdi TCG Yüzbaşı Güngör Durmuş’u denize indiriyoruz. Yüzbaşı Güngör Durmuş, deniz kuvvetlerimizin kahraman bir subayıdır. Bu geminin merasimi esnasında şehit Yüzbaşımızın ailesi bizlerle beraberler. Şehidimiz sadece bu gemiden ismini yaşatacak değil. Tüm şehitlerimiz 79 milyonun kalbinde yaşamaya devam ediyor çünkü onlar Türkiye’nin geleceği için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden kahramanlardır. Mesleğe başladığımda senede bir sefer gemi indirebilirsek büyük bir bayrak olurdu. Bazen bir sene boyunca gemi indiremediğimiz yılları hatırlıyorum. Şimdi artık gemi indirmek normal oldu. Her gün her yerde yeni bir gemi kızağa konuyor, denize indiriliyor. Bu konuda büyük mesafe kat ettik. Türkiye artık gemi inşa sanayiinde kendi kendine yeterli olmanın ötesinde dünyaya her türlü gemi ihraç edebilen bir kabiliyete sahip oldu. Bununla da yetinmedik. Yerlilik oranını da süratle arttırıyoruz. Savunma Sanayiinde yüzde 20’lerde yüzde 60 yerlilik oranına gelmiş olmak, bu konuda ülkemizin kabiliyetlerini açık şekilde göstermektedir” diye konuştu.

Savunma sanayiine yapılan yatırımları anlatan Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Savunma sanayimize son 14 yılda çok büyük yatırım yaptık. Yaklaşık 35 milyar dolarlık bir yatırımla savunma sanayimizi bugün sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayan değil, dost ve müttefiklerin savunma ihtiyaçlarına da cevap verecek bir yetkinliğe ulaştırdık. Bununla yetinecek değiliz. 70’li yıllarda Kıbrıs Barış Harekatı esnasında ambargo karşısında yaşadığımız sıkıntıları unutmadık. Derler ya ‘Kötü mal sahibi, kiracıyı ev sahibi yapar’. Bu bize ders oldu. Biz savunma sanayimize yatırım yapmaya başladık. Geldiğimiz noktada hem yerlileşme, hem millileşme konusunda büyük mesafe kat ettik. Yapacağımız işler, yaptıklarımızdan daha fazla. Sadece savunma sanayiinde gerekli başarıyı sağlamak yetmiyor. Türkiye istikrarsızlık ortamında bir istikrar adasıdır. Komşu ülkelerimiz için bir teminattır. Bu bakımda savunma yeterliliğimizin yanında, caydırıcılık kabiliyetimizin de aynı derecede geliştirilmesi, etrafımızdaki ülkelerin barışına ve istikrarına büyük katkı sağlayacaktır”

Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta yaşanan olaylardan dolayı büyük bedeli ödediğini vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi;

“Bir yandan mültecilerin yükünü hafifletirken, bir yandan da etrafımızdan kaynaklanan terör hareketleri ile mücadelemiz devam etmektedir. İçeride PKK terörü, dışarıda DEAŞ, YPG, PYD terör unsurları ile kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir. Fırat Kalkanı operasyonu, Kuzey Irak’taki faaliyetlerin tek amacı ülkemizi terör belasından kurtarmak, komşularımızda yaşanan terör olaylarının ülkemize yansımalarını ortadan kaldırmak. Bunun için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu konuda ileri geri laflar edenlerin ne söyledikleri önemli değil. Esas olan Türkiye’nin güvenliğidir. Bunu sağlamak için güvenlik güçlerimiz, askerimiz, polisimiz ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar”

15 Temmuz sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin haksız yere itibar kaybına uğradığının altını çizen Bakan Yıldırım, “Sebebi asker kılığına girmiş FETÖ terör örgütünün eli kanlı mensuplarıdır. Milletimiz sağ duyu sahibidir. Bu terör elemanları ile vatanına sahip çıkan yurtsever askerlerimizi kısa sürede birbirinden ayırt etmiş ve bu alçaklara gereken dersi vermiştir” dedi.

Konuşmasının sonunda tersane sahiplerine müjde de veren Yıldırım, “Tersanelerin kira süresinin bitmesine 18 yıl kaldı. Bir karar aldık, sıfırlıyoruz, tekrar 49 yıla çıkarıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Bu tersanelerimizin geleceği daha iyi görmesi, daha iyi plan yapması, bundan daha önemlisi kredi saygınlıklarının artması demek. 18 yıl kalan süre olduğu zaman kredi imkanları da ona göre sınırlı oluyor. Bu süreyi uzatmakla kredi kapasitelerini de 3 kat arttırmış olacağız. Yani 6 milyar TL’lik ilave bir kredi hacmine tersanelerimiz sahip olmuş olacak” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Üniversite öğrencileri hipodromda mini konser verdi Fırat Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu müzik grubu, Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanlığı koşusu öncesinde hipodromda mini konser verdi. Türkiye Jokey Kulübü (TJK) Elazığ Hipodrom Müdürlüğü’nde Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi koşusu düzenlenecek. Koşu öncesinde üniversite öğrencilerinin oluşturduğu Vetakort Müzik Topluluğu mini konser verdi. Yüzlerce öğrencinin katılım sağladığı etkinlikte, yine fakülte öğrencilerinde oluşan topluluk müzik resitali gerçekleştirildi. Bu tür sosyal etkinliklerin öğrencilerin eğitimine büyük katkı sağladığını ifade eden Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kazım Şahin, “Jokey kulübü tarafından, bilindiği üzere Elazığ Valiliği, Elazığ Belediyesi, Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi adına koşular düzenleniyor. Bu koşular ilimizin, üniversitemizin, fakültemizin tanıtımında çok önemli rol alıyor. Bu anlamda tüm yetkililere teşekkür ederim. Bizler de fakülte olarak jokey kulübü ile çok iyi iş birliğine sahibiz. Kendi sahalarını her zaman öğrencilerimizin uygulamaları için açıyorlar. Bu anlamda ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bu tür etkinliklerin öğrencilerin eğitimine çok katkısı var. Özellikle öğrencilerimizin sosyal etkinliklere çok ihtiyacı var. Bu vesileyle de eminim eğitimlerine çok önemli katkıları olur diye düşünüyorum” dedi. Etkinliğe ilişkin bilgi veren Elazığ Hipodrom Müdürü Muhammet Demirçelik, Türkiye Jokey Kulübünün kamu yararına faaliyet gösterdiğini söyleyerek özellikle bu tür etkinlikleri her yıl festival havasında düzenlemeyi planladıklarını kaydetti. Elazığ Hipodrom Müdürü Muhammet Demirçelik ise “ Bugün burada Veteriner Fakültesi Dekanlığı Kupası koşusu çerçevesindeki programdayız. Biz bu yıl bir etkinlik yapalım, istedik. Üniversite öğrencilerini oluşturduğu topluluk, bir müzik gösterisi yapacak. Görüldüğü üzere içeride binlerce insan var. Bu bizim için çok büyük bir mutluluk. Umarım festival haline gelir ve her yıl düzenli olarak bu işi yaparız” diye konuştu. Müzik topluluğunda gitarist olan Eren ve Veteriner Fakültesi öğrencilerinden Azra Demirci de yoğun takılımdan dolayı heyecanlı olduklarını belirterek emeği geçenlere teşekkür etti.
Manisa Görevi esnasında beyin kanamıs geçiren güvenlik görevlisi son yolculuğuna uğurlandı Manisa’nın Kula ilçesinde hastanede görev başında geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden güvenlik görevlisi, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı. Kula Devlet Hastanesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalışan ve geçtiğimiz günlerde görevi başında geçirdiği beyin kanaması sonucu görev yaptığı kurumda ilk müdahalesi yapılan Ramazan Topal, sevk edildiği Salihli Devlet Hastanesi’nde önceki gece yaşam mücadelesini kaybetti. Topal için bugün görev yaptığı hastanede tören düzenlendi. Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca’nın da katıldığı törende genç yaşta hayata gözlerini yuman Ramazan Topal için helallik alındı. Tören esnasında genç güvenlik görevlisinin çalışma arkadaşları, Topal’ın tabutunun üzerine güller koyup gözyaşı döktü. Törene katılan Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca ve Kula Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Cansu Sarıgül, birer konuşma yaparak sağlık camiası ve Topal ailesine başsağlığı dileklerini iletti. Ramazan Topal’ın cenazesi, törenin ardından Süleyman Şah Camii’ne getirildi. Burada ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazında Topal’ın ailesi ve yakınları ayakta durmakta güçlük çekti. Cenaze namazını ise Topal’ın imam olan amcası Mahmut Topal kıldırdı. Genç güvenlikçi, okunan duaların ardından gözyaşları arasında Kula Asri Mezarlığı’na defnedildi.
Hatay Hataylı bal üreticisi “arılarım beni tanıyor” diyerek atletle arılarına bakım yapıyor Hatay’ın payas ilçesinde balcılık yapan Üzeyir Yarar (47), yarı çıplak bir vaziyette arı kovanlarını açarak, adeta arılara meydan okudu. Balcı Üzeyir Yarar, arılarının kendisini tanıdığını ve 100 yıllık arılar olduğunu ırkın hiç bozulmamış olduğunu belirtti. Payas İlçesi kayalık Caddesi’nde balcılık yapan, Üzeyir Yarar 47 yaşındaki balcı kendi arılarına olan güvenini farklı bir yöntemle sergiledi. Yaklaşık 15 peteği bulunan ve arıların, günün belirli saatlerinde insanları ısırmadığını iddia eden Yarar, bununla birlikte kendi arılarının da kendisine asla zarar vermeyeceğini ispatlamak için neredeyse yarı çıplak soyundu. ‘Arılarım beni tanıyor’ dedi, içerisinde binlerce arının olduğu peteği yarı çıplak şekilde açtı Arıcılığa Hobi olarak başlayan Üzeyir Yarar(47), “ bundan bir herhangi bir şeye para filan şu bu talep düşünmeden burada işte arı meragım var. Dedem de benim arıcıymış daha önce çocukluğumdan belli bir meragım olduğu için, o arı bir 10 seneden belli bu işi yapıyorum. Arılar bizleri tanıyor zarar vermediğimiz sürece, onlar da bir insan gibi yani hayvan bir insan gibi zarar vermediğiniz sürece benim de zarar vermeyeceğimi biliyorlar, kendilerini yaşatmak için ben ballarını bile almıyorum, kendilerine bırakıyorum aldığım, yani biz aslında insanoğlu hırsızlık, hayvanın kışlık yiyeceklerini biz çalıyoruz ben az bir şey mesela alıyorum bundan bir herhangi bir para şey beklemiyorum yani, bir amcamızla tanıştım, amcam 95 yaşındaydı Hatay’da, adam 95 babasından kalmış arı 95 seneden belli dedi oğlum bendeydi bu arı dedi. Ben bir kovan aldım dedi miydi amca bunun bir kovanını bana sat dedim ve oraya Aracı gitmesi imkansız, ırk bozulmamış tahminimce onları getirdim o ırkı aldım onu çoğalttım kendi çapımda bir şeyler yapmayı kendim ırkım gibi o işte 10 tahminimce de 100 yıldan belli o adam da 95 yani ırk hiç bozulmamış. Oynuyorum devamlı her zaman bakıyorum bakımını yapıyorum elbise giymiyorum yani, herhangi bir şeyde soktuğu zaman da herhangi bir şişkinlikle olmuyor bende arılar beni tanıyor isterseniz bakıyım açıp yani onlar oldu daha büyük arılar var isterseniz videoda bak şurada bunu da açarım, yani arılar beni tanıyor ya bunlar herhangi bir zarar vermez.” İfadelerine yer verdi.
Hatay Bakan Özhaseki: “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem sonrası 76 bin konutun teslim edildiğini belirterek, "Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Hatay’a geldi. İlk olarak Antakya ilçesi EXPO yerleşkesinde bulunan Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Bakan Özhaseki, şehrin farklı noktalarındaki şantiye alanlarını da ziyaret etti. Çalışmalar hakkında bilgi alan Bakan Özhaseki, ardından Mustafa Kemal Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Hatay İl Koordinasyon Toplantısı’na katıldı. Türkiye genelinde bin 240 şantiye alanının olduğunu belirten Bakan Özhaseki, bu zamana kadar yapımı tamamlanan 76 bin konutun da teslim edildiğini söyledi. “Depremden doğrudan ve dolaylı olarak 14 milyon insan etkilendi” Türkiye’nin 15 ay önce büyük bir felaketle karşı karşıya geldiğini hatırlatan Bakan Özhaseki, Hatay’da 9 saat arayla uzun süren iki tane şiddetli deprem olduğuna değinerek, “Bundan dolaylı veya doğrudan etkilenen insan sayısı 14 milyonu buldu. 18 tane şehrimizde de hasar var. Yapılan tespitlerde ara ara bu sayılar düşebilir ama ortalama 850 bin bağımsız birimin zarar gördüğünü biz de tescil etmiş olduk. Ülke olarak çok şükür büyük bir milletiz. Böyle bir milletin ferdi olmak ve üyesi olmak hepimiz için şereftir” dedi. “Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye alanımız var” Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye olduğunu ifade eden Bakan Özhaseki, AFAD’ın deprem bölgelerinde bildirmiş olduğu hak sahipliği sayısının 400 bin civarında konut ve 40 bin civarında da iş yeri olduğunu belirterek, “Mahkemelik durumlar nedeniyle arada sayılar değişiyor veya süreler uzatılıp yeni müracaatlar alınıyor. Bu sayının 500 bine doğru yaklaşacağını kabul ediyoruz. Biz bakanlık olarak 500 bin civarında konut ve iş yeri yapma planlamalarımızı sürdürüyoruz. Ülke genelinde şu anda bin 240 yerde şantiyemiz var. 110 bin kişilik bir çalışan ordusuyla bu işleri sürdürmeye gayret ediyoruz. Genel olarak bin 240 yerde şantiyemiz var. Hatay merkezde bugün arkadaşlarımız 68 yerde şantiyemizin olduğunu söylediler" diye konuştu. “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik” Köylerde de hasar olduğunu dile getiren Bakan Özhaseki, “Bu köylerde önce normal inşaatlarımız devam ederken, deprem konusundaki uzman hocalarımızın tavsiyesiyle çelik evlere başladık. O çelik evlerimiz de çok hızlı bir şekilde devam ediyor. Şu ana kadar 76 bin kadar konut teslim ettik. Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız. 400 bin civarında hak sahibinin 395 bin konut için bir ay içerisinde ihalesini yapacağız. Bunlara da en fazla bir yıl gibi bir süre veriyoruz. Ufak tefek aksamalar olabilir ama büyük ihtimalle gelecek sene ortası veya güz ayları gibi bütün konut ve iş yerleri için hak sahiplerinin tamamının haklarını inşallah bitirmiş ve teslim etmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
İstanbul Eyüpsultan’da okul müdürünü silahla öldüren zanlı çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi Eyüpsultan’da okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürünü silahla vurup hayatını kaybetmesine neden olan Y.K. çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi.Eyüpsultan’da 7 Mayıs’ta meydana gelen olayda iddiaya göre yabancı uyruklu öğrenci Y.K. (17), okuduğu özel liseden atılmasından sorumlu tuttuğu ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediği okul müdürü İbrahim Oktugan’ı odasında silahla vurarak ağır yaralamıştı. Hastaneye kaldırılan Oktugan hayatını kaybederken, olayın ardından yakalanan Y.K. gözaltına alınmıştı.TutuklandıEmniyetteki işlemleri tamamlanan suça sürüklenen çocuk Y.K., Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Burada Savcılığa ifade veren Y.K., daha sonra çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.Hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği belirtildiOlaya ilişkin detaylar ise Savcılığın sevk yazısında ortaya çıktı. Sevk yazısında, öldürülen Oktugan ile suça sürüklenen çocuk Y.K. arasında okulda ilişiğin kesilmesi ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediğinin anlaşıldığı, 2023 Aralık ayında gerçekleşen olay sonrasında suça sürüklenen çocuğun ulaştığı ruhi sükûnete rağmen fiilini planladığı şekilde icra ettiği, böylece Y.K.’nın eğitimci Oktugan’ı silahla hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği ve hayatını kaybetmesine neden olduğu belirtildi."Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’Öte yandan suça sürüklenen çocuk Y.K.’nın Savcılıkta verdiği ifadesi ortaya çıktı. Y.K.’nın ifadesinde, ‘’2023’ün ilk döneminin ortalarında başka bir okuldan bu özel liseye kayıt oldum. Burada çeşitli sebeplerde hakkımda disiplin cezaları yazıldı, ben imzalamak istemedim. Aralık ayında sınıfımdayken disiplin cezalarından dolayı annemin geldiğini öğrendim. Müdür İbrahim Oktugan’ın odasına gittim, annemle oturuyorlardı. Anneme Arapça bir şeyler söylemek istediğim sırada müdür, ‘’Burası Türkiye, benim okulumda kimse bu şekilde başka dil konuşamaz’ dedi. Aramızda sözlü bir tartışma yaşandı. Annemin üzerine yürümesi üzerine polisi de aradık, daha sonra okulu terk ettik ve olaydan sonra bir daha okula dönmedim. Bizden aldıkları parayı da geri vermediler. Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’ dedi.‘’Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu’’Olaydan 1 gün önce aynı okulda okuyan birini gördüğünü ve Aralık ayında yaşadığı olayın aklına geldiğini söyleyen Y.K. ifadesinin devamında, ‘’Tekrar sinir oldum. Müdürün hala okulda olup olmadığını sordum. Hala orada çalıştığını söyleyince 4 Mayıs günü 10 bin lira karşılığında aldığım tabanca ile okula gitmeye karar verdim. Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu. Kapıya geldiğimde selam verdim, bir anda kapı açıldı. Kimseye bir şey söylemeden hızlı bir şekilde müdürün odasına geçtim. Masada oturuyordu, beni görünce ayağa kalktı. Amacım ayaklarından vurmaktı ama bir anda kolunu havaya kaldırınca bana vuracağını düşünerek koluna doğru ateş ettim. 2 mermim vardı, ikisi de karnına geldi. Bana saldıracağını düşünerek ateş ettim. Sonrasında hızlıca odadan çıkıp geldiğim kapıya yöneldim ve silahı yere doğru tutarak ‘peşimden gelmeyin’ dedim. Kapıya koşup kapıyı zorladım, açılmayınca birinden açmasını rica ettim. Bir çocuk da kapıyı açtı. Benim amacım öldürmek değildi, dövmekti. Eve geçtim ve börek götürdüm. Üzerimi değiştirdim. Bir süre sonra da silahı ve telefonumu Alibeyköy Barajı’na attım’’ ifadelerini kullandı.