DÜNYA - 28 Mart 2021 Pazar 21:50

Yılın ilk 'Süper Solucan Ay’ı' Tahran’da görüldü

A
A
A
Yılın ilk 'Süper Solucan Ay’ı' Tahran’da görüldü

Ay'ın gökyüzünde daha büyük ve daha parlak görüneceği yılın ilk “Süper Solucan Ay’ı” İran’ın başkenti Tahran semalarında görüldü.

Dünya’nın tek uydusu olan Ay’ın, daha büyük ve daha parlak görüneceği yılın ilk “Süper Solucan Ay’ı” İran’ın başkenti Tahran semalarında görüldü. Yılın merakla beklenen en önemli gök olaylarından biri olan “Süper Solucan Ay” Tahranlılara görsel bir şölen sunarken, kartpostallık görüntüler oluşturdu.

Süper Solucan Ay
Ay'ın Dünya'ya en yakın konuma geldiği ve ortalama bir dolunay görüntüsünden yüzde 7 daha büyük ve yüzde 15’e kadar daha parlak bir şekilde görülmesi Süper Solucan Ay olarak adlandırılmaktadır.

Aynur Sena Çabuk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla Büyükşehirde kadın ve ailelere özel Daire Başkanlığı Muğla Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı kuruldu. Kadın Politikaları ve Çocuk Politikaları Şube Müdürlüklerinden oluşan Daire Başkanlığı Mayıs ayı meclisinde onaylanarak hizmete girdi. Muğla’da yaşayan tüm kadınların her alanda eşit ve görünür olması, kadınların kentin hizmetlerinden eşit yararlanması, kadın-erkek eşitlik politikalarının tüm hizmetler için temel kriter olarak belirlenmesi ve evrensel bir hak olan kadın mücadelesini desteklemek için kurulan Daire Başkanlığı bünyesinde bulunan Kadın Politikaları Şube Müdürlüğü, kadın politikaları, istihdam politikaları, danışma merkezi, sığınak, hukuki destek dönüştürücü ve güçlendirici politikalar alanında projeler üretecek. Muğla Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı olarak atanan Dr. Özge Demirel, “Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Aras’ın Kadın ve Çocuk Politikalarına ait koymuş olduğu güçlü irade, ortaya koymuş olduğu özel çalışmaların sonucunda bugün Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı bütün bu çalışmaları tek hizmet çatısı altında yapılması amacıyla kuruldu. Daire Başkanlığımız çatısı altında iki Şube Müdürlüğü faaliyette bulunacak. Kadın Politikaları Şube Müdürlüğümüzde kadın istihdamının arttırılması, kadınların güçlendirilmesi ve dönüştürülmesine yönelik çalışmalar, danışma hizmetleri, psikolojik ve hukuki destek, sığınma merkezlerin açılması gibi faaliyetlerde bulunacağız. Çocuk Politikaları Şube Müdürlüğünde ise çocukların etkin ve verimli karar alma süreçlerine etkin ve verimli katılımın özendirilmesine yönelik çalışma var. Çocuk politikaları, çocuk haklarına yönelik çalışmalar, kreş ve etüd merkezlerine yönelik hizmetlerde bulunacağız. Önümüzdeki süreçte ilk olarak yapmayı planladığımız Avrupa’da yerelde kadın-erkek eşitliği şartı imzalamak olacak. Bunu büyük bir tanıtım ile kamuoyu ile paylaşacağız” dedi. Daire Başkanlığı’na atanan Dr. Özge Demirel kimdir? 1980 yılında Muş’ta doğdu. Lise eğitimini Ankara’da tamamladı. 1997 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde lisans eğitimine başladı. 2001 yılında üniversite mezuniyetinin ardından İngiltere’de dil eğitimi aldı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalında yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Bodrum Belediyesinde ulusal ve uluslararası hibe, kredi ve diğer finansman konularında proje uzmanı olarak görev yaptı. Adnan Menderes Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Dış Ticaret Bölümlerinde misafir öğretim elemanı olarak ders verdi. Temsili Bürokrasi, Yerel Yönetimler, Kadın ve Çocuk Politikaları, Dezavantajlı Gruplar, Dirençli Kentler, Katılımcılık, Göç başta olmak üzere yönetim alanında yayınlanmış çok sayıda ulusal ve uluslararası makaleleri bulunmaktadır. Temsili Bürokrasi Uygulamaları ve Türkiye isimli kitabın yazarlığını, Multi-Level Governance in Developing Economies ve Sosyo-Ekonomik Boyutlarıyla Yoksulluk Gerçeği kitaplarında bölüm yazarlığı yapmıştır. Medya ve İletişim Bölümü mezunu da olup iki çocuk annesidir.
Samsun İsrail’in Gazze katliamının kitabını yazdı: “Yüzyılın Soykırımı (Gazze Destanı)” Gazeteci-Yazar ve Halk Şâiri Ali Kayıkçı, İsrail’in Gazze katliamını anlatan “Yüzyılın Soykırımı (Gazze Destanı)” isimli kitabını çıkardı. Gazeteci-Yazar ve Halk Şâiri Ali Kayıkçı (Âşık Derebahçeli); asırlık kanayan yara “İsrail-Filistin zulmü”nün son altı aylık bölümü olan (7 Ekim 2023-8 Nisan 2024) devresine ait olayları, “Yüzyılın Soykırımı (Gazze Destanı)” adı altında, 111 köşe yazısı-destan ile kitap hâline getirdi. “Siyonizm’in Müslüman dünyasını sömürme projesi” 344 sayfadan oluşan eser hakkında bilgi veren Gazeteci-Yazar ve Halk Şâiri Ali Kayıkçı, “Televizyon haberlerinden duyduğumuz, gazete sayfalarından detayları hakkında bilgiler okuduğumuz İsrail-Filistin hadiselerinin târihî geçmişi, yaklaşık bir asrı aşan çeşitli siyasî, dînî ve etnik temellere dayanmakta ve doğu-batı kültür ekseninde baş gösteren çatışmalar içerisinde yıldan yıla şekillenerek gelişmektedir. Başta ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi devletler; bu kutuplaşmanın içerisinde yer alarak Siyonizm ve İsrail lehine kararlara imza atarak ve icraatlar geliştirerek Tel-Aviv için çalışmakta, İslâmiyet ile birlikte Filistin aleyhine olan her bir işte Yahûdîlere arka çıkmakta ve alan açmaktadırlar. Milletlerarası hukukmuş, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları imiş; karşı taraf Yahûdî ise Hıristiyansa, Mecûsî, Deist, Ateist ise, geç bunları diyorlar ve kendilerinden başka hiç kimseye adâletle davranmıyor, hak tanımıyorlar. İşte İsrail-Filistin târihi, işte 7 Ekim sonrası Gazze’de, Batı Şeria’da, Refah’ta ve Kudüs’te yaşananlar. İşte kadın, çocuk, yaşlı demeden katledilen; cami, okul, kilise, hastane demeden yakılıp-yıkılan binalar; işte aç-açık bırakılan, bir damla suya, bir dilim ekmeğe muhtaç hâle getirilen binler, yüzbinler ve sözüm ona Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) denilen ‘Cehennemin 5 Atlısı’nın atraksiyon meydanı sahneler. Bunları bir bir görüp yaşadığımız içindir ki; içimden kopup gelen sese, gözlerimden dökülen yaşlara tercüman olabilmek bakımından kâğıt-kaleme sarılarak âdeta ân’ı yaşamaya çalıştığım hadiselerin bende bıraktığı izlerin özetidir bu destanlar. Ve de ‘Terör devleti İsrail’in Filistin’i yok etme plânı, aslında Siyonizm’in Müslüman dünyasını bütünüyle hâkimiyeti altına alıp sömürme projesinin ilk adımından başka bir şey olmadığını haykıran köşe yazılarıdır bu destanlar” dedi. “Yüzyılın Soykırımı (Gazze Destanı)”, Ali Kayıkçı’nın “şiir” dalında kaleme aldığı 27’ci eseri. Bugüne kadar “şiir dalı”nda 27 esere imza atan Kayıkçı, yayınladığı kitap sayısı ile de 61’e ulaşmış bulunuyor.
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi’nde “Arap Dili Neye Yarar: Medrese’den Fakülteye Bir Muhasebe” isimli söyleşi gerçekleştirildi Kastamonu Üniversitesi’nde “Arap Dili Neye Yarar: Medrese’den Fakülteye Bir Muhasebe” etkinliği düzenlendi. Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Şükran Fazlıoğlu, “Arap Dili Neye Yarar: Medrese’den Fakülteye Bir Muhasebe” etkinliğinde öğrenciler ile bir araya geldi. Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen söyleşiye İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Atalan, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda söz alan Prof. Dr. Şükran Fazlıoğlu, akademik hayatında Arapça dilini ve Arapça öğretimini anlamaya çalıştığını belirterek, Arap dili öğretiminde geçmişte yaşanan deneyimlerin günümüze taşınmasının önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Fazlıoğlu, İlahiyat Fakültelerinde Arapça eğitiminde kısmen sorunlar yaşandığını dile getirerek, bu sorunların çözülmesi için sorunu anlamak ve müfredatı doğru analiz edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Arap dilini anlamak için müfredatın tümünü anlamak gerektiğine değinen Prof. Dr. Fazlıoğlu, bu süreçte önemli bir yere sahip olan medreselerdeki öğrencilerin varlığı ve Kuran’ı Kerimi anlamaya hazırlamak amacıyla faaliyet gösterdiğini söyledi. Fazlıoğlu, Arapça dili öğretimindeki müfredatını incelemenin uygun olacağını söyledi. Prof. Dr. Fazlıoğlu, medreselerde Arapça dilinin öğretiminde temel amacın dil, sahih bir din ve varlık anlayışı için zorunlu olduğunu vurgulayarak, dil ilimleri, yüksek ilimlerin tahsili için okutulan alet ilimleri, faydalı ilimlerin şeri ilimlere yol gösterdiğini kaydetti. Dil öğretiminde çok çeşitli kaynaklardan faydalandığını dile getiren Prof. Dr. Fazlıoğlu, kaynakların çeşitliliği sağlam bir altyapı oluşmasına zemin hazırladığını ifade etti. Medreselerdeki Arapça öğretiminde devamlılığın önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fazlıoğlu, dilin Osmanlı medreselerinde ilk dönemden yani bir öğrencinin bir talebenin medreseye adımını atmasından itibaren sonuna kadar dilin hep müfredatta yer aldığını vurguladı. Fazlıoğlu, bu yöntemin öğrencinin dili öğrenmeye çalışmasında yol gösterebileceğinden bahsetti. Prof. Dr. Fazlıoğlu, Arapça metni anlama, metni ve ana metin etrafında oluşan edebiyat yapısını anlama anlamlandırma, bunlardan hükümler çıkarmak amacıyla günümüzde Arapçanın neden fakültelerde öğretildiğini söyledi. Etkinlik, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Atalan’ın Prof. Dr. Şükran Fazlıoğlu’na hediye takdimi ve Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Çiğdem Gülmez’in çiçek takdimi ile İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Yurdagür’ün plaket takdiminin ardından sona erdi.