EKONOMİ - 27 Mart 2020 Cuma 17:18

Yükselir Group 22 ülkedeki çalışanlarını ücretli izne çıkardı

A
A
A
Yükselir Group 22 ülkedeki çalışanlarını ücretli izne çıkardı

Mart ayının başlarında birçok ülkedeki faaliyetlerini durdurup çalışanlarını ücretli izne çıkaran Yükselir Group, 22 ülkedeki tüm faaliyetlerini, 28 Mart-30 Nisan tarihleri arasında virüsün yayılma tehlikesine karşılık durdurup tüm çalışanlarını ücretli izne çıkardığını açıkladı.

Kovid-19'un (koronavirüs) yayılma riskine karşılık şubat ayından beri farklı ülkelerdeki çalışanların sağlığı için gerekli tüm tedbirleri alan Grup, kronik rahatsızlıkları olan tüm çalışanlarını da 10 Mart’tan itibaren ücretli izne çıkarmıştı.

Küresel bir korku ve krize dönüşen koronavirüs, tüm dünyada yaşamı deyim yerindeyse felç etti. Ülke ekonomileri üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiyle çok sayıda sektörde faaliyetleri durma noktasına getiren salgın, insanların günlük yaşamlarını durdurdu. Birçok alanda iş hayatı da ciddi yavaşladı ya da çalışmaya ara verildi.

Küresel salgın olarak tanımlanan koronavirüs hastalığının Türkiye ve tüm dünyayı etkilemesi sonucu, Yükselir Group, salgın riski nedeniyle 28 mart-30 nisan tarihleri arasında üretimi durdurma kararı aldı. Yapılan bilgilendirmede; bu kapsamda tüm çalışanlar, hiçbir şekilde mağdur edilmeden ücretli izne çıkarılacak. Kronik rahatsızlığı bulunan çalışanlara ve ailelerine de kendilerine daha çok dikkat edebilmeleri adına şirket olarak ek maddi destek sağlanacak. Grup aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığının virüsün salgın haline gelmemesi yönündeki tavsiyeleri doğrultusunda çalışanları, çalışanların ailelerini ve toplum sağlığını desteklemek için gerekli tüm tedbirleri almaya devam edeceğini açıkladı. İlerleyen dönemlerde de mevcut durumları değerlendirerek gerekli tüm destekleri gerek ek maddi destek, gerek ücretli izin, gerekse aile sağlığı desteği olarak vermeye devam edeceği kaydedildi.

Öte yandan Yükselir Group; çalışanlarının, ailelerinin ve tüm müşterilerinin sağlığına yönelik faaliyette olduğu birçok ülkede gerekli tüm tedbirleri alarak mart ayının başında kronik rahatsızlığı bulunan tüm çalışanlarını ücretli izne çıkarmıştı.

"İnsan sağlığı, bizim için kazanılacak hiçbir paraya değişilmez"
Konuyla ilgili, Yükselir Group Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Yüksel, "Salgının faaliyette olduğumuz ülkelerde görüldüğü ilk günden beri tüm şirket gruplarımızda gereken sıkı tedbirleri aldık. Sosyal mesafeyi zorunlu hale getirdik. Tüm malzemeleri tek kullanımlık olarak kullandırdık. Kronik rahatsızlıkları olan çalışanlarımızı tespit edip hepsini erkenden ücretli izne çıkardık. Salgın riskinin artmasıyla birlikte tedbirleri artırmaya karar verdik. Müşterilerimizi ve çalışanlarımızı hiçbir koşulda riske etmeyiz. İnsan sağlığı, bizim için kazanılacak hiçbir paraya değişilmez. İyi zamanlarda bizlere desteklerini hiç esirgemeyen çalışanlarımıza ve ailelerine de bu zor dönemde de biz elimizi taşın altına koyarak destek olacağız. Her şeyi devletten beklemeden iş verenler olarak da kazançlardan feragat ederek, gerekirse zarar ederek şirketlerimizin temel taşları olan çalışanlarımızı mağdur etmeyip desteklememiz gerekiyor." dedi.

Yetkililerin tüm uyarılarını dikkate aldıklarını kaydeden Yüksel, "Tüm vatandaşlarımıza da aynı şekilde yetkililerimizin uyarılarına dikkat etmeleri rica ediyorum. Bu zor dönemi hep birlikte atlatacağız. Sağlık Bakanlığımızın da dediği gibi "Evde Hayat Var" deyip çok zorunlu olmadıkça evlerden çıkmamamız gerekiyor. Ayrıca her sabah bin bir endişe ile işe gitmek zorunda olan emniyet, sağlık, seyahat ve bilumum kritik mesleği icra eden, hayatın devam etmesi için bu zor dönemde çalışmak zorunda olan her meslek grubundan fedakâr insanlara minnettarlığımı sunuyorum." açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Amerika’da ölü bulunan Adanalı fenomenin ailesinin avukatından şok açıklamalar Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) hayatını kaybeden ve sevgilisi tarafından öldürüldüğü iddia edilen sosyal medya fenomeni Yağmur Taktaş’ın ailesinin avukatı Fethi Öksüz, "Yağmur’un kaşlarının ve saçlarının ön kısımlarının tıraşlanması gibi durumlar da söz konusu. Burada bir eziyet, bir işkence var. Açık konuşmak gerekirse bu konuda bizim bir şüphemiz yok. Yağmur’un Amerika’dayken vefat etmeden önce parasına, pasaportuna el konulmuş olduğu ve şüpheli şahıs tarafından Türkiye’ye dönmemesi için zorla tutulmuş olduğu anlaşılıyor" dedi. Bir televizyon yarışmasıyla ünlenen Adanalı sosyal medya fenomeni Yağmur Taktaş (28), 3 Nisan’da ABD’de fenalaşması sonrası kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Taktaş’ın cansız bedeni, 20 Nisan’da hava yoluyla getirildiği Adana’daki Kabasakal Mezarlığı’nda toprağa verildi. Taktaş’ın ailesi, daha önce darbedilen ve dalağını kaybeden kızlarının ölümüne sebep olduğunu iddia ederek avukatları aracılığıyla Türk asıllı ABD vatandaşı ressam sevgilisi A.C.F.’den şikayetçi oldu. Mezarı açılacak yeniden otopsi yapılacak Ailenin şikayeti üzerine yeniden otopsi yapılması için gerekli işlemler de başlatıldı. Taktaş’ın mezarının Pazartesi günü açılıp yeniden otopsi yapılacağı öğrenildi. "Her 2 ülkede de soruşturma sürüyor" Taktaş ailesinin avukatı Fethi Öksüz, konuyla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulundu. Öksüz, "Yağmur’un hayatını kaybetmesinin ardından ailesi tarafından Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Bu suç duyurusunun akabinde soruşturma açıldı ve soruşturma şu anda devam ediyor. Ayrıca Amerika’da da soruşturma devam etmekte. Her 2 ülkede de ayrı soruşturmalar sürse de Yağmur’un Türk vatandaşı olması nedeniyle buradaki soruşturma da ilerleyecek. Burada bir takım deliller toplanacak Pazartesi günü fethi kabir yapılacak, ardından da otopsi süreci ve işlemleri başlayacak" ifadelerini kullandı. "Yağmur öldüğünde şüpheli şahıs yanında olabilir" Yağmur Taktaş’ın ölümündeki sır perdesinin aralanması için gerekli çabayı gösterdiklerini aktaran Av. Öksüz, şunları söyledi: "Oradaki otopsi raporunun tamamlanması 3-4 aylık bir süreç. Ayrıca kanında yabancı madde olup olmadığıyla alakalı, onun orada aç bırakılıp bırakılmadığı, eziyet edilip edilmediği gibi sonuçların raporda çıkmasını bekliyoruz. Otopsi sürecinin hızlı ilerlemesi gerekiyor. Türkiye’de yapılacak otopside de bu hususları elde etmeyi amaçlıyoruz. Somut delillere ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca duruşmayla ilgili ailenin iletmiş olduğu bilgi, belge ve yazışmalar var. Yağmur’un öldüğü zaman şüpheli şahsın yanında bulunduğuna ilişkin elimizde bir delil var. Bunu soruşturmaya bugün itibarıyla eklettik. Bununla alakalı adli makamlarımız da gerekli araştırmaları yapacaktır. Bununla beraber de otopsi raporunun çıkması akabinde soruşturma sürecinin hızlı bir şekilde ilerleyeceğine ilişkin bizim bir şüphemiz yok." "Kamu davası açılıp yargılama sürmeli" Yağmur Taktaş’ın ölümüne ilişkin azmettirme ihtimalleri olduğu iddiasıyla şüphelinin ailesinden de şikayetçi olduklarını kaydeden Öksüz, "Soruşturmaya onlar da en kısa sürede dahil edilecektir. Yeni bilgi, belge ve yazışmalarla beraber otopsi raporunun çıkmasının akabinde soruşturma süreci hızlı bir şekilde ilerleyecek. Şüphelerinin olmadığı ve savcılığın takdirine bağlı olmakla beraber kamu davası açılıp yargılama sürmeli" dedi. "Yağmur Amerika’da vefat etmeden önce parasına, pasaportuna el konulmuş" Yağmur Taktaş’a karşı şiddet, tehdit ve hakaret eylemleri gerçekleştirdiği iddiasıyla şüpheli hakkında soruşturmalar ve kovuşturmaların devam ettiğini bildiren Öksüz, "Yağmur’un zaten şikayeti akabinde gerekli adli prosedürler başlatılmış. Zaten baktığımız zaman Yağmur’un daha önceden bir organını kaybetmesine neden olacak kadar ciddi bir şiddet eylemi gerçekleştirilmiş. Yağmur’un bu şiddet eylemi neticesinde dalağını kaybetmiş ve boynundan aşağıya kadar uzun bir kesikle bir operasyon gerçekleştirilmiş. Bununla beraber sosyal medyadaki fotoğraflardan dosyaya sunulan bilgilerden, belgelerden göreceğiniz üzere Yağmur’un kaşlarının tıraşlanması, saçlarının ön kısımlarının tıraşlanması gibi durumlar da söz konusu. Burada bir eziyet, bir işkence durumu söz konusu. Açık konuşmak gerekirse bu konuda bizim bir şüphemiz yok. Bununla beraber elimizdeki bilgi ve belgelerden zaten Yağmur’un Amerika’dayken vefat etmeden önce parasına, pasaportuna el konulmuş olduğu ve şüpheli şahıs tarafından Türkiye’ye dönmemesi için zorla tutulmuş olduğu anlaşılıyor. Yağmur’un mesajlaşmalarında, belgelerinde bunu da anlayabiliyoruz. Zaten bu zorla tutulma akabinde, ’hürriyeti tahdit’ neticesinde Yağmur hanım maalesef şu anda aramızda değil, maalesef kaybettik. Bununla alakalı zaten bilgi ve belgeleri de savcılığımıza sunduk" diye konuştu. Öte yandan Av. Fethi Öksüz, sosyal medyada gerçek dışı bilgilerin paylaşıldığını belirterek, bunların devam etmesi halinde hukuki süreci başlatacaklarını söyledi.
Erzurum Erzurum’dan Filistin’e destek için yürüdüler Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) öğrenci kulüp ve toplulukları Filistin’e destek yürüyüşü yaptı. ETÜ Kampüsü içinde bulunan Gelin Paşa Camii önünde cuma namazı sonrası, Filistin’e destek yürüyüşü amacıyla bir araya gelen öğrencilere akademisyen ve üniversite personeli de destek verdi. Gelin Paşa Camii’nden rektörlük binasına doğru yürüyüş yapan topluluk, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği insanlık dışı saldırıları kınamak ve dünya üniversitelerinde İsrail’i protesto eden öğrencilerle beraber olduklarını ilan etmek için bir araya geldiklerini ifade etti. ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak da yürüyüşün başından sonuna kadar öğrencilerle beraber oldu. "Yanan bir ateşin dışavurumudur" Öğrenci toplulukları adına konuşan İngilizce Bilgisayar Mühendisliği Öğrencisi Emirhan Keleş, “Bugün burada sizlerle bir araya gelmemizin sebebi, içimizde yanan bir ateşin dışavurumudur. Gözlerimizin önünde yaşanan haksızlıkları, adaletsizlikleri görmezden gelmek mümkün değildir. ABD New York Eyaleti Columbia Üniversitesi’nden başlayarak tüm dünyada Filistin’e destek olan gruplara yönelik yapılan saldırıları kınıyoruz. Bu saldırılar sadece onlara değil, tüm insanlığa yapılmış bir haksızlıktır. Filistin’de yaşanan zulmü, gözlerimizin önünde sessizce izlemek yerine, sesimizi daha çok yükseltmeli ve karşı durmalıyız. Masum insanların yaşadığı acıları unutmamalı, onların yanında olmalıyız. Bu sadece bir insanlık görevidir. Tepkimizi sadece kelimelerin arkasına saklanarak değil boykotlarla, yürüyüşlerle vb. uygulamalarla adalet ve insanlık için tüm dünyayı harekete geçirerek gösteriyoruz. Filistin halkının yanında olduğumuzu göstermek için buradayız. Barış ve adalet için birlikte mücadele etmeliyiz. Unutmayalım ki, zulme sessiz kalanlar zulme ortak olurlar. Bugün burada birlikte durarak, insanlık onurunu koruma mücadelesine katılıyoruz. Sessiz kalmayacağız, insanlık onurunu korumak için el ele vermeye devam edeceğiz. Gelecek nesillere daha adil bir dünya bırakabilmek için bugün burada bir araya geldik ve bu mücadeleyi daima sürdüreceğiz. Sesimizi yükseltmekten ve adalet için mücadele etmekten korkmayacağız ve asla vazgeçmeyeceğiz. İnsanlık için birlikte durmaya devam edeceğiz çünkü adalet gecikse de asla engellenemez" şeklinde konuştu. Konuşmanın ardından hep birlikte dua edilerek etkinlik sonlandırıldı.