EKONOMİ - 03 Ağustos 2015 Pazartesi 15:21

Zam pazarlığı başladı

A
A
A
Zam pazarlığı başladı

2 milyonu aşkın kamu emeklisi ve yaklaşık 3 milyon kamu çalışanını ilgilendiren 3. toplu sözleşme sürecinin ilk toplantısı başladı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda kamu görevlilerinin 2016-2017 yıllarına ilişkin mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere yürütülecek olan toplu sözleşme görüşmelerinin ilk toplantısı devam ediyor. Toplantıda konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 2010 yılında Anayasa’da ve ardından da 4688 sayılı yasada yapılan değişiklikle kamu çalışanları için yeni bir dönemin başladığını belirterek şunları söyledi:

“Bu düzenlemeyle toplu görüşme yerine kamu görevlilerimizin yıllardır beklediği toplu sözleşme hakkı hayata geçti. En son 2013 yılında gerçekleştirdiğimiz toplu sözleşme toplantısı ile taban aylıkta yapılan ve düşük aylık alan memurlarımıza oransal olarak maaşlarına yansıyan 175 TL’lik artış ve artışa ilave olarak kamu görevlilerimizin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturan öğretmenlerimizin eğitim-öğretim tazminatında gerçekleştirilen 150 TL’lik artış sonrasında aile yardımı hariç ortalama memur maaşında yüzde 8.43, en düşük memur maaşında yüzde 8.22 oranında artış yapılmıştır. Böylece aile yardımı dahil 2002 yılında 392 TL olan en düşük devlet memuru aylığı 2015 yılında 2 bin 191 TL olmuştur. 578 TL olan ortalama devlet memuru aylığı 2 bin 610 TL’ye yükselmiştir. Bütün olarak ele aldığımızda 2002 yılından bu güne memur maaşlarındaki artışın yüzde 48.7 olduğunu da ifade etmek istiyorum. Bunun yanında emekli ikramiyelerinde de taban aylığı artışı neticesinde 5 bin 250 TL’lik bir artış sağlanmıştır. 2002 yılında en yüksek devlet memuru aylığı en düşük devlet aylığının 7 katıyken 2015 yılında bu oran 7 katından 3.7 kata kadar düşmüş durumdadır. Bütün bunlar toplu sözleşme süreçlerinde varılan sonuçların kamu görevlilerimiz açısından bir kayıp değil kazanım olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Küresel kriz sebebiyle birçok Avrupa Birliği ülkesinde kamu harcamalarında kısıtlamalara gidilmiş, işten çıkarmalar olmuş, kamu çalışanlarının ücretleri dondurulmuştur. Küresel ekonomik ve siyasi krizlere rağmen Türkiye’de ise kamunun imkanları ve çalışanlarımızın beklentileri dikkate alınarak özlük haklarında daima iyileştirme yapılmıştır.”

Şuanda bütçede kamu personeline ayrılan miktarın 141 milyar TL olduğuna dikkat çeken Bakan Çelik, toplu sözleşme sürecinin işleyişi hakkında şu bilgileri verdi:

“4688 sayılı yasaya göre kamu çalışanlarıyla yapılacak olan toplu sözleşme süreci Ağustos ayının ilk iş günü başlar diyor. En geç ise 22 Ağustos’a kadar müzakerenin devam edeceğini belirtmek isterim. Uzlaşma olursa toplu sözleşme imzalanacak. Eğer uzlaşma olmazsa 3 gün içinde yetkili konfederasyon ve sendikaların kamu görevlileri hakem heyetine itiraz hakkı var. Kurulun karar vermek için 5 günlük bir süresi var. Yani 3 Ağustos tarihinde başlayan süreç en geç 31 Ağustos’ta sonuçlanmış olacak.” 

İLKER TURAK

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Güleç; “1 Mayıs emek ve dayanışma günümüz kutlu olsun” Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Teşkilatlanma Sekreteri Mehmet Güleç, 1 Mayıs gündemiyle ilgili yaptığı basın açıklamasında “1 Mayıs emeğin, emekçinin bayramını en içten dileklerimizle kutlarken alın terinin karşılığını alamayan emekçimizin sesini bu anlamlı günde bir kez daha haykırmak istiyoruz” dedi. Emeklinin, işçinin, memurun toplumun tüm kesimlerinin yaşanan ekonomik kriz ortamında, yüksek enflasyon ve artan geçim sıkıntısı karşısında olumsuz yönde etkilenmeye devam ettiği belirten Güleç, açılmasını şöyle sürdürdü; “Emekli maaşının yetersizliği emeklilerin birçoğunun çocuklarından destek almasına veya onların yanına sığınmalarına, çocuklarının ise artan geçim sıkıntısı ve giderek düşen alım gücü karşısında daha da zorlanmalarına sebep olduğu görülmektedir. Bu duruma büyükşehirlerde artan fahiş kira bedellerini de ekleyince durumun içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülmektedir. Her sektör ve alanda yaşandığı gibi eğitim çalışanları üzerinde de ekonomik sorunların getirdiği yük gün geçtikçe daha da artmaktadır. Eğitim camiasının yığınla çözülmeyi bekleyen meseleleri sorunun bir boyutu iken artan ekonomik darboğazla birlikte yaşanan sıkıntılarda sorunun bir diğer boyutunu oluşturmaktadır. Yaşanan ekonomik buhran karşısında ne emekli öğretmenin aldığı emekli ikramiyesinin değeri kalmıştır ne de emekli öğretmen maaşıyla çocuk okutmak ve evlendirmek mümkün olabilmektedir. Şartların iyileştirilmesi gerekmekle birlikte hâlihazırda görev yapmakta olan ve bilhassa mesleğinde 10 hizmet yılını doldurmamış öğretmenlerimizin maaşlarının düşük oluşu eğitim camiamızın kıymetli emekçileri olan öğretmenlerimizin alın terinin ne kadar ödendiği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Asla emeğin karşılığı olmayan ek ders ücretlerine de gerekli zammın yapılması ve büyükşehirlerde görev yapan memura kira desteği verilmesi elzemdir. Öğretmenin mali ve sosyal hakları yok denecek ölçüde emeğinin karşılığını almaktan uzaktır. Alelacele çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yetersiz ve birçok soruna davetiye çıkarıcı nitelikte olduğunu ifade etmiştik. Bu gün gelinen noktada Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun sorunlarla dolu olduğu ortadadır. Öğretmenler Odası’nda gelir dengesizliği oluşmuş ve hatta uçurumlar oluştuğu görülmüştür. Emekçilerimiz emeklerinin karşılığını alabilmeyi beklemekte, sosyal ve ekonomik hakları tanımlanmış, daha adil ve şartları iyileştirilmiş bir meslek kanunu beklemektedir. Çalışan memurlarımızın tamamı bayram ikramiyesinden faydalanmayı beklerken diğer yandan atanmayı bekleyen binlerce meslektaşımızı da hatırlatmayı emeğe saygının bir gereği olarak gördüğümüzü beyan etmek isteriz. Zira o kadar yıl okuyup, puanlarını alıp atanmayı bekleyen meslektaşlarımızın da biran evvel okullarına, öğrencilerine kavuşmalarını temenni ediyoruz. 9 aydır bekletilen ve mülakatın kaldırılacağına ilişkin söz verilen öğretmenlerimizin kontenjanlarının biran evvel gönülleri rahatlatacak bir sayıyla ilan edilmesini arzuluyoruz. Üniversitelerde görev yapmakta olan üniversite idari personelinin (GİH, THS, YHS, SHS, 4/B Sözleşmeli) en temel haklardan biri olan tayin/nakil hakları olmaksızın çalıştırılması 21. Yüzyılda kabul edilebilir bir durum değildir. Üniversitelerde görev yapan tüm personelin tayin hakkı için Üniversiteler Arası Atama ve Yer Değişikliği Yönetmeliği’nin hazırlanarak yürürlüğe girmesi gerekmektedir. Bu yönetmelikte yer değişikliğinin şartları, mazeret tayinleri, eğitim hakkı tayini, becayiş vb. düzenlemelerin net bir şekilde ifade edilmesi ve bu düzenlemelerin rektörlerin keyfi kararına bırakılmaksızın, torpil vb. durum söz konusu olmaksızın gerekli tedbirlerin alınması elzemdir. Bu çalışanlarımızla ilgili sürgün maddesi diye bilinen 13-b/4 geçici görevlendirme maddesinin tamamen kaldırılması, eğitim ve öğretim hizmet kolunda verilen zam, tazminat, üniversite ödeneği, teşvik vb. haklardan da faydalanmalarını sağlayacak şekilde yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir. Tüm bu sorunların çözümü için TBMM Milli Eğitim Komisyonunu oluşturan vekillerimizi göreve davet ediyoruz. Bizlerde 1 Mayıs günü tüm teşkilatlarımızla birlikte Ankara’da meydanda olacağız. Her alanda emek sarf eden tüm emekçilerimizin bu emeklerinin karşılığını alabilmelerini temenni ediyor, birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs Bayramı’nı kutluyorum. Emekçilerimizin hakları için mücadele etmeye devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum.”