SAĞLIK - 22 Kasım 2017 Çarşamba 00:17

Zeytin ağacının her gün bir sırrı çözülüyor

A
A
A
Zeytin ağacının her gün bir sırrı çözülüyor

İçerdiği hücre yenileyici etken maddelerle şifa dağıtan zeytin ağacının sırları, Türk bilim adamları tarafından çözülüyor. Elde edilen etken maddeler ilaç ham maddesi olarak satılıyor.

Dünya biliminin yaklaşık 3 bin yıldır üzerinde çalıştığı ve sürekli insanlığa faydalı yeni buluşların ortaya çıkartıldığı zeytin ağacı, günümüzde hala bilimi şaşırtmaya devam ediyor. Türkiye’deki 10’un üzerinde üniversite ile ortak bilimsel çalışmalar yaparak 5 yıldır zeytin ağacını inceleyen Balıkesir’in Edremit ilçesindeki Ar-Ge firması, çalışmalarını zeytin çekirdeklerinin embriyosu üzerinde yoğunlaştırdı. Zeytin yaprağından elde ettiği ve hücre yenileyici madde olan oleuropeini İsviçre’deki dünya devi ilaç firmalarına ithal eden, Türkiye’nin ilk bitki özlerinden ilaç ham maddesi üretebilen firması, ayrıştırdığı zeytin çekirdeği embriyosunu, ilaç ham maddesi olarak, kilosu 5 bin euro gibi yüksek bir fiyatla satmaya başladı.

Halen içeriğindeki birçok faydalı maddeler dünya bilimi tarafından keşfedilemeyen zeytin çekirdeği embriyosunun, yetişkin bir zeytin ağacının tüm genetik yapısını içinde barındırdığını açıklayan Ar-Ge firması yetkilisi ve bilim insanı Faruk Durukan, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. İHA’ya konuşan Durukan, “Bilindiği kadarıyla zeytin ağacı 3 bin yıldır, yağıyla, meyvesiyle, yaprağıyla insanlığa şifa dağıtmaktadır. Biz daha önceki yıllarda zeytin yaprağı üzerinde bilimsel çalışmalar yaptık ve yapraklardan hücre yenileyici oleuropein maddesini almayı başarmıştık. Bu ürünü ilaç ham maddesi olarak piyasaya sürüyoruz. 5 yıldır üniversitelerimizle birlikte zeytin çekirdeğinin içinde bulunan embriyoyu inceliyoruz. Artık epey aşama kaydettik. Çekirdeğin selüloz kısmı ayrılıyor ve kalan kısmına embriyo diyoruz. 3 metreye 5 metre boyutunda yetişkin bir zeytin ağacının bütün programı, yapı taşları bir zeytin tanesinin çekirdeğinden alınan embriyonun içinde bulunuyor. Yaptığımız çalışmalarda embriyonun içerisinde ‘nüshentin’ diye adlandırılan bir maddeyi tespit ettik. Nüshentin, oleuropein gibi çok önemli maddeleri içerisinde barındırıyor. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri de bu embriyo üzerinde bilimsel çalışmalar yürütüyorlar bizim gibi. Biz artık ülkemizde zeytin çekirdeğinden embriyoyu kayıpsız olarak alabilir hale geldik. Bunu elde ederken, taze zeytin ile çalışmak çok önemli. Yani fermente edilmemiş olması gerekiyor. Sofralık hale gelmeden önceki hali, ağaçtan toplandıktan sonra çekirdeği alınmalı” dedi.

“Kesinlikle zeytin çekirdekleri yutulmamalı”

Halk arasında bilinenin aksine, zeytin çekirdeklerinin kesinlikle yutulmaması gerektiğini söyleyen Faruk Durukan, “Halk arasında faydalı olarak bilinen, zeytin çekirdeklerinin yutulması konusu yanlış bilgidir. Zeytin çekirdeğinin yutulması son derece zararlıdır. Zeytin çekirdeği yutulduğunda vücuda hiçbir fayda sağlamayacağı gibi vücudu yorar. Çünkü insanların yuttuğu zeytin çekirdekleri, sofralık zeytinlerin çekirdekleridir. Bu zeytinler fermente olmuştur. Yani turşu olmuştur ve çekirdekteki embriyoda bulunan bütün faydalılar bozulmuş oluyor. Bizim yaptığımız çalışma, ağaçtan toplanan zeytini fermente etmeden etinden ayırmaktan geçiyor. Elde ettiğimiz taze zeytin çekirdeklerini farklı bir metotla kırıyoruz ve embriyoları alıyoruz. Bu ürünümüze yurt dışındaki ilaç firmalarından büyük talep gelmeye başladı. Çünkü bu ürün, dünyanın en kaliteyi ilaç etken maddelerini ve programlarını taşımaktadır. Daha önce de bilimsel çalışmalarla, bu ürünün özellikle kanser hastalıklarının tedavisinde kullanıldığı açıklanmıştı. Bizim yaptığımız, şimdilik zeytin çekirdeğinden embriyoları bozulmadan almaktır. Artık, bu embriyoyu ekstrasyon marifetiyle ayrıştırma çalışmalarını sürdürüyoruz. Etken maddeleri ayrıştırma çalışmalarımızı yapmaktayız. Bu anlattıklarım, dünya biliminde çok uç noktalardır. Biz de Türkiye olarak bu noktalara ulaştığımız için gururlu ve mutluyuz. Bu zeytin çekirdekleri yıllardır zeytinyağı fabrikalarında kırılıp eziliyor, posa olup yakıyordu. Bir ürünü nereye kadar işlerseniz, o kadarı sizindir. Biz artık çekirdekleri kırıp, embriyosunu alıyoruz ve bunu da ilaç etken maddesi olarak, özellikle kanserde kullanılmak üzere satıyoruz. Bu ürünümüzün dünya piyasasındaki kilogram fiyatı yaklaşık 5 bin eurodur. Elde edilmesi zor bir madde. Bu ürün ile ilgili dünyada 100’e yakın bilimsel yayın var. Pek çok kanser hastalığında ilaç ham maddesi olarak kullanılmakta. Bu yayınların birkaç tanesinde bizim Ar-Ge firmamız da var. Çünkü bu ham maddeleri biz de üretiyoruz. Biz artık araştırma safhasını geçtik ve ürünümüzü üretiyor duruma geçtik. Bu ürün yeni bir iş kapısıdır. Ülkemize hayırlı olsun” diye konuştu. 

Müjgan Özbek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri ERÜ’de ‘9. Uluslararası Erciyes Tıp Tıbbi Genetik Kongresi’ başladı Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen 9. Uluslararası Erciyes Tıp Tıbbi Genetik Kongresi Sabancı Kültür Sitesi’nde başladı. 30 üniversiteden 150’nin üzerinde katılımcıyla gerçekleştirilen ve 3 gün sürecek kongre kapsamında yaklaşık 35 konferans gerçekleşecek. Bu konferanslara 6 ayrı ülkeden konuşmacılar katılacak. Kongrenin çıktıları da bir dergide yayınlanacak. Kongrenin açılışında konuşan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Alper Kemaloğlu, tıp fakülteleri arasında ilk 10’da yer alan, akredite bir tıp fakültesi olan Erciyes Tıp’ın her zaman bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetlere ev sahipliği yapmaktan onur ve gurur duyduğunu ifade etti. Her genin bir hikâye anlattığına işaret eden Prof. Dr. Cemal Alper Kemaloğlu, “Bu hikâye insanlığın hikâyesi ve sizler bu hikâyeleri öğrenip yeniden insanlığa armağan eden bilim insanlarısınız. Gen tedavilerinin ve genetik mühendisliğin geleceğin tıbbı olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsanın biyolojik sırları genetik malzemesinde saklı ve bu sırlar çözüldükçe hem dejeneratif tıp alanında hem de hastalıkların kök nedenleri hususunda çok ciddi ilerlemeler kaydedeceğimiz açık. Eğer tıpta bir Kopernik Devrimi olacaksa bu kesinlikle genetik alanında olacaktır. Ben buna böyle inanıyorum ve işinize büyük bir saygı duyduğumu belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi aynı zamanda Kongre Başkanı Prof. Dr. Munis Dündar da mensubu olduğu kurumda hem ulusal hem uluslararası anlamda önem taşıyan bir kongrenin açılışını gerçekleştirmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bazı bilimsel aktivasyonları yeterli performansta uluslararası düzeyde ortaya koyamamaktan yakınan Prof. Dr. Munis Dündar, Türk Genom Projesi’nin uluslararası düzeyde mecrasını bulamamasının önemli bir nokta olduğuna dikkati çekti. Türkiye’de önemli genetik merkezleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Munis Dündar, dernek temsilcilerine seslenerek, “Genom projesinde önemli bir rolünüzün olması lazım. Cemiyet ilişkileri kurarak bu ulusa bu hizmeti sunmamız lazım. Birinci vazifemiz bence bu ve çok önemli. Şu anda biz dünyada hem genetiğin hem de biyoteknolojinin altın çağını yaşıyoruz. Bizim bu altın çağını hissetmemiz ve rekabet etmemiz lazım. Çok genç yetişmiş genetikçilerimiz, uluslararası düzeyde hocalarımız var. Bunların bence gerçek mecrasını bulmasında önemli bir ulusal politika oluşturulması lazım” dedi. Genetik camiası olarak çok hızlı büyüdüklerini belirten Tıbbi Genetik Derneği Başkanı Doç. Dr. Taha Bahsi, yarısı kamuda yarısı özel sektörde olmak üzere şu anda 118 adet Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı Genetik Hastalıklar Değerlendirme Merkezi bulunduğunun altını çizerek, hem Türkiye’de hem de yurt dışında önemli hizmetler vermeye çalışan bir bölüm haline geldiklerini söyledi, “Genetiği geliştirmek için elimizden geleni yapıyoruz” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından kongre, Çocukluk Çağı Nadir Hematolojik ve Onkolojik Hastalıklarda Okuryazarlık başlıklı birinci oturumla devam etti. İlk oturumun birinci konuşmacısı olan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Yılmaz Güleç “Çocukluk Çağı Nadir Hematolojik / Onkolojik Hastalıklarda Kime Ne Zaman Hangi Testler Yapılmalı?”, Samsun Üniversitesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Özlem Sezer “Çocukluk Çağı Nadir Hematolojik/Onkolojik Hastalıklarda Genetik Sonuçların Klinisyen Tarafından Doğru Okunması” ve son olarak Çocuk Hematoloji Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Tunç Fışgın ise “Pediatrik Hematolog / Onkolog Genetikçiden Ne Bekler?” başlıklı sunum yaptı.
Ankara Gölbaşı’nda ata tohumları toprakla buluştu Gölbaşı Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nce üretilen yerli ata tohumları, Belediye Başkanı Yakup Odabaşı’nın da katıldığı programda toprakla buluştu. Gölbaşı Belediyesi, yerli ve milli ata tohumlarına sahip çıkıyor. Her yıl olduğu gibi bu yılda Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından üretilen ata tohumları, Belediye Başkanı Yakup Odabaşı ve Şehit Hakan Can TOKİ Anaokulu öğrencilerinin katıldığı ‘Ata Tohum Serpme Programı’nda toprakla buluştu. Yerli tohum geleneğini yeniden canlandırmak amacıyla Gölbaşı Belediyesi serasında üretilen tohumların ekimi sırasında Odabaşı, çocuklarla tek tek ilgilendi. Programda domates, biber, salatalık tohumlarının ekimi gerçekleştirildi. Belediye Başkanı Odabaşı yaptığı konuşmada, “Belediye olarak teknolojinin nimetlerinden yararlanırken, geçmişimizi de unutmuyoruz. Bu tohumlar bize atalarımızın emaneti. GDO’suyla oynanmamış, yerli ve milli tohumlar. Bu tohumları müdürlüğümüzün serasında fide haline getirip vatandaşlarımıza dağıtıyoruz. Vatandaşlarımızın sağlıklı ürünler tüketmesini sağlıyoruz. Biz kültürümüze sahip çıkıyoruz. Bu tohumları gelecek nesillere aktarmak için de koruma altına aldık. Bugün çocuklarımızın tohumları toprakla buluşturduğu anlarda yaşadıkları heyecana tanık olduk. İnşallah geleceğin ziraat mühendisleri, bakanları bu çocuklarımızın arasından çıkacak. Onların da bu ata tohumlarına sahip çıkacağına inancımız tam" dedi. Odabaşı, etkinliğe katılan çocuklara hediyeler de verdi. Program hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi.
Sivas Doktorlar bildiri yayınladı: “Gazze’de yaşanan işgali ve soykırımı reddediyoruz" Suşehri Devlet Hastanesi çalışanları, İsrail’in Gazze halkına yaptığı katliamlara dikkat çekmek amacıyla hastane önünde toplanıp bildiri okuyarak, açılan dövizlerle Gazze halkına destek verdiler. Suşehri Devlet Hastanesi binası önünde gerçekleştirilen eyleme Suşehri Devlet Hastanesi hekimleri ve çalışanlar katıldı. Suşehri Devlet Hastanesi Diş Hekimlerinden Merve Matur’un Gazze zulmüyle ilgili okuduğu bildiride, “ İsrail’in 2023 Ekim ayında Gazze Şeridi’ne yönelik önce hava saldırıları, ardından kara harekatı şeklinde işgal girişimi 5 ayı aşkın süredir şiddeti tırmanarak sürüyor. Bu süreçte çok sayıda çocuk, kadın, yaşlı ve sivil hayatını kaybetti. Ayrıca halkın önemli bir kısmı göç etmeye zorlandı. İsrail savaş hukukunu tamamen ayaklar altına alarak dokunulmazlığı olan hastaneler, sağlık kuruluşları, ibadethaneler gibi özel mekanlara da saldırılarda bulundu. Dünya halklarının ve onurlu insanların aylardır seslendirdiği üzere bizde Gazze’de yaşanan işgali ve soykırımı reddediyor, her zaman Gazze halkının yanında olduğumuzu beyan ediyoruz’’ dedi. “İşgalci İsrail insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza atıyor” İşgalci İsrail’in insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza attığını söyleyen Uzman Doktor ve Psikiyatri Uzmanı Mücahit Gökduman, “Burada İsrail’in yatığı insanlık dramına ve soykırıma dikkat çekmek için toplandık. Filistin toprakları, yağmalanıyor, işgal ediliyor, insanlar acımasızca öldürülüyor. İşgalci İsrail insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza atıyor. Gazze’de çalışan sağlık çalışanlarının hepsi bu durumdan etkilenmiş durumda. Gazze’de gözyaşı var, kan var, zulüm var fakat sabır da var, direniş de ve tevekkül de var’’ dedi. Yapılan açıklamaların ardından sağlık çalışanları görev yerlerine dağıldı.