Hatay İl Sağlık Müdürü Mustafa Kiremitci, son yıllarda yapılan taramalarda tespit edilen cüzam hastası sayısında azalma görüldüğünü belirterek, “Yılda ortalama 10-15 vaka tespit ediliyor.” dedi.
Kiremitci, ‘Dünya Cüzzam Günü’ ve ‘Dünya Cüzzam Haftası’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, hafta boyunca lepralı kişilerin sorunlarını tartışarak çözüm üretileceğini söyledi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl dünya da yaklaşık 500 bin vakanın tespit edilerek tedavi altına alındığını belirten Kiremitci, kendilerinin de cüzzam ve cüzzamlıya karşı oluşan korkulardan kurtulmak ve hastalığın erken teşhisi gibi konularda toplumu bilinçlendirmeyi amaçladıkları kaydetti. Kiremitci, şöyle konuştu:
“Lepralı sosyal bir hastalıktır ve Lepralı hastalar bizim toplumumuzun insanlarıdır. Lepralı hastalarla ilişkiyi kesmek ve onları toplum dışına itmek yerine, ihtiyaçları olan anlayışı, yakınlığı, destek ve sevgiyi göstermek önde gelen bir vatandaşlık görevidir. Lepra, Temel Sağlık Hizmetleri olarak özetlediğimiz, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin hedefe ulaşması ile yakın zamanda dünyada ortadan kaldırılacağına inandığımız bir hastalıktır. Cüzzam hastalığının oluşması için iki koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Birincisi, Lepra mikrobuna karşı doğal bağışıklığın bulunmamasıdır. İnsanların büyük bölümünde bu doğal bağışıklık vardır. Doğal bağışıklığın olmaması hali, insanlara kendinden önceki soylardan geçen bir özelliktir. İkincisi, dışarıya basil çıkaran aktif durumda bir hastanın olması ve onunla sürekli ve çok yakın temas halinde olmaktır. Buluşma genellikle aynı aile içindeki büyüklerden 10-11 yaşına kadar olan çocuklara yönelik olarak ortaya çıkmaktadır.”
Hastalık belirtileri hakkında da bilgiler veren Kiremitci, “Hastalık belirtileri mikrop vücuda girdikten sonra 2-7 yıl sonra ortaya çıkar ve bu nedenle tanı koymak güçleşir. Hastalık ilk olarak sinirleri, daha sonra deriyi tutar. Bunlara bağlı olarak, vücudun herhangi bir yerinde deri yüzeyinden hafif kabarık ya da biraz daha büyük ama kabarık olmayan kırmızı-mor renkli kabarıklıklar oluşur. Değişik büyüklükte, keskin sınırlı, pembe-kırmızı-mor renkli kabarıklıklar oluşur. Özellikle yüz, göz çevresi, yanaklar, dirsek ve dizlerin dış-ön yüzeylerinde daha sık görülen nohut-ceviz büyüklüğünde topak ve kabartılar. Bu lezyonların bazılarının açılmasından oluşan yaralar ve bu yaraların izleri oluşur. Burunda tıkanıklık ve zaman zaman görülen hafif kanamalar oluşur. Kol ve bacak sinirlerinin bulunduğu yerlerde duyarlık ve ağrı sık görülen belirtiler olup, bu belirtilere benzer durumların bulunduğu başka hastalıklar olduğu da unutulmamalıdır.” diye konuştu.
Kiremitci, önlenebilir olan bu hastalığa hiç kimsenin yakalanmaması temennisinde bulunarak, mevcut hastalara şifa dileğinde bulundu.