ASAYİŞ - 22 Nisan 2025 Salı 15:25

3 evladını Rönesans Rezidans’ta kaybeden gözü yaşlı anne adalet istedi

A
A
A
3 evladını Rönesans Rezidans’ta kaybeden gözü yaşlı anne adalet istedi

Hatay’da 6 Şubat depremlerinde yüzlerce kişiye mezar olan Rönesans Rezidans ile ilgili davanın 5’inci duruşması görüldü. Sanıkların tutukluluklarının devamına karar veren mahkeme davayı 11 Temmuz’a ertelerken, Rönesans Rezidans’ta 3 evladını kaybeden anne Meryem Bıyıksız, "Deprem olursa bile ilk sığınacağınız bina bu bina dediler ama ilk yıkılan bina da burası oldu" dedi.


Antakya ilçesindeki 250 daireden oluşan Rönesans Rezidans 6 Şubat depremlerinde yerle bir olmuş ve resmi kayıtlara göre 269 kişi hayatını kaybettiği belirlenmişti. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 5’inci duruşması görüldü. Duruşmaya rezidansın tutuklu müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Mehmet Haşim Eraslan, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Sekiçoğlu SEGBİS üzerinden katılırken, tutuksuz yargılanan kontrol elemanı Önder Artun ile proje müdürü İ.D. salonda hazır bulundu. Tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi Ayhan Karan ise SEGBİS üzerinden katıldı. Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan 22 yıl 6’şar ay hapis talebiyle yargılanan sanıklar ve müvekkilleri duruşmada savunma yaptı. Duruşmaya Rönesans Rezidans’ta yakınlarını kaybeden vatandaşlar da katıldı.


Tutuklu müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun savunmasında sağlık sorunlarını öne sürerek, "Üzerime atılı olan suç malzeme ve kalite yetersizliğidir. Tutuksuz olarak yargılanmak istiyorum, gerekse adli kontrol şartıyla yargılanmak istiyorum" dedi. Tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Sekiçoğlu da, "Kusurum söz konusu değildir. Ben kontrol yaptım herhangi bir kusurum kusurum yok. Suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum. Projede denetçiydim, hiçbir şekilde binanın yapım aşamalarında görev almadım" diye konuştu.


Mahkeme heyeti, Isparta Üniversitesi’nden bilirkişi raporunun beklenmesi için duruşmayı 11 Temmuz’a erteledi.


Rönesans Rezidans enkazında evlatları 22 yaşındaki Mehmet Ali, 23 yaşındaki Furkan ve 28 yaşındaki Aylin’i kaybeden anne Meryem Bıyıksız, "Rönesans Rezidans’ta 3 evladımı kaybettim. 2 oğlum, 1 kızım enkazda can verdi. Mahkemede 7-8 saat diyalogları dinliyoruz. Avukatları gelip her şeyin düzgün yapıldığını anlatıyorlar. Her şeyi düzgün yapsalardı neden yüzlerce insan öldü? Neden bütün anneler ağlıyor, neden bütün kardeşler ağlıyor, neden bu sorularımıza cevap veremiyorlar? 10 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak yapmışlardı bu binayı öyle söylüyorlardı, neden 7 büyüklüğündeki depremde yıkıldı? Bütün bu sorularımıza cevap veremiyorlar. İnsanlara bu evleri ’Cennetten bir köşe’ diye sattılar, herkese güvenli olduğunu söylediler. ’Deprem olursa bile ilk sığınacağınız bina bu bina’ dediler ama ilk yıkılan bina da burası oldu. Sonuna kadar şikayetçiyiz" ifadelerini kullandı.



3 evladını Rönesans Rezidans’ta kaybeden gözü yaşlı anne adalet istedi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ’Otomatik Dikkatin Bilimsel Serüveni’ semineri düzenlendi Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen ’Otomatik Dikkatin Bilimsel Serüveni: Son 22 Yılda Yanıldıklarımız ve Keşfettiklerimiz’ başlıklı seminer, Turuncu Salon’da gerçekleştirildi. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nart Bedin Atalay’ın konuşmacı olduğu seminere; Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aslı Aslan’ın yanı sıra öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Sunumunda bilişsel süreçlerin tarihi gelişimini ve Stroop etkisini ele alan Prof. Dr. Nart Bedin Atalay, dikkatin yalnızca stratejik ve yavaş bir süreç olmadığını, çevresel ipuçlarıyla tetiklenen otomatik bir kontrol mekanizmasının devrede olduğunu ifade etti. Günlük hayattan örneklerle otomatik kontrolün evrimsel önemine değinen Atalay, "Çevre sürekli değişiyor ve biz adapte olmak zorundayız. Eğer her seferinde stratejik ve yavaş bir kontrol mekanizması kullansaydık, hayatta kalmamız zor olurdu. Otomatik kontrol, tehlike anında hızlı karar vermemizi ve enerjiden tasarruf etmemizi sağlar. Beyin enerjiyi verimli kullanmayı sever" dedi. İki dilli bireylerde dikkat süreçleri Konuşmasında laboratuvar ortamında yürütülen deneylere de yer veren Atalay, özellikle iki dilli bireyler üzerindeki dikkat çalışmalarına değindi. Dil hâkimiyetinin dikkat kontrolü üzerindeki etkilerini açıklayan Atalay, yapay zekâ ile insan beyni arasındaki ilişkiye de dikkat çekti. Modern yapay zekâ modellerinin, insan beynindeki hata düzeltme mekanizmalarına benzer şekilde çalıştığını belirten Atalay, buna karşın insan beyninin hâlâ daha esnek bir yapıya sahip olduğunu vurguladı. Seminer, soru-cevap bölümünün ardından Prof. Dr. Aslı Aslan’ın, Prof. Dr. Nart Bedin Atalay’a plaket takdim etmesiyle sona erdi.
Kastamonu Yaşlı adam para ve altınlarla kayıplara karışan eşinden 8 aydır haber alamıyor Kastamonu’da yaşayan 70 yaşındaki adam evdeki altın, para ve kredi kartını alarak ayrıldığı iddia edilen 35 yıllık eşinden yaklaşık 8 aydır haber alamıyor. Yaşlı adam, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. Kastamonu’da yaşayan 70 yaşındaki Hüseyin Demirel’in 35 yılık eşi Dudu Demirel’den (50) nisan ayında evdeki 30 bin TL nakit para ile evde bulunan iki adet Cumhuriyet altını ve 40 bin TL limitli kredi kartıyla ayrıldıktan sonra haber alınamıyor. Demirel, 5 çocuk annesi eşinin evden ayrıldıktan sonra kredi kartıyla da altın aldığını iddia etti. Eşini, kaybolduktan sonra telefonla aradığı ve ailecek tanıdıkları F.K. isimli şahısla birlikte olduğunu söylediğini, daha sonra bir daha kendisinden haber alamadığını söyledi. 5 çocuk annesi eşinin kendisini sevdiğini ve büyü yapıldığı için evden ayrılarak kaybolduğunu belirten Hüseyin Demirel, eşinin hayatından endişe duyduğunu söyledi. Eşinin daha önce F.K. ile kaçtığını daha sonra eve döndüğünü söyleyen Demirel, "Ben rahatsızım, içeride odada yatıyorum. Bir gün saat 03.00 gibi kalktım. Eşim yoktu. Telefonla aradım, eşim açtı, ’Dudu neredesin’ diye sordum, ’ben F.K.’nin yanındayım’ dedi. ’F.K.’nin yanında ne yapıyorsun’ diye sorduğumda, ’F.K. ne yaptı etti beni aldı, götürüyor, yoldayız, gidiyoruz’ dedi. ’Nereye gittiklerini sordum, ’nereye gittiğimizi bilmiyorum’ dedi. Sonra avukata boşanma dilekçesi vermiş, mahkemeye çıktık, sadece avukat gelmişti. ’Ben karımdan vazgeçmeyeceğim, ben karımı er ya da geç alacağım’ dedim. Ondan 10 gün sonra eşim geldi. İstanbul’a gidip dilekçe verdi, ’ben kocamı seviyorum, ayrılmak istemiyorum’ dedi ve mahkeme düştü. Altın almıştık, iki tane altın vardı. Altın alınca kart eşimin cebinde kalmış. Kartı da almış, cebimde 60 bin TL para vardı, 30 bin TL’sini de almış. Karttan para çekilmiyor, o yüzden kartla altın almış. Kartın 40 bin TL limiti vardı, hepsiyle altın almışlar. Evde de iki tane Cumhuriyet altını vardı, onları da almış" şeklinde konuştu. Şu an eşinden haber alamadığını belirten Demirel, "Eşimin telefonunu arıyorum, ’numara kullanılmıyor’ diyor. Ben, eşimin geri gelmesini istiyorum, çocuklarımın yanına gelmesini istiyorum. Eşimin bende çok emeği var, bu evi eşim ile birlikte satın aldık. Ben kanser tedavisi gördüm, eşim 3 yıl bana baktı, bir kez ’niye böyle yapıyorsun’ demedi. Benim eşim evini, köyünü bırakacak birisi değildi. Eşim kendisi çıkıp evden gitti ama F.K.’nin eşime büyü yaptırdığını düşünüyorum. Çünkü evden muska çıktı, muskanın içinde de F.K.’nin saçı çıktı. Biz bunu bir hocaya okutturamadık" ifadelerini kullandı.