ASAYİŞ - 28 Kasım 2025 Cuma 11:43

Emniyet Genel Müdürlüğü, Suriyeli şahsın ölümüyle ilgili "Yanlış adrese operasyon" algısına açıklık getirdi

A
A
A
Emniyet Genel Müdürlüğü, Suriyeli şahsın ölümüyle ilgili "Yanlış adrese operasyon" algısına açıklık getirdi

Emniyet Genel Müdürlüğü, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde DEAŞ terör örgütü şüphelilerine yönelik düzenlenen operasyonda ‘Dur’ ihtarına uymayarak kaçan Suriyeli şahsın, göğüs kısmından tek kurşunla silahın kazaen ateş alması sonucu vurularak öldüğünü açıkladı. Öte yandan kamuoyunda yer alan "Suriyeli gencin yanlış bir adrese düzenlenen baskın sırasında öldürüldüğü" paylaşımlarının dezenformasyon içerdiğini açıkladı.



Polis ekipleri tarafından Dörtyol ilçesinde gerçekleştirilen DEAŞ operasyonunda Suriyeli Enes Gıyas Leyla isimli şahsın öldürülmesi kamu oyunda yankı uyarmıştı. Konuyla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü sosyal medya üzerinden açıklama yaptı. Söz konusu açıklamada; kamuoyunda yankı uyandıran "Suriyeli bir gencin polis tarafından yanlış bir adrese düzenlenen baskın sırasında öldürüldüğü" paylaşımının dezenformasyon içerdiği ifade edildi.


EGM tarafından yapılan açıklamada "Bazı sosyal medya hesaplarında "Hatay’ın Dörtyol ilçesinde Suriyeli bir gencin polis tarafından yanlış bir adrese düzenlenen baskın sırasında öldürüldüğü" şeklinde paylaşılan iddialar, terörle mücadele operasyonlarını hedef almakta ve dezenformasyon içermektedir. Söz konusu hadise, 2014 yılında Musul Başkonsolosluğumuza yönelik saldırıya katılan DEAŞ terör örgütü şüphelilerine yönelik 15.11.2025 tarihinde Hatay, Mersin, Ankara, Elazığ ve Kırşehir’de eş zamanlı gerçekleştirilen terörle mücadele operasyonu sırasında yaşanmıştır. Hatay/Dörtyol’daki hedef bina içerisinde, güvenlik güçlerini görerek kaçan, bir eve girerek yapılan "dur" ikazlarına ve kapının açılması yönündeki uyarılara rağmen evin kapısını açmayan ve kapatmakta direnen yabancı şahsın bulunduğu daireye müdahale edilmiştir. Bu esnada kapının zorlanarak açılması sırasında çıkan arbede de silahın kazaen ateş alması sonucu E.G.L. isimli yabancı şahıs göğsünden tek isabetle yaralanmıştır. Şahıs derhal hastaneye sevk edilmesine rağmen vefat etmiştir. Konuyla ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğünce iki Polis Başmüfettişi görevlendirilmiştir. Konuyla ilgili adli tahkikat devam etmektedir. E.G.L. adlı yabancı şahsın aynı evde bulunan ağabeyi ifadesinde; kardeşinin kapıyı açmamak için direndiğini ve sözlü tartışma yaşandığını beyan etmiştir. Olay Yeri İnceleme Tutanağı ve Adli Muayene Raporunda tek mermi girişi ve bir boş kovan bulunduğu, kafaya silah dipçiğiyle vurma vb. bulguya rastlanmadığı tespit edilmiştir. Aksi yönde paylaşılan tüm iddia ve söylemler gerçeğe aykırıdır. Düzenlenen operasyon neticesinde 12 şüpheli şahıs tutuklanmış, 1 şüpheli şahıs adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış, 6 şüpheli şahıs hakkında ise arama kaydı çıkartılmıştır. Kamuoyunun, terörle mücadele operasyonlarını hedef alan manipülatif paylaşımlara itibar etmemesi önemle rica olunur" ifadelerine yer verildi.


(ek-vk-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.