GÜNDEM - 20 Aralık 2025 Cumartesi 10:03

Evladından bahsederken gözyaşlarına boğulan anneanne, depremde kaybettiği kızının emaneti olan torunlarına hem annelik hem de babalık yapıyor

A
A
A
Evladından bahsederken gözyaşlarına boğulan anneanne, depremde kaybettiği kızının emaneti olan torunlarına hem annelik hem de babalık yapıyor

Hatay’da asrın felaketinde kızını, damadını ve 10 aylık torununu kaybeden Arzu Keser, depremden sağ kurtulan Ayaz ve Ada Naz isimli torunlarına hem annelik hem de babalık yapıyor. Evladının ismi geçtiğinde gözyaşlarına boğulan Keser, kızının kokusunu aldığı torunu Ada Naz’ın kendine her ‘anne’ deyişinde derinden yaralanıyor.


Kahramanmaraş merkezli depremde en çok hasara uğrayan Hatay’da binlerce bina yerle bir olurken, yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Antakya ilçesi Güzelburç Mahallesi’nde bulunan 600 Evler Sitesi, depremin ilk saniyelerinde yerle bir olmuş ve yaklaşık bin 200 kişiye mezar olmuştu. Depreme 600 Evler Sitesi’nde yakalanan Berberoğlu ailesinden; 29 yaşındaki anne Muazzez Berberoğlu, 29 yaşındaki baba Sezer Berberoğlu ve 10 aylık Edanaz Berberoğlu enkazda can verirken, Ayaz ve Ada Naz kardeşler 2 gün sonra enkaz altından kurtarılarak yaşama tutundular. Depremde vefat eden çiftten geriye kalan 10 yaşındaki Ayaz ve 5 yaşındaki Ada Naz kardeşlereyse anneneleri Arzu Keser ve dedeleri Hasan Keser sahip çıktı. Depremde kaybettiği kızının kokusunu aldığı torunlarına gözü gibi bakan anneanne Keser, torunlarıyla birlikte oyunlar oynuyor ve ödevlerinde yardımcı olurken dede ise torunlarıyla dışarıya çıkıp geziyor ve kız torununun saçını yapıyor. Kız torunun kendisine her ‘anne’ diye hitabında derinden yaralanan anneanne Keser, kızını hatırladığındaysa göz yaşlarına hakim olamıyor.


"Torunlarımı kokladığım zaman kızımı koklamış gibi hissediyorum


Torunlarını kokladığı zaman depremde kaybettiği kızının kokusunu alıyormuş gibi olduğunu ifade eden Arzu Keser, "Eşimle birlikte torunlarımıza bakıyoruz. Depremde kızım, damadım ve 10 aylık torunum vefat etti. Kızım ve ailesi, depremde 600 konutlarda oturuyorlardı. Torunlarım enkaz altındayken eşim çıkarttı. Torunlarım kızımın bana emanetleri oldu. Torunum Ayaz, okula gidiyor. Okuldan geldiği zaman dersleri ile ilgileniyorum. Bütün gün Adanaz’la birlikte evde vakit geçiriyoruz, kahvaltı yapıyoruz, yemek yiyoruz ve oyunlar oynuyoruz. Markete gitmeyi çok seviyor ve dedesiyle markete gidiyor. Onu anaokuluna yazdırdım ama bazen anaokuluna gitmek istiyor bazen de gitmek istemiyor. Bana anne demesini ben hiç istemedim. Adanaz ilk konuşmaya başladığında bana anne, eşime de baba dedi. Adanaz sürekli bana anne diyor, anne demesin hiç istemiyorum ve bu durum beni çok yaralıyor. Torunlarımı kokladığım zaman kızımı koklamış gibi hissediyorum. Torunlarımı kokladığımda çok farklı duygular hissediyorum. Torunum Adanaz’ı kokladığım zaman veya banyo yaptırdığım zaman sanki kızımın kokusunu alıyorum. " dedi.


" Onlara asla ben anne veya baba olamam, çünkü onların anne ve babaları var"


Çevresindeki insanlardan takdir gördüğünü ifade eden Arzu Keser, " Çevrimdekiler bu çocukların başında iyi ki siz varsınız diyorlar. Onlara asla ben anne veya baba olamam, çünkü onların anne ve babaları var. Onlar anne ve baba dedikleri için ben de o şekilde kabul ediyorum. Torunum Ayaz her şeyi biliyor. Ayaz ile konuşmaya başladığında anneanne demesini istemedim nene demesini istedim. Ayaz bana nene diye hitap ediyor ama Adanaz anne diyor. Bu durum beni biraz yaralıyor. Çilem Hanım’dan Allah razı olsun. Tanıştığımız ilk günden beri hiç bizi bırakmadı. Ben ona çocuklarımın iyilik melek teyzesi diyorum. Çocuklarımızın her ihtiyacında yanımızda oldu. Ona minnet borçluyuz. Böyle günlerde tanımak istemezdim ama Allah böyle bir günde tanışmayı nasip etti" şeklinde konuştu.


"Çocuklar anne ve babalarını kaybetmişlerdi, dede ve nenesi çocukların anne ve babası olmuştu"


Depremin ilk zamanlarında tanıştığı ailenin acısına ortak olan ve 2 kardeşe destek olan yardımsever Çilem Artan, "6 Şubat depremleri ilk gününden itibaren yardım faaliyetlerini yürütmeye başladım. Depremin ilk haftasında Arzu Hanım’la tanıştık. Burada herkesin yüreğini ısıtan bir ambiyans var. Kendimizi biraz kötü hissettik ve ilk günlere geri döndük. O yüzden kelimelerim tükendi. Ayaz ve Adanaz’ı tanıdığım ilk zamanlarda çok kötü durumdaydılar. Çocuklar anne ve babalarını kaybetmişlerdi. Dede ve nenesi çocukların anne ve babası olmuştu. Ciddi anlamda sıkıntılar yaşıyorlardı. Benim kurduğum çadırda yaşıyorlardı sonra konteynere yerleştirdik. Hayırseverlerin yardımıyla bu evde kirada oturmaya başladılar. Burada daha bir sıcak su yuvarları oldu. Her türlü desteği sağlamaya çalışıyoruz. Onların sıcak bir yuvaya ihtiyacı var. Onların bir evleri olmasını istiyoruz. Burası 4 katlı bir bina her artçı depremde ilk günlere geri dönüyorlar. Bu yüzden müstakil bir ev olmasını istiyoruz. Ayaz’ın hikayesi beni çok derinden etkiledi. Depremde iki gün boyunca enkazın altında kalıyor. Dedesi Ayaz’ı kurtarmaya geldiğinde Ayaz, ‘Dedeciğim korkma bir amca gelip bize ışık tuttu ve kardeşime süt verdi. Sonra senin geleceğini’ söyledi. Onları bırakmadık, vazgeçmedik ve yürek ısıtan bir iyiliğe şahit oluyoruz. Adanaz önceden konuşmuyordu ama ilk defa bu şekilde konuştu. Sürekli eliyle yüzünü kapatırdı. Depremde elleri göğsünden kapalı şekilde duruyordu. Depremden sonra da nenesinin göğsüne koyardı kimse yüzünü göremezdi. İlk defa yüzünü gösterdi ve konuşmaya başladı ve bu da bizim için çok ayrı bir an yaşandı" ifadelerini kullandı.



Evladından bahsederken gözyaşlarına boğulan anneanne, depremde kaybettiği kızının emaneti olan torunlarına hem annelik hem de babalık yapıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Osmaniye Başkan Çenet: "Osmaniye’nin neye ihtiyacı varsa daha fazlasına sözümüz var" Osmaniye Belediyesi, yürüttüğü yatırım projelerinin yanı sıra şehir genelinde sürdürdüğü yol yapım çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyor. Altyapısı tamamlanan bölgelerde üst yapısını da yaparak trafiğe açtığı yollara bir yenisini daha ekledi. Belediye hizmetleri kapsamında şehir trafiğinin yükünü büyük ölçüde alan Kemal Satır (Salı Yolu) Caddesi’nin kuzey çevre yolu ve hızlı tren hattı arasında kalan bölümü düzenlenen programla hizmete açıldı. Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet, "Osmaniye’nin neye ihtiyacı varsa daha fazlasına sözümüz var. Büyüyen şehrimiz her gün daha da güzelleşiyor. Şehir trafiğinin yükünü omuzlayan Kemal Satır Caddemizin ilk etabını tamamladık. Çınar ağaçlarıyla, kaldırımlarıyla, refüj çalışmaları, trafik levhaları, yol çizgileri ve Karatepe kilimi gibi yüksek kalitede serdiğimiz sıcak asfaltıyla caddemiz Osmaniye’mize çok yakıştı. Bitti mi? Tabi ki hayır. Durmuyoruz, durmayacağız. Kentimizin tüm yollarını ilmek ilmek dokuyana kadar koşar adım devam edeceğiz. Osmaniye’miz de daha yapacak çok işimiz var. Yolun açık olsun Osmaniye’m" dedi. Kemal Satır Caddesi’ndeki sıcak asfalt çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte düzenlenen açılış programına siyasi parti temsilcileri, mahalle muhtarları ve vatandaşlar katıldı.
Eskişehir 75 yaşındaki Hasan Gürbüz’ün sesini İHA duyurdu, Avusturya’dan gurbetçi yetişti Eskişehir’de 15 yıldır bir binanın bodrum katında yaşam mücadelesi veren 75 yaşındaki Hasan Gürbüz’e yardım eli, yurt dışından uzandı. İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından yapılan haber sonrasında Avusturya’dan bir hayırsever, İHA aracılığıyla Hasan Gürbüz ile iletişime geçerek kendisine destek olmaya başladı. Yaşadığı maddi sıkıntıları kendi başına çözmekte zorlanan Gürbüz, gelen bu yardımlar sayesinde ihtiyaçlarının bir kısmının karşılanmaya başladığını ifade etti ve kendisine destek olan herkese minnettarlığını dile getirdi. "Memleketimizde kalbi güzel, iyi insanlar var" Haberin yayılmasının ardından hayırseverlerden yardımlar gelmeye başladığını belirten Hasan Gürbüz, "Onlara çok teşekkür ediyorum. Onlardan Allah razı olsun. Avusturya’dan bir beyefendi, İhlas Haber Ajansı (İHA) aracılığıyla benimle iletişime geçti. Sağ olsun, günlerdir arayıp hâlimi soruyor, benimle ilgileniyor. Memleketimizde kalbi güzel, iyi insanlar var. Çok var hem de. Onlardan Allah razı olsun. Kendi kendime yetmeye çalışıyorum ama olmuyor. Olmayınca da araya bir yardımcı girmesi lazım. Maddi bakımdan sıkıntım oluyor. Haberden sonra onları karşılayanlar olmaya başladı. Allah yardım edenden de etmeyenden de razı olsun. Herkese teşekkür ediyorum. Allah binlerce defa razı olsun onlardan" dedi.
Kars Tavuklara müzikli terapi: "Yumurta verimi arttı" Kars’ın Bulanık köyünde tavuk üreticiliği yapan Ercan Yıldırım, kümesinde uyguladığı müzik yönteminin hayvanlar üzerinde olumlu etkiler sağladığını belirtti. Evinin bahçesinde kurduğu küçük kümeste başlattığı uygulama sayesinde tavukların daha sakin olduğunu ve yumurta veriminin arttığını söyledi. Yaklaşık bir süre önce 10 tavukla üretime başlayan Yıldırım, başlangıçta yalnızca ailesinin yumurta ihtiyacını karşılamayı hedeflediğini ifade etti. Zamanla üretimin artmasıyla tavuk sayısını 150’ye çıkardığını belirten Yıldırım, bu gelişmenin ardından yumurta satışına da başladığını kaydetti. Tavsiye üzerine kümese basit bir müzik sistemi kurduğunu anlatan Yıldırım, tavukların strese karşı oldukça hassas olduğunu fark ettiğini söyledi. "Dışarıdan gelen ani ve yüksek sesler tavukları huzursuz edebiliyor. Kümeste sürekli bir ses olması, bu dış etkenleri bastırıyor" diyen Yıldırım, müziğin hayvanlar üzerinde sakinleştirici bir etkisi olduğunu vurguladı. Arka planda, yüksek olmayan bir ses seviyesinde müzik çaldıklarını belirten Yıldırım, "Tavuklar daha sakin oluyor. Bu durum doğrudan yumurta verimine de olumlu yansıyor" ifadelerini kullandı. Geçen yıl şehir yaşamını bırakarak köyüne döndüğünü anlatan Yıldırım, küçük bir girişim olarak başladığı tavuk üretimini zamanla geliştirdiğini ve benzer ölçekte üretim yapanlara bu yöntemi denemelerini tavsiye etti. Tavuk sayısını ve üretimi ilerleyen dönemde daha da artırmayı hedeflediğini sözlerine ekledi.