GÜNDEM - 12 Aralık 2025 Cuma 09:40

Fırında yerleri süpürerek çıraklığa başlayan 16 yaşındaki çocuk, 6 yıldır meslek öğrenmek için emek veriyor

A
A
A
Fırında yerleri süpürerek çıraklığa başlayan 16 yaşındaki çocuk, 6 yıldır meslek öğrenmek için emek veriyor

Hatay’da yaşayan 16 yaşındaki Memiş Akçakaya, yerleri süpürerek 10 yaşında başladığı fırın ustalığında kendini geliştirerek hamur hazırlamayı, hamur açmayı ve lahmacun yapmayı öğrendi. Eğitimini de devam ettiren Akçakaya, gelecekte yurt dışında kendi fırınını açarak mesleğini sürdürmeyi hedefliyor.


Defne ilçesi Subaşı Mahallesi’nde yaşayan 16 yaşındaki Memiş Akçakaya, 10 yaşında mahallesinde bulunan fırında çıraklık yapmaya başladı. Azmi ve hevesiyle bıkmayan Akçakaya; ilk zamanlarında fırında temizlik yaparken, yıllar geçtikçe ustalarına bakarak kendini geliştirdi. Akçakaya; hamur atmayı, hamur açmayı, lahmacun yapmayı, hamur hazırlama gibi mesleğin inceliklerini öğrendi. Mesleğin inceliklerinin çoğunu öğrenen Akçakaya, ekmeğe tırnak atmayı ve fırın ocağını da öğrenerek usta olmayı istiyor. İlk başlarda fırın sıcaklığına alışmayan Akçakaya, günler geçtikçe yavaş yavaş kavurucu sıcaklığına alıştı. Hayali yurt dışında fırın açarak kendi mesleğini sürdürmek isteyen Akçakaya’nın ustası Mithat Aslanyürek’te kalifiyeli eleman bulmakta güçlük çekildiğini belirterek gençlere meslek öğrenmeleri tavsiyesinde bulundu.



"Hedefim fırın ustası olduktan sonra yurtdışına çıkıp bu mesleği yapmak"


Eğitimini devam ettirirken bir yandan da gelecekte yapacağı meslek için 6 yıldır emek veren 16 yaşındaki Memiş Akçakaya, "Burada fırında çalışıyorum. Hamur açıyorum veya arka taraftaki işleri yapıyorum. Sabahları gelip çay içtikten sonra kağıtlık açıyorum ve sonra oturuyorum. Ben 10 yaşında fırında çalışmaya başladım. Küçüklükten hamur ve un işlerine merakım vardı. İlk gün geldim ve hala burada çalışıyorum. İlk başlarda yer süpürmeyle ve temizlikle başladım. Ondan sonra ustalara baka baka öğreniyordum. İlk başlarda tezgaha hamur atmaya başladım sonra hamur açmayla devam ettim. İleriki zamanlarda lahmacun yapmaya geçtim. Lahmacun yapmayı da ustalara bakarak öğrendim. En son olarak fırın ocağı ve ekmeklere tırnak atmayı öğreneceğim. Bu işi severek yapıyorum. Bazen eğlenceli ve yoğun geçiyor. Kavurucu sıcaklık olduğunda dışarı çıkıp hava aldıktan sonra çalışmaya devam ediyorum. Fırının sıcaklığına da alıştım. Okula gidiyorum, burada çalışmaktan mutluyum. Burada bu işi öğrenip yurtdışına çıkmak istiyorum. Hedefim fırın ustası olduktan sonra yurtdışına çıkıp bu mesleği yapmak. Fırıncılıkta aç kalınmayacak bir meslek ve sürekli devam eder. Gençler hem okusunlar hem de çalışsınlar. Sevdikleri işlerde çalışsınlar. Sevmedikleri işlerde bir yere varamazlar" dedi.



"Son yıllarda kalifiyeli eleman yetişmiyor, gençlerimiz eğitim görürken bir yandan da meslek öğrensinler"


Kalifiyeli eleman bulmakta güçlük çekildiğini ifade eden fırın ustası Mithat Aslanyürek, gençlere eğitimlerinin yanında meslekte öğrenmeleri tavsiyesinde bulunarak "Genç Memiş daha 10 yaşındayken fırına gelip usta, ‘Ben fırın ustası olmak istiyorum’ dedi. Böyle söylemesi onun fırıncılık mesleğini benimsediğini ve sevdiğinin göstergesidir. Bizde işe alarak iyi bir fırıncı ustası olana kadar yetiştirmeye çalışıyoruz ve hala da devam ediyor. İlk başlarda bizlere su getirirdi ve temizlik yaparak başladı. Sonra farklı alanlarda işleri öğrendi. Tezgah da şimdi hamur hazırlıyor, hamur açıyor işleri öğreniyor. Bazı yaramazlıkları olsa bile biz bu halini seviyoruz. Memiş gibi gençlere tavsiyem; sadece okumakla değil, herhangi bir meslekte öğrenmek önemli. Kalifiyeli elemanın yetişmesi gerekiyor. Son yıllarda kalifiyeli eleman yetişmiyor, gençlerimiz eğitim görürken bir yandan da meslek öğrensinler" ifadelerini kullandı.



Fırında yerleri süpürerek çıraklığa başlayan 16 yaşındaki çocuk, 6 yıldır meslek öğrenmek için emek veriyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Mevlana’nın 752. Vuslat yıl dönümünde Türk Kültüründe Şehadet ve Vuslat ele alındı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEUN), Hz. Mevlana’nın 752. Vuslat yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen "Türk Kültüründe Şehadet ve Vuslat" başlıklı konferansla Türk kültüründe şehadet anlayışı ve vuslat düşüncesi farklı yönleriyle ele alındı. Sezai Karakoç Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programa; BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ve eşi Seran Özölçer, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, senato üyeleri, akademik ve idari personel, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Müdürü Erhan Yavaş ile öğrenciler katıldı. "Mevlana’nın Sözleri Asırlardır Gönüllerimize Yol Gösteriyor" Program, aziz şehitlerin anısına yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. Rektör Özölçer konuşmasında, iki üniversite öğrencisinin vefat ettiğini hatırlatarak üzüntülerini şu sözlerle dile getirdi: "Değerli öğrencimiz Arif Aykanat ile dün akşam ani bir şekilde aramızdan ayrılan kıymetli öğrencimiz İrem Gül Karakuş’un vefatı bizleri derinden üzmüştür. Huzurlarınızda iki evladımızı rahmetle anıyorum. Rabbim mekânlarını cennet eylesin; ailelerine, yakınlarına ve Üniversitemiz camiasına sabrıcemil ihsan eylesin." Konuşmasının devamında Hz. Mevlana’nın hikmet yüklü sözlerinden örnekler veren Rektör Özölçer, Mevlana’nın sevgi, hoşgörü ve teslimiyet merkezli tasavvuf anlayışının asırlardır yol gösterici olduğuna dikkat çekti: "Allah’a ulaşacak birçok yol var; ben aşkı seçtim." diyen Hz. Mevlana’nın aşk ateşi, aradan yedi buçuk asır geçmesine rağmen hâlâ gönüllerimizi ısıtıyor. Dünya telaşıyla çoraklaşan gönüller, Mesnevî’den süzülen hikmet damlalarıyla diriliyor. Onun ‘Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir’ sözü, umudun ve irfanın en güçlü ifadesidir." Rektör Özölçer; Mevlana’nın imtihan, sabır ve tevekkül anlayışını anlatan sözlerine de dikkat çekerek konuşmasının sonunda, konferansa katkı sunan Dr. Sait Başer’e, programa katılan tüm misafirlere ve öğrencilere teşekkür etti. Açılış konuşmasının ardından konferansın konuşmacısı yazar Dr. Sait Başer kürsüye çıktı. Türk kültürü üzerine derinlikli bir perspektif sunan Başer, Mevlana’dan Dede Korkut’a uzanan köklü geleneğin bugün dahi yol göstericiliğini sürdürdüğünü ifade etti. Başer; "Tanrı kelimesinin çoğulu olmaz, kültürümüz buna müsaade etmez. Kültür; bir milletin yüzyıllar boyunca yoğurduğu tecrübenin adıdır. Türk kültürü köleliği tanımaz; adalet duygusuyla var olmuş bir medeniyetin ürünüdür." sözleriyle kültür kavramının Türk-İslam düşüncesindeki yerine vurgu yaptı. Adaletin yalnızca hukuk değil, hayatın tamamını kuşatan bir denge ölçüsü olduğunu belirten Başer, Türkçenin köklü yapısının bu kavramla doğrudan ilişkili olduğunu ifade etti. Başer, konuşmasının sonunda Hz. Mevlana’nın özlü sözlerinden örnekler vererek vuslatının 752. yıl dönümü münasebetiyle Mevlana’yı rahmetle anıp sözlerini sonlandırdı. Program, Dr. Sait Başer’e teşekkür belgesinin takdim edilmesi ve toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
Erzurum Rektör Hacımüftüoğlu, Bakan Memişoğlu ve Bakan Kurum’u ziyaret etti Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, başkent Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyareti kapsamında Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile bir araya gelerek üniversitenin yürüttüğü stratejik projeler hakkında görüşmelerde bulundu. Sağlık alanındaki vizyoner adımlar Bakan Memişoğlu’na aktarıldı Görüşmelerin ilk durağı Sağlık Bakanlığı oldu. Rektör Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, Bakan Memişoğlu ile yaptığı toplantıda, Atatürk Üniversitesi bünyesinde kurulan İlaç, Aşı ve Biyoteknoloji Enstitüsü ile bu kapsamda yürütülen çalışmaları detaylı biçimde ele aldı. Ayrıca Araştırma Hastanesinin bilimsel ve klinik altyapısını güçlendirmeye yönelik projeler ile Sağlık Bakanlığının desteğiyle kurulumu başlatılan İlaç Hammadde Üretim Tesisi hakkında bilgi verdi. Rektör Hacımüftüoğlu, söz konusu yatırımların yerli ve milli ilaç üretim kapasitesine ivme kazandıracağını ifade ederek, bu adımların hem üniversite hem de ülkemiz açısından yüksek stratejik önem taşıdığını vurguladı. Türkiye’nin sağlık alanındaki dışa bağımlılığını azaltma hedefiyle doğrudan örtüşen bu çalışmaların, ulusal üretim altyapısının güçlendirilmesinde kritik bir misyon üstlendiğini de görüşmede dile getirildi. Üniversitenin bilimsel ve fiziksel gelişimi için Bakan Kurum ile görüşüldü Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, ziyaretin ikinci ayağında Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ile birlikte Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u makamında ziyaret etti. Görüşmede Atatürk Üniversitesinin özellikle İlaç Hammadde Üretim Merkezi yatırımı başta olmak üzere, bilimsel altyapıyı güçlendirmeye yönelik projelerinin şehrin gelişimine sağlayacağı katkılar ele alındı. Üniversite-şehir iş birliğini daha da güçlendirecek ortak projeler, çevresel sürdürülebilirlik, kampüs altyapısının güçlendirilmesi ve önümüzdeki dönemde hayata geçirilmesi planlanan stratejik adımlar da toplantının gündeminde yer aldı. "Üniversitemiz, ülkemizin geleceğine katkı sunmaya devam edecek" Her iki görüşmenin de verimli geçtiğini belirten Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, nazik misafirperverlikleri ve üniversiteye verdikleri destekler dolayısıyla Bakan Memişoğlu ve Bakan Kurum’a teşekkür etti. Hacımüftüoğlu, Atatürk Üniversitesi olarak bölgesel kalkınmaya öncülük etmeye, bilimsel üretimi desteklemeye ve Türkiye’nin stratejik hedeflerine katkı sunmaya kararlılıkla devam edeceklerini ifade etti.